| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a) Sağlık Bakanlığı b) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .11.2019 |
TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, 2008 yılında Türkiye genelinde Sağlık Bakanlığı bir planlama yaparak özel hastanelerin, kliniklerin yatak kapasiteleri ile doktor sayısını sınıflandırarak bir dağılım planlaması yapmıştı, o gün için ön izin alan şahıs ya da firmalar vardı. Bu süre dolduğunda daha önceki uygulamalarda olduğu gibi, herkese açık, Türkiye'nin değişen koşullarına, nüfus artışına, hastalıkların gelişmesine, çoğalmasına paralel yeni bir düzenleme yapılması en uygun yöntem idi ancak Bakanlık bu yöntemi dikkate almadı, başka bir şey yaptı, 2 yönetmelik yayımladı, birinde beş yıllık gibi uzun bir süre içerisinde ön izni ruhsatlandıramayan firmalara bir süre daha verdi, 2025 yılının sonuna kadar uzun bir süre daha verdi. Ardından yönetmelikte bir başka değişiklik daha yaptı, ön izin ruhsatı alıp da bu süre içerisinde ruhsatlandıramayan firmalara ön izin devri hakkı verdi. Bu, son derece suistimale açık bir yoldur, bir yöntemdir. Beş yıl içerisinde, altı yıl içerisinde, yedi yıl içerisinde ön izni ruhsatlandıramayan firmalara bu hakkın verilmesi adil değil. Koşulları iyileşen, Türkiye'nin koşullarına, realitesine uygun yeni firmalar ruhsat alabilirdi, onların önü açılabilirdi ama öyle bir şey yapıldı ki ruhsat süresi, ön izin süresi uzatılıyor, üstüne üstlük süre uzatılmakla da kalmıyor, bir de devir hakkı veriliyor. Peki, o dönemde başvurup da ön izin belgesi alınmayanların hakkı gasbedilmiş olmuyor mu? Belki koşulları iyileştirilmiş olacaktı, belki çok daha uzun soluklu bu ön izni alıp daha kısa süre içerisinde ruhsatlandıracak, firmaya da kişiler çıkabilecekti.
Bir de kadro meselesi var. Aynı suistimale açık bir diğer konu da kadro konusu. Şimdi, kadrolarda âdeta bir piyasa oluşturulmuş, pazarlığa tabii kadro dağılımı yapılıyor. Sayın Bakan, bunlar Türkiye'nin sağlık politikasıyla asla uyuşmayan yöntemler, yollar. Bırakın, daha şeffaf bir yöntem uygulansın. Halkın sağlığıyla oynayacak bu yöntemler asla kimseye bir şey kazandırmaz, hiç kimseye prim vermez. Siz niçin ön izin belgesini süresinde ruhsatlandırmayan firmalara 2 önemli katkı sağlıyorsunuz? Bunun gerekçesi ne? Bu gerçekten dışarıda çok farklı değerlendiriliyor, çok farklı yönlendiriliyor. Doktorların bir piyasası olur mu? Doktorlar açılan piyasada pazarlığa tabi tutularak el değiştirebilir mi? Bu nasıl bir şey? Doktorlar pazara mı düşürülüyor? Bunlar son derece yanlış ve Türkiye'de sağlığın itibarsızlaştırılmasının önünü açan uygulamalardır. Yapılması gereken çok açık Sayın Bakan, yeni bir düzenlemeyle bu yönetmeliklerin süratle iptal edilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, hiçbir şekilde Sağlık Bakanlığının üzerinden şaibelerin gölgesi kalkmayacak. Yeni bir düzenleme yapılacaktır, bu düzenleme çerçevesinde başvuran yeni firmalara süre verilir, Türkiye'nin koşullarına uygun planlama...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Vekilim.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Tamamlıyorum.
70 milyonluk nüfusun olduğu bir dönemden 82 milyonluk nüfusa geçmiş bir Türkiye var. 5 milyonun üzerinde mülteci var. Bunların sağlık sorunlarını da biz karşılamak durumundaysak 17-18 milyonluk artış söz konusuyken hâlâ 2008'in planlamasına göre bir sağlık politikası uygulamak son derece yanlış diyorum, saygılar sunuyorum.