KOMİSYON KONUŞMASI

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) - Sayın Başkan, milletvekillerim, Sayın Bakan; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yeni bir bütçe dönemindeyiz. Gönül isterdi ki sanata, sanatçılara hak ettikleri değerin verildiği, yurttaşlarımızın sanatın her türüne kolaylıkla ulaşabildikleri düzenlemelerin yapıldığı bir bütçeyi konuşalım. Ne yazık ki olmadı.

Alışılageldiği üzere emeğin, sanatın, sanatçının ve halkın, sanat hakkının hiçe sayıldığı bir bütçeyle karşı karşıyayız.

Değerli vekiller, sanat sadece salonlardan veya binalardan ibaret değildir. Unutmayalım ki sanat hayattır, siyasettir, karşı çıkıştır, itirazdır ve en önemlisi de emektir. Dolayısıyla sanatçılar, ürettikleri toplumsal değer ve farkındalık bakımından kültür emekçileridir.

Kültür alanının on yedi yıldır sistemli biçimde dönüştürüldüğüne, baskı altına alındığına ve tek tipleştirilmeye çalışıldığına şahit oluyoruz. Günümüzde yaşanan toplumsal çöküntünün temelinde, emekten ve dolayısıyla kültürden yoksun politikalar yatmakta.

Cumhuriyetimizin yapı taşı olan kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarabilmek ve düşünmektir. Oysa mevcut anlayış, kültür alanını topyekûn ideolojik bir alan gördüğü için kendi tekeline almaya çalışmakta, yükselen itirazları da yasal düzenlemelerle bastırmaktadır. OHAL kararnameleriyle başlayan süreç bunun en acı örneğidir.

İktidar, sanat emekçilerinin özlük hakları başta olmak üzere sanat alanını kendi çıkarları ekseninde değiştirdi. Örneğin, TRT sanatçılarına yapılanları anımsatmak isterim. Bildiğiniz gibi 169 TRT çalışanı ihtiyaç fazlası personel sınıfına sokularak kurumdan uzaklaştırıldı. Bir sanatçının Tarım ve Orman Bakanlığına, bir prodüktörün Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına atanması mümkün hâle getirdi. Başka bir ifadeyle sanatçılara "Ya bendensin ya da sürgündesin." denildi. Tabii ki müdahale sadece TRT'yle sınırlı değil.

Kurumların içi boşaltıldı. Devlet kendisine bağlı tiyatrolarda, repertuvar oluşturma görevini sanat yönetmeninden alıp sanatla yakından uzaktan ilgisi olmayan bir bürokrata verdi. Hâliyle devlet tiyatrolarında sansür olağan hâle geldi. Örneğin, Ayşe Emel Mesci'nin "Martı" oyunu sahneye konulamadan yasaklandı.

Konuyla ilgili Sayın Bakana soru önergesi verdim, gerekçesini sordum, yanıt bile alamadım.

Valiler, kaymakamlar ve hatta il millî eğitim müdürleri bile tiyatro oyunlarını sansürler oldular.

Öte taraftan kültür, sanat emekçilerinin özlük hakları kanayan bir yara. Bakın, Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi ile Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünde görev yapan "süre sözleşmeli" personelin mağduriyeti sürüyor. Geçtiğimiz ocak ayında Twitter'dan "Sanatçılara müjdeli haberim var." paylaşımını yapmıştınız Sayın Bakan. Üzerinden tam on bir ay geçti, 2.500 civarında yevmiyeli sanatçının mağduriyeti ne yazık ki giderilemedi.

Yevmiyeli kültür emekçilerinin aylıklı çalışmalarına imkân sağlayan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi 28 Aralık 2018'de, ilgili yönetmelikler ise mayıs ve haziran aylarında yayımlanmıştı. Bu gecikmenin neden kaynaklandığını ve bu mağduriyetin neden giderilmediğini öğrenmek istiyoruz.

Bu arada, hazırlanan yönetmelikler de bir başka mağduriyete yol açtı. İnanması güç ama Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünde çalışan sanatçılara üniversite zorunluluğu getirildi. Oysa geleneksel sanatlar alanında çalışan çoğu sanat emekçisi alaylı olduğu için işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıldı.

Yine, sanat kurumlarında idari sözleşmeli olarak görev yapanlar da asgari ücretin bir tık üzerindeki maaşla çalışıyorlar. Bakanlık emekçilerinin yaşadığı mağduriyeti giderecek misiniz? Bunu merak ediyoruz Sayın Bakan.

Sayın Bakan, Kültür Bakanlığının personel rejimi sınıfta kaldı. Devlet Tiyatroları 2010'dan beri kadrolu sanatçı, rejisör almıyor. Biliyorsunuz değil mi bunu da? Yaklaşık 800 olan kadrolu oyuncu sayısı şu an 450 civarında.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın İlgezdi, lütfen, tamamlar mısınız.

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) - Birçok oyun yevmiyeli oyuncularla oynanabiliyor. Bu modern kölelik değilse nedir?

Öte taraftan "bütçe yetersiz" denilerek turnelerin iptal edildiğini biliyoruz. Bu, sansürün başka bir versiyonu değilse nedir?

Durum böyleyken Devlet Tiyatrolarının hâlâ 12 bölgede hizmet vermesinin on yedi yılda yeni bölge açılmamasının gerekçesi nedir? Basında 6-7 yeni bölgenin açılacağı ifade edildi. Oysa bırakın yeni bölge açılmasını boşalan kadrolar doldurulmadığı için mevcut bölgeler kapanmak üzere.

Yine, özel tiyatrolara verilen destek çok yetersiz. Tahsis edilen salonların kiraları ise astronomik düzeyde.

Yine, sansür ve baskı alabildiğince yayılmış durumda. Oyun yazarlarının, rejisörlerin, oyuncuların en küçük eleştirel ya da muhalif görüşü soruşturma, kovuşturma olarak kendilerine geri dönüyor.

Sinemanın durumu da iç açıcı değil yine. "Yerli ve millî" diyorsunuz, film desteklerini kıstıkça kısıyorsunuz. Verilen desteklerin de kimlere ve hangi kriterlere göre verildiğini bilmiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) - Ben, kadın olarak bir dakika daha ayrıcalık istiyorum.

BAŞKAN - Maalesef çok bekleyen var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Pozitif ayrımcılık yapın.

BAŞKAN - Bekleyen çok da kadın vekil var. Hepsine...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hepsine yapalım.

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) - Ben rica ediyorum sizden.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Başkanım, kadınların hepsine birer dakika ek süre verebilirsiniz.

BAŞKAN - Buyurun.

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) - Sayın Bakan, Sinema Genel Müdürlüğünün desteklediği filmlerin ulusal ve uluslararası festivallere katılımını, varsa aldığı ödülleri takip ediyor musunuz?

Desteklenen kaç film, kaç ödül aldı? Açıklarsanız memnun oluruz.

Kıyıya köşeye atılmış, üvey evlat muamelesi yapılan koroları gördükçe de üzülmemek mümkün değil. Ödenek olmadığını söylüyorsunuz. Bunu yük mü görüyorsunuz?

Yine, yıllardır kanayan yara hâline gelmiş bebek ve çocuk oyuncular konusunda ne düşünüyorsunuz?

Kütüphanelerle ilgili: 15 Nisan 1946 yılında kurulan Millî Kütüphaneyi 703 sayılı KHK'yle işlevsizleştirdiniz. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğüne bağlı bir daire hâline getirdiniz. Aslında millî hafızayı sildiniz. Diğer taraftan, tarihî kütüphaneleri boşaltan Bakanlık olarak tarihe geçtiniz.

Kültür ve Turizm Bakanlığının bir diğer önemli görevi ise Anadolu'nun binlerce yıllık tarihî mirasına sahip çıkmaktır. Oysa tarihî eserleri "üç beş çanak çömlek" olarak görenlerin olduğunu görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) - Tarihî eserlere ilişkin kayıtlarla ilgili bilgi edinme talebime ne yazık ki "kaydı tutulmamaktadır" diye cevap verdiniz. Bunun da bilgisini öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.