| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Türkiye Büyük Millet Meclisi b)Sayıştay Başkanlığı c)Kamu Denetçiliği Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .11.2019 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları ve Değerli Meclis Başkan Vekilimiz, Sayıştay Başkanımız ve Ombudsmanımız; hepinize saygılar sunuyorum.
Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisini, aslında yasama organını ve ona bağlı, onunla birlikte çalışan 2 değerli kurumu denetliyoruz bir anlamda. Demokrasilerde 3 erk vardır: Yasama, yürütme, yargı. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Parlamentoyuz, yasama erkiyiz, yürütmeden farklıyız tabii, bu ayrımı net olarak ortaya koymamız gerekir; bu, parlamenter sistem için de böyleydi, yeni Anayasa'mıza göre de daha iddialı bir şekilde böyle ama uygulamada maalesef bununla ilgili sorunlar, sıkıntılar var; böyle olmadığını net olarak görüyoruz. Nedir bu sıkıntılar? Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisiyle birlikte şu anda görüşmekte olduğumuz kurumlardan bir tanesi, yürütmenin ekonomik, mali ve hukuku yönünü inceleyen Sayıştay; diğeri de toplumun kamu idaresinden şikâyetçi olduğu konulara bakan bir anlamda etik ya da toplum ahlakı, vicdanı olan Ombudsmanlık kurumu. Yani Meclis nasıl bir anlamda bütçe hakkını kullanıyorsa onlar da bir anlamda bütçe hakkını kullanan kurumlar. Sayıştay zaten doğrudan doğruya kullanıyor ama Ombudsmanlık da vicdani olarak, etik olarak, toplum değerleriyle ilgili olarak kullanan bir kurum. Ama Meclisin çalışmalarıyla ilgili sıkıntı olduğu için Sayıştayın da Ombudsmanlığın da çalışmalarıyla ilgili sıkıntılarımız var maalesef.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 2 ana görevi var, biliyoruz bunları: Bir tanesi yasama yapmak, diğeri de denetim yapmak. Yasamayla ilgili olarak sıkıntılarımız var. Bu dönemde yaptığımız yasalar hiçbir şekilde kendi mevzuatımıza uygun değil. Bütçe dışında hiçbir şekilde yürütmeyle birlikte olamıyoruz. Hâlbuki yasalar uygulamayı yapan yürütme erkinden gelir, teklif edilir; yasayı düzene sokan, yapan yasama organıdır, nihai şekline yasama organı karar verir; yasa yaparken de hangi ihtiyaçtan doğduğunu, rakamların ne olduğunu, uygulamanın ne olduğunu öğrenir, ona göre karar verir. Bizim yasa yapmayla ilgili büyük sıkıntımız var. Hepsinde muvazaa söz konusu; bu dönemde şimdiye kadar yaptığımız, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi döneminde yaptığımız bütün yasalar ama bütün yasalar bir milletvekilinin -şekil olarak öyledir ama- gerçek anlamda teklifiyle söz konusu olmamıştır, bunu biliyoruz. Çünkü bir milletvekilinin yasa teklifinde bulunabilmesi için Amerikan Başkanlık sisteminde olduğu gibi çok geniş bir danışman kadrosuna ihtiyacı var, yürütmeyle birlikte çalışmasına ihtiyacı var. Nasıl orada bütçe yapılırken yürütme ile yasama organı alt düzeyde de birlikte çalışıyorsa, yasalarla ilgili olarak da birlikte çalışıyorsa burada da ona ihtiyaç var. Bir milletvekili kendi başına "İçişleri Bakanlığıyla ilgili şöyle bir kanun teklifi vereyim." diyemez çünkü uygulamayı bilen İçişleri Bakanlığıdır. İçişleri Bakanlığı o konuyla ilgili aksama olup olmadığını bilir; o boşlukla, sıkıntı, sorunla ilgili bir teklif hazırlar, burada bir milletvekili imzalarsa burası görevini yerine getirmemiş olur. Hâlbuki geçmiş dönemlerde olduğu gibi bir tasarı olarak geldiğinde İçişleri Bakanlığı masaya yatırılabilir, konu incelenebilir farklı yönleri itibarıyla, bürokrasinin görmediği yönleri itibarıyla incelenebilir, daha farklı bir hâle getirilebilirdi. Bir kere, yasama yönünden büyük bir sıkıntımız var. Bunun giderilmesiyle ilgili Meclis Başkanlığına çok önemli bir görev düşüyor bir kere, bu sorumluluğun farkında olduğunuzu düşünüyorum sizi tanıyan birisi olarak ama onun haricinde denetim görevimizle ilgili de çok büyük bir sıkıntı var. Sayıştayın, özellikle denetçilerinin çok iyi çalışmaları olduğunu görüyorum ben. Yıllardan beri takip eden birisi olarak Sayıştay denetçilerinin başarılı çalışmalar yaptığını burada takdirle anmam gerecek, tutanaklara geçirmem gerekecek. Bu çalışmaların Anayasa'ya göre, Sayıştay tarafından gönderilmesi gereken, Meclise gönderilmesi gereken kesin hesapla ilgili raporlara da aksettiğini görüyorum ama bunlar biraz daha kesin dille ifade edilmeli ve Meclis tarafından da muhakkak dikkate alınmalı.
Şimdi, genel uygunluk bildirimine bakmışsınızdır, her sene olduğu gibi bir eleştiri var, yedek ödenekle ilgili olarak var; bu sene ilave olarak bütçelendirilmiş giderler vardır, onların yıl içerisinde ödeneklerinin tamamlanması konusu vardı ama ilave olarak da ek ödenekle ilgili olarak var. Hiçbir şekilde, mesela, bu ek ödenek konusu, 63 milyar bu sene, 2018 için, dikkate alınmıyor. Dün Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı sorduğumuz hâlde, eleştirdiğimiz hâlde buna cevap vermeden sadece yedek ödenekle ilgili olarak bir geçici cevap verdi, işi de biraz karıştırdı, bir cevap verdi, geçiştirdi. Hâlbuki bunun cevaplanması lazım. Biz neden 63 milyar liralık ek ödenek çıkardık? Eğer Maliye Bakanlığı ya da yürütme erki kendi başına ödenek ayırabiliyorsa, harcama yapabiliyorsa burada bütçeye ne gerek var, yasama organına ne gerek var, Türkiye Büyük Millet Meclisine ne gerek var? Bir torba kanun getirdiler, 70 milyar borç alınacak, bu borç nereye gidecek hesabı verilmiyor. Bunun da ek bütçeyle yapılması lazım, bunlara dikkat etmeniz lazım, sizin buranın itibarı için Başkanlık Divanı olarak, Başkan ve Başkan Vekilleri olarak bunlara çok dikkat etmeniz lazım. Ne demek Meclise hesap vermemek? "70 milyar harcayacağım. Böyle bir kanun çıksın, nereye harcadığımı bilmenize gerek yoktur." diyor, bu söyleniyor. "70 milyar harcayacağım ama sizin bilmenize gerek yoktur." Olmaz böyle bir şey, bunun hesabının verilmesi lazım. 63 milyar ilave olarak harcanmış, ödenek çıkmış, bunun hesabı verilmiyor, Sayıştay tarafından da tespit edilmiş. "Ya özür dileriz, bir yanlış yaptık, çok önemli ihtiyaçlar vardı, bunlarda herhangi bir sorun yoktur." bile demeye tenezzül edilmedi, edilmiyor.
Biraz önce söylediğim gibi, genel uygunluk bildiriminde de 2018 yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu'nda da Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu'nda da güzel tespitler var. Sayın Meclis Başkanı Vekilim, bakın, Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu'ndan çok uzatmadan bir iki tespitte bulunacağım, dün de söyledim ama cevap alamadım. Sonuçta Sayıştayın bulgularına bakarsanız 8.240 tespit var, 8.240. Tek bir laf edilmedi bunlarla ilgili olarak. "Evet, biz yürütme erkiyiz, Sayıştay tarafından 8.240 tespit yapıldı ama bunlarla ilgili olarak biz şöyle şöyle hatalıyız, yanlışız, özür dileriz." bile denmedi. Bu, Meclise hakarettir; bu, millete hakarettir ya, gerçekten hakarettir, bu millete hakarettir dikkate alınmaması, cevap verilmemesi. Hadi bilmiyorsunuz, orada oturan insanlar bilmeyebilir, biz hatırlattık "Bakın, 8.240 hata var 2018 yılında yaptığınız işlemlerden, milletin parasını harcamışsınız 800 küsur milyar, bu kadar hata yapmışsınız, nedir bu hatalar?" dedik. Cevap verilmedi, bunları Türkiye Büyük Millet Meclisinin dikkate alması gerekir. Bunu dikkate almayan bir Millet Meclisi, itibarımızı, bu milletin itibarını korumuyor demektir. Bunlar dikkate alınması, cevaplanması gereken sorular. Baştan aşağı yolsuzluk da olabilir, hiçbir yolsuzluk da olmayabilir; önemli değil, önemli olan bunların dikkate alınmasıdır, bunlara cevap vermeleridir. Bunlara cevap verdiremiyorsak burada oturmamızın bir anlamı yoktur, sizin de orada oturmanızın, benim de burada oturmamın bir anlamı yoktur. Ne demek bunlara cevap vermemek? Çok güzel bir şekilde şu raporlarda her şey çıkarılmış. Bakın, burada, genel faaliyet değerlendirme raporunda cevap vermeyen, Sayıştayın sorduğu sorulara cevap vermeyen, mali tablolara yer vermeyen kamu idareleri...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Vekilim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Başkanım.
...faaliyet raporunu yayımlamayan kamu idareleri o kadar çok ki yani bunlara baktığınız zaman tam bir rezalet. Yani yürütme erki bu milletin parasını harcamış ama nasıl harcamış? Muz cumhuriyetinde böyle harcanmaz. Bir bütçe olmasa, kanun nizam olmasa böyle harcanmaz. Ve bunlarla ilgili olarak bizim karar vermemiz lazım. Birçok sorun var, sıkıntı var, bunları dile getirmek lazım. Bunlarla ilgili olarak yanlış işler yapıyorsunuz demek lazım, bunu diyecek olan yer burasıdır, sizsiniz öncelikle. Bunu beraber yapmamız lazım. Siz buradaki sorunları en iyi şekilde bilen birisisiniz, bunları özellikle anlatmanız lazım.
Sayıştayın denetçilerinin yazdığı raporların yeteri kadar buraya aksettiğini düşünmüyorum ama aksettirilenlerin bile Meclis tarafından dikkate alınmaması, yürütme erkine aktarılmaması, onların da hiç dikkate almamaları burasının itibarını, Türk milletinin itibarını düşürüyor, yok ediyor, bunun bilinmesi lazım.
Sayın Sayıştay Başkanı geçen yıl söylemişti, "Altı ayda bir bilgilendirme kitapçığı çıkarıyoruz, gönderiyoruz." dedi, ben hâlâ almadım. Bir kere bile görmedim, altı ayda bir gönderilen bilgilendirme kitapçıklarını Sayın Başkanım size de söylüyorum bunu, altı ayda bir buraya gönderiyorlar. Komisyona teslim ediliyor, Komisyon üyelerine gelmiyor herhâlde, iktidar mensuplarının da bilgileri yoktur.
Sürem bitti, aslında bu kamu-özel iş birliğine de değinmek istiyorum. Yani Parlamentoya bilgi verilmemesi... Şu Sağlık Bakanlığının denetim raporuna bakın, burada 31 tane; 5'i denetim görüşünü etkileyen, diğerleri etkilemeyen 26 bulgu var, tam bir rezalet. Burada hesap vermeyen bir idareyle karşı karşıyayız. Bu millet adına, Parlamentodan aldığı izinle güya harcama yapan bir idare var ve bu Parlamentoya hesap vermeyen bir yürütme var. Ne demek Sağlık Bakanlığı bu işleri yapacak da hiçbir şekilde bilgi vermeyecek? Efendim, "ticari sır" varmış. Özel sektör kuruluşunun ticari sırrı var; kamunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin böyle bir şeyi olmayacak, itibarı olmayacak, o şeyi öğrenemeyecek. Kamunun itibarı yok mu? Bu devletin itibarı yok mu? Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarı yok mu? Olur mu böyle bir saçmalık? Özel sektör kuruluşunun, bilmem ne yabancı kuruluşunun hatta itibarı varmış, sırrı varmış, bizim itibarımız olmayacak. Bu milletin, bu Parlamento kurumlarının itibarı olmayacak. Böyle bir gerekçe olamaz, böyle bir gerekçeyle, bakın, Sağlık Bakanlığıyla ilgili denetim raporuna bilgi verilmiyor. Birçok buna benzer konu var, sıkıntı var, bunları önlememiz lazım.
Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi, biraz önce söylediğim gibi, yasama organıdır. Burada çalışanların, birlikte çalıştığımız hem Kamu Denetçiliği Kurumunun hem Sayıştayın hem Meclisin personelinin statüsünün de farklı olması lazım. 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında olmaması lazım buradaki çalışanlar, farklı olması lazım, yürütmeden farklıyız biz, idareden farklıyız, orayı denetleyen bu demokrasinin 3 erkinden biriysek, farklı bir statüde çalışmamız lazım. Daha bağımsız olmamız lazım, sizin de bu bağımsızlığı temin eden sorumluluğunuz var, o sorumluluğu yerine getirmeniz lazım.
Bütçelerinizin hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum.