| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin (2/2312) Komisyonda görüşülme usul ve esasları hakkında görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 31 .10.2019 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, ben de bu tartışmada birkaç şey söylemek istiyorum. Şimdi hepiniz biliyorsunuz esasında, 2008 krizi bütün dünyada yaşanmış en büyük krizlerden biriydi ve esasında iktisatçılar da bu krizi nasıl aşmak gerektiğiyle ilgili bir soruyla karşılaştıklarında ellerindeki enstrümanların çok klasik enstrümanlar olduğunu gördüler. Yani daha çok ulus devlet bağlamında üretilmiş olan mekanizmaların çalışmadığını veya en azından küreselleşmenin getirdiği yeni koşulları dikkate almadığından dolayı etkili bir önlem paketi oluşturamadılar ve herkes kendine göre bir yol buldu. Yani Amerika mesela dolar basmakta buldu, yani genişleyici bir para politikasıyla bu işi aşarım dedi, başka ülkeler başka şeyler yaptılar. Bizde 2008'de değilse bile 2009'da 4,7 civarında bir küçülmeden sonra -benim anladığım kadarıyla- Hükûmet nasıl bir yol izleyeceğini çok net bir şekilde göremediği için el yordamıyla hareket etmeye başladı ve benim anladığım kadarıyla bu kanunla getirilmek istenen şeyler de bunların bir parçası. Yani çok iyi düşünülmemiş meseleler bunlar. Doğru da olabilir ama doğru olmama ihtimalleri de vardır. Şimdi bunun bir maliyeti var esasında. Yani evet, dediğiniz gibi, Cemal Bey'in söylediği gibi küçük bir oran, kambiyo işlemlerinde alınacak vergiler atla deve değil filan ama bizim kambiyo işlemlerinde bir vergi alma ve bunu 10 katına çıkarma gibi bir yasayı geçirdiğimizden dolayı Türkiye'nin ihtiyacı olan yabancı sermaye gelişimini de bir anlamda engelleyici bir etki de üretebiliriz. Dolayısıyla kaş yapayım derken göz de çıkarmış olabiliriz. O bakımdan ben bu tartışmada özellikle şunları da duymak isterdim: Bunların bir istisnası var mı? Yani bankalar birbirleriyle kambiyo alışverişi yaparken...
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Var.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Nerede bu maddede göremedim de...
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Daha önce çıkan kanunda var.
BAŞKAN - Daha önceki maddede var.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Bankalar ve yetkili müesseseler arasındaki satışlar da muaf.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Peki, tamam. Bunlar beklenmesi gereken şeyler. Bunun arasında...
BAŞKAN - Kredi sahibi olanlar kredi ödemelerinde muaflar, sanayi sicil belgesi olanlar muaflar.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Fakat burada -demin İsmail Bey de söyledi- ben bu oranların ve bu mekanizmanın Hükûmetin düşündüğü gibi bir krize çare olma ihtimalini çok kuvvetli görmüyorum. Kaldı ki Adalet ve Kalkınma Partisindeki arkadaşlar çok inanıyorlar buna yani gerçekten bilinçli bir şekilde Türkiye'nin siyasi tercihlerini olumsuz etkilemek üzere yabancı merkezlerden yürütülmüş bir operasyon olarak görüyorlar dövizde ortaya çıkan sorunları. Arkadaşlar, bunun hiç böyle olması gerekmiyor. Bakın, benim çok benimsediğim bir söz -atasözü müdür artık bilmiyorum ama- yaranız varsa kaşıyan biri mutlaka çıkar yani siz eğer ekonominizde bir açık vermişseniz o açıktan yararlanmak isteyecek şirketler vardır ve anında kullanırlar zaten bunu. Dolayısıyla da hiç affetmezler. Dolayısıyla sizin bir hikâye yazmanız gerekmiyor. Yani Hükûmet buna inanmamızı istiyor ama ben şahsen buna inanmıyorum. Ben hatta şunu söyleyeyim: Sayın Cumhurbaşkanının Londra'da yaptığı konuşmadan, Merkez Bankasıyla ilgili yaptığı konuşmadan başlayarak Türkiye ekonomisiyle ilgili olarak bir güvensizlik ortamı oluştu ve bu pekişerek devam etti. Dolayısıyla da bu krizlerin, dövizle ilgili spekülatif hareketlerin arkasında büyük ölçüde Türkiye'deki ekonomi yönetimine olan güvensizliğin çok başat rol oynadığını düşünüyorum şahsen ben. Dolayısıyla da şimdi burada da öyle bir şey yapıyoruz ki önemli bir şey değil yani dövize bir sınır getirmiyoruz belki ama bir vergiyle bile -ki bunu Cumhurbaşkanlığına verilen bir yetkiyle 10 katına yani yüzde 2'ye kadar çıkarma yetkisi veriyoruz- böyle... Ama gerçekten şunu tartışmamız lazım: Gerçekten bu yabancı sermaye akışlarının Türkiye'ye -ki buna ihtiyacımız olduğu için söylüyorum, keşke olmasa diyebiliriz ve dolayısıyla da bir tür kontrol mekanizması olarak bu vergiyi düşünebiliriz ama öyle değil- gelmesi... Yani, Türkiye ekonomisi yeterli tasarrufu olmadığı için başkalarının yaptığı tasarrufa ihtiyacı olan bir ekonomidir ve dolayısıyla da yabancı sermayeye ihtiyacı vardır. Yabancı sermayenin gelişini engelleyecek bir etki üretebilir bu madde de, sadece bunun bilinmesinde yarar var. Benim kanaatim odur ki bu -bilmiyorum, kanunu hazırlayan arkadaşlar ne ölçüde bunu tarttılar ama- zaten var olan güvensizliğe bir güvensizlik daha ekleyecek ve Türkiye ekonomisini de olumsuz etkileyecek diye düşünüyorum Başkanım.