| Komisyon Adı | : | (10 / 124, 226, 320, 321, 336, 601, 637, 958, 1055, 1126, 1127, 1128, 1129, 1130, 1131, 1132, 1133, 1134, 1135, 1136, 1137, 1138, 1139, 1140, 1141, 1142, 1143, 1144, 1145, 1146, 1147, 1148) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 21 .01.2015 |
İSMET UÇMA (İstanbul) - Çok teşekkür ediyorum Başkanım.
Önce Genel Müdürümüze çok teşekkür ediyorum. Gerçekten ben bu kadar mesafe aldığımızı bilmiyordum, çok güzel bir rapor. Biraz önce verilen istatistikler gibi eğer eksiltili ve çoğaltılı değilse şayet -onları da inşallah şey yapacağız- çok güzel. 2008'den önce yani daha doğrusu bizim hükûmetlerimizden önce Türkiye'de sadece kadına yönelik değil, kadın ve diğer unsurların tamamına yönelik ciddi istatistikler olmadığı için, şimdi biz bu istatistikleri tutup gün yüzüne çıkardığımız için fazla gibi gözüküyor ama dünya geneliyle bunları örneklememiz gerekiyor. Bütün örnekleriniz Avrupa'dan yani Batı'dan. Mesela niye Balkanlar yok, niye Orta Doğu yok, niye Orta Asya yok, niye Doğu blokları yok? Şimdi, dolayısıyla, biz bütün dünyanın envanterini bu anlamda ele alırsak zannediyorum çok daha iyi bir şey yapmış oluruz.
Hakikaten de bu biraz önce arkadaşa söylediğim espri değildi. Bir yıl içerisinde neler oldu? Üniversite sayılarımızda artışlar oldu. Eğitim merkezlerimizde eğitime tabi tutulan insanların sayısı arttı. Diyanet İşleri Başkanlığımız devreye girdi. Daha aktif olmalı bakınız. Yani bu işi Diyanet İşleri Başkanlığıyla entegre hatta burada başka dinî cemaatlerin ve grupların önderleriyle entegre çözmek durumundayız. Niçin biliyor musunuz? Bunu şunun için çok önemsiyorum: Sevgili Başkanım, bizim kaynaklarımızı arındırmamız gerekiyor. Bütün sorun oradan çıkıyor. Ben "yeni bir başlangıç, bir Rönesans" derken... Keşke olsaydı Ruhsar Hanım şey yapmadı, ona fazla "ümitvar olmadığını" söyledi ama hayır bazen bir toplum tek bir insanın, tek bir adımıyla değişip dönüşebilir. Halil Cibran'ın sözünü sürekli anlatıyoruz: "Nasıl bütün bir ağacın sessiz bilgisi olmadan dalın ucundaki bir yaprak sararmaz ise, topunuzun katkısı olmadan bir toplumda suç işlenemez." Bu kadın olur, erkek olur, hayvana eziyet olur, çocuğa şiddet olur, sosyal olur, siyasi olur, psikolojik olur, ekonomik olur, ayrı bir konu. Benim özellikle buna ilave etmek istediğim şey şu: Şimdi, Diyanetle irtibatlı gidildiğinde o bahsettiğim... Mesela altmış yılını birlikte geçirmiş ama birbirine şu saydığımız unsurlardan hiçbirisini uygulamamış örnek ailelerin hatıraları, ajandaları, belgeselleri çok katkı verebilir diye düşünüyorum. Yani fevkalade önemli bu. Tarihten idol, sembol olabilecek insanlar, günümüzde yaşayan insanlar ve hakikaten yani ombudsman mahallede, ilçede, çevrede ombudsman oluşturup... Çünkü bakın, beyefendi geçici hiddete kapılmış olduğunda, hanımefendi de bunu değerlendirdiğinde, örneğin sabah kahvaltısını yaparken ya, işte "Yüzüme baktın, psikolojimi bozdun." diye karakolu aradığında altı ay uzaklaştırma alıyorsa burada başka bir gerginliğe sebebiyet veriyoruz demektir.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Öyle bir şey yok, keşke olsa.
İSMET UÇMA (İstanbul) - Var var.
KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRÜ GÜLSER USTAOĞLU - 6284 kapsamında maalesef oluyor bu tür kararlar.
İSMET UÇMA (İstanbul) - Bununla şunu demek istiyorum Sevgili Genel Müdürüm: Butonları biz örnek aile ve insanlardan oluşturabiliriz, "mahallenin namusu" diye bir şey geliştirebiliriz. O mahallede birisine yönelik bir şey yapılıyorsa herkes ona sahip çıkar ve hakikaten de yapanı neredeyse ifna eder, tabii, o da bir şey olur.
Efendim, bakınız, yeryüzünde ilk şiddet olayı kadın-erkek arasında olmamıştır, erkek-erkek arasında olmuştur. Şimdi, bunları niye söylüyorum? Buralardan doğrusu yeni vizyonlar yakalayalım için söylüyorum. Yani Kur'an'da geçmeyen ama Tevrat'ta geçen Habil-Kabil, onlar aslında insanoğlundan 2 kişidir. Habil-Kabil hadisesinde 2 erkek şiddet kullanmıştır. Peki, orada şiddeti kullanma nedenleri nelerdir? Şimdi bütün bunların incelenmesi gerekiyor. Biz şiddet nedenlerini konuşuyoruz, araştırıyoruz ve sonra ona ilişkin çözüm önerileri sunuyoruz. Ama bakınız, kadim medeniyetleri, kadim kutsalları arındırmayı hiç denemiyoruz, bunu mutlaka denememiz lazım. Bu süreçte -işte Diyanet derken, vurgu yaparken onun için söylüyorum- orada oluşacak bir heyetle birlikte süratle bunların gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani sonradan insanlar eliyle müdahale edilerek bozulan Tevrat'ta, İncil'de ve bozulan, muharref hâle getirilen -mana olarak, lafız olarak değil- Kur'an'da ve hadislerdeki olguyu temizlememiz gerekiyor arkadaşlar. Başka türlü bu sorunu çözme imkânımız yok. O itibarla en başlangıçta bunları söyledim. İnşallah buna ilişkin önerilerimi muttasılan bıkmadan, usanmadan ben sıralamaya devam edeceğim.
Bakınız, şu an oluşturduğumuz bütçede -sizi kutluyorum, tebrik ediyorum, hamdolsun, başarıda her bireylerimizin ayrı ayrı millet olarak, siyasi partiler olarak da katkıları var kuşkusuz- kimi Afrika ülkelerinin bütçesinden büyüksünüz. O hâlde bunu çok rantabıl, çok verimli kullanmanın yollarından birisi de yani konuyu iyi tahlil edip... Olay şu: Yani tespitte bulunmak -bunun için düzeysel yaklaşamayız- teşhis koymak ve sonra tedaviye başlamak ve "Hangi kurumlarla irtibatlı olacağız, ne yapacağız, nasıl yapacağız, kiminle yapacağız?" sorularına da ciddi cevap üretmemiz gerekiyor ve kısa zamanda -zaman, periyod kısa falan ama- buna yeni bir filozofi katıp, yeni bir konsepte bütün dünyaya örnek olabilecek durumda bunu yaygınlaştırabileceğimizi düşünüyorum. Ben o konuda çok ümitvarım. Önemli olan teori temellerini oturtmak: Zaten hamdolsun paramız çok, insan kaynağınız gayet iyi, uluslararası ilişkilerde çok iyiyiz ama dünya envanteri bizim için önemli.
Peki, çok teşekkür ediyorum, yüreğinize sağlık, sağ olun, saygılar sunuyorum.