| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 21 .01.2015 |
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkanım, tasarının üçüncü bölümünü bitiren son maddeyi müzakere ediyoruz. Tasarının üçüncü bölümü ağırlıklı olarak Jandarma teşkilatı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı olmak üzere askerî birimlerin yetkiden daha çok personelinin atanması, görevden uzaklaştırılması, disiplin ve diğer işlemleriyle ilgili hükümleri içeriyor. Aslında, Jandarmanın ya da Sahil Güvenliğin, askerî birimlerin siyasi rüzgârlara çok açık olmaması hepimiz açısından bir güvence. Böylece orada siyasetin, maalesef, istemediğimiz, siyasetçi olmamıza rağmen görmek istemediğimiz subjektif müdahalelerinin oralarda geçerli olmaması hepimiz için bir avantaj, hepimiz için bir güvence. Öyle bir güvence ki bu, bakın, şu anda Emniyet teşkilatıyla ilgili çok enteresan değerlendirmeler var.
Emniyet teşkilatı siyasi rüzgâra maalesef açık, oldukça açık. Bugün polislerle ilgili, Emniyet teşkilatında çalışan polislerle ilgili çok farklı değerlendirmeler yapılıyor. İşte, Emniyet teşkilatında devletin polisleri, Hükûmetin polisleri, paralel yapının polisleri diye bir ayrım var. Bu, işte bu siyasi rüzgârlara açık olunmasından kaynaklanıyor. 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarıyla ilgili süreç başladığından bu yana Emniyet teşkilatı içerisinde Hükûmet kendine uygun polisleri bulabilmek için 10 binlerce polisin görev yerini değiştirdi, Emniyet Genel Müdürlüğünün merkez teşkilatında kaç defa değişim yaşandı ve bugün 21 tane emniyet müdürünün yine görev yeri değişti, bir kısmı merkeze alındı, bir kısmı başka yerlere gitti. Son bir yılda bir vilayetin il emniyet müdürü 3 kere değişti. Yani muhtemeldir ki birinciyi paralel diye aldılar, acaba ikinciyi çember diye mi aldılar, üçüncüyü yamuk diye mi aldılar, yani bu sorulması gereken bir soru. Yani bu, nasıl bir yönetim anlayışıdır, nasıl bir personel politikasıdır, nasıl bir paralelle mücadeledir, ben anlamakta zorlanıyorum. Aslında anlıyorum, Hükûmet gözdağı veriyor, paralelci olup olmadığına bakmaksızın "Benim istediklerimi yaparsan, benim söylediğim şekilde davranırsan sana aktif üst düzey bir görev veririm." Yoksa? Yoksa hikâye. "Yoksa seni böyle ya sürüm sürüm süründürürüm ya da Türkiye Büyük Millet Meclisini de alet ederek hepinizi emekli ederim." Böyle bir anlayış içerisinde. Bakın, 21 tane il emniyet müdürünün bugün görev yeri değişti ve bunların içerisinde son bir yılda üçüncü defa alınan bir ilin emniyet müdürü var. Yani böyle, artık emniyet müdürleri tayin konusunda birbirlerine tur bindirmeye başladılar çok kısa zaman içerisinde. Böyle bir yapıyla nasıl istihbarat toplayacaksınız, nasıl kaçakçılıkla, uyuşturucuyla mücadele edeceksiniz, nasıl kamu düzenini sağlayacaksınız? Emniyeti siyasi rüzgârlara daha da açıp sonuna kadar siyasi rüzgârlara açarak hepimizin teminatı olan, hepimizin güvenliğinin sorumlusu olan bir kurumu, birimi bu kadar yıpratmanın bir anlamı yok.
Şimdi, Jandarma ve Sahil Güvenlik için de aynısı söz konusu. Bakın, bu Komisyonda çok tartışılmadı ama bir arkadaşımızın zikrettiğini hatırlıyorum, ben de zikretmiştim, bakın, Gezi olayları sırasında o zamanki Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bulunduğu binaları Jandarma personeli korudu. Yani İstanbul'da da Ankara'da da Jandarma teşkilatı korudu. Jandarma teşkilatını bu biraz evvel söylediğim, iddia edilen yapılanmalardan uzak olduğu için daha güvenilir buldu herhâlde Başbakanlık bürokrasisi.
Şimdi, yani en sıkıştığınız, en dara düştüğünüz dönemde güvendiğiniz, sırtınızı yasladığınız, güvenlik içinde hissetmenize sebep olan kurumu da bu şekilde siyasi rüzgârlara açarak tartışmaya açacaksınız. Bu düzenleme bugün işinizi görüyor gibi olabilir. Bugün, yolsuzluk yapanları takip etmesi engellenebilir Jandarmanın bu düzenlemeyle, bu düzenlemeyle Jandarmaya PKK'nın istediği gibi bir nitelik kazandırılabilir, terörle mücadele etmekten alıkonulabilir. Ama yarın bunların hepsi çok ağır faturalar olarak en başta güvenlik, esenlik gibi vazifelerini yerine getirmeyen bu Emniyet teşkilatı çok daha ağır faturaların önümüze gelmesine sebep olabilir Jandarmayı da bu şekilde siyasi rüzgârlara açarsanız. O açıdan, biraz daha farklı açılardan bakılmalı bu düzenlemelere, biraz daha geniş açıdan bakılmalı. Sadece İçişleri Bakanlığının bu personel üzerinde, işte, disiplin yetkisi yok, sicil yetkisi yok, atama ve yer değiştirme, izin gibi yetkisi yok, açığa alma yetkisi yok gibi düşünmemek lazım, bunun çok daha farklı sonuçları olacaktır ve bu sonuçlar çok ağır faturalar olarak bizim gündemimize gelebilir. Bu açıdan bir kez daha uyarmak istiyorum.
Teşekkür ederim.