KOMİSYON KONUŞMASI

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sunumunuz için teşekkür ediyorum Betül Hanım. Tabii ben Komisyonun çalışmalarıyla sunumunuz arasında çok bir bağlantı kuramadım. Yani daha çok genetik geçişli nadir görülen hastalıklar ve bunların çözüm önerileriyle alakalı bir komisyon. Tabii değerli bilgiler verdiniz. Teşekkür ediyorum verdiğiniz bilgiler için. Bu konu özellikle ele alınmalı, farklı bir komisyon kurulup gıda güvenliği, GDO'lu gıdalar komisyonu kurulup bunun üzerine gidilmeli.

Ben sizin kadar iyimser değilim. "GDO'lu gıdalar araştırılıyor ve yok. Gıda güvenliği konusunda da rahat olun." dediniz ama öyle olmadığını düşünüyorum, İsrail'den gelen tohumlarımızı, vesaireyi, dışarıdan gelen et ürünlerini, vesaireyi düşününce. Şimdi, tabii ki toplumumuz, insanımız, çocuklarımız temiz çevreye, temiz gıdaya, temiz suya ulaşabilmeli. Özellikle temiz gıda ve GDO'suz gıdalar ve gıda güvenliği, çok önemli meseleler bunlar. Hepimiz etrafımıza baktığımız zaman obez çocukları görüyoruz, kilolu çocukları görüyoruz. Kadınlarımızda artmış meme kanseri, kolon kanseri, vesaire, bunların artarak devam ettiğini görüyoruz ve de erkek infertilitesinin son yıllarda kadın infertilitesini, kadın kısırlığını geçtiğini görüyoruz. bunların hepsinde de gıda güvenliğinin araştırılması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin nişasta bazlı şekeri Tarım Bakanlığının, Sağlık Bakanlığının ciddi olarak ele alması gerektiğini düşünüyorum. Şimdi, Komisyon üyeleri hekim arkadaşlarımız, normal metabolizmayı hatırladığımız zaman, normal şeker vücudumuza girdiği zaman pankreas hormonu insülin salgılıyor, insülin hücrenin kapısını açıyor, şeker içeri girip yakılıyor ve metabolizma bunu enerji olarak kullanıyor. Ama siz nişasta bazlı şeker aldığınız zaman, bu, glikozun tam tersi, izomeri, tersten okunmuş kopyası yani bir şekilde insülin salgılanıyor, kanda yükseliyor, işte insülin direnci, işte obezite, işte kısırlık, işte yağ dokusunda artış, östrojen hormonunda artış vesaire vesaire bir sürü sıkıntılara yol açıyor.

Şimdi, şunu sormak istiyorum ben size: Bu nişasta bazlı şeker Avrupa'da çoğu ülkede yasaklanmış iken bizim ülkemizde kotası yüzde 15 idi, geçen yıl yüzde 10'a düşürüldü ve isterse Bakanlar Kurulu bunu yüzde 40'a kadar çıkartabilecek ve de nişasta bazlı şekere izin veren ülkeler de yüzde 1-1,5 gibi kota vermişler. Bizde en üst seviyede. Mesela baktığımız zaman -işte, Helal Akreditasyon Kurumu kuruldu- gıdalarımızın üzerinde şu yazılıyor: "Helal gıda ürünüdür." Gittiğiniz zaman bunu marketlerde görüyorsunuz. Ben yediğim tatlıda ya da çocuğuma aldığım şekerde "İzoglikoz ya da nişasta bazlı şeker yoktur." ibaresini görmek istiyorum. Böyle bir çalışmanız var mı? Yani marketlerde, tatlılarda vesaire burada hangi glikoz kullanılmış "İzoglikoz kullanılmamıştır." ibaresi var mı, yoksa bunu kullanmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GIDA İŞLETMELERİ VE KODEKS DAİRE BAŞKANI BETÜL VAZGEÇER - Ben teşekkür ediyorum Sayın Vekilim.

Şöyle izah edeyim: Gıda mevzuatı bir bütün ve tüm gıda üreticilerinin uyması gereken mevzuatlardan bir tanesi de katkı maddeleri ya da işte bununla ilgili olarak tatlandırıcıları söyleyelim. Sizin şeker olarak tanımladığınız tebliği açacak olursanız orada glikoz şurubu, früktoz şurubu ya da NBŞ olarak isimlendirelim biz daha genel geçer ismiyle, bu da izinli. Varsayın ki biz bunu yasakladık ülkemizde. Siz şu an bir ticari aktörsünüz uluslararası arenada ve o anlamda da size ithal ürün gelecek ve onun içerisinde glikoz ve früktoz şurubu olabilir çünkü dünyada yasak değil. Sizin bu anlamda da -hani biraz önce bahsettik ya rafta haksız rekabetin olması- şu an bu ürünleri kullanmanız -tersten başladım ben- gıda sektörü için parlaklığın sağlanması, bayatlamaması, kırılgan özellik gibi birtakım... Siz ürün alıyorsunuz ve yiyorsunuz, o anlamda madalyonun iki yüzü var, siz bir uluslararası aktörsünüz ve şu an bizim şekerli mamullerin ihracatına baktığımız zaman 1 milyon küsur dolar civarında -yanlış ifade etmeyeyim- sizin tüm ihraç kalemlerinizden daha fazla yani siz burada üretiyorsunuz ve ihraç ediyorsunuz bu ürünleri dünyanın her yerine. NBŞ'yle ilgili Sağlık Bakanlığının da içinde olduğu bir komisyon var, biz de onun takipçisiyiz; şu an dünyada "Bu, sağlığa zararlıdır." şeklinde bir raporun henüz yayınlanmamış olması... Dedim ya biz uluslararası bir aktörüz ve benim bunu "rafta yasakladım." demem bu işe bir çözüm olmuyor. Ama evet, haklısınız; biz şunu yaptık örneğin "Pancar şekerinden üretilmiştir." "Glikoz, fruktoz şurubu içermez." Ya da "içermez" şeklinde değil de "F" "G" gibi işaretlemeler şu an gündemimizde, bunu yapıyoruz ve bununla ilgili olarak da hani dedim ya etiketleme bu ürünün nüfus cüzdanı, o anlamda bunu da tüketici şu an zaten görebiliyor. Gıda işletmecileri yapıyor, ben biliyorum, raflarda bu tarz ürünler var ama bununla ilgili olarak da bizim getirmiş olduğumuz bir etiketleme taslağımız var, şu an taslak hâlinde, şekerle ilgili tebliğ yürürlüğe girdiğinde gerçekleşecek. Yani bu tarz çalışmaları yapıyoruz, bu hassasiyetin farkındayız ama şunun altını çizemiyoruz: "Evet, NBŞ zararlıdır." Zararlı olsa ben zaten bugün yasaklarım. Ama sizin dünyaya karşı savunacağınız bir raporunuz olmadığı için... Çünkü siz ithal gelen ürün için de diyeceksiniz ki: "Hayır, benim rafıma giremez." Biz Dünya Ticaret Örgütünün de bir üyesiyiz, o anlamda bu sizi direkt panele götürecek bir uygulama olur.

Bilmiyorum ne kadar izah edebildim. Şunu demek istiyorum: Siz hazır ambalajlı gıda... Çok özür diliyorum Vekilim, bir şey söyleyeceğim: Hepimiz belli bir yaşın üzerindeyiz ve şu an kaç aile çocuğuyla birlikte, anne, baba, çocuk, belki biraz daha kalabalık bir aile sıcak bir yemekle ve belli bir renkle, o hani buharıyla, işte salatasıyla, çorbasıyla yemeğine oturuyor? Yani kişinin ya da çocuğun birtakım gıdaya yönelmesi ki... Biliyorsunuz bizim bununla ilgili de uygulamalarımız var, işte, çocuk cipse, kolaya hemen erişemesin diye. Bu tarz ürünler üretilebilir, mevzuata uygun şekilde kurgulanması hâlinde katkısı, aroması, içeriği; üretilebilir. Bununla ilgili yasak koyamıyorsunuz. Bilmiyorum ne kadar izah edebildim. Yani "Bu ürünü üretmeyin; bu, yasaktır." deme şansınız yok ama bilinçlendirerek toplumu "Evet, bu ürünü tüketme." "Yağlı, tuzlu, şekerli ürünleri daha az tüket." Şeklinde, zaten bir akar bant mesajları da başladı. Şunu tekraren söylüyorum: Çocuğumuz için konuşuyorum, çocuğun hücresi doymuyor, gidip hemen yağlı, şekerli, işte cipstir, koladır, bunları ne kadar tüketiyor ya da biz bunu ne kadar kontrol edebiliyoruz? Haklısınız, Bakanlık olarak inanın çok fazla düşünüyoruz mevzuata, denetime bunu nasıl aktarırız diye. Bilmiyorum ne kadar izah edebildim.

Teşekkür ederim.

ÇETİN ARIK (Kayseri) - "Şunu yasaklayalım." demedim ya da bunun...

GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GIDA İŞLETMELERİ VE KODEKS DAİRE BAŞKANI BETÜL VAZGEÇER - Bununla ilgili etiketleme çalışmamız var...

ÇETİN ARIK (Kayseri) - "Nişasta bazlı şeker içerir." diye yazın ürünlerinizin üzerine, "helal" "haram" yazıyor; onu söylemek istiyorum yani benim aldığım, yediğim tatlılarda "Nişasta bazlı şeker kullanılmış bu tatlıda." diyebileyim. Bir firma, biliyorum "Nişasta bazlı şeker kullanılmamıştır." dediği için "Haksız rekabet yapıyorsunuz." diyerek yasaklatıldı. Adam "Hakikaten nişasta bazlı şeker kullanmıyorum." diyor. "Siz bu ibareyi kullanamazsınız." denildi Bakanlığınız tarafından.

GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GIDA İŞLETMELERİ VE KODEKS DAİRE BAŞKANI BETÜL VAZGEÇER - Bizim zaten düzenlememiz şu şekilde: Kişi baktığı zaman bunun içerisinde hangi şekerin kullanıldığını görmesi çünkü siz şeker tebliğlerine baktığınız zaman glikoz şurubu ya da fruktoz şurubu yasak değil ve siz bunu yazdığınız zaman... Varsayın ki siz çok dürüst bir üreticisiniz ve gerçekten katmadınız ama bunun analiz edilebiliyor ve tespit edilebiliyor olması gerekiyor. Sizin oraya "helal" yazmanız sizi helal yapmıyor, birtakım analizleri yapmanız gerekiyor. Şunu demek istiyorum: Bizim amacımız, doğru üreticiyi gidip de şey yapmak değil. Şimdi, doğrunun karşısında bir de maalesef diğer üretici var ve sizin ikisinin arasındaki farkı da ortaya koymanız ve bunun da ölçülebilir olması gerekiyor. O yüzden diyoruz ki: Siz ne koyduysanız... Bunu da biz gidip ancak üretim yerinde test edebiliyoruz. O yüzden oraya "Bu yoktur." yazması haksız rekabeti doğurduğu gibi diğer taraftan da hemen algı oluşturuyor ha "Katkısızdır." Mesela biz bunu çok yanlış buluyoruz. "Katkısız gıda" e, katkılı olması zararlı mı? O zaman tüketici diyor ki: "Evet, zararlı." "O zaman katkılı gıda neden markette var, yasakla." Şimdi, sizin bu algıyı yönetebilmeniz için "Katkı yoktur."un aslında düzenlemesini yapmışım ben, katkı nerede olur, hangi gıdada olur, ne kadar olur? Siz oraya "katkısız" yazdığınız zaman katkılı gıdayı itham altına almış olursunuz ama şu an bir mevzuat var katkıyla ilgili, katkı koyabilirsiniz. Bilmiyorum aradaki farkı ne kadar izah edebildim.

BAŞKAN - Sizin alanınız çok geniş bir alan, gıda konusu.

GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GIDA İŞLETMELERİ VE KODEKS DAİRE BAŞKANI BETÜL VAZGEÇER - Sayın Başkanım, biraz doluyuz bu konuda. Tüketiciyi en doğru bir şekilde bilinçlendirmek temelinde biz mevzuatımızı yürütmeye çalışıyoruz.

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Sayın Başkan, biz bu konuda bir araştırma komisyonu kurulsun diye bir hazırlık da yaptık.

BAŞKAN - İyi olur yani Meclisteki partiler arasında da bir birliktelik olursa... Çünkü Türkiye'nin önünde kabul etsek de etmesek de bir obezite sorunu var ciddi bir şekilde.

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Nedenleri de ortada aslında.

BAŞKAN - Dolayısıyla gıda alanında da bir çalışmaya ihtiyaç var.

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Bizim Otizm Komisyonumuz da var, Sayın Hocamla oraya gitmemizde bir mahzur olur mu? Müsaade ederseniz...

BAŞKAN - Hayhay, gidebilirsiniz.

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ediyorum, iyi çalışmalar diliyoruz, kolay gelsin.