| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 06 .11.2019 |
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Günün bu saatinde görev yapan bütün Bakanlık personeline de kolaylıklar diliyorum.
Tekrara düşmemek açısından, çok sayıda hatibimiz de bütçeyle ilgili genel değerlendirme yaptı ama ben olaya bir başka pencereden bakmak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 2016 yılından itibaren Türkiye ekonomik olarak gerek ihracatta gerekse üretimde belli bir daralma sürecine girdi ve 2018 yılından sonra bu resesyon daha ilerleyerek ekonomide daralma kimi aylarda, bazı çeyreklerde de küçülme biçiminde gerçekleşti. Şimdi, bütün dünyada ya da gelişmekte olan ülkelerde böyle durgun dönemlerden sonra iktidarların hangi alanlarda, beklentilerin aksine, ciddi bir yatırım hamlesine girdiğini biraz incelemek gerekiyor.
Şimdi, Türkiye'de son yıllarda en yoğun biçimiyle sıkıntıda olan sektörlerden bir tanesi inşaat sektörü, yapı sektörü. Bu sektörle ilgili olarak da bütçeye baktığımızda bu konuda yetkili olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bütçesinin hâlâ 3 milyar TL'nin altında olduğunu görüyoruz.
Şimdi, geçtiğimiz ay İstanbul'da ciddi bir deprem yaşandı ve bu depremle birlikte yeniden İstanbul ve Marmara'yı etkileyecek olan depremin yaratacağı olası sıkıntılar konusunda da bütün uzmanlar görüşlerini belirttiler. Peki, bu bütçeyi hazırlayan değerli arkadaşlara şunu sormak istiyorum: Siz bütçede 138 milyar liralık bir açık vermeyi öngörüyorsunuz ama İstanbul depremi dolayısıyla hem yaratılan riskin ortadan kaldırılması hem de sektörde yaşanan büyük durgunluğu aşabilmek açısından bilinenin aksine büyük bir karşı hamleyle bunu 15-20 milyarlık bir bütçe büyüklüğüne ulaştırıp inşaat sektöründeki durgunluğu gidermek hem de İstanbul'daki riski ortadan kaldırma konusundaki bir düşünce acaba hiç aklınıza gelmedi mi?
Yine, ihracatın artması konusunda kişi başına düşün millî gelirin 2008 yılından beri orta gelir tuzağına yakalanmış olan Türkiye'yi ileri bir hamleye ulaştırmak için gerek iletişim alanında gerek ulaşım sektöründe, özellikle de raylı sistemler, şehirlerarası demir yolları gibi Ulaştırma Bakanlığının kontrolünde olan alanlarda bütçede geçmiş yıllar ile önümüzdeki süreç arasında hiçbir fark olmadan normal, rutin yüzde 3'lük, 5'lik artışlarla süreci götürüyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, Türkiye eğer 160-170 milyar dolarlık ihracat çemberini kıracaksa, kişi başına düşen millî geliri de 7-8 bin dolarların üzerinden... Gerçekten, cumhuriyetin öngörüsü olan gelişmiş ülkeler seviyesine varma hedefi yani 25 bin dolar ve üzerine çıkacaksa, o zaman bizim biraz daha cesur davranmamız gerekirdi. Teknoloji Bakanlığına bakıyoruz, bütçesi kısıtlı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bakıyoruz, bütçesi kısıtlı. İhracatı destekleyecek olan sektörlerle ilgili bütçe ödeneklerine bakıyoruz, neredeyse sadece cari işlemler giderlerini karşılamak, maaşların ödenebilmesi açısından bir çalışma getirilmiş. Yani şunu beklerdim ben sizden: Birkaç yıldır zaten bütçe açıklarının toplam bütçe gelirleri içindeki payının ciddi biçimde artış gösterdiğini... Geçen sene 80 milyarlık açık, bu sene 138 milyara çıkmış. Bütçenin açığının toplam bütçeye oranı yüzde 8-8,5'tan yüzde 12,7'lere çıkmış. Yani işler kötüye gidiyor. Kötüye giden işlerde standardın dışına çıkarak ekonomiyi canlandıracak, ülkedeki ekonomi hızını alışılagelmişin üzerine çıkaracak, yüksek büyümeyle birlikte işsizliği gidermek, ihracata teşvik edecek olan alanlara yatırım yapma konusunda yani hiç mi sizi cesaretlendirecek bir görüş ortaya çıkmadı? Yani biraz daha cesur olmanızı, biraz daha kararlı davranmanızı beklerdik. Türkiye bu bütçeyle içinde bulunduğu sıkıntıyı nasıl aşabilir ki? Yani 138 milyar lira açık verirseniz, bu yıl siz Merkez Bankasının yedek akçesi de olmadığı için bunu 160-170 milyarla kapatırsınız, önümüzdeki sene 200-220 milyar liraya çıkar. Yani bizim o zaman toplam bütçe gelirimizin yüzde 15-20'den fazlasını biz faize öderiz. Bu, bir kısır döngü ve bu sarmaldan kurtulmak için yani biraz devrimci bir tavra ihtiyaç var, biraz ilerici bir tavra, biraz cesur bir tavra ihtiyaç var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - İlave süre veriyorum efendim.
Buyurun.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Burada yalnızca kamunun harcamalarından tasarruf etmenin ötesinde yani alışılagelmiş olan ekonomiyi bulunduğu çerçeveden başka bir noktaya taşımak, dünyayla rekabet edecek bir seviyeye getirmek için de ben açıkçası bu bütçenin içinde hiçbir kararlılığı ve iradeyi görmüyorum, üzüldüğüm nokta bu. Yani bu bakanlıkta pek çok bürokrat var, teknokrat var, mutlaka içlerinde iyi okulları bitirmiş insanlar var ama bu kararlılığı arkadaşlar, bu bütçe hazırlanırken ortaya koymanız gerekirdi. Yani biz bu sarmalı yani Adalet ve Kalkınma Partisi iktidardan gidene kadar sürdüremeyiz ki bu sürdürülebilir bir sıkıntı değil. Faiz borcumuz yükseliyor, carı açığımız artıyor, bütçe açıklarımız artıyor, kalkınma hızımız yerinde duruyor, işsizlik rakamlarımız artıyor ve siz denenmiş olan yöntemleri yeniden önümüze getirip birtakım olumlu verileri burada anlatarak sorunun çözüleceğini bekliyorsunuz. Bence çok daha kararlı, çok daha iddialı bir bütçeyi ortaya koymak ve toplumu harekete geçirecek bir anlayışı ortaya koymak gerekirdi.
Özellikle de Ulaştırma Bakanlığının bütçesine bakıyorum. Bütçede sermaye yatırımlarını iki yıl içinde yüzde 30'dan fazla küçültmüşsünüz. Ya, sermaye yatırımı küçülmüş bir ülke... 4 milyondan fazla Suriyeli göçmeni ki biz hep 82 milyon diyoruz, aslında Türkiye'nin nüfusu 86 milyon arkadaşlar, buna böldüğümüz anda kişi başına düşen gelirimizin daha azaldığı da ortaya çıkıyor. Böyle bir ortamda sizin dünyayla rekabet edebilmek için çok daha iddialı, çok daha cesur bir politikayı ortaya koymanız gerekirdi diyorum.
Yine de bütçe Türkiye'ye, vatandaşlarımıza hayırlı olsun. Emeği geçenlere de teşekkür ediyorum.