| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün daha önce ibra edilen 2011 ila 2016 yıllarını kapsayan 6 hesap yılı ve işlemlerine yapılan itirazlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .11.2019 |
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Sayın Başkanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Devlet Demiryollarımızın Değerli Genel Müdürü, yöneticileri ve burada bulunan hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Partimizin, Cumhuriyet Halk Partisinin, kurumun 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2016 yıllarına ait hesaplarına itirazlarını görüşüyoruz. Çünkü bu yıllara dayalı araştırmalarda, Sayıştayın denetim ve araştırmalarında bir sürü uyarılar ve denetimsizliklerin söz konusu olduğu gözetilerek bir düzenleme yapılmıştı. Bunlara yeteri kadar uyulmadığı veya bunların yeteri kadar araştırılıp denetlenemediği Meclisimiz tarafından, bu görüş doğrultusunda partimiz de bu itirazları belirtmişti.
Ülkemiz çok önemli bir coğrafyada. Bu coğrafyanın üzerinde dünyanın her kıtasına ülkemizin kara yollarıyla açılması söz konusudur ama uluslararası taşımacılık olayında yeteri kadar kendi verimini elde edememektedir. Tabii, bunun altyapısı oluşmadan da bu da olmaz.
Devletimiz, Osmanlı devletinin yapmış olduğu 4.136 kilometrelik demir yolu ağı ülkemizde mevcutken, daha sonra bu demir yollarının yeniden konsolide edilmesi, yeniden denetlenmesi, yeniden projelendirilmesi açısından Cumhuriyet Dönemi'nde 31 Mayıs 1927 tarihinde Devlet Demiryolları İdare-i Umumiyesi kuruldu. Bununla beraber, Osmanlı Dönemi'nde dış kaynaklı yatırımcılara yaptırılan, şirketlere yaptırılan tüm demir yolları ağı 1928 yılı ile 1948 yılı arasında tamamen devletimiz tarafından satın alındı. Yani o yoksulluktan çıkan devlet, cumhuriyet, o birikimi olmayan devlet yapısı o günkü şirketleri tasfiye etti. Daha sonraki yıllarda, tabii Cumhuriyet Dönemi'nden bir elli yıllık süre içerisinde Türkiye'de demir yolu ağına, taşımacılığına doğru dürüst önem verilmediği, yapılmadığını da görüyoruz.
Bizim gibi ülkelerin genelde altyapıyı demir yollarıyla yapması gerekiyor, altyapı taşımacılığının öyle olması gerekiyor ama gelişmişliğimizin düzeyi de bu yönüyle belirlenmiş oluyor. Yani az gelişmişliğin vermiş olduğu sorun, bu demir yollarımızdaki yatırımda da kendini gösteriyor.
Biz hızlı gelişen bir ülke olarak hızlı bir şekilde de demir yolları taşımacılığının üst seviyede yapılması için yatırımlar yapmak zorundayız. Son on beş yıldır da ülkemizde yatırımlar yapılmaktadır ama bu yatırımların ölçeği yeteri kadar kendini bulmamaktadır. Ülkemizde çift yollu kara yolları yapılırken hâlbuki demir yolları taşımacılığına daha çok önem verilmesi gerekiyor. Çünkü kara yolu taşımacılığı yük taşımacılığında maliyetleri çok yükselten bir hadise. Gerek yakıtıyla gerekse onun güvenilirliği açısından ve diğer tarafta da harcamış olduğu, eskitmiş olduğu lastik yapısıyla. Yani tamamını bütünleştirdiğiniz zaman çok pahalı bir taşımacılık kara yolu taşımacılığı.
Ülkemizde demir yolu taşımacılığını daha üst seviyeye getirme olasılığı var mıdır? Vardır. Bunun projeleri yapılmış mıdır, yapılmakta mıdır? Biz son on yıldır şöyle görüyoruz: Yapılmayan projenin, altyapısı oluşturulmayan projenin o jeofizik yapısının, ön fizibilite yapısının sanki yapılmış gibi, falanca yılda yapılmış gibi topluma sunulduğunu görüyoruz.
AHMET TAN (Kütahya) - Marmaray gibi mi?
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Ben şahsen ülkemizde yönetimde bulunan kadronun bundan vazgeçmesini diliyorum.
Örnek vereceğim size. Sivas'ta, Ankara ile Samsun arasındaki yolun 2010 yılında bitirileceği söyleniyordu. Daha ön fizibilitesi yapılmamış, daha jeofizik ve etüt raporları elde edilmemiş. Bunlar yapılmadan sanki bunların yapılması, benim toplumuma bu 2019'da bitirilecek...
Devlet Demiryolları değerli yetkililerimiz burada. Ben soruyorum şimdi: Bunların hakikaten jeofizik yapısı, etüt yapısı hazırlanıp tamamlandı mı Ankara-Samsun hattının projesi? Zannetmiyorum. Ama sorulduğu zaman "Yapıldı, hazırlandı. Başlandı, başlayacağız." Yani bir laf safsatasıyla olayın sürdüğünü görüyoruz.
Şimdi, bu altı yıllık dönem içerisindeki Sayıştayın denetimleriyle beraber Devlet Demiryollarındaki hesap hülasasının yeniden denetlensin, yeniden ele alınsın diye niye itirazda bulunduk? Çünkü yapılan ihalelerde ihalenin bir hattın kilometresi, metresi belli olmadan, net olmadan ve bedelinin, ekonomik değerinin ölçüleri belirlenmeden, gerekli etüt proje çalışmaları yapılmadan ihale yapıldığını görüyoruz. Neden yapılıyor bu böyle? Efendim, sen al, gerisine biz bakarız. Kime deniyor bu?
Şunu insanların bilmesi gerekiyor: Gerçekten her türlü altyapısı oluşturulmuş, her türlü planlaması yapılmış bir proje olsa müteahhitler kendi aralarında zaten eşit koşullarda girerek yarış edecektir. Ama ülkemizdeki müteahhitlik sektörü, ihaleyi teslim sektörü hâline getirildiği için birilerine, ona göre ihale hazırlanıyor. Daha sonradan etüt projeler yapılıyor, sondajlar yapılıyor, kişiye göre, müteahhide göre hareket ediliyor; bunlar doğru değil diye görüyoruz. Sayın Devlet Demiryolları yönetiminin bundan sonra bunları göz önünde bulundurarak her şeyini bitirmiş, tamamlamış, bir daha sorun yaratmayacak, itiraz edilmeyecek derecede bir projeyle etütle ihalelerini yapmasını diliyoruz.
Diğer tarafta, ülkemizin, tabii, her tarafının demir ağıyla mutlaka döşenmesi gerekiyor. Bu, ülkemizin gelişmişliği açısından çok önemli.
Türkiye'nin üç tarafı deniz ağıyla çevrili ama bu üç tarafındaki deniz ağının da uluslararası limanlara açık olduğu, buradan da Orta Asya'ya, ta ki Çin'e kadar tren yoluyla burada açık olduğumuzu, bunun da altyapısının yeteri kadar daha projelendirilmediğini, yapılmadığını görüyoruz.
Diğer taraftan, ülkemizde hızlı tren taşımacılığında tabii ki belli bir seviyeye geldiğimizi söyleyemeyiz ama yapıldığını görüyoruz. Her yapılan kilometre demir yolunun ben yapanlarına teşekkür ediyorum, bunu kim yaparsa yapsın. Çünkü bizim ülkemizin gelir kaynaklarıyla, vergileriyle, insanlarımızın alın teriyle bunlar elde ediliyor. Yani bu yapılırken falanca yaptı, falanca ama birileri yapmıştır, o güne denk gelmiştir, o zamana denk gelmiştir. Ben bugünkü yönetimde bulunan arkadaşlarımızın daha uzun mesafeli, daha metrajlı tren yolu yapmalarını yani demir yolu ağının daha da hızlandırılmasını, daha fazla yapılmasını isterim. Yani bu, şunun yaptığı, bunun yaptığı anlamında değildir. Yani her yapılan, bu ülke için yapılıyordur. Biz yapılan her şeyin ama doğru yapılan şeyin ve hesabı kitabı yapılmış ve tasarruflu yapılmış hizmetlerin her zaman yapılmasından yanayız. Şimdi, maliyetleri uygun olmayan, yüksek maliyetli yapılanlara da karşıyız. Eğer bir yerde birisi bir şeyi 100 liraya yapacaksa, biri de 150 liraya yapacaksa -örnek diye söylüyorum- 150 liraya yapana da yaptırılmamalı. Kalite aynı yapılmalı, denetlenmeli -Sayıştayımız burada, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin üyeleri burada, Devlet Demiryollarının değerli yöneticileri burada- kontrollü yapmak zorundayız bunları. Yani hem ucuz maliyetle elde ederek yapacağız hem de daha fazla hizmet veren demir yolu ağlarını yapmak zorundayız.
Şimdi, tabii, bunlar bir de altyapısı doğru olmayan, doğru yapılmayan yerlerde çok büyük sorunlar yaşıyoruz. Örneğin, 8 Temmuz 2018 tarihinde Tekirdağ Çorlu'da bir tren kazası oldu. Ben buradan, orada hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Yani yaralananlar da inşallah tedavi olmuşlardır, sağlıklarına kavuşmuşlardır; onlara da acil şifalar diliyorum. Ama bu tren kazası bire bir bizim insanımızın, bizim altyapısını doğru yapmadığımız bir yönetim şeklinin varlığından ibaret. Yani siz bir yerin on yıllık, elli yıllık, yüz yıllık, beş yüz yıllık, o bölgedeki doğal afet veya doğal yapılarının, doğal oluşumlarının etüdünü yapmadıysanız, ona göre de hazırlıklı olmadıysanız, ona göre de yatırım yapmadıysanız tabii ki bu tür kazalar da olacaktır. Bu kazanın tek bir yönü vardır, doğru dürüst etüdü yapılmadan, doğru dürüst yüz yıllara dayalı, beş yüz yıllık bir fizibilitesi yapılmadan, doğal afet fizibilitesi yapılmadan o tren ağının oluşturulduğundan kaynaklandığını söylüyoruz.
Diğer taraftan, yine, 13 Aralık 2018 tarihinde Ankara-Konya hızlı tren hattında yaşanan tren kazası var. Bu kazada, tabii, sinyalizasyon hatasının, eksikliğinin, noksanlığının yani bu altyapının yapılmadan devreye sokulmasının bir neden olduğu ortaya çıkıyor. Yine, insanımızın hatası bu, bizlerin hatası. Yani ben burada bu olayları konuşurken sadece olayı siyaseten konuşmak istemiyorum yani "Karşı siyasetin insanları bunları yaptı, bunları yapmadı." anlamında değil. Biz insanız, birbirimizi kontrol etmek zorundayız. Yani kontrolsüz insan, denetimsiz yapılan işler mutlaka sorunlarla yoğrulmuştur. Yani sorunların yumağı orada oluşmuştur zaten. Biz ne kadar denetimli, denetimi ne kadar şeffaf yapabiliyorsak, kamuya ne kadar açabiliyorsak ve kamuoyuyla, insanlarımızla ne kadar çok paylaşabiliyorsak denetim daha o kadar hızlanmış olacak diye düşünüyorum.
Şimdi, diğer taraftan, sayın Devlet Demiryolları yöneticilerinin burada olması... Samsun, Amasya, Çorum, Kırıkkale, Kırşehir, Aksaray, Ulukışla, Niğde hattının yani Ankara ile Samsun hattının yapılmasının mutlaka öngörülmesi gerekiyordu. Ama şimdi gördüğümüz kadarıyla, bunun yapılmadığını görüyoruz. Ben geçen sene 13 Aralık kazasından önce KİT Komisyonunda Devlet Demiryolları yöneticilerinin bulunduğu dönemde Samsun hattının ne zaman açılacağını sormuştum. Dediler ki: "31 Marttan önce açılacak." Yani şubat aylarında açılacağını söylediler. 13 Aralık kazası olduktan sonra o kaza bir ders mahiyetinde oldu. "Kazadan ders çıkarılır." denir ya, aslında bir ders çıkarılması durumu oldu. Daha hâlâ o Samsun hattı açılmadı ve doğru da yapıldı. Görebildiğim kadarıyla, fiziken görüyorum, gittiğim her yerde izliyorum o hattı; daha sondaj çalışmaları yapılıyor, drenajlar yapılıyor, fore kazıklar çakılıyor, betonlarla yeniden besleniyor, daha hâlen açılamıyor. Demek ki o şekliyle açılsaydı, arkadaşlar, kazaya davetiye çıkarmış oluyoruz. Demek ki altyapı tamamen yapılıp, tamamlanıp, eksiksiz yapıldıktan sonra bunun hizmete açılması gerekiyor. Biz hızlı bir şekilde açtık, hatalar dolu bir hatsa, orada insanlarımızın -kim olursa olsun, insan hayatı- birisi can verdiği zaman acaba vicdanımız buna el verecek mi? Yani bizim bir can yaratma gibi bir şansımız var mı? Bir canın, bir insanın biz kendi yaptıklarımızla canını elinden alıyoruz, onu öldürüyoruz. Ben bunun böyle yapılmasını istiyorum.
Burada o Samsun hattındaki yani o Sivas-Samsun...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, süre doldu.
Sayın Zeybek, eğer toparlarsanız sevinirim.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - O hatta yapılanları şu anda doğru buluyorum ve izliyoruz ve daha da iyisinin yapılmasını sizden bekliyoruz değerli yöneticilerimiz.
Ülkemizin diğer alanlarındaki bu demir yolu ağındaki hatlarda eksiklik, noksanlık, altyapı sorunu varsa hizmetin mutlaka durdurulması ve altyapısının da tamamlandıktan sonra yeniden hizmete açılmasını diliyorum.
Hükûmetimizin de şu andaki mevcut Hükûmetin de Türkiye'de demir yolu ağlarına büyük önem vermesini, desteklemesini ve bu yatırımların daha hızlı bir şekilde yapılmasını temenni ediyorum.
Diğer taraftan, hızlı tren derken yani 100-120 kilometre hızla giden trene ne diyoruz Sayın Genel Müdürüm?
TCDD GENEL MÜDÜRÜ ALİ İHSAN UYGUN - Hızlandırılmış tren.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Hızlandırılmış tren. Yani hızlandırılmış trenleri de hızlı tren gibi adlandırmayalım.
TCDD GENEL MÜDÜRÜ ALİ İHSAN UYGUN - Konveksiyon olarak...
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Konveksiyon olarak, evet, onlar o şekilde, doğru.
TCDD GENEL MÜDÜRÜ ALİ İHSAN UYGUN - 200 kilometreye kadar hızlı tren...
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Yani ama bizde hep şöyle dillendiriliyor: "Buradan bir hat yapılacak, burada hızlı tren yapılacak." Hâlbuki öyle bir şey de yok. Dünyada bugün 700 kilometre hızla gidilen hatlar yapılıyor, dünya böyle gelmiş durumda, bu konuda teknoloji çok gelişmiş durumda. Onun için, biz dünyada 700 kilometre hızla gidilen demir yolları yapılırken, bizim de 300 kilometre hızla gidilen demir yollarının yapılmasını milletimizden esirgemememiz gerekiyor, yurttaşlarımızdan esirgemememiz gerekiyor. Biz de bu dünyada yaşadığımız sürece bunları en hızlı bir şekilde görmeyi temenni ediyoruz, bunlardan faydalanmayı diliyoruz.
BAŞKAN - İnşallah.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Bu vesileyle de çalışmalarınızda başarılar diliyorum.