| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 06 .11.2019 |
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, basınımızın kıymetli mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporlarını görüşüyoruz, görüşeceğiz. Öncelikle, bütçenin ülkemize ve insanımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. 2020 yılı tahminî bütçe öngörüsü itibarıyla gider 1 trilyon 95,5 milyar Türk lirası, gelir 956,6 milyar Türk lirası, açık 138,9 milyar Türk lirası olarak hesaplanmış ve bütçelenmiş bulunmaktadır. Elbette burada her arkadaşımızın bütçeyle, bütçe kalemleriyle ilgili söyleyeceği, ifade edeceği ve değerlendirmede bulunacağı konulardan ciddi istifade edeceğimiz aşikârdır. Yeni sistemle beraber bütçenin Meclise geliş şeklinde kısmi değişiklik olmuş, gelen bütçenin değerlendirilmesi, incelenmesi, onaylanması veya onaylanmaması durumunda yeniden değerlendirme oranıyla bir yıl önceki yıla göre artırılarak kabul edileceği anayasal çerçeveyle kayıt altına alınmıştır.
2020 yılı bütçesi üzerinde değerlendirmeye geçmeden önce belki 2019 yılı bütçe tahmini ile gerçekleşmesi beklenen tahmini rakamlarla ilgili bir şeyler söylemek uygun olacaktır diye düşünüyorum. Öngörülen 961 milyar Türk lirası gider, 880 milyar Türk lirası gelir, 80 milyar Türk lirası açık, rakamlardaki sapma, sunumu yapılan bütçeyle 992,4 milyar Türk lirası gider, 867,4 milyar Türk lirası gelir, 125 milyar Türk lirası açık olarak tahmin edilmektedir. 2018 yılının ikinci yarısından itibaren yaşanan ekonomik hareketlilik, spekülatif yaklaşımlar, kurdaki hareketlilik, terörle mücadeledeki harcamalar, seçim sathımaili gibi sıkıntılı geçişlere rağmen alınan tedbirlerle frenlenmeye çalışılmış, bütçe açığının daha fazla büyümesine engel olunmaya önem verilmiş olduğu hepimizin malumlarıdır. Uygulamaya konulan tedbir ve alınan kararlar mali disiplinden sapma olmadan çözüm üretmeye odaklanılarak ekonomide oynayan taşların yeniden yerine yerleştirilmesine çalışıldığı, bunun yanı sıra önümüzdeki süreçte tüm bu çalışmaların yanında yapısal reformların beklenti ötesinde hayata geçirilmesi noktasında bütçe yapanların beyanı ve hedeflerini gerçekleştirme çalışmaları son derece gerekli ve önemli hâle gelmiş bulunmaktadır.
Komisyona sunulan ve 2020 yılı için hazırlanan bu bütçenin içinden geçmekte olduğumuz uluslararası ekonomik dalgalanmalarda yeni pozisyon alışlarından etkilenmemesi düşünülemez bile. Sıcak paranın dünya üzerindeki yön belirleme tutum ve davranışı, hatta geri çekilmesi, son yıllarda daralan bir alana hapsedilmeye başlanması bizim ekonomiye bakışımızı farklılaştırmadan içinden geçmek zorunda olduğumuz bir süreç olduğunu da itiraf etmemizi gerekli kılmaktadır. ABD merkezli faiz artırma ve artırmamanın, Çin, Rusya, Hindistan merkezli ekonomi hareketlerinin belirleyiciliği elbette etkili olmaya devam edecektir ama görünen o ki ABD merkezli bu yeni tek kutuplu bir dünya ekonomik modeli tasarımı için yarın önümüze hangi yeni badireleri açacağı bilinmezken yeni tedbirleri almak, yeni uygulamaları hayata geçirmek ekonomi yönetimin yarınla ilgili öngörüp performans çalışmasıyla önlenebileceği aşikârdır.
Bugün bu bütçeyi değerlendirirken yıllık planların, Orta Vadeli Program'ın (2018-2020) On Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın (2019-2023) beraberinde değerlendirilmesi ülkenin jeostratejik, jeopolitik sıkıntılarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini kabul etmek önemlidir. Bu geçiş sürecinde bugüne kadar elde edilen kazanımların kaybolmaması, rakamsal hedef geri düşüşleri yaşadığımız gerçeğini de görerek ve hedefleri yakalama idealinden vazgeçmemekle mümkün olabilecektir. "Hep beraber ama herkesin söylediğinin bir kıymeti vardır." anlayışının ilişkilerin ve metodolojimizin temeline oturtulmasıyla mümkün olabilecektir. Global krizlerin yaşandığı geçmiş dönemlerde ülkemizin en az hasarla atlatma gayreti ve başarısıyla, dünyanın ve ülkemizin bugün geçtiği bu ortamı fırsata çevirmeyi başarabilecek güce, birikime, insan kaynağına, hedef ve heyecanına sahibiz diye düşünüyorum.
İstihdam, enflasyon, büyüme hedeflerinde bugüne kadar sağlanan iyileşmeler ve iyileştirmelerde son bir buçuk yılda baş gösteren inişli çıkışlı pozisyonlar ve bozulmalar iyi analiz edilmeli, anlık, günlük, orta ve uzun vadeli hangi tedbirlerin alınmasını gerektiriyorsa ki bunun da yapıldığına dair inancımızı yeniden teyit etmenin yanında bütün bu çalışmaların programlar çerçevesinde yapılması, programların da aynı zamanda sağlıklı bir işleyiş sağladığına dair inancı da pekiştirmiş olacaktır. Programların hazırlanması yanında uygulamasında ısrarcı olunmalı, tarafların, paydaşların, ilgili ve etkin alan çalışanlarının değerlendirmeleri, katkıları, uyarıları gözden kaçırılmamalıdır. Öyle anlaşılıyor ki sıkı bir mali disiplin öngörülüyor ve bunun gerekli olduğu hususunda da hemfikiriz. Toplumun tamamının, bu anlamda, inandırıcı program uygulamalarına karşı aynı katkıyı ve desteği vereceğini ifade etmek doğru olacaktır.
Burada ifade etmenin önemli olduğu bir husus da bütçe açığını engelleyecek tüm çalışmaların, yapısal düzenlemelerin toplumun her kesiminden destek alacağı gerçeğidir. Ülkenin kendi şartlarının getirdiği ve gerektirdiği yapısal düzenlemelerin devreye alınması gerektiğini de bütçe sunumundaki ifadelerden de anlıyoruz. Bu bilgilendirmelerin yanında, uluslararası kriter, ilişki ve dengeleri de göz önünde tutarak daha sağlıklı, kalıcı ve gelişmiş ülkeler hedefleriyle yarışabilecek bütçe rakamlarına odaklanma mecburiyetindeyiz.
2019 yılı rakamlarından yola çıkarak- bir cümleyle- vergi gelirleri ağırlıklı bir bütçede öngörülen kadar bir gerçekleşme olmasa bile, mükellef duyarlılığı, icranın gönülden teşekkür etmesini gerektiren bir toplum birlikteliğinin ta kendisidir.
2020 yılı bütçesi üzerine elbette çok şey söylenecek, söyleniyor, söylenmelidir de ama AK PARTİ hükûmetleri eliyle hazırlanan bu bütçe 18'inci bütçe olması hasebiyle de farklı değerlendirilebilmelidir. Zira, bu süre zarfında milletin desteğini almaya devam etmek -eksiklikler sapmalar olmasına rağmen bu desteğin hâlâ devam ediyor olması- üzerimizdeki yükün ağırlığını, beklentileri karşılama mecburiyetini hiçbir şekilde ihmal etmeden düşünmek, değerlendirmek zorundayız. Hatta, bu anlamda, bu hizmet üretme mecburiyetimizle bağlantılı olarak yapıcı, uyarıcı muhalefetin değerlendirmelerini de düşünmek, anlamak ve yorumlamak mecburiyetindeyiz.
Bu bütçeyle öngörülen yatırım destekleri, sosyal devlet olmayı gerektiren sosyal yardım anlayışının devam edecek olması, tarıma verilen desteklerin teyit edilmesi gibi ana hususların her biri başlı başına irdelenebilecek, konuşulacak son derece önemli bir yaklaşım tarzı olarak kabul edilmelidir. Bahsedildiği gibi, yeni ekonomik program, On Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı paradigmaları çerçevesinde, şu anda önümüze getirilen bütçenin iç ve dış piyasa ekonomi verilerinin hangi doğru zemine oturtularak bütçenin ve programların sapma olmadan gerçekleştirilmesi gereğidir. Fiyat istikrarının önemi, bütçe disiplininden kopmadan tekrar büyüme trendine geçiş sürecine katkı sağlayacak çalışmalar en temel beklentiler arasındadır. Önümüzdeki dönemde büyümede bir daralma yaşayacağımız anlaşılmaktadır. Özellikle tüketimde yaşanacak daralmanın ekonominin pozitif etkilenmesi yönünde dönüştürülmesi sağlanabilmelidir. Aslında yeni ekonomi programının, orta vadeli programın maliye politikalarıyla uyumlu bir geçişi kapsadığı söylenebilir. Maliye politikalarının kalkınma, büyüme ve refah düzeylerine sağladığı katkı ölçüsünde dikkat çekici ve karşılık bulabileceği bilinen bir gerçektir. Bütün bu programları uygularken toplumun değerlendirmelerinin kendi ekonomik girdisiyle, hane halkının pazar etkilenme oranıyla doğru orantılı olacağı kabul edilmelidir. Önümüzdeki süreçte personel politikalarının, vergi rejiminin, konjonktürel maliye politikalarının, sosyal maliye politikalarının ciddi değerlendirmelere tabi tutulacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Geçen yılın ikinci yarısından itibaren özellikle fiyat hareketliliğinde yaşanan sapmalar, kredi şartlarının zorlaştırılması ve kredi oranlarının ciddi artış kaydetmesi piyasa aktörlerini anormal etkilemiş, yeni iş ve yatırım amaçlarının taleplerin önü kesilmiş, belki sadece borcu döndürmek için ancak kredi kullanılabilir hâle gelinmiştir. Taahhüt ve inşaat sektöründeki durağanlık ve dalgalanma birçok alanda bir durgunluğu tetiklemiş, başlatılan kampanyalar şu ana kadar istenilen beklentileri tam karşılayamamıştır. Bu bağlamda, süreçte oranların iyileşmeye başlamış olması, kredilerin yeniden yapılandırılma çalışmaları, önümüzü açacak kısmi çözümler sağlayacak diye ümit ediyorum.
Ekonomi yönetimi olarak alınan tedbirlerin faydası asla inkâr edilemez, edilmemelidir ancak yine de yapılan çalışmaların sıklıkla gözden geçirilmesi, sağladığı faydanın "check" edilmesi, ilave yapılması gerekenlerin zaman kaybetmeden hayata geçirilmesi önem arz etmektedir. Kamunun borç yükünün seviyesinin iyi olması yanında özel sektör borç yükünün takip edilmesi, iyileştirilmesi için yapılan çalışmalar da takip edilmeli, motivasyon açısından ekonomi yönetiminin duruşunu dün olduğu gibi her zaman arkasında hissetmesi sağlanmalıdır.
Bu bütçeyle daha önceki bütçe klasiği bozulmamış, millî eğitimi önceleyen bir pay ayrılmış; bununla "her şeyin başı eğitim" demeye devam etmiş olmaktayız. Yine bu bütçeyle sağlığa da önemli bir pay ayrılmış bulunmaktadır. Bu iki kalemin önemini binaen zikretmeyi, bu alanlara verilen önemi hatırlatma açısından gerekli görüyorum.
Ekonomi yönetimi açısından kararlı bir duruş sergileyerek maliye politikalarının uygulanması son derece önemlidir. Başkanlığın yeni ekonomi politikasında öne çıkan "dengeleme-disiplin-değişim" vurgusu, bahsedilen bu program ve politikaların uygulanmasıyla başarılacak ve netice elde edilebilecektir. Programlarla çerçeveyi iyi çizmiş olmanın yanında uygulayıcılarının kararlı ve samimi oluşu, şeffaf bilgilendirmenin önemi yanında uluslararası kriterlere uygunluğu ve kabul edilebilirliği bu başarının temel dinamikleri olacaktır.
Büyümeyi ve ekonomik canlılığı bugüne kadar destekleyen, son birkaç yıla kadar geniş bir uygulama alanı bulan genişlemeci para politikalarının bugün yetersiz kalması, belki de kontrol altına alınmaya başlanması, bundan sonra da sürdürülebilir olacağına dair piyasalarda oluşan kaygıların karşılık bulması yeni arayışları da devreye sokma zorunluluğunu beraberinde getirmiş, işte bu nedenle maliye politikaları üzerinde yoğunlaşılması yönünde keskin bir çıkış ve araç olması yönünde yönelişler oluşmaya başlamıştır.
Hepimizin bildiği gibi, son dönemde emtia fiyatlarında meydana gelen yükseliş, inşaat sektöründeki talep daralması, artan faiz oranlarının etkisi pazarın etkilenme ve durgunluğunun başlıca nedenlerinden olmakla beraber, öz kaynak ve tasarruf yetersizliği de bu durgunluğu tetiklemeye devam etmiştir, etmektedir. Önümüzdeki süreçte ticareti teşvik eden, üretimi ve verimlilik artışını destekleyen, potansiyel büyüme, istihdam ve yatırımları artıracak yapısal reformların hayata geçirilmesi adına tüm faaliyetlerin önemini tekraren ifade etmek bir mecburiyet gibi gözükmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın sunumunda bu alanlara yoğunlaşılacağı bilgisine ulaşmış olmamız ayrıca önemlidir.
Yıl içerisinde gerek bütçe gelirleri gerekse giderleriyle ilgili olarak bütçe yönetiminin zaman zaman farklı tedbirler alması gelir kalemlerini artıracak, giderlerle ilgili ilave tedbirler alması olağan bir bütçe faaliyeti olarak değerlendirilmelidir. 2019 yılı bütçe dengelemesinde buna dair örneklemeleri net bir şekilde görebiliyoruz. Bunu bütçe tedbiri olarak yorumlamak doğru olacaktır diye düşünüyorum. Bu bütçeyle söylenenlerin tam aksine, milletin geleceği, beklentisi, hedef ve heveslerini içinde barındıran, yarını düşünen, refah seviyesini daha iyi hâle getirme amacını öne çıkaran, işsizin, emeklinin, emekçinin, kadının, çocukların, engellinin düşünüldüğü gerçeğini görmezden gelmemeliyiz. Biliyoruz ki kaynak-ihtiyaç dengesini her hâlükârda dengelemeyi başarma mecburiyeti ister istemez bütçelemede de göz önünde bulundurmamız gereken bir husustur.
Bütçenin geneli üzerinde konuşurken güvenlik gerekliliğini tartışmaya açmak mecburiyetini önemsememek gibi yaklaşımları kabul etmemiz mümkün değil elbette. Almanız gereken tedbirleri, yapmanız gereken her işi bir yurttaşın ayağına taş değmesin inancıyla, felsefesiyle yapacaksınız; yapmazsanız, tarihin, geleceğin sorumluluğundan kurtulamazsınız. Güvenliği keyfîlikte görmemeyi başarabildiğiniz kadar güvenliktesiniz, güvendesiniz.
Bu bütçe görüşmelerinde beklentileri dile getirmek noktasında hiç kimsenin bir rahatsızlığı olamaz, olmamalıdır da ama bunun üzerinden hareketle ayrıştırıcı, gerginleştirici tutum ve yaklaşımların fayda sağlamayacağı bilinmeyen bir şey olmasa gerek.
Millet adına ve millet için hazırlanan bir bütçede hiçbir alanı dışarıda bırakmayacağınız, bırakamayacağınız aşikârdır. Bütçe açısından toplumun her kesiminin ve her katmanının birbiriyle direkt, indirekt ilgili, ilintili olduğunu biliyoruz. O bakımdan, bütçeniz toplumun ta kendisidir. Bir yıl boyunca bütçe hareketliliği bunun en açık ispatıdır. Bugün, burada, geçmiş dönem AK PARTİ hükûmetlerinin yaptıkları üzerine bir değerlendirme yapma niyetinde değilim, sadece bütçeyle ilgili olarak birkaç kalem üzerinden bazı kıyaslamalar yapmayı uygun görüyorum.
Merkezî yönetim bütçe açığı yüzde 11,5'ları görmüş, 2019 bütçesinde yaklaşık yüzde 2,9 oranında beklenmektedir. Merkezî yönetim harcamalarının yüzde 40'ları faize giderken 2019 için yüzde 11'ler seviyesinde olduğunu biliyoruz. Vergi gelirlerinin yüzde 85'i faiz harcamalarına giderken bu oran 2019 yılında yüzde 15'ler seviyesinde beklenmektedir. AB tanımlı kamu borç stokunun millî gelire oranının yüzde 70'lerden, 2019 yılında yüzde 33'lere düştüğünü ifade etmek önemlidir diye düşünüyorum. 2020 yılı bütçe ödeneklerinin 2019 yılına göre yüzde 14 artması, bütçenin sağlam ve sürdürülebilir gelirlere dayanması, bütçenin önceki yıllarda olduğu gibi bir hizmet bütçesi olarak düşünülmesi ve hazırlanması, ekonomik büyümeyle beraber her sosyal kesimin pay almasını sağlamaya yönelik yeni uygulamalar ve yardım programlarının çeşitlendirilmesi çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın sunumunda da vurgulandığı gibi temel özellikler olarak dikkat çekmektedir. Tarımsal destek programlarının yanında reel sektör desteklerinin hayata geçirilmiş olması, ihracatçının, esnafın, genç girişimcilerin desteklenmesi, sanayinin gelişmesi, üretim kapasitesinin artırılmasına yönelik tedbirler, teşvikler, 2020 yılı bütçesinde öne çıkarılabilecek birçok konunun başındadır ve bu konuda da başarılı olunacağı beklenmektedir, ümidimiz de o yöndedir.
Bu vesileyle 2020 yılı millet bütçesinin hayırlı olması dileklerimle emeği geçenlere teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.