KOMİSYON KONUŞMASI

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Evet, Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, Sayın Bakan Yardımcım; şimdi, Türkiye'de birbirine çok benzeyen 2 yöneticimiz var, bilmiyorum dikkatinizi çekti mi? Belki bu kadar yakın olmaları, bu kadar kafa dengi olmalarının da temel sebebi bu. Bir tanesi Sayın Cumhurbaşkanımız bir tanesi de İçişleri Bakanımız. İşte, onun müsteşarıydı, kabine dışından Bakan yaptı ama şöyle bir benzerlik var aralarında: Bakın, bu yasa en çok neyi sağlıyor? İçişleri Bakanlığını çok kuvvetlendiriyor, İçişleri Bakanına çok fazla yetki veriyor, eski İçişleri bakanlarından daha kudretli bir İçişleri Bakanı olmasını sağlıyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanının birbirine benzeyen temel yönü, ikisinde de diktatörlük eğilimin çok fazla oluşu yani gücü kendinde toplama istekleri. Belki de bu ortak özellik Sayın Bakanımızı ve Sayın Cumhurbaşkanımızı birbirine bu kadar yaklaştırıyor, bu kadar yakın çalışma arkadaşı olmasını sağlıyor. Ben, yasanın bu yönüne dikkat çekmek istiyorum.

Şimdi, siz Jandarmayı Genelkurmaydan koparıyorsunuz, bünyenize bağlıyorsunuz, Sahil Güvenlik Komutanlığını bünyenize katıyorsunuz. Eğer bugüne kadar şu Parlamento döneminde, 24'üncü Dönemde çıkarılan yasalara baktığınızda, genel olarak İçişleri Bakanlığıyla ilgili düzenlemelere baktığınızda, Bakanlığın görev, yetki ve sorumluluk alanını çok genişleten düzenlemeler olduğunu görüyorsunuz, incelediğinizde bunu fark edeceksiniz. Eğer bu yasanın temel mimarı Sayın Bakansa -ki benim diyor- benim bu dediğimi de doğrulamış oluyor Sayın Bakan Yardımcımız.

Şimdi, tabii, Sayın Dinçer çok detaylı olarak izah etti, ben özet olarak geçeceğim, Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı... Yani, kusura bakmayın ama bu iki güzide teşkilatımızı devekuşuna çevirdiniz yani deve mi kuş mu, asker mi sivil mi, ne olduğu belli değil. Yani, niye bunu yapıyorsunuz, sağlam bir gerekçe var mı? Yani, Jandarma Komutanlığı yeterince disiplinli bir yapılanma değil miydi? Terörle mücadelede zafiyeti mi vardı? Bu düzenlemeden sonra daha mı etkin çalışacak Jandarma Genel Komutanlığı personelimiz, terörle daha etkin mi mücadele edecek? Yoksa, Sayın Dinçer'in dediği gibi, terörle daha etkin mücadele etmesin, pasifize edelim düşüncesiyle mi bu düzenleme yapılıyor? Ya, kesinlikle cevap ikincisi, bunu herkes biliyor; askerlerimiz de biliyor, sizler de biliyorsunuz, bunun temel sebebi bu. Yani, eğer şu... Oslo görüşmeleri bir gün ortaya çıkacak, İmralı'da yaptığınız görüşmeler bir gün ortaya çıkacak, bugün olmasa da bir gün ortaya çıkacak, tarih bunu yazacak. Sizin çocuklarınız, bizim çocuklarımız, bizim torunlarımız, sizin torunlarınız bunları öğrenecek, bunları öğrenecek. Bir gün ortaya çıkacak. Eğer o Oslo görüşmelerinde veya İmralı görüşmelerinde gerçekten de terör örgütüne "Biz Jandarma Genel Komutanlığını pasifize edeceğiz, merak etmeyin." demişseniz, siz, gerçekten, teröristlere "Sizin istemediğiniz valiliyle çalışmayız, istemediğiniz kaymakamla çalışmayız." demişseniz, şimdiden söylüyorum, tutanaklara geçiyor, yazıklar olsun eğer bunu demişseniz! Ama bir gün bunlar ortaya çıkacak, biliyorsunuz değil mi? Yalan söylüyorsanız bugün, bunları yapmadık diyorsanız... Çok sevdiğim bir büyüğümün çok güzel bir sözü var "Yalan kırmızı gömlek gibi, ya paçadan ya yakadan bir yerden çıkar, bugün kapatsan birkaç dakika sonra, birkaç saat sonra gene çıkar." diyor. Bu gerçekleri, bana göre, saklamanız mümkün değil.

Sahil Güvenlik Komutanlığının yapısını değiştirdiniz. Şimdi, Sahil Güvenlik Komutanlığı bu düzenlemeden sonra daha mı etkin çalışacak? Yok muydu Sahil Güvenlik Komutanlığında disiplin? Bir sıkıntı mı vardı Sahil Güvenlik Komutanlığında? Yani, neydi sıkıntı, samimi olarak bir anlatın. Neydi, Sahil Güvenlik Komutanlığının daha etkin, kıyılarımızı denetlemesini mi engellemeye çalışıyorsunuz? Terör örgütünün veya bazı sakıncalı yandaşların bazı kaçakçılıklarına daha çok göz yumulsun diye mi bu düzenlemeyi hayata geçirmeye çalışıyorsunuz? Nedir, vallahi bilmiyorum. Hani "Şeytanın aklına gelmez." dedik az önce de, şeytanın aklına gelmeyen ama sizin aklınıza gelen, bu yasayı buraya getirme konusunda temel saikiniz olan konu nedir? Bir ipucu verin bari de biz bunun üzerinde yoğunlaşalım.

BAŞKAN - Yemekten sonra kahvede resmî Müzakere Amiri olarak sizinle sohbet etmek isterim.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Yani, bize aktaracağınız önemli bir bilgi varsa ben de sizi dinlemek isterim ama olduğu kanaatinde değilim. Yani, öyle müzakereler yürütüyorlar ki İçişleri Komisyonu Başkanının bundan hiç haberi yok, değerli arkadaşlarımızın da önemli bir kısmının haberi yok. Haberi olunca, bazı şeyleri az buçuk öğrenince arkadaşlarımızın tepkisinin ne olduğunu dün akşam gördük. Belki, aranızda o kadar duyarlı, vatansever, millî duygularını yitirmemiş, bizler gibi bu konulara hassas arkadaşlarımız gerçekten bu müzakerelerde nelerin pazarlık konusu edildiğini öğrenirlerse bu Hükûmete verdikleri desteği çekebilirler, "Koltuk her şey demek değildir." diyebilirler düşüncesiyle bu görüşmeler, kusura bakmayın, sizlerden de gizleniyor.

Ben, bu görüşmeleri bilenlerden bir tanesinin de, teferruatlı olarak bilenlerden bir tanesinin de Sayın Cumhurbaşkanımızın yakın çalışma arkadaşı Sayın İçişleri Bakanımız olduğu kanaatindeyim. Burada bir suç işleniyorsa -ki şu ana kadar emareler bunu net olarak gösteriyor- bu suçun en büyük faillerinden bir tanesi de İçişleri Bakanımızdır, Sayın Efkan Ala'dır ve ileride de, inşallah, bundan dolayı, dün akşam olduğu gibi kıl payı kurtaramayacaktır kendisini yüce divandan. Belki dün akşam yüz kızartıcı, rüşvet, yolsuzluk gibi suçlamalarla Yüce Divana gönderilmek istenen Sayın Bakanlardan farklı olarak, vatana ihanet suçlamasıyla Sayın Bakan Yüce Divana sevk edilebilir.

Sayın milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanımız her gün ekranlarda, izliyorsunuz. Ben öğlen basın toplantısını izledim, izleyen var mı?

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Evet, mecburen izliyoruz.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Mecburen izliyoruz, hangi kanalı açsak izliyoruz.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - "Zaping" yapacak yer yok ki, her tarafta var çünkü.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Şimdi, arkadaşlar, Sayın İçişleri Bakan Yardımcım, bu ülkenin cumhuriyet başsavcıları, ya, Sayın Cumhurbaşkanı bir ihbarda bulunuyor bugün, diyor ki: "Ey Demirtaş, ben senin partine mensup belediye başkanlarının ne işler çevirdiğini biliyorum bölgede. O Cizre'deki hendekleri senin partili belediye başkanların araçlarıyla kazdırttı polisin müdahale edememesi için." diyor. Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanını siz ciddiye mi almıyorsunuz yoksa daha farklı bir şey mi var? Ya, Sayın Cumhurbaşkanı suç duyurusunda bulunuyor, Cizre Belediye Başkanı suç işledi diyor, hendekleri bu kazdırdı diyor. Cizre Belediye Başkanıyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanını biriniz ciddiye alıp İçişleri Bakanlığı olarak siz veya bu ülkenin namuslu, cesur, yürekli savcıları bir işlem yapmayacak mısınız? Ya, Cumhurbaşkanı ihbarda bulunuyor, sizin destek vererek seçtirdiğiniz eski Genel Başkanınız, eski Başbakanınız, burada oturmanıza sebep olan zatı muhterem ihbarda bulunuyor, suç duyurusunda bulunuyor canlı yayında, "Cizre Belediye Başkanı yaptı." diyor.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sözlerini indirdiler yani Sayın Cumhurbaşkanının vecizelerini indirdiler.

BAŞKAN - Yani, 27'nci maddenin önergesiyle de ne kadar bağlı!

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Bağlayacağım, onun sonuna bağlayacağım. Jandarma Genel Komutanlığının lağvedilmesiyle sonuçlanacak bu sürecin nerelere doğru gittiğinden.

Yani, Sayın Başkanım, ben önemli bir şey söylüyorum. Bunlar, Sayın Cumhurbaşkanının daha üç saat önce canlı yayında ağzından çıkan cümleler. "Cizre Belediye Başkanı bu hendekleri kazdırdı araçlarıyla." diyor. Ya, İçişleri Bakanlığı olarak Cizre Belediye Başkanı hakkında bir idari tasarrufta bulundunuz mu soruyorum? Veya Türkiye'deki adli teşkilatın başında olan savcılarımız ne yapıyorlar? Ülkenin Cumhurbaşkanı konuşuyor. Tabii, bu kadar çok konuşursa ülkenin Cumhurbaşkanı, ciddiyeti azalır ama yine de ülkenin Cumhurbaşkanı "Burada suç işleniyor." diyorsa İçişleri Bakanlığı olarak siz buna kayıtsız kalmamalısınız. Süreç zarar görür, Sayın Cumhurbaşkanıma kapalı kapılar ardında söyleyin ama en azından kamuoyunu tatmin edecek bir şeyler yapın. Ciddi anlamda rahatsızlık duyuyorum, bu önemlidir.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Sahil Güvenliğe bağlayacaksın, unutma.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sahil Güvenliğe nereden bağlayacaktım buradan onu unuttum.

BAŞKAN - 28'inci maddede bağlarsınız, şimdi 27'deyiz.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Evet, bizim, 27'nci maddenin tasarı metninden çıkarılmasına ilişkin bir önergemiz var. Gerçi, 27'nci maddeyi tasarı metninden çıkarsanız veya çıkarmasanız ne olacak, bütünü bozuk. Sadece bir parça...

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Cumhurbaşkanının adı bile aklını başından aldı.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Vallahi şunu söylemeliyim, ben bitiriyordum sözümü ama bir sataşma geldi, o konuda bir şey söyleyeyim.

BAŞKAN - Sataşma yok ya, kurban olayım.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Ben iyi ki AKP milletvekili değilim, Allah'ıma dua ediyorum dün geceden beri.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Allah saklasın.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Tabii. Ben şimdi zanlı olacaktım, belki kapalı kapılar ardında bu Şamil Tayyar beni sorgulamaya kalkacaktı Sayın Cumhurbaşkanı adına.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Mehmet Metiner kapıda bekliyor olacaktı.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Belki Beştepe'de kulağım çekilecekti "Biz seni ikaz ettik ama sen yeterince akıllı davranamamışsın." denilecekti.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Hiçbir milletvekili ikaz edilmedi, kusura bakmayın.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Bakın, yanınızda bir Komisyon üyeniz yok. Niye olmadığını bir kendiniz sorgulayın, ondan sonra bu sözleri söyleyin.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Hangi Komisyon üyemiz.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Senden önceki.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Çok değerli bir Komisyon üyemiz sadece görüşlerini beyan ettiği için şu anda aramızda, sıralarda yok.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Bilemiyorum, ben sormadım onu. Bir milletvekilimiz zamanında demişti ki: "Allah'tan mı çok korkuyorsunuz Recep Tayyip Erdoğan'dan mı?" diye, bazen, kusura bakmayın da arkadaşlar, yanlışa da yanlış diyelim. Ya, tuhaf olan neyi tartışıyoruz biz biliyor musunuz? Ülkenin Cumhurbaşkanı ile sizler arasındaki illiyet bağını tartışıyoruz. Ya, ülkenin Cumhurbaşkanı benim de Cumhurbaşkanım, sizin de Cumhurbaşkanınız.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Var zaten canım, bir itirazımız yok ki.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Bitti artık, sizin, hiyerarşik olarak amiriniz değil.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı ve liderimiz bizim.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan Vekilim, siz zannediyor musunuz ki önümüzdeki dönem listeleri Recep Tayyip Erdoğan yapacak.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Ya, siz kendi işinize bakın, biz kendi işimize bakalım.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Yani, öyle bir ihtimal ben görmüyorum, tahmin de etmiyorum. Hayır, şöyle demiş diyorlar: "Sayın Davutoğlu, Konya senin, gerisi benim." Böyle dediğini zannetmiyorum ben bir Cumhurbaşkanının. Yani, en azından bir Cumhurbaşkanı bir başka siyasi partinin listesine niye karışsın arkadaşlar? Biraz cesaretinizi toplayın, Sayın Davutoğlu'na biraz sahip çıkın.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Ah Mustafa Sarıgül ah!

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.