KOMİSYON KONUŞMASI

YUNUS EMRE (İstanbul) - Sayın Erdoğan'ın konuşmasında benimle ilgili açıklama dışında hiçbir şey yok, o yüzden müsaade ederseniz bir yanıt vermem gerekli. Şimdi, ben tabii, dehşet içinde dinledim çünkü bakın biz muhalefet partisiyiz. Muhalefet partisinin nasıl muhalefet edeceği ya da nasıl değerlendirme yapacağıyla ilgili kararı kendisi verir. Yani siz eğer majestelerinin muhalefeti gibi bir şey bekliyorsanız yani böyle bir şeyi biz yapmayacağız. Yani bizim görevimiz bu anlaşmaları incelemek, bu konuda sorular yönlendirip bilgilenmek, ona göre oy kullanmak. Ben bir muhalefet milletvekili olarak nasıl muhalefet edeceğimle ilgili ya da nasıl değerlendirme yapacağımla ilgili kararı ben veririm. Benim adıma böyle bir kararı vermenizi haddi aşmak olarak değerlendiririm.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Karar vermedi, kanaatini belli etti.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Şimdi, müsaade eder misiniz...

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Rahatsız olma yani sen zaten konuşmana devam et...

YUNUS EMRE (İstanbul) - Şimdi, böyle bir yaklaşım tarzı da var Sayın Başkan, sizin uyarmanız gerekiyor. Rica ederim, ben bir defa burada hiçbir üyeye "sen" diye hitap etmedim yani beyefendi o hakkı nereden buldunuz?

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - "Siz" efendim, düzelttim.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Ama yani biz burada en temel tartışma adabıyla ilgili belli düzeltmeleri yapmak durumunda kalmamalıyız.

Bir diğer bahis de şudur: Netice itibarıyla bu türden görevler belli bir uzmanlık ve deneyim gerektirir. Ben böyle bir deneyimin, uzmanlığın olduğu düşüncesiyle sorular yöneltiyorum. Yoksa Google'a sorarım, oradan alırım yanıtlarını ama netice itibarıyla bu toplantılar bu sebeple yapılıyor. O yüzden böyle bir hakkımızın kullanılmasına dönük gayretimizin bu şekilde değerlendirilmesini çok yadırgadığımı belirtmek istiyorum. Yani neşeli, efendim keyifli günlerinizin olmasını tabii ki dilerim, buna bir itirazım yok ama benim görevim bu değil.