| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Tarım ve Orman Bakanlığı b)Orman ve Su İşleri Bakanlığı c)Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu ç)Orman Genel Müdürlüğü d)Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü e) Meteoroloji Genel Müdürlüğü f)Türkiye Su Enstitüsü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 13 .11.2019 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanın yerinde olmak istemezdim. Önce bir teşekkür edeyim kendisine çünkü bir emekle bir çalışma getirilmiş, bize sunuluyor, katılsak da katılmasak da emeğe teşekkür etmemiz gerekiyor ama yerinde olmayı asla istemezdim. Yoksullaşan, hatta tarımsal anlamda çok daha fazla yoksullaşan bir ülkenin bakanı olarak orada oturmanın ne demek olduğunu sanıyorum en iyi kendisi biliyordur.
Gıda güvenliğimizi garanti altına almak, altını çizerek söylüyorum, ülkemiz için aynı zamanda bir millî güvenlik meselesidir. Temel tarım ürünlerinde dışa bağımlılık en az savunma sanayisinde dışa bağımlılık kadar tehlikeli ve riskli bir durumdur.
Sayın Bakan, siz silahları teslim ettiniz, farkında mısınız? Eğer savunma sanayisi kadar riskli bir yol yürünüyor ise burada tümüyle dışa bağımlı bir tarım ekonomisi yaratarak silahları teslim etmişsiniz. Bu sözler bana ait değil, Sayın Cumhurbaşkanına ait. Sayın Cumhurbaşkanının bu sözlerine de tamamıyla katılıyorum. Tarımsal anlamda millî ekonominiz zafiyet hâlindeyse ciddi anlamda risk altındasınız. Nasıl bir risk altındasınız, örnekleriyle vereyim, şimdi itiraz edersiniz. Tozpembe bir Türkiye çizdiniz bize. Galiba, bizim baktığımız pencere ile Sayın Bakanın gözlükleri arasında bir fark var.
Ekmeklik buğday ithalatı her ay sürekli artış gösteren bir Türkiye. 2019'un ilk sekiz aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre makarnalık buğday ithalatı yüzde 74 artmış bir Türkiye. Üretim maliyetlerinin artması nedeniyle dışa bağımlı tarım ekonomisi oluşmuş bir Türkiye. Şimdi, burada, siz silahları teslim etmediniz de ne yaptınız? Bulunduğunuz koltuk itibarıyla orada nasıl rahat oturacaksınız, merak ediyorum.
Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesini arkadaşlarımız defalarca dile getirdiler. Çiftçiye borcunuzu ödemiyorsunuz kardeşim. 2007 ile 2020 arasında 60 milyar dolarının üstüne yattınız çiftçinin. Açıklayın, niye vermiyorsunuz kardeşim? Yasal bir zorunluluk. Gerim gerim geziniyorsunuz "Büyüdük, koştuk, öyle yaptık..." Verin çiftçinin parasını kardeşim. Niye vermiyorsunuz?
Ülke nüfusu son on altı yılda yüzde 23 arttı, tarımsal alanlar yüzde 17 küçüldü. Tarımsal gayrisafi yurt içi hasıla azalıyor. 2015 yılından itibaren çiftçinin ödemediği kredilerde artışlar söz konusu. 106 milyar liralık borcu olan bir çiftçiden bahsediyorsunuz, "Kredi borçları rahat ödeniyor." diyorsunuz. Nerede rahat ödeniyor? Gırtlağına basılmış bir çiftçi, yanında eğer devlet memuru kefili var ise onun maaşından kesiyorsunuz. Bu hâle getirdiğiniz bir tarım ekonomisi söz konusu. Bütün bunları bir kenara bıraktım, çok teknik konular, arkadaşlar ayrıca değinirler.
Arkadaşlar, gıda güvenliğimiz yok, zehirleniyoruz bu ülkede. Topraklarımız zehirlenmiş, denizlerimiz zehirlenmiş; üstüne, yıl içerisinde yüzlerce gıda zehirlenmesi yaşanıyor büyük şehirlerde. En son bir ıspanak vakası yaşandı. Sayın Bakan diyor ki konuşmasında: "Halkın sağlığıyla kimsenin oynamasına müsaade etmeyeceğiz." Kusura bakmayın, müsaade etmediğiniz buysa, müsaade edeceğiniz nedir sizin, ben anlayamadım. Siz, parasal yaptırımları milletin canıyla karşı karşıya koyuyorsunuz. Anayasal anlamda can güvenliğimizi, bedensel güvenliğimizi ve beslenmemizi sağlamakla yükümlü olan bir hükûmet bize çıkmış, ona, buna idari para cezası kestiğinden bahsediyor. Bu yolu böyle yürürseniz tabii, alacağınız sonuç budur.
Tarım bir politik meseledir arkadaşlar. Nasıl, kadının adını kadın bakanlığından çıkardığınız gibi, gıdanın adını da tarımdan çıkardınız. Gıda ve tarım politik bir meseledir, politik bir duruştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bir dakikamı kullanmak istiyorum efendim.
"Bülent Şık" diye bir gıda mühendisi sizin bu çarpıklıklarınızı dile getirdi, insan sağlığıyla oynadığınız noktaları dile getirdi diye cezalandırdınız. Bilimsel konuşanı cezalandırıyorsunuz, ağzını açanı cezalandırıyorsunuz. Dışa bağımlı bir tarım ekonomisi hayata geçirdiniz. Umarım başka cezalandıracağınız şey olmaz çünkü ülke yeterince sizin yüzünüzden bu hâlde cezalandırılmış.
Çok teşekkür ediyorum.