| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Türkiye Büyük Millet Meclisi b)Sayıştay Başkanlığı c)Kamu Denetçiliği Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .11.2019 |
AYHAN EREL (Aksaray) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Meclis Başkan Vekilim, Sayıştay Başkanım, Kamu Başdenetçim, çok değerli Komisyon üyeleri, kıymetli milletvekilleri, değerli bürokratlar, kıymetli basın mensupları; ben Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yayın yapan televizyon kurumundan dertliyim. TRT, gelirlerinin büyük bir bölümünü elektrikten, telefondan, televizyondan elde etmektedir. Bugün Türkiye'de İYİ PARTİ'ye oy vermiş 5 milyon vatandaş vardır. Bunu aileleriyle birlikte değerlendirdiğimizde en azından 15 milyon vatandaşımız çok zor koşullar altında -bu yaşanan süreci hepimiz biliyoruz- İYİ PARTİ'ye gönül vermiştir. Dolayısıyla İYİ PARTİ'li vatandaşların da televizyondaki yayınlardan faydalanması gerekmektedir. İYİ PARTİ Grubunun grup toplantısı salı günü 09.45'te başladığı için ne TRT vermekte ne de Meclis televizyonu vermektedir. Özel televizyonlar zaten bizi kapılarından içeri sokmamaktadır. Dolayısıyla 15 milyona yakın İYİ PARTİ'ye gönül vermiş vatandaşımız İYİ PARTİ'nin grup toplantısından, Çok Kıymetli Genel Başkanı Sayın Meral Akşener'in konuşmalarından faydalanamamaktadır. Bu adaletsizliğin ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz yani salı günleri grup toplantısının olduğu günde Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yayın yapan TRT 3'ün en azından o saatte yayına başlaması daha uygun olur kanaatindeyiz. Bu da eşitlik ve adalet ilkesine uygun olacaktır.
Diğer bir husus, cuma günleri gerek milletvekillerimizin gerekse çalışan personelin gerekse dışarıdan gelen ziyaretçilerin cuma namazını kılmak için gittikleri camimizde ve Ana Bina'nın altındaki mescitte yığılmalar meydana gelmektedir yani cuma günü ben burada çalışan personelin bir tuvalet kapısında, ne bileyim bir bankamatiğin önünde hasırlar üzerinde namaz kılmasını, açıkça, bir inanan olarak çok uygun görmüyorum.
Bunun çaresi çok kolay. Ben 6 Şubat 2018 yılında Meclis Başkanlığına bir dilekçe verdim. Dedim ki: "Halkla İlişkiler Binası'nın altında bir mescidimiz var. Yani personel içerisinde sanıyorum ki İlahiyat Fakültesi mezunu fazla bir personelimiz var, bunlardan birini cuma günleri imam ve müezzin olarak görevlendirerek tuvalet kapılarında namaz kılmak zorunda kalan bu insanların bu çileden kurtulması sağlanabilir, çok zor değil." Diyanete de, Diyanet İşleri Başkanlarına da bunu bildirdim, "Cuma günleri en azından Meclise bir imam, bir müezzin görevlendirin." ondan da bir ses çıkmadı. Yani Diyanet her işe bakıyor ama insanların rahat namaz kılması hususunda gerekli iş ve işlemleri yapmıyor diye düşünüyorum.
Yine, bir de Meclisin uygulamaları içerisinde vatandaşın ve bizlerin en çok şikâyetçi olduğu konulardan bir tanesi, ziyarete gelen vatandaşların sanki bir ülke sınırından başka bir ülke sınırına geçiyormuş gibi muamele görmesi. Bir arkadaşım kapıdan girerken "Cüzdanını bırak, kemerini bırak, saatini bırak, telefonunu bırak, anahtarını bırak..." "Hayallerimi de bırakayım mı bari?" demiş, "Yok, hayallerin sana kalsın." Günümüzde toplumun hayali de kalmadı gerçi de yani ana kapıdan bir kere giriş kartı aldıktan sonra "Yok şuraya giremezsin, yok buraya başka birisi lazım." Ziyaretçim gelmiş, Halkla İlişkiler Binası için giriş kartı almış, ben de Genel Kuruldayım, "Almıyor polis." diyor. Polis haklı. Niye? Buraya giriş hakkı yok. Ya, aynı kurum içerisinde milletin Meclisinden niye esirgiyoruz ki? Zaten bir kere kapıdan girmiş, gerekli kontrol yapılmış, gerekli güvenlik önlemleri alınmış, varsın buraya da gelsin. Yani Genel Sekreterim, çok anlamış değilim. Vatandaş bu konuda şikâyetçi, bilginiz olsun.
Yine diğer bir husus, son günlerde bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden dolayı toplumda "Türkiye Büyük Millet Meclisinin misyonunun ve vizyonunun erozyona uğradığı" şeklinde kanaatler var. Tabii, bu, Meclis Başkanlığının uhdesinde ne kadardır, yetkisinde ne kadardır, bilemiyorum ama biz milletvekilleri olarak tartışmalarımızda... Ki şurada görüyorum, bir şeye takıldık: "Niye Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı yok?" Ya, varsın olmasın yani Mustafa Bey olunca bütün taleplerimiz kabul mü görecek? Mustafa Şentop her derde deva mı olacak? Kurumlar kişilerle değil, kurallarla yönetiliyor yani bu kuralları da yerine getirmek üzere çok kıymetli Başkan Vekilimiz burada. İki saattir bununla gereksiz bir tartışma yaparak zaman harcanmasını da açıkçası çok uygun görmüyorum.
Diğer bir husus, diğer arkadaşlar da gündeme getirdiler ama söz sürem bitti, ben bir adalet dağıtıcısı olarak adalete...