| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | A)KANUN TEKLİFLERİ 1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Millî Eğitim Bakanlığı b)Yükseköğretim Kurulu c)Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ç)Yükseköğretim Kalite Kurulu d)Üniversiteler e)Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü f)İTÜNOVA Teknoloji AŞ |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 15 .11.2019 |
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, YÖK Başkanım, değerli bürokratlar, değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Sayın Bakanım, çalışmalarınızı dikkatle takip ediyoruz. 2023 Eğitim Vizyonu çalışması, müfredat, mesleki teknik eğitim, öğretmen yetiştirme gibi konularda yaptığınız atılımları çok beğeniyoruz, destekliyoruz. Bazı eleştireceğimiz şeyler var ama onlardan şimdi bahsetmek istemiyorum, orada da daha dirayetli bir tutum takınacağınızı bekliyoruz.
Ben Bilkent Üniversitesinde otuz yıl hocalık yaptığım için daha çok YÖK hakkında konuşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi YÖK, 12 Eylül darbesinden sonra üniversiteleri disiplin altına almak amacıyla kuruldu. Bu nedenle, uzun yıllar, özellikle, özgür üniversite talep eden her kesimin eleştirilerine maruz kaldı. En çok eleştirenlerden birisi de AK PARTİ'ydi ancak ilerleyen zaman içinde iktidar YÖK'ü teslim alarak kullanmaya başladı ve iktidar açısından özgür üniversite talebi de bitti. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ise üniversiteler YÖK'ten çok Cumhurbaşkanlığına bağlandı. Rektörlüklere doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atama usulü getirildi. Liyakat ve akademik yetkinlik yerine, siyasi iktidara yakınlık ve biat etme öne çıktı. Hatta, öyle ki bir ara, rektör olmak için profesör olma şartı kaldırıldı, iki ay sonra tekrar kondu. Bir gün birileri Sayın Cumhurbaşkanımızı ikna etti "Yardımcı doçentliği kaldırın, dünyada örneği yok." dedi. YÖK çıkıp da "Amerika'da buna asistan profesör denir, her üniversitede vardır." diyemedi. Onun yerine "Acaba ne yapsak da Sayın Cumhurbaşkanımızı razı etsek?" diye formül üretmeye çalıştı. Sonuçta, yeni bir isim bulundu "doktor öğretim üyesi" denildi, sadece adı değişmiş oldu.
Kolayca izin verilen vakıf üniversitelerinin pek çoğuysa -üstü kapalı- özel üniversitelere dönüşmüş durumda. Sayın Cumhurbaşkanı bile 18 Ekim 2019'da yaptığı konuşmada "Adı vakıf ama ticari gibi çalışıyorlar." dedi. Ama bu üniversitelerinin pek çoğunda iktidara yakın isimlerin vakıf mütevelli heyetlerinde olduklarını söylemedi. Bu yüzden bu üniversiteleri denetlemekle görevli YÖK'ün gücü yetmiyor.
Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum: Lütfen, YÖK'e ve üniversitelere siyasilerin müdahale etmesine, ağırlık koymasına müsaade etmeyin; siz de müdahale etmeyin. YÖK'ü tamamen yetkin akademisyenlere bırakın, onların rahat çalışmalarının yolunu açın, onlardan hesap sorma hakkınız olsun Sayın Cumhurbaşkanım; aksi hâlde, 18 Ekimde yaptığınız konuşma gibi, kendi yaptıklarınızı kendiniz de beğenmez duruma düşersiniz. Sayın Cumhurbaşkanım, sadece siz değil artık veliler de, öğrenciler de uyandı. Öğrenciler kendilerine faydalı olmayacak, kendilerini meslek sahibi yapmayacak, bitirince iş bulma olanağı vermeyen bölümlerde okumak istemiyorlar. Dünyada üniversitelerin en övündükleri husus, mezunların okulu bitirdikten sonra iş bulma istatistikleridir; bizde öyle bir istatistik maalesef yok. YÖK'ün yaptırdığı ankete göre de öğrencilerin üniversite tercihlerinde rol oynayan birinci faktör, istihdam imkânları çıktı. YÖK, mezunları iyi yetişmeyen, iş bulamayan bölüm ve fakültelere bugüne kadar ne yaptırım uygulamıştır? Kontenjanlar boş kalınca rektörlerimiz ve yeni YÖK dâhiyane bir yol keşfettiler, yabancı öğrenci kotalarını kaldırdılar. Dünyanın her ülkesinden neredeyse herkesi üniversitelerimize doldurmanın yolu açıldı yeter ki lise diplomalı olsunlar. Nasılsa üniversitelerimiz çok çok ucuz, kalanını fakir halkımız vergileriyle ödüyorlar; eğitim kalitesi kaygımız da yok, hesap soran da yok.
BAŞKAN - Sayın Vekilim, tamamlayalım lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - 14 yaşından beri TÜBİTAK'tan burs ve destek almış, TÜBİTAK'ta bilim ödülleri jürisinde bulunmuş bir akademisyen olarak vakıf üniversitelerindeki değerli hocalarımızın yeşil pasaport bile alamadıklarını ifade etmeyelim.
Çok değerli vakıf üniversiteleri hocaları Avrupa Birliği projelerinde yoğun çalışıyorlar ama onları vize kuyruklarında bekletiyoruz, sonra da Avrupa Birliği projelerinde yeterince geri dönüş sağlayamadığımızı söylüyoruz. YÖK'ün bu konuda hiçbir girişimde bulunmamış olmasını hayretle karşılıyorum. Topu topu 3-4 bin doçent ve profesör kadrolu akademisyenden bahsediyoruz.
2020 yılı için 127 devlet üniversitesine ayrılan 6 milyar dolarlık bütçe Amerika'da doktora yaptığım üniversite bütçesinin altındadır, sadece 1 üniversite bütçesinin altındadır. Dolayısıyla bu bütçenin maalesef çok yetersiz olduğunu ifade ediyor, saygılarımı sunuyorum.