| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Çevre ve Şehircilik Bakanlığı b)Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü c)Gençlik ve Spor Bakanlığı ç) Spor Genel Müdürlüğü d) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu e)Spor Toto Teşkilat Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 11 .11.2019 |
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Teşekkür ederim.
Değerli Komisyon üyesi arkadaşlar, Sayın Bakan, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlarım.
Ben çok kısa bir konuşma planladım konu itibarıyla.
Öncelikle baktım ki bu, 2,5 milyar lira civarında bir bütçe, Bursa Büyükşehir Belediyesinin bütçesi miktarında bir bütçe. O nedenle biraz daha içeriğe baktığımızda da bu sunumuzda hakikaten bisiklet yolu gibi, millet bahçesi gibi bir belediyenin önemli projesi olacak işler Bakanlığın projesi olmuş. Bence çevre kadar önemli bir şeyi, şehircilik gibi yerelin yapması gereken bir şeyle iliştirerek çevreyi de biraz aşağıya çekmişiz gibi geliyor. Bu bakanlığın şehircilik kısmını belediyelere bırakmak lazım, aksi takdirde Şehircilik Bakanı başkanlar başkanı gibi bir sıfata sahip olacak çünkü birtakım yetkileri merkeze vermek zorunda kalıyorsunuz; mesela, bu da şaibe yaratıyor. Ben derinlemesine bir sürece girmek istemiyorum ama yerelde verilmeyen ruhsatların Ankara'dan verilmesi gibi bir garabet var, onlarca da örneğini gördük. Yani belediye ruhsat vermiyor, adam gidiyor, Ankara'dan ruhsat alıyor. Yanlıştır, doğrudura girmiyorum, bunu da tartışmıyorum, mesele bu değil ama burada bir garabet var. Yani yerelleşmenin daha çok önemsendiği bir dönemde bir Bakanlığımız var, Şehircilik Bakanlığı; o zaman belediye başkanlarımız ne yapıyor? Belediye başkanlarımız etkin olacaksa, belediyeler etkin olacaksa bunu Ankara'ya taşımanın yolu ne? O zaman şöyle bir şey çıkıyor, tabii olarak çıkıyor: "Rantı merkezden mi yönetiyoruz?" diye bir kavram çıkıyor. Yönetiyorsunuz, yönetmiyorsunuz; bunu tartışmıyorum ama tabii olarak çıkar bu. Yani bazı yetkileri alıp yukarıya da verdiğinizde böyle oluyor. Mesela, İstanbul'a gidiyorum ben, çok bilmem İstanbul'u ama son altı yedi yılda havaalanına giderken baktım, denizin içinde binalar var. Anladım ki sonradan bu imar affıyla falan bunlar artık meşrulaşmış binalar. Ya denizin içinde! Ben çok bilmem İstanbul'u ama belki de Bedrettin Dalan Bey'in doldurduğu yerlerde, belki de diyorum, burada şey yapmak istemiyorum. O nedenle duru ve sade bir bakanlık, çevre gibi, bütün dünyada giderek yükselen bir alanda, stratejiyi ve denetlemeyi yapan bir bakanlık mükemmel. Bence 50-100 kişilik kadroyla bunu yapması gereken bir merkezi birim var. Bunun dışındaki bütün birimleri aslında vermemiz lazım. Sayın Bakan yani o zaman öbürünü yapamıyorsunuz.
Yani merkezden yönetilen bir şehircilik olmaz artık ya. Yani buna neresinden bakarsak bakalım; bu, bir gücü, bir rantı, bir işi, bir ruhsatı elde tutma gayretinden öteye çok gitmez. Burada yanlışları doğruları konuşmuyorum. Esas olarak Türkiye'nin gerçekten, bakın, bu vesileyle bir defa daha dile getirelim, çok ciddi bir kamu idaresi reformuna ihtiyacı var; Türkiye hâlâ elli yıl, yetmiş yıl önceki kanunlarla idare ediliyor. Yani bir şehir ile kasabanın arasında üç saat, dört saat varmış; şimdi kırk dakikaya inmiş, bu şehri hâlâ aynı kanunla yürütüyoruz. Artık altı ayda bir tapu devri oluyor, tapu müdürlüğü var. Yılda 100 nüfus, 500 nüfus artıyor; nüfus müdürlüğü var. Müftülükler var, 10 cami var, 15 personelli müftülükler var. Kaymakamlıklar var bitişmiş. İstanbul'da, büyükşehirlerin tamamında anlamsız kaymakamlıklar var. Yani Türkiye'nin aslında bütün bu kabuğunu kıracak kamu idaresi reformuna ihtiyacı var. Bu idareyi yapıp bu yetkileri merkezlerde bırakarak bunu etkin kullanmak gerekiyor.
Çevre gibi çok önemli, artık uluslararası kamusal mal olmuş... Biz burada bir çevre kirliliği yaptığımızda bu aynı zamanda Şili'deki vatandaşın da hakkı veya iyileştirdiğimiz de onun da ödemesi gereken bir şey uluslararası kamusal mal. İşte, aynı şeyi Brezilya'daki yağmur ormanları için nasıl konuşuyorsak küçük küçük bu kelebek etkisiyle böyle konuşuyoruz.
O nedenle bu Çevre Bakanlığı, çevre konusunda duyarlılığı artan ve de etkinliği çok artan bir bakanlık ama şehirciliği artık bırakması gerektiğini... Ben sunumu okurken bisiklet yolları vardı. Yani bisiklet yolunun benim bakanlığımın altında olması üzücü bir şey. Yani, gereğinden çok enerji harcatıyor Türkiye'ye bu türlü işler ve gücümüzü biraz da bu tür işler tüketiyor diye düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım efendim.