KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Çok Değerli Plan ve Bütçe Komisyonun üyesi arkadaşlar, Sayın Demiröz, saygıdeğer bürokrat arkadaşlar, sivil toplum kuruluşlarının mensupları ve değerli basın mensupları; Sayın Demiröz ve 93 arkadaşının birlikte verdikleri bu teklifi görüşüyoruz ve genelini görüşüyoruz, maddelerle ilgili görüşmelerde maddelerle ilgili de ayrıca teferruatlı düşüncelerimizi paylaşacağız.

Dolayısıyla genelinde ben önce şunu, bir genel durumu konuşmak istiyorum: Türkiye'nin genel durumuna baktığımızda Türkiye bugün 19'uncu büyük ekonomiye sahip bir ülke; 17'ncilikten 19'unculuğa geriledi son on yıl içerisinde.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Satın alma paritesine göre 13'üncüyüz, onu hiç hesaplamıyorsunuz ama İsmail Bey.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Ben iktisat hocasıyım Hocam.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Ben de iktisat hocasıyım.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Onu da biliyorum ama ben ekonomi profesörüyüm, bu konularda çok öğrencim oldu.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Ben profesör olamadım ama Dünya Bankasının açıkladığı son açıklama bu.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - İtiraz etmiyorum Cemal Bey sizin dediğinize.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Onu da dikkate alın ama.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Ama fındık ile kestaneyi konuşuyoruz, duyuyor musunuz? Fındık ile kestaneyi konuşuyoruz; ben fındığı sizin kadar bilmem, siz de kestaneyi benim kadar bilmezsiniz. O nedenle, farklı şeyler konuşuyoruz. Satın alma paritesinin ne zaman çıktığını, ne olduğunu, ne demek olduğunu, içeriğinin ne olduğunu...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Temmuz ayında açıklandı diyorum zaten.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Efendim, itiraz etmiyorum dediklerinize, itiraz etmiyorum ama bu doğru değil, benim söylediğime karşı sizin bu çıkışınız son derece yanlış. Yani, bakın, bu...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Niye yanlış olsun ya İsmail Bey?

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Hadi, buyurun; Erol Bey, buyurun, burada çok kişinin sekiz saatlik iktisada giriş ders ihtiyacı var. Öyle bir şey olur mu?

BAŞKAN - Lütfen, karşılıklı konuşmayalım.

Sayın Tatlıoğlu, devam edin lütfen.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Satın alma paritesine göre sıralama ile normal sıralama bir olur mu? Biz normal sıralamayı konuşuyoruz. Elbette ki satın alma gücü paritesine göre de konuşuruz ve onun altını da doldururuz ama söylemek istediğim şey şu: Bugün 17'nci olabilmemiz için 1 trilyon dolara çıkmamız lazım gelirimizin ve 750 milyar dolardayız şu an, çok büyük açığımız var, "gap" oldu. Satın alma paritesi ayrı bir şey, onun şartları ayrı bir şey. Biz satın alma paritesine göre konuşunca zengin ülke olmuyoruz.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bir vergici olarak da kayıt dışılığı da dikkate alın o zaman.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Bakın, efendim, bunların hepsini dikkate alıyorum. Bizim konuşma ihtiyacımız var anladığım kadarıyla. Sayın Bakanım, bakın, bunlar zaten sistem yüzünden oluyor, konuşsak buraları, bunları bir daha konuşmayız. Şimdi, fert başına millî gelirde de 65'ten 86 civarına düştük. Bunu şunun için söylüyorum: Bakın, bugün -kalkınma ve büyüme ihtiyacında olan bir ülkeyiz biz ama- büyüme, kalkınma kavramları ve metodolojisi -Cemal Bey, bakın, beni, şu konuyu dinlerseniz- değişti; bugün artık kalkınma ve büyüme çok ciddi bir kaynak meselesi değil, aslında bilgi ve bilgi üretme meselesi de değil çünkü bilgi çok yaygınlaşıyor. Bugün kalkınma meselesi doğrudan organizasyon meselesidir, doğrudan veri yönetme meselesidir. Dolayısıyla şu Vergi Kanunu'nun buraya gelişine, tartışılışına ve vergi sistemimize baktığımızda, esas beni bunlar üzüyor. Yoksa Türkiye'nin buralara gelmesi, gitmesi, şu problemler üzmüyor ama küçücük bir vergide bile organize olamayan bir siyasi ve bürokratik yapı gerçekten üzücü. Vergiyi bile organize edemiyoruz. İnanın, ben ne AK PARTİ ve MHP olarak -hani iktidar olarak- ne muhalefet olarak ne de burada bürokratlar olarak bir bütünlük içerisinde bunu çözebilmenin süreci içerisinde olduğumuzu hissetmiyoruz, temel sorun bu. Dolayısıyla geneliyle ilgili de buradan başlamak gerekir diye düşünüyorum.

Şimdi, vergi başka bir yasa değil. Vergi vermekle devlet olmak aynı şeydir. Eğer etkin vergi alamıyorsanız etkin devlet değilsiniz. Devlet erki vergi vermekle aynıdır. Bu yüzyıl önce de, beş yüzyıl önce de, bin yıl önce de böyleydi, bugün de böyle. E, ne var? Vergi alamayan bir devlet var.

Bakın, şimdi, bu kanun teklifi niçin buraya geldi? Çok açık, çok açık. Bu kanun teklifinin bir tane nedeni var: Cidden paraya ihtiyacımız var, hazinemizin ve bütçemizin paraya ihtiyacı var. Bütçe açığı ortada, 2019'da 80 milyar civarında bir bütçe açığımız var. 40 milyar lira için, Merkez Bankasının yedek akçesi için kanun çıkardık -el koymaya katılmıyorum ben- bunu da açıkça ilave edersek, 165 milyar liraya tekabül eden bir açıkla karşı karşıyayız. Dünyanın neresinde açığını 2 misline çıkaran bir Maliye Bakanı görevde kalır? Dünyanın neresinde kalır, neresinde kalabilir arkadaşlar? Dünyanın neresinde bu bütçeyi gerçekleştiren bürokratlarla beraber bunlar siyasi bir denetimin içerisine girmez? Hepsini kale alıyoruz, hepsini kale alıyoruz Sayın Demiröz. Sizi cankulağıyla dinledik ve ciddiye aldık; lütfen ciddiye alın, bunlar önemli sözler.

Bunlar neden peki? Konuşmuyoruz, hakikaten konuşmuyoruz, sorunlarımızı konuşmuyoruz. Konuşmuyoruz, alelacele getirmişiz. Bir kere, bakın, kanunu torba yapıyoruz ama usullerimiz aynı. Tümüyle ilgili şimdi bir karar vereceğiz değil mi? Tümüyle ilgili kabul, tümüyle ilgili ret ama bu, torba kanunun içeriğine aykırı çünkü tekdüze bir bütünlük içerisinde olsa kanun, tümünde bir bütünlük olur ama bu kanun öyle değil ki, bu kanunlar öyle değil ki; biri armutla alakalı, biri Erzurum'daki kayakla alakalı, biri Manisa'daki zeytinle alakalı. Bir bütünlük yok ve dolayısıyla kanun yapma kalitemiz daha da düşüyor ve bununla biraz daha düşürüyoruz yani. Bir bütünlük yok. Yani bunları çözmeden hiçbir şey çözemeyiz ve göreceksiniz, hiçbir şeyi de çözemiyoruz zaten. Mesela biz bunu söylerken Sayın Demiröz -buralarda var mıydınız, şimdi söyleyeyim- biz birçok kanununuzun da lehindeyiz, mesela bu dijitalle ilgili teklifin de lehindeyiz yani birçok kanuna da, buradaki teklife de "evet" diyeceğiz çünkü biz uygun bulduğumuz tekliflere "evet" diyen bir siyasi partiyiz, uygun bulmadıklarımıza "hayır" deriz ama genel manzara, gerçekten, bu oturduğumuz koltuklar ne kadar bir sorumluluk içerisinde olduğumuzu bize bunu söylüyor.

Konuşmadığımız için bunları çözemiyoruz ve doğru dürüst bir süreç içerisinde yasalara uyan bir teklif getiremiyoruz. Mesela, bence bu teklifin en önemli özgül ağırlığı 40'ncı madde. 70 milyar lira ilave borçlanma tanıyoruz, değil mi? Mesela borçlanmada nasıl bir düzenimiz var? Bütçede bütçe dengesi, açığı vardır; bunun kadar hazine borçlanabilir. diyoruz, değil mi? Bu yetmezse ilaveten yüzde 5'i kadar borçlanabilir diyoruz. Bu da yetmezse bu açığın yüzde 5'i kadar Cumhurbaşkanının kararıyla borçlanabiliriz diyoruz. Yani 2 tane yüzde 5 aşağı yukarı 8 milyar lira ediyor. Biz, Cumhurbaşkanına bir kalemde 70 milyar lira borçlanma yetkisi veriyoruz. Peki, neden o zaman bu düzenlemeler yapıldı? Yani hem Türkiye hem ülke anlamında hem de küresel anlamda borçlanmanın sınırlanması bütün anayasalarda, bütün yasalarda, bütün devletlerde var. Amerika'da Trump'ın en çok uğraştığı meselelerden birisi de bu borç yetkisi. Hiç konuşmuyoruz bunu. Ya, bütçenin tamamı, ödeneğin... Bir de deniliyor ki burada: "Ayrıca hazine bütçe başlangıç ödeneğinin yüzde 3'ü kadar özel tertip borçlanma kâğıdı çıkartabilir." Yani bir sıralama yapmış, kanun yapmış. Burada bizden önce bulunanlar, bizler, sizler yapmışsınız. Birden hepsini aşan bir borçlanma yetkisi veriyoruz. E, o zaman burada verebiliyorsak, bu sınırlara ne gerek var? Niçin veriyoruz, neden veriyoruz, 70 milyar, verelim, o anlamda demiyorum ama bunu bir konuşalım. Hiç mi konuşma gereği hissetmiyorsunuz? Eğer bu sadece Sayın Cumhurbaşkanın, dün Başbakanın elinde olsaydı... Yani bunu Sayın Erdoğan için söylemiyorum, sistem açısından konuşuyorum, yanlış anlamayın. O zaman ne gerek var?

Sayın Demiröz, bunu bize açıklamanız lazım. Bakın, bu teklifin 1 tane gerekçeli maddesi var; dijital vergi. Onun dışında hiçbir maddesinin gerekçesi yok. Ya bunu yazmayı unuttunuz ya da vakit yoktu. Bakın, şu kanun teklifinin sadece gerekçeli 1 tane maddesi var, o da dijital vergileme, onun dışında ciddi gerekçeye dayandırılan bir husus yok.

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Hepsinin var, hepsinin.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Bakın, peki, nerede bu 40'ncı maddede bu 70 milyar liralık borçlanma? Şimdi, vergi zaten ayrı bir şey olarak geliyor, verginin tabana yayılması falan... Geçenlerde şöyle bir şey vardı: Beldeyi su basmış. Belediye arazi sahiplerine aşırı su kullanımı vergisi koymuş. Biraz buna benziyor.

Şimdi, Mayıs 2003, rahmeti Unakıtan'ın beyanı var: "Vergi gelirlerini artırmak için vergiyi tabana yaymamız gerekiyor." Dört yıl sonra rahmetli Unakıtan yine "Vergiyi tabana yayacağız." demiş. Bir yıl sonra Eskişehir'de rahmetli Unakıtan yine "Vergiyi tabana yayan bir kanun çıkaracağız." demiş. Ölmüş; Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, Allah günahlarını affetsin. Mehmet Şimşek gelmiş, 2012 Şubatta "Vergiyi tabana yayacağız." demiş. Mehmet Şimşek bir sene bir ay sonra "Vergiler artmayacak, tabana yayacağız." demiş. Yine Mehmet Şimşek, bu sefer iki yıl sonra "Vergileri tabana yayacağız." demiş. Sayın Naci Ağbal gelmiş, o da 2017'de "Önümüzdeki beş yılda vergileri tabana yayacağız." demiş. Sayın Ağbal, 2018'de de "Vergileri tabana yaymamız gerekiyor." demiş. Sayın Albayrak gelmiş "Vergiyi tabana yayıp dolaylı vergileri azaltacağız." demiş. Albayrak, bir yıl sonra tekrar "Vergiyi tabana yayacağız." demiş. Siz de şimdi "Vergiyi nasıl tavana yaydığımızı gösteren bir vergi getiriyorsunuz. Yüzde 80'e ulaşıyor arkadaşlar. Bakın, önümüzde tahakkuk ve tahsilat, bilmiyorum... Bu rakamlara bakmışsınızdır mutlaka çünkü bunlara bakmadan bu tür kanunlar düzenlenemez. Dâhilde alınan KDV oranı yüzde 33'lere düşmüş, tahsilat tahakkuk oranı. Bakın, tahakkuk tahsilat oranları 2006'da yüzde 86'daymış gelir vergileriyle ilgili, 2016'da yüzde 64'e düşmüş, Katma değer vergisinde on yılda yüzde 80'den yüzde 52'ye düşmüş. Cezaları zaten ödeyen yok çünkü cezayla ilgili yüzde 58'miş cezaları ödeme oranı 2006'da, 2016'da da yüzde 18 civarına düşmüş. Bu çerçevede, bu teklifin gerçekten... Kaç yıl oldu bilmiyorum vergi reform kurulu olalı. Ne kadar oldu Sayın Demiröz, siz biliyorsunuzdur muhtemelen. O yıl falan var galiba değil mi, ciddi bir çalışma var. Gerçekten bu sistem, bu teklif hiçbir sorunu çözmek için değil ama bütçe ve nakit açığına, hazine nakit açığına kaynak sağlama amacıyla getirilmiş.

Dijital vergileme, doğrudur, dünyayla beraber bu konu gündeme geliyor. Şuna da katılmıyorum: "Yani buna vergi koyarsanız bu da içerideki müşterilerden alır." Bunlar tabii ki olur. Bu arz talep meselesidir. Talep şiddetliyse nihayetinde ileriye doğru bir yansıma olacaktır ama bu vergi almamamızı gerektirmez.

Ben doğrusu Adalet ve Kalkınma Partisinin 2002'den bugüne kadar, 2018'e kadar tek başına olduğu dönemlerde Türkiye'nin ana sorunlarını çözememesine çok üzülüyorum; bunlardan birisi vergi. Ekonomide bir başka temel sorun, esas sorunumuz şu: "Türkiye büyüdüğü zamanlar cari açık verir, büyüme yavaşlayıp durduğunda bütçe açığı verir." Bu, kırk yıl önce de böyleydi, otuz yıl önce de böyle, yirmi yıl önce de böyle, on yıl önce de böyle, bugün de böyle. Çünkü vergi sistemimizi ithalata ve tüketime koymuş bir ülkeyiz. O nedenle, büyüme durdu, ciddi anlamda bütçe ve hazine nakit açığı başladı. Bunları böyle tedbirlerle çözme imkânımız ve ihtimalimiz yok. Bu yükle de Türkiye'nin alması gereken yolu gerekli hızla alma imkânı yok. Bu yükü atmamız ve Türkiye'yi hızlı yürütmemiz lazım.

Teşekkür ederim.