KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Başkanım, Değerli Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Sayın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımız, değerli milletvekillerimiz, değerli bürokratlarımız, basın mensuplarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmaya başlamadan önce, 2020 yılı bütçemizin milletimize, devletimize hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ederim. Bütçenin hazırlanmasında emeği geçen, başta Cumhurbaşkanı Yardımcımıza, Bütçe Başkanımıza ve tüm bürokratlarımıza teşekkür ederim.

Tabii, 2002'den beri Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarda ve şimdiye kadar ekonomik anlamdaki verilere baktığımız zaman, nereden bakarsak bakalım, her veride öncekine göre kat kat ilerideyiz. Tabii, bu 2020 yılının, 2019 yılının bütçesini değerlendirirken, Türkiye'de yaşanan olaylardan bunları izole ederek değerlendirmek tamamen bizi yanlışa sürükleyecektir. İktidara geldikten sonra, 2008'de çıkan dünya krizini ve arkasından da 2013 yılında olan Gezi olaylarını ve diğer taraftan hendek olaylarını ve çukur olaylarını, diğer taraftan 2016 yılında gerçekleşen hain darbe girişimini ve en son da 2018'deki milletvekilliği seçimlerinden sonra yapılan ekonomik darbe girişimlerini göz ardı edemeyiz. Diğer taraftan da tabii hem terör olayları nedeniyle bütçemize getirilen yükü ve diğer taraftan da komşumuz olan Suriye'de çıkan olayların Türkiye'nin ekonomisine getirdiği yükleri görmezlikten gelemeyiz yani bunları yok sayamayız. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, baktığımız zaman, gerçekten de Türkiye ekonomisi yaklaşık on yedi yılda ortalama 5,6 büyümüştür.

Tabii, 2020 yılı bütçemize baktığımızda 1 trilyon 95 milyar giderimiz, 956 milyar bütçe gelirimiz var. Bütçe açığımıza baktığımız zaman, 139 milyar TL öngörülmektedir. Tabii faiz dışı bütçeye baktığımızda aşağı yukarı denk bir bütçe görmekteyiz. Bu son iki yıl gerçekten de Türkiye içinde bulunduğu çok zorlu bir süreçten geçtiği hâlde, verileri diğer yıllarla karşılaştırdığımızda şunu görmekteyiz: Bütçemizde gelirlerin giderleri karşılama oranı yüzde 87, faize ödenen miktarın bütçe içindeki değeri yüzde 12,6. Bunlar en kötü dönemlerimiz arkadaşlar. Bu açıdan, mesela ben örnek olarak eskiye dönük, tesadüfi olarak 1999 yılı bütçesini aldım, nedir diye baktım; giderler 23 katrilyon eski parayla, gelirler 18 katrilyon, bütçe açığı derseniz yüzde 23'le 5,5 trilyon lira. Yani olmayan parayı harcamışız ve faize giden miktar, bütçe içindeki miktar 38 ama bunu vergi gelirlerine oranladığınız zaman neredeyse yüzde 70-80'lere varan bir oran var. Yine, mesela bizim iktidar olduğumuz ilk yıllardan 2004 yılına baktığımız zaman, giderler 149 katrilyon, gelirler 103 katrilyon, bütçe açığı 46 trilyon; bütçe açığı yüzde 30. Ta buralardan almışız arkadaşlar. 2018'e baktığımız zaman, geçtiğimiz yıl gerçekleşen bütçeye baktığımız zaman arkadaşlar, giderler 830 milyar, gelirler 757 milyar, bütçe açığı 73 milyar ve oranladığımız zaman yüzde 8,7 ve faize ödenen miktar 74 milyar, bu oran da yüzde 8,7 arkadaşlar. Bu açıdan baktığımız zaman, gerçekten bu çok olumsuz şartlara rağmen Türkiye önemli bir başarıyı sağlamıştır. Aynı zamanda, hükûmetlerimiz denk bütçe yapma adına çok önemli bir performans sergilemiştir, belki sadece 2019 yılı hariç bütçeden sapma oranı yüzde 1,5-2 civarlarındadır.

Daha önce de ifade ettiğim gibi AK PARTİ'nin iktidara geldiği 2002 yılından beri Türkiye ekonomisi yaklaşık olarak 5,6 büyümüş, bunun sayesinde gayrisafi millî hasılamız 2002 yılında 359 milyar TL'den 2018 yılında 3 katrilyon 724 milyar TL'ye yükselmiş. Yani fert başına gelir, dolar bazında 4.698 dolardan 12.480 dolarları görmüş, yaşanan tüm bu darbe girişimleri nedeniyle 2018 yılında 9.693 dolar olmuş, 2019 yılında da 9.093 dolar olması beklenmektedir. Buradan, tabii, daha önce, 2023 hedefleri hakkında konuştular. Eğer bu darbe girişimleri, Türkiye'ye yönelik girişimler olmasaydı, bu olumsuz şartlar olmasaydı, biz, açıkladığımız 2023 hedeflerini çok rahatlıkla tutturabilirdik diye düşünüyorum.

Bütçe hem gelirler açısından hem de harcamalar açısından tüm vatandaşlarımızı ilgilendirmektedir. İktidara geldikten sonra, bütçede 1'inci sırada Millî Savunma Bakanlığı yer alırken bugün 1'inci sırada Millî Eğitim Bakanlığı yer almaktadır. 2002 yılında bütçe içinde Millî Eğitime ayrılan pay 6,99 iken bugün 12,41'e yükselmiştir. Bunun sayesinde ne olmuştur? Bunun sayesinde, hepinizin de gördüğü ve birlikte yaşadığı gibi 309 bin ilave derslik yapılmış. Diğer taraftan, atanamayan öğretmenlerden bahsettiler ve gerçekten de bu haksız bir eleştiri. Atanamayan öğretmen vardır ama atanan öğretmenlerden hiç bahsetmiyorlar. İktidara geldiğimizde yaklaşık 300 bin civarında öğretmen varken bunun üzerine yaklaşık 652 bin öğretmen atanmış, bu sayı 1 milyon civarlarına ulaşmıştır. Yani hangi dönemde bu kadar öğretmen atanmıştır, ben sizlere soruyorum. Diğer taraftan, her ile bir üniversite açılarak 131 yeni üniversite ilavesiyle üniversite sayımız 207'ye ulaşmıştır. Üniversite öğrencisi sayımız 1,6 milyondan 7,8 milyona ulaşmıştır.

Diğer taraftan, gerçekten de sağlığa ayrılan bütçe nedir diye baktığımız zaman, 2002 yılı öncesi -bu oran daha çok bizim için önemli yani bütçenin içinde sağlığa ayrılan pay önemli- yüzde 2,64. Peki, bugün ayrılan pay nedir? Yüzde 5,81'e çıkarılmıştır. Bunun sayesinde ve pek çok ilimize yeni hastaneler yapılmıştır. Bunun içinde Uşak Devlet Hastanesi, Eşme Devlet Hastanesi, Banaz Devlet Hastanesi, Karahallı Devlet Hastanesi gibi hastanelerimiz de vardır. Nitelikli yatak sayımız 145 bine, toplam yatak sayımız da 240 bine yükselmiştir. Gerçekten de bugün ülkemizdeki hastaneler 4 yıldızlı, 5 yıldızlı otel niteliğine kavuşmuştur. Teknik anlamda tüm cihazlar vatandaşın hizmetine sunulmuştur. Hasta memnuniyet oranları yüzde 35'lerden yüzde 80'lere çıkmıştır. Diğer taraftan da sağlık çalışanlarının sayısı, doktor sayısı 92 binden 161 bine çıkmıştır.

2020 yılı bütçemizdeki sosyal harcamalarla gerçekten de AK PARTİ'nin sosyal politikalar yönünden ne kadar önde olduğunu, gerçekten de garip gurebaya ne kadar çok ayrımcılık yaptığını buradan da görmekteyiz. 2020 yılı bütçemizde sosyal yardım harcamalarına tam 69,5 milyar TL, yaklaşık olarak bütçenin 6,3'ü ayrılmıştır. Bu oran 2002'de kaçtı diye baktığımızda 1,3'tür. Sosyal devlet olma adına tüm vatandaşların Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında toplanması gerçekten de çok önemli, devrim niteliğinde bir uygulamadır. Diğer taraftan, bu amaçla, ödeme gücü olmayan vatandaşların sosyal güvencesi için yaklaşık 13,4 milyar TL ayrılmıştır. Yine, 65 yaş üstü aylığı, engelli vatandaşlarımıza ödenen aylıklar için 11,6 milyar TL ayrılmaktadır. Engelli vatandaşlarımıza daha önceki dönemlerde gerçekten de hiç sahip çıkan yoktu, bunlarla ilgili bir kanun dahi yoktu. 2005 yılında çıkarılan kanun neticesinde bu engelli vatandaşlarımızın varlığı toplum tarafından hissediliyor oldu ve eşit vatandaş olma adına da çok önemli uygulamalar sağlandı. Hem engelli vatandaşlarımızın özel eğitim alması hem taşınması hem de bunlara evde bakım hizmeti verilmesi, engellilik maaşlarının yükseltilmesi adına bütçeden çok önemli paylar ayrılmıştır.

Bunun yanında tabii, pek çok şey diğer konuşmacılar tarafından da sayıldı. Gençlik ve Spor Bakanlığımıza gerçekten burada bütçeden ayrılan payda önemli bir artış sağlandı. Eskiden yükseköğrenim öğrencilerinin kredi alabilme imkânı çok daha kısıtlıydı. Bu imkân, diyelim ki eskiden 450 bin gence verilirken bugün sadece 400 bin gence burs vermekteyiz, toplamda da 1 milyon 600 bin gencimize burs ve kredi vermekteyiz.

Sadece verilenlerin sayısını artırmadık, aynı zamanda bunların miktarını artırdık. Eskiye baktığımız zaman 45 lira olan öğrenim kredisini bugün 500 liraya çıkardık, çok önemli. Diğer taraftan yurt sayısını artırarak yurt yatak sayısını 183 binden 3,7 kat artırarak 678 bine ulaştırdık. Yurtlarımız bugün gerçekten de eskiden olduğu gibi 7, 8 kişinin kaldığı yurtlar değil. 2 veya 3 kişinin kaldığı ve içinde banyosu, tuvaleti, buzdolabı olan ve otel niteliğinde yurtlarda öğrencilerimiz kalmaktadır. Aynı zamanda da yemeklere destek verilmektedir. Öğrencilerimizin giderleri önemli ölçüde azaltılmaktadır.

Ulaşımda gerçekten de Türkiye'de bir çığır açtık, bunu kimse inkâr edemez. Yani Türkiye'de ekonomi çok kötü olsaydı, sizin dediğiniz gibi olsaydı biz 23 bin kilometre duble yol yapabilir miydik? Diyelim ki hızlı trenle Türkiye'yi buluşturabilir miydik? Diğer taraftan da Marmaray'ı... Diyelim ki deniz altından iki yakayı birleştirebilir miydik? Asla birleştiremezdik.

Şimdi, bazıları tabii ki bunları hafife alabilir ama biz sizin ve bizden öncekilerin de neler yaptığını çok iyi biliyoruz.

Ben diyorum ki Türkiye güçlü bir devlettir, hem terörle mücadele etmekte hem üniter yapısını korumakta hem de dünyada Türkiye'ye karşı kurulmuş kurguları bertaraf etmek anlamında silahlı güçlerini, savunma sanayisini önemli bir ölçüde millîleştirerek, yerlileştirerek artık hiç kimseye hesap vermeden, hangi harekâtını yapacağına kendisi karar verip yapmaktadır. Bu yönden Türkiye düne göre çok daha iyidir. İnşallah ben ümit ediyorum ki bu yaşadığımız ekonomik darbe girişiminin de sonuna geldik. Bundan sonra kış bitti diyorum, inşallah önümüzde yaz gelecek, bahar gelecek, Türkiye çok daha iyi yerlere gelecektir diyorum.

Bu 2020 yılı bütçemizin hem milletimize hem tüm vatandaşlarımıza hem devletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Saygılar sunarım.