| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2276) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 13 .11.2019 |
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Sayın Başkanım, tabii, siz "Konuyu dar çerçevede tutun." dediniz ama birkaç cümle ben de söylemek istiyorum, cevaben bu sözü aldım.
Arkadaşlarımız bir hamasetten bahsediyorlar. Tabii, hamasetin değişik türleri var, belki de literatürde çok fazla kullanılmıyor ama bugün Türkiye'de terörü görmezden gelmek, yine güneydoğuya atılan o havan mermilerini görmezden gelmek, herhâlde bu da susma hamaseti olsa gerek. Yine, aynı şekilde, Diyarbakır Anneleriyle ilgili hiçbir şey söylememek, herhâlde susma hamaseti olsa gerek. Sadece Türkiye Cumhuriyeti devletine söz söyleyip PKK'ya hiçbir şey söylememiş olmak, herhâlde susma hamaseti olsa gerek. Konuşurken adil konuşursanız, eğer konuşurken konuşmanızı gerçekten inandırıcı bir şekilde kurgularsanız işte o zaman size de birileri inanır. Ama maalesef, sizin söylediğiniz şeylerin ben açıkçası inandırıcılıktan uzak olduğunu düşünüyorum.
Bir de soru sormak istiyorum arkadaşlarımıza: Bir ülkede güvenlik sorunları çözülmeden demokrasi ve özgürlüğü nasıl sağlamayı düşünüyorsunuz? Siz, bugün bu ülkede kendi bölgemizde yaşananları görmezden gelerek, dünyada yaşananları görmezden gelerek, savunma sanayisini geliştiren bir ülkede ve bugün övünülmesi gereken bir durumda diyorsunuz ki "Silaha karşıyız, savunma sanayisinin gelişmesine karşıyız." Barış Pınarı'na laf söylüyorsunuz. Biz, bugün, oraya gerçekten o atılan havanlar yüzünden girmedik mi? Ülkemizin huzurunu sağlamak için girmedik mi? Olayları değerlendirmede ben ciddi bir eksiklik olduğunu açıkçası görüyorum.
Bir de bunun yanında şunu da söylemek istiyorum ki Azerbaycan'la ilgili laflar söylüyoruz, sözler söylüyoruz. Bugün, Azerbaycan dediğimiz ülke gerçekten bizi her türlü olayda destekleyen bir ülke, terör konusunda da destekleyen bir ülke. Azerbaycan'ın ülkemize yaptığı, Türkiye'ye yaptığı bu desteği görmezden gelip ardından da yine aynı şekilde, kendi toprakları işgal edilmiş bir ülkenin kendi savunma sanayisini geliştirmeyi görmezden gelip "demokrasi ve özgürlük" -tırnak içerisinde demokrasi ve özgürlük- diyerek bu ülkeye laf söylemeye çalışmak, yine aynı şekilde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne laf söylemeye çalışmak önyargıdan başka bir şey değil.
Yani şunu söylemek istiyorum ki Türkiye, bugün, gerçekten uyguladığı politikalarla hem kendi halkına sahip çıkıyor hem kendi ülkesine sahip çıkıyor hem de kendi ülkesinde barışı geliştirmeye çalışıyor, o yüzden de biz bugün "Barış Pınarı Harekâtı" adını verdik o harekâtın adına. Önümüzdeki dönemde de inşallah, barış içerisinde yaşamaya devam edeceğiz ama kiminle biliyor musunuz? Kürtler ve Türklerle birlikte, PKK'yla asla değil.