KOMİSYON KONUŞMASI

RAFET ZEYBEK (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, ben tümü üzerinde yaptığım konuşmada da ısrarla yargının tarafsız ve bağımsızlığıyla ilgili konulara değinmiştim. O kapsamda, bu 10'uncu madde de tam da yargının tarafsız ve bağımsızlığı konusunu içeriyor. Burada 3 tane temel noktayı çözemezsek biz asla yargıyı tarafsız ve bağımsız yapamayız ve bu yargı reformunun amacı olan hem hak ve özgürlüklerin genişletilmesi hem yargıya güvenin sağlanmasını da mümkün kılamayız. Bunun için, öncelikle hâkim ve cumhuriyet savcılarının mesleğe alınmalarında yazılı sınavdan sonra yapılacak olan mülakat sınavının, mutlaka yürütmenin çoğunluk gücünün elinden alınması gerekiyor. Eğer tarafsız diyorsak, bağımsız diyorsak bu mutlaka bir zorunluluktur. Açıkçası, referansla hâkim, savcı olunmasının önüne geçemezsek biz bu yargıyı hiçbir zaman tarafsız ve bağımsız yapamayız. Bunun için benim önerim de var yani yürütme gücünün... Biliyorsunuz önce 5 taneydi, bu yasa teklifiyle 7 kişiye çıkarılıyor mülakat komisyonu. Bu 5 kişi zaten işte Bakanlık görevlileri, bakan yardımcısı, diğer genel müdürler; şimdi buna bir de Adalet Akademisinden 1 kişi, bir de Hâkimler ve Savcılar Kurulu sekreteri. Şimdi, Adalet Akademisini biliyorsunuz Hâkimler ve Savcılar Kurulu seçiyor yani zaten Hâkimler ve Savcılar Kurulu sekreteri de malum onlar tarafından. Hâkimler ve Savcılar Kurulunun üyeleri seçiminde en büyük etki yürütmenin.

Şimdi, bunları devam ettirdiğimiz sürece yargının tarafsız ve bağımsızlığını sağlamak gibi bir imkânımız kalmıyor zaten. Bu şöyle yapılabilir, bu madde çok önemli: Yani Yargıtay üyeleri arasından kurayla seçilecek kişiler, kıdemli hâkimler arasından kurayla seçilecek kişiler, hatta belki de akademisyenler arasından kurayla seçilecek. Kişilerce yani toplumun genelinde tarafsızlığı konusunda bir öngörü olan kişiler tarafından eğer bu mülakat yapılmazsa asla biz referansın önüne geçemeyiz ve hâkimlere, savcılara kesinlikle "Görevlerinde tarafsızdır, bağımsızdır." diyemeyiz.

Yine, belki bu maddeyle çok ilgili değil ama, mesleğe kabul edildikten sonra da coğrafi teminatı sağlayamazsak yani Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından istenildiği zaman, hiçbir neden gösterilmeden, tayinleri, işte disiplin cezaları gibi şeyler devam ettiği sürece yine biz hâkim ve savcıların tarafsızlığını asla sağlayamayız. Bu nedenle, mutlaka hâkim ve cumhuriyet savcılarının coğrafi teminatları yasal bir düzenlemeyle yerine getirilmeli. Tabii, en önemlilerinden birisi de Hâkimler ve Savcılar Kurulunda yapısal değişikliğe şiddetle ihtiyaç vardır. Tabii, bu bir anayasa değişikliğini gerektiriyor ama bence, eğer biz gerçekten tarafsız ve bağımsız bir yargı istiyorsak Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yapısal değişikliğini sağlamak zorundayız. Yoksa ne kadar yasa çıkarırsak çıkaralım, ne kadar değişiklik yaparsak yapalım, asla bağımsız ve tarafsız bir yargı elde edemeyiz.

Bu nedenle -o günkü konuşmamda da ısrarla söyledim- öncelikle biz, kendimiz için değil herkes için adalet isteme durumundayız, herkes için adalet. Yani belli bir kesim, grup, siyasi parti, kişi falan değil herkes için adalet istemek zorundayız, bunu sağlamamız lazım. Bunu şunun için söylüyorum: 2009 yılında yargı reformu paketi hazırlandı, ben o zaman görev de yapıyordum, özellikle, "Evet, yargıdaki sorunlar çözülüyor mu?" diye çok dikkatle okudum, inceledim, araştırdım ama arkadaşlar, yargının bağımsız ve tarafsızlığına hiçbir katkısı olmadı bunun. Benzer şeyler içeriyordu, o yargı reformu paketinden sonra, 2011, 2012, 2013 yılında yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığını sağlama söylemleriyle yasalar çıkardık ama hiç sağlayamadık; hatta yargıya güveni hızla daha çok düşürdük.

Bu nedenle, bu temel üç şeyi sağlayamazsak biz, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yapısal değişikliğini, hâkim ve savcıların mülakat sınavının tarafsızlığını ve hâkim, savcının coğrafi teminatını sağlayamazsak bu çıkardığımız yasalarla hiçbir zaman yargıya güveni de artıramayız, yargının hak ve özgürlüklerini de yükseltemeyiz.

Teşekkür ediyorum.