KOMİSYON KONUŞMASI

KANİ BEKO (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli basın mensupları; Sağlık Bakanlığı bütçesi kapsamında dile getirmek istediğim birkaç önemli konu bulunmaktadır.

Sağlık çalışanlarının sorunları bu konuların başında gelmekte. Sağlık meslek örgütleri, başta Türk Tabipleri Birliği bu konuyu her fırsatta dile getirmektedir. Çalışanların talepleri dikkate alınmadan, tek taraflı belirlenen ücret politikaları ağırlaşan ekonomik krizle birlikte maaşların daha ayın başında erimesine neden olmaktadır. Enflasyonun çok altında yapılan zamlar maaşları oldukça küçültmüştür. Sağlık hizmetini metalaştırarak alınıp satılan bir mala dönüştüren döner sermaye uygulamaları ve tamamlayıcısı olan performansa dayalı ödeme sistemi bu krizin derinleşmesine yol açmıştır. O nedenle, sağlık çalışanları ve sağlık çalışanı emeklilerinin ücretleri mutlaka, insanca yaşamaktan kaynaklanan temel ihtiyaçları karşılayacak ve yanı sıra sosyal yaşamda rahat edecekleri bir seviyeye çıkarılmalıdır. 3600 ek göstergenin belli meslek gruplarına verilmesi eşitlik ve adaleti ortadan kaldırmaktadır. Ek gösterge teklifi köklü bir çözüm gerektirmektedir. Yıllardır talep edilen 3600 ek gösterge sağlık çalışanları için de hayata geçirilmelidir.

Bununla birlikte, sağlık alanında ve elbette tüm alanlarda her tür esnek çalışma modeli ortadan kaldırılmalıdır. Çalışma ve izin süreleri ILO kriterlerine uygun olmalıdır. Eksik istihdam ve güvencesiz çalışma modeli kabul edilebilir değildir. Sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalıdır. Herkes istediği sendikaya özgürce üye olabilmelidir. Partizanca tutumların sağlık çalışanlarının yaşamını kolaylaştırmadığı açıktır.

Hükûmetin yürüttüğü hürmetsiz yaklaşım ve hekimliği itibarsızlaştırma politikası sağlık alanında uygulanan şiddette somutlanmaktadır. Kuşkusuz Türkiye'de her alanda şiddet artmıştır ve gerekçesi sağlık alanı için de geçerli olduğu gibi uygulanan politikalardır. En başta da piyasacı sağlık sisteminin kendi doğası gereğidir. Talan ve soyguna dayalı, rantçı sistem, az ve ucuz iş gücü ile çok hizmet hedefleyip kâr odaklı çalıştığı için, sonuç olarak yüksek beklenti içindeki hastanın memnuniyetsizliği şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır.

Son on yılda sağlıkta şiddet yüzde 60 oranında artmıştır. Her gün acil servislerden, hastane koridorlarından şiddet haberleri gelmektedir. Sağlık Bakanlığının 9 Eylül 2019'da Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonuna gönderdiği Şiddet Vakaları Raporu'na göre, 2014'ten 31 Temmuz 2019 tarihine kadar toplam 76.157 şiddet vakası yaşanmıştır. Son beş yılda 3 doktor bu nedenle hayatını kaybetmiştir. Sağlık çalışanları için şiddet konusunda ciddi bir yasal düzenlemenin yapılması ve sağlık kurumlarında çalışanlara yönelik şiddetin önlenmesi için kesin ve caydırıcı cezaların bir an önce yürürlüğe girmesi sağlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, ekonomik kriz giderek derinleşmekte ve başta yoksullar olmak üzere toplumun tamamını etkiler hâle gelmektedir. İşsizlikle boğuşan ve yoksulluk sınırının altında, kıt kanaat yaşam sürmekte olan yurttaşlar ise sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyduğunda, rakamların da açıkça gösterdiği gibi, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hiç de gerek olmadığı hâlde katılım payı alınmakta. Sosyal Güvenlik Kurumu, Genel Sağlık Sigortası Fonu'nun varlığı fazla vermesine rağmen gözünü hâlâ yoksullukla yaşam mücadelesi veren vatandaşın cebindeki 3 kuruşa dikmekten çekinmemektedir. Genel Sağlık Sigortası Fonu, gelirlerini işçilerin, kamu çalışanlarının ve diğer çalışanların ödedikleri sağlık...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.

KANİ BEKO (İzmir) - Teşekkür ederim.

Vurgulanan odur ki hastanelerde tıbbi malzeme ve ilaç sıkıntısı had safhadadır. Özellikle girişimsel tüm işlemlerde tıbbi malzeme sıkıntısı yaşanmakta, bu durum sağlık hizmetlerinin aksamasına ve vatandaşların mağdur olmasına neden olmaktadır. En acı olan ise, son dönemde döviz kuru artışları nedeniyle çoğu firmanın hastanelere ithal ve pahalı tıbbi cihazları ve ilaçları vermekten imtina etmeleridir.

Kalp ileti rahatsızlığı ve kalp yetmezliği olan hastalar, hekimlerinin yazdığı ve imzaladığı "hayati önemi haizdir" raporları ve 112 ambulanslarıyla birlikte hastane hastane kalp pili ararken Sağlık ve Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanları ise Sosyal Güvenlik Kurumunda bulunan yurttaşların kişisel sağlık verilerini...

BAŞKAN - Sayın Beko, lütfen.

KANİ BEKO (İzmir) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - Lütfen teşekkür edelim, bitirelim.

KANİ BEKO (İzmir) - Toparlıyorum hemen.

Son yıllarda hayatın her alanına müdahale eden AKP iktidarı, sağlık alanında gericileştirmeyi, bilimsel ve kanıta dayalı tıp uygulamaları yerine geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarını önceleyerek ve yaygınlaştırarak yapmaktadır. Mayıs ayı istatistik bilgilerine göre toplam 67 geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulama merkezi, 21 eğitim merkezi, Sağlık Bakanlığı, devlet üniversitesi ve vakıf üniversitesi hastanelerinde açıldı. Kalkınma planında geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarına ilişkin hukuki düzenlemelerin tamamlanacağı, geleneksel ve tamamlayıcı tıpta merkez sayısı ve kamu hastanelerindeki ünite sayısı artırılacağı öngörülmektedir.

Öyle anlaşılıyor ki Sağlık Bakanlığı, borç batağında olan kamu hastaneleri ile batma noktasına gelen üniversite hastanelerine yeni kaynak yaratmak için insanların inançları, duyguları ve acılarını istismar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

KANİ BEKO (İzmir) - Son cümle...