KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Bakanım, şahsınızda bütün heyete saygı sunuyorum.

Başkanım, şiiri seviyorsunuz değil mi?

BAŞKAN - Ben seviyorum, Sayın Bakanım da sever.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bizim kültürel olgulara dair duruşumuzu ifade eden hoş bir dörtlük var, onu burada sizinle paylaşmak istiyorum.

"Delinse yer, çökse gök, yansa, kül olsa dört yan,

Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.

Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan,

Ölümlerle eğlenen tunç yürekli milletiz."

Muhteşem ifadeler, değil mi Başkanım? Hakikaten biz bu kıvamda bir milletiz ve kültürel olgularımızı hak, adalet üzerine inşa etmişiz, ahlak üzerine inşa etmişiz ki bir mütefekkirimiz çok hususen bu mevzuyu dile getiriyor ve diyor ki: "Her millet, medeniyetin hususi bir sahasında öne çıkmıştır." Sayıyor milletlere ait öne çıktıkları özellikleri, Türk milleti için ise "Ahlakta mütebâriz hâldedir." diyor. Bizim kültürel olgularımız hakikaten ahlak miyarı üzerine inşa edilmiştir. O yüzden, bulunduğumuz her zeminde, orayı terk ettikten sonra aranan bir millet olmuşuz.

Bakınız, yakın zamanda Sırbistan'a gittik. Sevgili Bakan Yardımcımız da oradaydı, beraberdik ve orada TİKA'nın yaptıklarını da gördüm. Bu arada parantez içerisinde onu söyleyeyim, Bakan Yardımcımıza da hususen teşekkür ediyorum, çok ilgilendi, bu işlerle uzun yıllara sâri... Sırp kökenli çok sayıda insanla görüştük ki bize müthiş bir muhabbet besliyorlar. Sebep, geçmişte oralara zerk ettiğimiz, enjekte ettiğimiz yaklaşımlardır arkadaşlar. Kültürel değerlerimizin orada ne derece kalıcı, etkili olduğunu gösteren bir şey bu. Şimdi, Değerli Bakanım, Sırbistan'dan sonra Türkmenistan'a gittim ben. Orada da özellikle Bakanlığımızın bir güzel hâlini müşahede ettim. Nedir o? Siz burada sinemaya dönük notlar düşmüşsünüz. Bunu aynelyakin bizzat gözlemledim. Nasıl gözlemledim? Bizde ağız farkı var, lehçe farkı var. Evet, Türkçe konuşuyoruz ama birbirimizi çoğu zaman anlamaktan uzak kalabiliyoruz. Oysa şu filmler var ya, yaptığınız bu hizmetler, onlar oradaki genç jenerasyonda öylesine bir tesir peydah etmiş ki Değerli Bakanım, genç jenerasyon tıpkı bizim buradaki gibi İstanbul ağızıyla, İstanbul lehçesiyle Türkçe konuşuyor. Böylesine bir önemi var sinemanın, yaptığımız televizyon dizilerinin. Dolayısıyla buraya çok daha muhkem yönelmek lazım diye düşünüyorum. Bu yaptıklarınızdan dolayı, bu çalışmalardan dolayı Bakanlığımıza ben teşekkür ediyorum.

Vakıflar çok mühim, bizim için çok mühim, benim için çok mühim, dadaşlar için özel anlam ifade ediyor. Çünkü "vakıf" kavramını zemine inşa eden Erzurum olmuştur, Erzurum coğrafyası olmuştur, Pasinler olmuştur, Halil İbani olmuştur, esaslı bir dadaştır, ilk vakıf senedini imzalayan, yazan isimdir. O yüzden de sağ olsun Vakıflar Genel Müdürümüz takip ediyor, uzun yıllara sâri bir gayretimiz var. Vakıflar Haftası'nın kutlamalarını inşallah Pasinler'den başlatacağız ve Halil İbani'ye dönük de bir çalışma var, anıt çalışması, Değerli Bakanım, sizden istirhamımız bir an önce bunun bitirilmesi. Hakan Çavuşoğlu Bakanımız bir özel gayret koydu, zannediyorum ki sona da geldik, inşallah taçlandırmak size nasip olsun güzel Bakanım.

Uzatmıyoruz dedik, değil mi?

Peki, efendim, ben, tabii, bir şey daha söyleyeyim, Erol Hocama söyledim, onu özellikle söylemem lazım, Erol Hocama dedim ki...

BAŞKAN - Sen Erol Hocamı çok seviyorsun.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Erol Hocama hak vereceğim, bir mevzuda hak vereceğim, bu çok mühim. Burada Ebubekir Bey hakikaten nitelik abidesi bir kardeşimiz, çok eskiden beri tanırım ben, hakşinastır, bulunduğu yerde vazifesini bihakkın yapan kardeşimizdir, asla kimseye haksızlık düşünmez, o kıvamda bir kardeşimiz. Ateş düştüğü yeri yakıyor, Sevgili Hocam, çok net. Bakın, burada somut örnek, birçoğunuz şahit oldunuz hadiseye, burada yaşadık, şu zeminde yaşadık. Bütçenin geneli üzerinde konuşurken çok net bir biçimde kıyas yaptı, kim yaptı? Uğur Aydemir yaptı ve asla ve kata asgari ücretlilerle dalga geçmeyi, onları hafife almayı, bırakın yansıtmayı, aklından bile geçirmedi ama bir televizyon kanalı ne yaptı? Adamcağızı linç etti.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, nasıl oluyormuş?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Arkadaşlar, size gelince...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Nasıl oluyormuş?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bakın, ben burada Ebubekir Bey'i suçlamıyorum ki.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Biz onu her gün yaşıyoruz, her gün.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, efendim, siz o taraftan görüyorsunuz onu, hele bir de bu tarafa gel de gör bak, neler yapılıyor.

Ben bayramda bir konuşma yaptım İstanbul seçimleri üzerine, bir not düştüm, basit bir not, günlerce linç edildim ben o sosyal medyada, televizyonlarda.

BAŞKAN - Evet Sayın Aydemir, bitirelim lütfen.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Dolayısıyla Erol Hocam, dediğine katılıyorum ama burada kabahatli Ebubekir Bey değildir, biraz kendimizi sigaya çekelim, burada özeleştiri yapalım.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Size bir gün oluyor, bize her gün oluyor, her gün.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Arkadaşlar, bütçemiz hayır uğur getirsin inşallah, bereketli olsun; hepinize saygı sunuyorum.