KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu raporu hazırlayan bürokrat arkadaşlara ben teşekkür ederim, Komisyonda da teşekkür etmiştim. Birçok soruna değinmişler zaten, ortaklaştırdık biz bu sorunları ama Sayın Başkanımın da az önce söylediği gibi biraz somut önerilerle de gidebilmek adına rapora büyük oranla iştirak etmekle beraber birkaç öneri ve şerhi de eklemiştim. Tam da bizim buradan somut bir karar alabilmemiz lazım. Mesela, Adalet Bakanlığımıza demeliyiz ki: "İşte, Sağlık Bakanlığıyla tekrar bir araya gelip bu cezaevlerindeki doktor bulunmasına ilişkin protokollerin yenilenmesi gerekir." Yani şimdi, bin mahkûma 1 doktor mesela, "500 planlanıyor, yeniden oturduk." dedi Sayın Genel Müdür Yardımcımız ama 500 bile yeterli olmayacaktır, daha makul sayıda bir doktorun bulunması, özellikle bütün branşlardan anlayan aile hekiminin ve şöyle bir şey daha olması lazım: Diş şikâyetleri çok yoğun, diş hekiminin de -1 yeterli değil- daha fazla olması lazım. Diğer branşlar dönüşümlü oluyor, o kurtarıyor gibi geliyor ama böyle somut olarak da zaten istatistiki rakamlar alındıktan sonra hangi doktora ihtiyaç varsa bu yönde Adalet Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının yeniden bir araya gelmesi şart görülüyor.

Onun dışında, şimdi, ziyaret saatlerinde bir somutlaştırma gerekiyor. Yani "yarım saat ile bir saat arasında" diyoruz ya görüş saatleri, bazı yerlerde yirmi dakika, yirmi beş dakika uygulanıyor, onun yarım saatten aşağı uygulanmaması şart ama bazı yerler yarım saat, bazı yerler kırk beş dakika, bazı yerler de bir saat uyguluyorlar, uygulamalarda da farklılık var. Aslında biz bunun sebebini biliyoruz, oradaki personel yetersizliği veya cezaevlerinin yoğunluğunun fazla olması o saati geriye çekiyor ama bu uygulamadaki adaletsizliğin de giderilmesi lazım ve bence bir saat olarak belirlenmeli, herkese de üst düzeyden uygulanmalı. Çünkü şöyle söylüyorlar mahkûmların çoğu: "Bizim ailelerimiz iki günlük yoldan geliyor, gidiş gelişle çok uzaktan ve biz sadece yarım saat görüşebiliyoruz. Bu da yetmiyor." O yüzden onun en azından bir saate sabitlenmesi gerekir.

Yasaklı olmayan yayınlara dair de bir keyfî engellemenin olduğunu görüyoruz. Yani bir yayın yasaklı, sol yayın mı, sağ yayın mı, günlük gazete mi, şu mu, ceza idaresi bence buna bakamaz, yayında yasak yok ise bunu geciktirmeden vermesi lazım.

BAŞKAN - Lüzumu yok.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Ha yasak varsa vermez, yasak vardır. Bu somutlaşmalı bence, uygulama birliği burada da olmalı.

Bu "kelepçeli muayene" deniyor, biz burada çok sıkıntı yaşıyoruz aslında. Kelepçeli muayenede doktora bırakıyorlar işi, doktor "Kelepçesiz muayene istiyorum." dediğinde hem jandarmayı çıkarıyor hem kelepçesiz muayene yapabiliyor ama tabii, doktor kendisinden çekiniyor, "Bir şey olur." diyor, jandarma kendisinden çekiniyor, "Yüksek bir yerde olur, atlar camdan, kaçar, benim sorumluluğum var." diyor ama burada yine mutlaka böyle kalem kalem çok hassas bir uygulama birliği sağlanmalı. Yani "Önce şu sorulur, doktor tutanak altına alır bunu, mahkûmun beyanı alınır bu noktada." vesaire diye bir ayrıntılandırılırsa burada da daha güvenli, daha sağlıklı, daha insani bir uygulama birliği sağlanabilir.

Okula giden çocuklar için hafta sonu görüşü mutlaka konulmalı, bunu mutlaka yazmalıyız. Yani okula giden çocuklara mutlaka hafta sonu görüşü yapılmalı.

Başka atladığım husus var mı, hemen bitireceğim. Bir de tabii, Vekilim de söyledi, infaz koruma memurlarının durumu mutlaka iyileştirilmeli yani güvenlik sınıfına alınmalı, ek göstergeleri verilmeli. Çok zor koşullarda iş yapıyorlar, bunlar ortada, hepimiz biliyoruz. Bir de bunlar arasında sözleşmeli-kadrolu farkı var, bu fark da mutlaka giderilmeli.

Son olarak, aramalarda daha özenli davranılmalı. Keyfî aramaların sık yapıldığı, bunun da bir psikolojik baskı aracı olarak kullanıldığı; işte, oyun oynayan mahkûmların oyunundaki parçalarının alındığı arama sırasında falan... Bu aramalar da mesela yapılacaksa böyle bir arama bir sabite bağlanmalı -tabii, saat bildirilmez içeriye- amma velakin arama sırasında da belki bir kamera görüntüsüyle bazı şeyler tespit edilmeli ki hem bir suç unsuru varsa onlar tespit edilebilir hem de oradaki memurun keyfiyeti engellenebilir; böyle bir uygulama birliği de olabilir.

Onun dışında, rapordaki birçok husus ortaklaştırdığımız hususlar; bunları somutlaştırıp Komisyonumuz olarak Bakanlığımıza öneri olarak sunarsak biz daha sağlıklı yol alabiliriz. Sayın Başkanımızın dediği gibi, Komisyonumuz gerçekten uyum içerisinde çalışıyor. Eskiye nazaran cezaevleri iyi mi? Tabii ki iyi. Çünkü tarih ileriye doğru gider, geçmişe doğru değil; iyi olur ve burada Hükûmetin katkısı vardır, muhalefetin katkısı vardır.

BAŞKAN - Doğru, hepimizin.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Hepsi bir bütün ama gerçekten şu bilinçle çalışıyoruz Komisyonumuz olarak: Biz parti farkı gözetmeksizin bir insan hakkı ihlaliyse neden yaptığına, düşüncesine bakmaksızın bunun takibini yapıyoruz -"Biraz geriden geldik." diye benim yokluğumda şikâyetler olmuş "Daha çok cezaevine gidelim." diye, ki o toplantıdan ben erken ayrılmıştım- takip etmeye çalışıyoruz ve ortaklaştırmaya çalışmamızdan belki biraz oldu bu. Bütün arkadaşlarımızın katkısıyla hep beraber uyduralım da gidelim diye; yani bu arkadaşımızın vakti uymadı, o zaman hadi bugün değil, bu haftaya bırakalım şeklinde iyi niyetli bir iradeydi o. Bundan sonra da Sayın Başkanımızın da dediği gibi çalışmalarımızı sıklaştıracağız ama olumlu sonuç alabilirsek şu raporlar sonrasında takiple beraber, gerçekten cezaevlerindeki hak ihlallerinin ciddi bir kısmının hani az da olsa engellenebilmesi yönünde bir adım atmış oluruz.

Ben Komisyonumuzdaki arkadaşları tekrar saygıyla selamlıyorum, bürokrat arkadaşlara da teşekkür ediyorum ve özellikle bizimle bütün cezaevlerini dolaşan Genel Müdür Yardımcımıza ki hemen bizden önce kalmadı gitti, bir sonraki cezaevine gitti. Biraz şey gibi oluyor tabii bu, hani askerî denetlemelerdeki gibi "Aman eksik kalmasın" gibi oluyor ama emek harcıyor.

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Olmazsa bir sonrakine habersiz gideriz.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Onu da mutlaka yapabiliriz ama onun gitmesi bile, sonrasında bizim gitmemiz bile bir cezaevi idaresinin kendisine çekidüzen vermesine, keyfî uygulamaları düzenleme yönünde ufacık da olsa bu ziyaretlerin bir katkısı oluyor.

BAŞKAN - İşte, siyasi denetim dediğimiz de zaten bu oluyor.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Ben o yüzden bu katkıya dâhil olan herkese teşekkür ederim.

BAŞKAN - Evet, Sayın Hakverdi çok teşekkür ederim.