KOMİSYON KONUŞMASI

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Ben de Ülker Hanım'a teşekkür ederim. Şimdi, ilk toplantıda yaşımı herkese ilan ettiniz, en yaşlı üye olarak beni başkan seçtiniz ya.

BAŞKAN - "En kıdemli." dedik.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Şimdi, yaşla birlikte şöyle bir şey oluyor insanda, zaman dar. Dolayısıyla da sorunları ne kadar çabuk halledebilirsek o kadar iyi. Zaten ben de böyle bir acelecilik vardı, yaşla daha da azalıyor. Onun için, benimkiler sorudan ziyade Ülker Hanım'ın konuşmasından çıkarsadığım birkaç tane önemli noktayı kayda girsin diye söylemek istiyorum çünkü ileride belki yazacağımız raporda bunları gündeme getiririz.

Bu Acil Eylem Planı meselesini ben de yıllardır söylüyorum, geçen sefer de bahsetmiştim, "Beşer yıllık." dedi. Öyle mi yapılır, yıllık mı yaparız, on yıllık mı, bunu düşünürüz ama yazacağımız raporda muhakkak böyle bir önerimiz olması gerektiği kanaatindeyim ben ve bununla bağlantılı olarak önerdiği başka bir şeyi çok önemli buldum. Bu Ülker Hanım'ın verdiği -hangisiydi bilmiyorum, Brezilya'ydı galiba, emin değilim- genç erkekleri bu işin içine dâhil etmek. Şimdi, bu gerçekten önemli. Yani mesela diyelim ki, atıyorum, bir yıllık bir Acil Eylem Planı ve bir şey kadına karşı şiddetle mücadele yılı ilan edecek olsak o yıl içinde liseli ve üniversiteli genç erkekleri harekete geçirmek, bunların da katılacağı programlar yapmak, hem derslerde hem ders dışında falan, çok etkili olabilir diye düşünüyorum. Yani bunu ciddi bir biçimde nasıl yapabiliriz, düşünelim. Erkekleri, özellikle genç erkekleri buna katma meselesinde belki ordudaki erkekler de bunun bir parçası olabilir.

Aynı şekilde posterlerin de ben önemli olduğunu düşünüyorum. Kadın-Erkek Komisyonunda bir ara böyle posterler yapalım dedik ama verdikleri firma vallahi baktığınızda hiçbir şey ifade etmeyen, karanlık karanlık bir şeyler yaptı. Yani bu posterlerin dünyada örnekleri var. Mesela, Birleşmiş Milletlerin yaptığı insan hakları posterleri falan, çok ilginç örnekler var. Gerçekten de bunu iyi bilen birtakım şirketlere ve sanat insanlarına bu posterleri yaptırıp okullara, üniversitelere, işte otobüs duraklarına, metroya, neresiyse, buralara asmanın ben önemli olduğunu düşünüyorum.

Ana sınıfından itibaren dersler -bence bu da çok önemli- ve de hukuk fakültesinde. Bu da hep söylediğim bir şey. Yalnız o derslerin içeriğinin de ne olacağı son derece önemli. İnteraktif olması, sınıf ortamında tartışılabilmesi.

Yani uzatmak istemiyorum ama geçenlerde bir Fransız filmi seyrediyordum. Mesela, üniversiteli öğrenciler sınıfta öğretim üyesiyle aşklarını, korkularını, bu tür şeyleri konuşuyorlar. Önemli bunlar sınıf ortamında çocukların bu tür dertlerini dile getirebilmeleri. Bu tür interaktif bir eğitimi nasıl sağlayabiliriz ve bunu nasıl önerebiliriz Millî Eğitim Bakanlığına, bunu da düşünelim derim.

Yayınların içeriği konusunda Ülker Hanım'a katılmıyorum çünkü bana birazcık böyle sansür ve denetleme gibi geldi. Yani zaten ben RTÜK'e de karşıyım. Dolayısıyla da bu tür şeylerin denetlenmesi kanaatinde değilim ama medyadan tabii ki yararlanabilir kamu spotları kanalıyla. Yani başka kanallar veya işte normal olarak herhangi bir kanal ne yayınlarsa yayınlar da ama bu meseleye yönelik olarak kamu spotları önemlidir.

Aynı şekilde mesela devlet şey verebilir, bu konuyla ilgilenecek, ilginç filmler yapabilecek insanlara teşvik olarak fon sağlayabilir ya da diziler yapacak insanlara vesaire. Yani bunların hepsi bu meselenin çözümü için bence önemlidir. Kayda geçsin şimdiden diye bunu söylüyorum. Ama raporda bunları tekrar böyle kayıtlara bakıp da gözden geçirelim derim. Yani biraz daha biz buradaki tartışmalarımızı, genel kanaatlerimiz yerine, bu tür bence sorunu çözmeye yönelik görüşlere yöneltirsek daha etkin çalışabiliriz çünkü hakikaten de zamanımız korkunç dar.

Çok teşekkür ediyorum.