KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanım, Bakanlığımızın, kurumlarımızın değerli temsilcileri, kıymetli basın mensupları; öncelikle hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Ülkemizde sağlık alanında sağlık hizmetlerine erişim ve sağlık hizmet kalitesine ilişkin önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Sağlık hizmet altyapısı, hasta yatak kapasitesi ve hasta yataklarının niteliklerinde iyileşme sağlanmıştır. Sağlık hizmetlerine duyulan memnuniyet oranı 2018 yılında yüzde 70,4'e ulaşmıştır. Ancak fiziki altyapı ve sağlık personelinin kent, kır, bölgeler arası dağılımı hâlen dengesizdir. Sağlık hizmetlerinin finansmanının sürdürülebilirliğine ilişkin ihtiyaçlar yine önemini korumaktadır. Temel sağlık göstergelerinde çok önemli iyileşmeler sağlanmakla birlikte hâlâ gelişmiş ülkelerin gerisinde bulunduğumuz da zaten sunumda yer alan istatistiki verilerde de görünüyor.

Sayın Bakanım, bugüne kadar sağlanan iyileşmelerin Bakanlığınız döneminde de artarak devam edeceğine ve kısa zaman içerisinde gelişmiş ülkeler düzeyine sağlık göstergelerinde yükseleceğimize inanıyorum, size ve ekibinize başarılar diliyorum.

Sayın Bakanım, Bülent Bey de gündeme getirdi, bu Sayıştay raporlarında başta şehir hastaneleriyle ilgili çok önemli bulgular var. Önceki yıldan devreden önemli sayıda bulgu var. Yani bu konuda mutlaka tedbirler almalıyız. Ben şunu da size açık yüreklilikle ifade edeyim: Yani Sayıştayla da görüşerek bu konuda usul, esaslar konusunda personelimize bir destek verilirse bu önerilerin gelecek yıllarda gelmeyeceğine inanıyorum. Yani bu konu üzerinde önemle, hassasiyetle durulması gerekir.

Sağlıkta tüm karar alma ve icra mekanizmalarında koruyucu ve önleyici hekimliği ön planda tutan bir anlayışla ilgili tüm tarafların katılım, katkı ve memnuniyetleri esas olmalıdır.

Kalp damar hastalıkları, kanser, diyabet, kronik solunum yolu hastalıkları gibi ölüm nedenlerinin ilk sıralarında yer alan, bulaşıcı olmayan hastalıkların gelişimine neden olan risk faktörlerinin azaltılmasına yönelik koruyucu sağlık programları etkin bir şekilde uygulamaya devam edilmelidir. Malum, temel risk faktörlerinde tütün kullanımı, fiziksel aktivite eksikliği ve dengesiz beslenme başta geliyor. O alanda sağlığın geliştirilmesine ilişkin hizmetlerin güçlendirilmesi önem arz etmektedir. Bu kapsamda, sağlık hayat merkezleri açılması ve sayısının 183'e yükselmesi de önemli bir gelişmedir.

Aile hekimliği sistemiyle birlikte tam bir sevk zinciri sistemine geçilemedi. Bu da üçüncü basamak hastanelerde yığılmalara, acil ve öncelikli hastaların tedavi süreçlerinin aksamasına yol açmakta, fiilen iki basamaklı bir sistem uygulanmaktadır. Birinci basamak sağlık hizmet birimleri güçlendirilmeli, aile hekimlerince sunulan sağlık hizmetlerini nitelik ve nicelik olarak iyileştirmeli ve ihtiyaçların bu aşamada karşılanması, aile hekimliği kademesinin etkin bir şekilde hizmet vermesi sağlanmalıdır.

Madde bağımlılığıyla mücadele daha da etkinleştirilmeli, bağımlılıkla mücadele konusunda danışmanlık, tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerine kolay erişimin sağlanmasını teminen bu hizmetlerin verildiği merkezlerin sayısı artırılmalı, sunulan hizmetlerin kalitesi yükseltilmelidir.

Sayın Bakanım, bu SUT uygulaması nedeniyle üniversite hastanelerimizin ve özel hastanelerin zor durumda olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu konuya da mutlaka bir çözüm getirilmeli.

İlaç harcamalarında mutlaka etkinlik sağlanmalı, akılcı ilaç kullanımı geliştirilmelidir. OECD ülkelerinde 2016 yılında yüzde 20,7 düzeyinde olan bir kişi başına düşen günlük antibiyotik tüketim miktarı Türkiye'de aynı yıl yüzde 40,5 iken 2018 yılında yüzde 31'e kadar inmiş ama hâlen yüksek. Bu anlamda gereksiz ilaç tüketiminin sadece ilaç harcamalarını artırmakla kalmayıp ilaç yan etkileri üzerinden sağlık kaybına da yol açtığı, ilaçlara karşı direncin yoğun kullanım sonucu arttığı ifade ediliyor hekimlerimiz tarafından. İlaç harcamalarını artıran, ilaçlara karşı direnci güçlendiren ve ilaç yan etkileri üzerinden sağlık kaybına da yol açan gereksiz ilaç tüketimini önleyecek tedbirler almaya mutlaka devam etmeliyiz.

Yine, yurt içinde ilaç, aşı, serum ve tıbbi cihaz üretimini önceleyen, bunun için uygun AR-GE iklimi yaratan üretim süreçlerinin kamu alım politikaları ve üretim teşvikleriyle desteklendiği bütüncül bir ilaç ve tıbbi cihaz stratejisinin geliştirilmesi de büyük önem arz etmektedir.

Sağlık turizmi konusunda ülkemiz mutlaka bir cazibe merkezi hâline getirilmeli. Geçen yıl -yanlış hatırlamıyorsam- bu konuda bir kanuni düzenleme de yapmıştık. Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi kuruluşuna Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de destek verdik yani bu konuda bir atılım gerçekleştirmeliyiz. Bugüne kadar şirketimizin faaliyetlerinde bir ivme sağlandı mı, bilmiyorum. O konuda bilgi verebilirseniz memnun olurum.

Bir de şunu ifade edeceğim: Sağlık harcamalarında etkinliğin sağlanması, arz ve talep yönlü düzenlemelerin hayata geçirilmesi de önemli. İhtiyaç dışı tetkik, tahlil ve diğer işlemlerin azaltılması için tıbbi verilerin sisteme daha iyi entegre olması sağlanmalı. Ortalamanın üzerinde yapılan tetkik ve tahlil işlemlerine ilişkin bir izleme ve bilgilendirme sistemi de mutlaka kurulmalı.

Sürekli gündemimizde olan şiddet konusu... Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet eylemlerinin önlenmesi için her türlü hukuki, idari ve sosyal tedbirler etkin bir şekilde uygulanmalı. Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi getireceğiniz her düzenlemeye mutlaka destek verecektir.

Tıp fakültelerinde daha kaliteli eğitim, öğretim ve sağlık hizmeti sunulması sağlanmalıdır.

Yine Sayın Bakanım, bu yardımcı sağlık personeline, kalifiye yardımcı personele hastanelerde ciddi ihtiyaç var. Sağlık personeli yetiştiren yükseköğretim kurumlarının kontenjanlarında artış sağlanmakla beraber sağlık personeli sayısı ve özellikle yardımcı sağlık personeli henüz yeterli düzeye ulaşmadı.

Bu arada atama bekleyen yüz binlerce sağlık personeli bulunmakta. Bize gelen taleplerden de şunu ifade edeyim: Bu izni alınan 18 bin kişilik kadronun ilanını dört gözle bu çalışanlarımız bekliyor.

Sağlık çalışanlarının özlük hakları ve çalışma şartlarıyla ilgili yapılan düzenlemeler oldu ama mutlaka daha da iyileştirilmeli. Özellikle bir konudan bahsetmek istiyorum. Tüm sağlık çalışanlarının, Bakanlık mensuplarının sorunlarının başında bu performansa dayalı döner sermaye ek ödeme sistemi gelmekte.

Ne yazık ki son yıllarda personelin iş yükü arttığı hâlde çalışanların döner sermaye gelirlerinin hızla azaldığı görülmektedir. Çalıştıkça kazanma üzerine kurulu sistemde beş-altı yıl önce aldıkları ücretleri bugün çalışanlar alamıyor. Bize gelen şikâyetlere göre "Bu döner sermaye gelirleri âdeta sıfırlandı." diyorlar, 5-6 lira gibi trajikomik ödemeler aldıklarını da ifade ediyorlar.

Sağlık Bakanlığımız tarafından döner sermaye ek ödeme sistemiyle ilgili yeni bir çalışma yapıldığı yaklaşık bir yıldır ifade ediliyor. Sorunun büyüklüğü ve sistemin karmaşıklığı göz önünde alındığında döner sermaye sisteminin yenilenmesinin zaruri olduğu açıktır. Yapılacak olan düzenleme sosyal taraflarıyla birlikte çalışılarak sonuçlandırılmalı ve mutlaka sağlık çalışanların talepleri bu düzenlemenin ana ekseninde olmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü ve OECD ortalamaları dikkate alındığında ağır bir iş yüküne maruz kalan fedakâr sağlık çalışanları için onları memnun edecek, sorunlarını çözecek bir döner sermaye sistemi bir an önce hayata geçirilmeli.

Sayın Bakanım, yine geçen yıl yaptığımız düzenlemeyle emekli tabip ve diş hekimlerinin emekli aylıklarına ilaveten ek bir ödeme yapılması öngörüldü ama hemşireler ve diğer sağlık personeli göz ardı edildi. Yapılan görev ve ekip çalışması dikkate alınarak hakkaniyet gereği, hemşire ve diğer sağlık personeli ile eczacıların da emekli aylıkları iyileştirilmelidir.

Yine, malumunuz, ek gösterge konusunda bir çalışma yapılıyor. Bu, hem Cumhurbaşkanlığı Sözcümüz hem AK PARTİ Sözcüsü tarafından da geçtiğimiz günlerde açıklandı. Burada şuna dikkat çekmek istiyorum: Bu çalışmada hemşirelerimizin yanı sıra, diyetisyen, çocuk gelişimci, psikolog, sosyal çalışmacı, odyolog, fizyoterapist gibi sağlık lisansiyerlerinin de ek göstergesi mutlaka 3600'e çıkarılmalı. Diğer öğretmen, polis, hemşire sayılarına baktığımız zaman bunların sayıları o kadar da yüksek değil. Ek gösterge eşitsizliği konusunda bunların mağduriyeti de giderilmeli.

Yine geçen yıl yaptığımız bir düzenlemeyle insan sağlığı hizmetlerinde çalışan sağlık mesleği mensuplarının bir yıllık çalışmalarına altmış gün fiilî hizmet süresi zammı uygulanması düzenlenmiş, ancak geçmiş hizmetler dikkate alınmamıştır. Fiilî hizmet süresi zammının tüm sağlık çalışanlarını kapsaması, her yıl için doksan gün eklenmesi ve bu uygulamanın geçmiş hizmetlere de uygulanması görüşündeyiz. Yapılacak bir düzenlemeye bu konuda MHP olarak veririz.

Yine döner sermayeden yapılan ek ödemelerin emekliliğe yansımaması nedeniyle sağlık çalışanlarının emekli aylıkları çok düşük kalıyor. Hem sağlık çalışanlarımızın memnuniyetini artırmak hem de geleceğe güvenle bakmalarını sağlamak için döner sermayenin emekli aylığına yansıtılması için yasal düzenleme mutlaka yapılmalı.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuzda çalışan eczacıların sorunu vardı yani Sağlık Bakanlığında ve Sosyal Güvenlik Kurumunda çalışan eczacılara göre maaşları daha düşüktü. Eczacılarının bu konudaki mağduriyeti de giderilmeli.

Diğer önemli bir mesele, Sayın Bakanım, biliyorsunuz, sağlıkta sözleşmeli istihdam ki değişik değişik istihdam türlerimiz var Bakanlık olarak. Bu konuda yani çalışanlarımızın aynı yerde, aynı işi yaptıkları hâlde farklı farklı özlük haklarına tabi olmaları gerçekten adaletsizlik. Bu, çalışanların motivasyonunu da etkiliyor. Bu arkadaşlarımızın sağlıkta sözleşmeli istihdamını sonlandırıp tüm sağlık çalışanlarını kadrolu olarak istihdam etmeliyiz.

Son olarak, bu hastanelerde bilgi işlemci, laborant, tekniker, kimyager, radyolog olarak çalışan binlerce taşeron işçisi sağlık personeli ihalelerinin yaklaşık maliyeti içinde personel giderleri yüzde 70'in altında olduğu gerekçesiyle kadro alamadılar. Hâlbuki asıl işi yapan ve aranan tüm şartları taşıyan bu çalışanların taşeron personeli olduğu açık. Ayrıca, orada bir takvim belirlenmişti, 4 Aralıktan önce çalışmış olanlar sadece esas alındığı için. Bu da hakkaniyete uymuyor.

Bir diğer konu: Malum, vekil çalışanlarımız var, başta ebeler. Bunların da mutlaka kadroya atanmasını gerekli görüyoruz.

Ben Bakanlığınız bütçesinin hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum.

Tekrar sizlere başarılar diliyorum.

Sağ olun.