YUNUS EMRE (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben iki soru yönelteceğim ama tabii, sorulara geçmeden önce bir noktayı da açıklamak isterim. Bir önceki anlaşmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'yle olan anlaşmada da, şimdi de geçerliliği olan bir husus var. Tabii, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ülkemizin diğer ülkelerle ama özellikle, Kıbrıs gibi, Bosna gibi tarihsel güçlü bağlarımızın bulunduğu ülkelerle ilişkilerimizin derinleşmesine karşı çıkmıyoruz prensip olarak; aksine, bunu teşvik ediyoruz. Ama bu anlaşma metinlerinde gördüğümüz belli hususları hem Komisyonun dikkatine sunmak hem de daha açıklıkla bilgilenmek istiyoruz. Bu arka planı belirtmem gerekir.

Şimdi şöyle: Daha önce Sırbistan'la da imzalanan benzer bir anlaşma var, orada biz de Cumhuriyet Halk Partisi de dâhil olmak üzere, muhalefet partilerinin de muhalefet şerhleri var. Şöyle ki: Burada da geçerli olan mesele, Türkiye'nin Bosna-Hersek menşeli et ürünlerine her yıl belirleyeceği miktarda kota açması hususu. Şimdi, yine, anlaşmanın 14'üncü ve 74'üncü sayfalarında canlı hayvan ve et ithaline ilişkin ifadeler sıralanmış, açıklamalar yapılmış. Malum, bu, ülkemizin ciddi bir sorunu, hayvancılık sektöründeki gelişmeler ve hayvancılık sektöründeki sorunların aşılmasına dönük kapsamlı politikaları uygulamak yerine et ithaliyle, canlı hayvan ithaliyle fiyatların düzenlenmesi. Bu konuda belki biraz daha bilgi verilmesi iyi olur çünkü bu bakımdan, bu bizim için bir problem olarak görülüyor.

İkinci olarak da: Anlaşmanın "Genel Gerekçe" bölümünde Cumhurbaşkanına doğrudan yetki veren bir bölüm var. "Türkiye ile Bosna-Hersek arasındaki serbest ticaret anlaşmasının protokol ve eklerine ilişkin değişikliklerin Cumhurbaşkanınca doğrudan onaylanabilmesi için bir yetki verilmesi." şeklinde bir ihtiyaç olduğu belirtilmiş genel gerekçede. Ancak birazdan yine görüşecek olduğumuz Karadağ'la yapılan serbest ticaret anlaşmasının protokollerine ilişkin değişiklik göz önünde bulundurulduğunda bu türden protokollerin Cumhurbaşkanına yetki verilmeden, burada yani Dışişleri Komisyonunda ve sonra Genel Kurulda yapılan bir çalışmayla çözümlendiği bir durum var. Yani burada Cumhurbaşkanına yetki verilmesinin sebebi nedir, bunu sormak istiyoruz. Bu anlaşmada böyle bir farklılığın bulunmasının sebebi nedir?

Teşekkür ederim.