| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 21 .01.2015 |
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
28'inci madde iki fıkradan müteşekkil, 2692 sayılı Kanun'a iki ek madde eklenmesini düzenliyor.
Maddelerden birisi denetim ve teftişle ilgili. Bu, denetim ve teftişle ilgili maddede yazım olarak da biraz sıkıntı olduğunu düşünüyorum. Sahil Güvenlik Komutanlığının askerî görevleri haricindeki diğer görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı ile valiler denetliyor, hem de kendi amirleri denetliyor ve teftiş ediyorlar yani askerî görevlerini denetleyen üstleri aynı zamanda mülki görevlerini de denetleyip teftiş ediyorlar. Burada bir mantık hatası olduğunu düşünüyorum. Askerî üstleri muhtemelen askerî açıdan değerlendireceklerdir, mülki görevleri açısından ya da diğer görevleri açısından değerlendirme yapabilecekler midir? Denetim ve teftişi nasıl yapacaklar? Bu, herhâlde açık delik bırakmayalım, her tarafını kapatalım, eleştirilmesin diye konmuş ama yanlış ifade ediliyor diye düşünüyorum. Açıklamaya ihtiyacı var bu kavramın.
İkinci madde ise, daha evvel Jandarma Teşkilat Kanunu'yla ilgili bölümde de değerlendirdiğimiz üzere -aynı düzenleme burada- bir yetki devri hususunu içeriyor. İçişleri Bakanı bu kanundaki yetkilerin bir kısmını gerektiğinde, sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla, ilgisine göre Sahil Güvenlik Komutanına veya valilere devredebiliyor. Jandarma teşkilatı için de benzer bir düzenleme 23'üncü maddede bu Komisyonda kabul edilmişti. Aslında, bu, Anayasa'ya aykırı. Anayasa Mahkemesi bu konuda iradesini ortaya koymuş, kararlarıyla bu konuyu da açıklığa kavuşturmuştur. Anayasa Mahkemesi, sınırları belli olmayan, kanunla tespit edilmesi gereken, ne şekilde verileceği, sınırlarının ne olacağı kanunla yapılması gerekirken, böyle açık bir ifadeyle yetki devri yapılmasının Anayasa'nın 7'nci maddesindeki "Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir." hükmüne aykırı olduğunu düşünüyor ve bu çerçevede bir kanunun maddesini de iptal ediyor. İptale ilişkin talep, defi yoluyla mahkemelerden giden bir talep üzerine gerçekleşiyor. Şimdi, 23'üncü madde de, 28'inci madde de, ikisi de Anayasa Mahkemesinin bu konudaki iradesine göre Anayasa'ya aykırı. Dolayısıyla, Anayasa'ya aykırı bir şeyi burada tartışıyoruz ve bu Komisyondan geçip inşallah gitmez.
Bakın, Anayasa Mahkemesi şöyle değerlendiriyor: Karar tarihi 8/11/2012, esası 2012/27, karar da 2012/173. İtiraz konusu kuralda Bakanlığın bu kanun gereğince yerine getirmekle yükümlü olduğu görev ve yetkilerden bahsedilerek, devredilebilecek görev ve yetkilerin hangilerinin olduğunun genel olarak gösterilmekle yetinildiği..." Ki böyle bir ifade var. Burada da "Bu kanundaki yetkilerin bir kısmı..." diyor. Yani genel bir ifade.
"Bakanlığın Kanun'dan doğan görev ve yetkilerinin hangilerini hangi makam veya merciye ne şekilde ve ne süreyle devredebileceğine ilişkin temel ilkelerin, sınırların ve kapsamının belirlenmediği, yürütme organının yetki devrine dair usul ve esasları belirlemede tam yetkili hale geldiği -yürütme organının- bunun da idarenin görevlerinde belirsizlik, görevlendirme ve yetkilendirmede keyfilik gibi sonuçlara götürebileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, itiraz konusu kuralla Bakanlığa verilen yetkinin, yasamaya tanınmış ve devredilemez olan asli düzenleme yetkisinin devri niteliğini taşıdığı açıktır." diyor.
Yine, Anayasa'nın 7'nci maddesinden bahisle "Anayasa'da kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda, yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir. Yürütmenin düzenleme yetkisi, sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir. Bu nedenle Anayasa'da öngörülen ayrık durumlar dışında, kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda, kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez. Ayrıca yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir kanun kuralının Anayasa'nın 7. maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması, çerçeveyi çizmesi, sınırsız, belirsiz, geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir." gerekçesiyle ilgili kanun maddesinin iptaline karar vermiş Anayasa Mahkemesi.
Şimdi, bu düzenleme de soyut, çerçevesi belli değil, idareye yani Bakana ya da Bakanlığa kanunla düzenlenmesi gereken bir hususu, oradaki bir idari tasarrufla düzenlemek gibi, Anayasa'nın 7'nci maddesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan bir görevi bir makama, bir kişiye verme özelliği taşıyan bir hüküm bu. Anayasa Mahkemesi tarafından açıkça aykırı olarak değerlendirileceği belli olan bir düzenleme.
Kaldı ki bu okuduğum karar da yeni. Yani Anayasa Mahkemesinin yeni yapısıyla verilmiş bir karar 2012 yılında. Dolayısıyla, bu maddenin, ek madde 2'nin, tıpkı 23'üncü maddede olduğu gibi Anayasa'ya aykırı olduğunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Teşekkür ederim.