KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, değerli bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bütçe ilk defa Maliye Bakanlığı dışında bir kurum tarafından, bildiğim kadarıyla, hazırlandı ve ilk olarak Maliye Bakanı dışında bir kişi tarafından, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı tarafından sunuldu; bu, ilk bütçe, ilk defa farklı bir uygulamayla karşı karşıyayız bu dönem. Yeni dönemde tabii ki farklılıklar olması, farklılık getirilmesini normalde bir gelişme olarak algılamamız gerekir ama Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, hiçbir gelişme yok maalesef tam tersine olumsuzluklar söz konusu.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, çok affedersiniz, bir keseceğim ama çok özür diliyorum.

Özellikle Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olmayan milletvekillerimiz için söylüyorum: Burada tabii ki Komisyon üyesi arkadaşlarımızın da zaman zaman tepkisi olması nedeniyle Komisyon üyesi olmayan arkadaşlarımızın iki saat içerisinde parti sözcülerine veya direkt buraya, Divana, isimleri bana aktarırlarsa çok memnun olurum; konuşmak isteyen, söz almak isteyen arkadaşların isimlerini.

Buyurun Sayın Kuşoğlu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bir yenilik söz konusu bu yıl, ilk defa farklı, Maliye Bakanlığı dışında bir bünye tarafından hazırlanıyor. Normalde farklılıklar olması, olumlu olmasını beklerdik ama maalesef olumluluklar olmadığı gibi, mali disiplinden de uzaklaşma var maalesef diyorum gerçekten. Mesela Anayasa'nın 161'nci maddesinde bir hüküm var, diyor ki: Bütçe kesin hesapla birlikte sunulur ve kesin hesaba da muhakkak yer verilir.

Sunumunuzda bir sayfa bile değil yani tam bir sayfa değil kesin hesaba verdiğiniz yer. Üzüldüm gerçekten. Hâlbuki kesin hesap, sonuç olarak, geçmiş dönemde burada kabul edilen bütçenin denetimiyle ilgilidir, yapılan harcamalarla ilgilidir, yapılan harcamaların doğruluğu... Meclisin iki görevi var, bir tanesi denetimdir, bir tanesi yasama. Denetimle ilgili görevimizi maalesef yerine getirmekte sıkıntı en başından itibaren doğmuş oldu yani usul olarak böyle bir sıkıntı var.

Sayıştay tarafından düzenlenen raporlar var Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, değerli arkadaşlar; biliyorsunuz, bunlar Sayıştay tarafından bize gönderiliyor. Bu raporlardan hiç birisi ki bir tanesi "genel uygunluk bildirimi" Anayasa'da da geçer, Anayasa'da bunun özellikle denetlenmesiyle ilgili bir hüküm geçer; hiç değinilmedi, hiçbir şekilde bunlara değinilmedi. Özellikle genel uygunluk bildirimine değinilmedi ama Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu ve Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu'na da değinilmedi, dikkate alınmadı. Tabii, bunların dikkate alınmaması, denetim yönünün ihmal edilmesi, bütçe hakkının ve demokrasinin de yok sayılması anlamına geliyor maalesef.

Şimdi, 2018 Merkezi Yönetim Kesin Hesap Teklifi'yle ilgili eksik bıraktığınız bazı konular var, bunları toparlamak istiyorum. Uygunluk denetiminde değerli arkadaşlar, şöyle bir ibare vardır: Biz bütçe yapıyorsak, belli bir miktar ödenek veriyorsak idareye, yedek ödenek veriyorsak, mevzuat diyor ki, kanun diyor ki: Yedek ödenekler, ilave olarak alınan ödenekler başlangıç ödeneklerinin yüzde 2'sini aşamaz ama maalesef yüzde 7,21'e ulaşmış. Yüzde 2'sini aşamaz. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, yüzde 2'si aşılmış, kanunu delmişsiniz, nedir bunun gerekçesi? 7,21... Yüzde 260 aşım var. Neden aşıldı? Nedir sıkıntı? Bununla ilgili hiç bir şekilde bir bilgi vermediniz. Yedek ödenekleri neden bu kadar aştınız? Bir bütçe yapılıyorsa yani bütün dünyada bütün kurumlarla ilgili bütçeler yapılıyorsa, burada geliri, gideri belli olsun diye yapılır, harcamalar ve gelirlerle ilgili bir sınırlama konulsun diye yapılır. Şimdi, siz aşmışsınız yedek ödenekleri, yüzde 260 aşmışsınız, hiçbir şekilde sunumunuzda "Ya, biz yedek ödenekleri aştık ama bununla ilgili bir kolaylık gösterilmesi gerekir, Meclisin bu konuda Kesin Hesap Kanunu'yla ilgili anlayış göstermesi gerekir çünkü şöyle şöyle sıkıntımız vardı." demeniz gerekirdi, neyse o sıkıntı. Ama maalesef yok.

Yine genel uygunluk bildirimine göre bütçeleştirilmiş borçlar hesabı var. Bütçeleştirilmiş borçlar hesabının yıl içerisinde zorunlu olarak mesela cenaze gibi bazı harcamalar yapılması gerektiği hâlde yıl sonuna kadar ödeneğinin gönderilmesi ve kapatılması gerekir. Son üç seneden beri bu yapılmamış, kendi koyduğumuz kurallara uymuyoruz. Neden yapamadık yani neden ödeneğini gönderemiyoruz, neden kurallara uyamıyoruz? Bununla ilgili hiçbir açıklamanız yok.

Yine genel uygunluk bildirimine göre, 63 milyar lira size verilen ödeneği aşmışsınız, 63 milyar liradan fazla. Neden aştık? O zaman bütçe yapmayalım yani Maliye Bakanlığı istediğini gibi -bu dönemde Maliye Bakanlığı sorumluydu-bütçe yapabiliyor, istediği gibi yedek ödenek takdiri yapabiliyor, ödenek üstü harcama yapabiliyor ise neden bütçe yapıyoruz? Şimdi Meclisten kanun geçerken, Kesin Hesap Kanunu geçerken bununla ilgili Meclisin anlayış göstermesi istenecek, bunun düzeltilmesi istenecek. Neden, hangi gerekçeyle? Hiç değinmediniz bile bu konulara. 63 milyarı aşmış, yedek ödenek de aşmış, ödenek üstü gider de aşmış, bütçelendirilmiş borçlar da sorun var.

Şimdi yine mesela düzenlilik denetiminde 7.250 ve performans denetiminde 990 olmak üzere toplam 8.240 hata var, Sayıştay denetimlerinde 8.240 hata tespit edilmiş. Nedir bu hatalar, niçin bu kadar hata yapılıyor Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım? 8.240 hata tespit etmiş Sayıştay, hiç değinmediniz. Bakın, bunların çok önemli bölümü mali rapor ve tabloları etkileyen hatalar, bunlar bir anlamda yolsuzluğa yol açabilecek hatalar. Neden oluyor bu kadar hata? 8.240 hata var ve hiçbir şey söylemediniz bu konuyla ilgili, çok anormal.

Yine, en fazla tespit edilen 10 hata -Sayıştay raporları bu konuda çok iyi, bunlar da yazılmış- en önemlisi tapu kayıtlarıyla ilgili, taşınmazlar kamu kurum tablolarında yer almıyor. 159 kamu idaresinin tablosunda taşınmazlar yer almıyor, tapu kayıtları yok. "Tapuyu deldirmiş devlet." diyorum ben buna, tapu delinmiş hakikaten, bu anlama geliyor bu.

Yine, faaliyet raporunu hiç yayınlamayan, zamanında yayımlamayan, aksatan kamu idareleri burada çıkarılmış. Yani bunlar yapılamıyorsa bir eğitim verilmesi lazım, eğitim şart gerçekten fakat eğitimin de kime verilmesi lazım? Öğrenmek isteyene. Bakın, mali tablo bilgisinin değerlendirilmesine, 340 kamu kurumunun 220'si temel mali tablolara yer vermemiş, temel mali tablolara yer vermiyor. Yani bütçe yapıyoruz, buradan bir bütçe çıkarıyoruz, ondan sonra o bütçeler uygulamaya konuluyor, kime para harcamış, nasıl harcanmış, nasıl usulsüzlükler yapılmış, bununla ilgili hiçbir şey yok, hiçbir şekilde hesap vermiyorsunuz, ne yapıldığı da belli değil. Burası tabii Türkiye Cumhuriyeti yeni biz yeni bir devlet değiliz, biz muz cumhuriyeti değiliz, bunların olmaması lazım.

Şu tablo, bütçe uygulama sonuçlarının raporlanmasının değerlendirilmesine bakın. Bununla ilgili olarak da bakıyorsunuz, hesap vermeyen bir kamu idaresi olduğunu görüyorsunuz, hesap verilmiyor. Diyor ki: Bütçe hedef ve gerçekleşmeleri arasında meydana gelen sapmaların nedenleri hakkında açıklama yapmayan kamu idaresi sayısı 236. 340 kamu idaresinin 236'sı sapmalarla ilgili, bunların nedenleriyle ilgili bilgi vermemiş bile. Diğer şeyler de aynı şekilde duruyor.

Performans ayrı bir denetim konusu Sayıştayın, düzenlilik dışında. Performansla ilgili olarak da hiç dikkate alınmamış aşağı yukarı. Bunlar Sayıştay raporlarında cevap vermeniz gereken konulardı.

2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin değerlendirmeleriyle ilgili bazı konuları da hatırlatmak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, değerleri arkadaşlar; 2019 merkezî yönetim bütçesi son yılların en kötü hazırlanmış ve en kötü uygulanmakta olan -şu anda da uygulanıyor, daha iki ayı var- bütçesi olarak tarihteki yerini alacaktır gerçekten çok kötü bir bütçe. Hiçbir hedefi tutturamadı 2019 bütçesi, hiçbir hedefi, hiç. Bütçe açığı, faiz ödemeleri, gider hedefleri, vergi geliri hedefleri, gelir hedefleri, hiçbiri tutmadı. Ki ilave olarak bu sene imar affından gelen paralar var, Merkez Bankası yedek akçeleri var, Merkez Bankası kârının aktarılması var, bedelli askerlikten, vergi aflarından gelen paralar var, buna rağmen böyle bir durum söz konusu, çok kötü bir bütçe ve bütçe uygulaması. Bütçe tahminleri de çok kötü.

2019 bütçesinde bir borçlanma limiti meselesi var, 80,60 milyar düzeyinde bulunuyordu. Bu borçlanmalar yapıldı, kanuni limitler aşıldı, ondan sonra geçen hafta buraya bir kanun teklifi geldi, her şey yapılmış, aksamalar olmuş ya da kanun ihlal edilmiş, ondan sonra yeniden kanun çıkaracağız önümüzdeki günlerde, ihlal yapılmış, bundan sonra kanun çıkaracağız yani mevcut durumu kanuna uydurmaya çalışıyoruz ki 70 milyar lira olarak artırılıyor ve normal olarak 70 milyar artırılıyorsa, iktidarın, yürütme erkinin 70 milyar borçlanma limitini artırıyorsa "Ben bu borçlanmayı şunun için yapacağım, şu kalemler için borçlanacağım, şuralara harcayacağım." demesi gerekirdi, kalem kalem göstermesi gerekirdi, bunun için de ek bütçe yapılması gerekirdi kanuna göre, mevzuat bunu gerektirir ama torba kanun içerisindeki bir maddeyle geldi ve bu 70 milyarın nereye harcanacağı da beli değil. Gerçekten böyle bir şey olamaz ya. Nereye harcanacağı belli değil. O zaman bütçe yapmayalım, hakikaten yapmayalım, uğraşmayalım bunlar için.

Bütçe açığıyla ilgili, son iki senede olduğu gibi 2019'da da bütçe açığı hedefi tutturulamadı ama en azından bu sene yüzde 55 sapma var son OVP hedefine göre ve -biraz önce dediğim gibi- bir defaya mahsus gelirler olduğu hâlde. Vergi gelirleri hedeflerinin de -görüyorsunuz- hiçbiri tutmadı 2019'da ve dengeleme-disiplin-değişim adlı bir program uygulamaya başlanacağı duyurulduğu hâlde YEP'te, orta vadeli programda bu 3D programıyla yaklaşık yüzde 12 oranında bir sapma söz konusu oldu.

Değerli arkadaşlar, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin değerlendirmelerine geçiyorum. Önce hatırlatayım esaretin diğer bir versiyonu milletleri borçlandırmaktır. 2020 yılı vergi gelirlerinde yüzde 17'lik, yüzde 17'den fazla bir artış var. 2019'a göre 2020 bütçesi yüzde 13,8; 13,9 artıyor, yüzde 14 artıyor en fazla ama vergi gelirleri yüzde 17'den fazla artıyor yani halktan alıyoruz, bu sefer, 2020'de halktan daha fazla alacağız, halka vermeyeceğiz. Bu, bu anlama geliyor. Ekonomik canlanmanın ip uçlarını vermeyen bir bütçe. Bütçe sunulduktan sonra, bütçe sunumunu siz yaptınız ondan sonra biz geçen hafta burada bir vergi paketi görüştük yani demek ki bütçe gerçekçi bir bütçe değildi ki siz bütçeyi sunduktan sonra yeni bir vergi paketi geldi bütçenize güvenmiyorsunuz demektir. Maalesef böyle bir sonuç çıkıyor.

Şimdi, bütçede en fazla övündüğünüz konulardan bir tanesi tarımdı. Tarıma 22 milyar kaynak aktarıyoruz ama tarımda tam tersine çiftçinin 26,7 milyar lirasına tırpan atmışsınız bütçeyle. Nasıl? Normalde kanuna göre, Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesinde "Millî gelirin en az yüzde 1'i oranında tarıma destek verilir." diyor, çiftçiye destek verilmesi lazım, siz 22 milyar veriyorsunuz. Hâlbuki yüzde 1'i 48,7 milyar yapıyor, 48,7 milyar olması gerekirken 22 milyar... 26,7 milyar çiftçinin desteğine tırpan atılmış vaziyette.

Eğitim diğer bir övündüğünüz başlıktı 2020 bütçesinde. Eğitimde son yıllarda bütçeden ayrılan pay düşüyor. 2020'de de düşmüş 2016'ya göre, 2018-2019'a göre düşüş var fakat daha da önemlisi eğitim yatırımlarına ayrılan pay düşüyor. 2020'de bile bu devlet eğitim yatırımlarına, eğitim bütçesi içerisinde yüzde 17'den fazla bir pay ayırdı, şimdi 4,65. "Devlet artık eğitime yatırım yapmıyor." demektir bu. Eğitime yatırım yapmıyoruz, sadece personel, cari giderler, bunlara yatırım yapıyoruz, böyle bir anormallik var.

Sağlık harcamalarıyla yine övünmüştünüz. "Sağlık harcamaları için 188 milyar ayrıldı." dedik ama sağlık tümüyle artık taşere ediliyor, taşeronlara bırakılıyor. Kent hastanelerinde -başta şu Ankara'da, diğerlerinde- yaşadığımız sıkıntıları orada çalışanlara ya da oraya gidenlere sormak gerekir. Gerçekten büyük bir sıkıntı var kent hastaneleriyle ilgili.

Değerli arkadaşlarım, Değerli Cumhurbaşkanı Yardımcım; şimdi ekonomiyle ilgili olarak sizin iktidarın fark etmediği bazı tespitlerimiz var bunları vermek istiyorum. Bir çarpık ekonomi var, yıllardan beri bu çarpık ekonominin üzerine bir şeyler inşa etmeye çalışıyorsunuz; hâlbuki, giderilmesi gereken bu çarpık ekonomidir.

Bakın, bir tanesi şu: Bu, bu seneyle ilgili bir tablo. Görüyorsunuz, 82 milyon nüfusumuz var, 27 milyon 795 bin çalışan nüfus var. 82 milyon nüfus, 27 milyon küsur çalışan nüfus; böyle bir şey olamaz. Çalışan nüfusu, çalışanları artırmamız lazım, buna göre bir ekonomi düzeni oluşturmamız lazım, buna göre bir toplum düzeni, buna göre bir ahlaki düzen oluşturmamız lazım. 82 milyon nüfus, 27 milyon küsur çalışan; böyle bir düzen olmaz.

Bir diğer konu sosyal güvenlikle ilgili. Şimdi, sosyal güvenlikte -bu sene muhtemelen 200 milyarın üzerinde- 2019'da 200 milyara yakın para aktarılıyor bütçeden SGK'ye. SGK'ye -bu tabloda, bilmiyorum, görebiliyor musunuz; biraz küçük kalmış oldu mecburen- dikkate aldığınız: Sadece "SGK açığı" diye bir hesap yapıyorsunuz. Mesela en kesin rakam 2017'dir şurada. 2018 henüz gelmedi, vermediler de; herhâlde Çalışma Bakanlığı geldiğinde alabileceğiz. Diyorsunuz ki mesela -2017 kesin olduğu için söylüyorum-: "2017'de SGK'nin açığı 24 milyar liradır, 24 milyar lira." Biz yeniledik kanunu, buna göre 24 milyar açık çıktı. 128 milyar lira transfer var SGK'ye. Şimdi, bunların içerisinde neler var? Bu açığın finansmanı var, devlet katkısı var. Devlet SGK'ye "Sen 100 lira toplarsan ben de sana dörtte 1'ini -25 lira- ilave vereceğim." diyor. Devlet bunu da ayrıca gönderiyor, daha önce yoktu bu. Ayrıca ek ödemeler var; ek ödeme de emeklilere ödenen bir meblağ, bunu da SGK aktüer hesaplara girmediği için devletten alıyor. Faturalı ödemeler var; Emekli Sandığından emekli olanlara SGK önce ödüyor, sonra onları devletten alıyor, devlet kurumlarından. Bunun gibi teşvikler var, ödeme gücü olmayanların GSS'si falan var. Bunların hepsi SGK açığı olmayabilir; bakın, değerli arkadaşlarım, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bunların, bu 128 milyarın hepsi SGK açığı olmayabilir ama bunların tümü sistemin açığıdır; 128 milyar, sistemin açığıdır. Şimdi, siz sistemi görmeyip -buradan çıkarabilirsek ancak teşvikleri falan çıkarabiliriz- bu sistemdeki açığı görmeyip sadece SGK açığıyla yetinirseniz büyük bir sorundur bu. Bu 128 milyar, bütçe açığından daha fazla, faiz ödemelerinden daha fazla; bununla ilgili tedbir alınması lazım. Kayıt dışılığın giderilmesi lazım, kadın istihdamının artırılması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kuşoğlu, devam edin.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani, yeni bir büyüme modeline ihtiyaç var. Sadece açıkla iktifa etmek mümkün değil; sosyal güvenlik sisteminin açığı var, bunu görmeniz lazım.

Diğer bir konu: Borçlanma. Aldığınız borcu ve faizini ödeyebilmek için üretim ve ihracat yapmanız lazım. 100 borç alıyorsanız faiziyle beraber, 110 kazanabilmeniz lazım ki bunu ödeyebilesiniz. Siz yıllardan beri aldığınız borç karşılığında üretmiyorsunuz, üretmeyen bir ekonomi modelini benimsemişsiniz; ihracat da aldığımız borçtan daha fazla değil, dolayısıyla da bütçe açığı var, dış ticaret açığımız var, cari açık var. Borçlanıyoruz, borçlanıyoruz, borçlanıyoruz; satamıyoruz, ihracatımız yok. Borcumuzdan daha fazla, borcumuz ve faizinden daha fazla gelir elde edemiyoruz yabancı para karşılığı. Bu çarpıklığı bir türlü gideremediniz. Bu olmadığı sürece de, aldığımız borçtan daha fazlasını üretmedikten sonra da, satmadıktan sonra da bu ekonomiyi düzeltmek mümkün değil ki; tabii ki tıkanacak zaten işte "yapısal sebep" dediğimiz budur. Tıkanmış vaziyette.

Bir diğer konu: Elimizde 2018 yılının kesin hesabının kesin rakamları var. 2018'de 621 milyar vergi tahsilatı yapılmış, yapmışsınız Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bakın, 621 milyar. Kazanç üzerinden alınan ve beyana dayanan kısmı ne kadar? 88 milyar, beyana dayanan; bakın, gelir vergisi, gelir geçici vergisi ile kurumlar ve kurumlar geçici vergilerini topluyoruz, bu rakam çıkıyor. Yüzde 14'üdür bu, tahsilatın; geri kalanı, beyana dayanmayan ya da kazanç üzerinden alınmayan vergiler. Bu durum düzeltilmedikten sonra ekonominin düzelmesi mümkün müdür, bu çarpıklık giderilmedikten sonra?

Ayrıca ilave olarak bir şey daha söyleyeyim arkadaşlar: Vergi harcamalarına göre, Maliye Bakanlığının vergi harcamalarına göre, hatırımda kaldığına göre -"vergi harcaması" demek, kanunlara göre istisna tuttuğumuz, teşvik ettiğimiz, almadığımız, almaktan vazgeçtiğimiz harcama demek- 2018'de toplam 132 milyar, gelir vergisinde bu 54 milyar, kurumlar vergisinde de 17 milyar gibi bir rakam hatırlıyorum. Yani, hem vergi alamıyorsunuz hem de vergi harcamaları yoluyla istisna ve muaflıklar getiriyorsunuz. Bu vergi çarpıklığı düzelmeden ekonomiyi de düzeltmek mümkün değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, tamamlayabilir misiniz lütfen.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, tamamlıyorum.

Bakın, Türkiye'nin dış borç stoku 2005'te yüzde 34'lere inmiş gayrisafi yurt içi hasıla karşısında, millî gelir karşısında; şimdi, yüzde 62'ye çıkmış. Bakın, trend nasıl gidiyor? Bunlar düzeltilmesi gereken konular. Genç nüfusta işsizlik oranına bakın, OECD ve AB karşılaştırması; kırmızı şerit bizim. Genç işsizliği rekora doğru koşuyor, çok tehlikeli tabii ki. Kişi başına millî gelir ve dış borç stoku karşılaştırmasını yaptığımız zaman, 2025 yılında 6 bin dolar. Bu gidiş devam ederse iki rakam 6 bin dolar olarak 2025'te eşitlenecek görünüyor. Ve değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, hiç dikkat edilmiyor ama 2013'ten sonra, 2014'ten beri sürekli irtifa kaybediyor ülke. Bakın, gayrisafi yurt içi hasılalarına; sürekli düşüyor. 2019'da da OVP'de yüksek görünmesine rağmen -Cumhurbaşkanlığı programından aldım bu 249'u- yine düşüyor; bu daha gerçekçi bir rakam, yine düşüyor, sürekli olarak irtifa kaybediyoruz. Bu çarpıklıkların giderilmesi lazım. Bunlarla ilgili uğraşmadığımız sürece, yapısal tedbirler almadığımız sürece, bütçeye, bütçe kanunlarına, demokrasiye ve bütçe hakkına, halka, Türkiye Büyük Millet Meclisine gereken önemleri vermediğimiz sürece de bu sıkıntılarımız artarak devam edecektir.

Çok teşekkür ediyorum, bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.