KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli arkadaşlar, basınımızın değerli temsilcileri; öncelikle herkesi selamlıyorum.

Tekrar hoş geldiniz Sayın Bakan. Öncelikle bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Tabii, dış politika, tek başına dış politika değildir diyerek ben sözlerime başlamak istiyorum. Birçok faktörden etkilenen bir aktör diyebiliriz uluslararası ilişkilere ve dış politikalara ve de aslında bu minvalde değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. İç siyasetimiz de karşılıklı olarak çok etkili. Ekonomimiz burada çok etkili. Dış ticaret ilişkilerimiz, dış politikayı nasıl yönettiğimizle çok çok bağlantılı ve aslında altını çizmek istediğim en önemli konu, dış politika bizim millî bir meselemizdir. Bu bağlamda da muhalefet olarak ne kadar eleştirel yaklaşsak da biz de dış politikada, uluslararası ilişkilerde ülkemizin başarılı olmasını, başının dik olmasını her zaman isteriz ve destekleriz; bunun altını çizmek istiyorum.

Şimdi, tabii, bu noktada da bizim güçlü ve zayıf yönlerimizin neler olduğu ön plana çıkıyor çünkü dış politika çok uzun soluklu ama biz şimdi tarihten gelen sürecin hepsini bugün burada değerlendiremeyiz ama bugüne baktığımızda, güçlü ve zayıf yönlerimizi değerlendirdiğimizde; şimdi içeride çok ciddi bir ekonomik sıkıntı yaşıyoruz, borç yükü altındayız ve yabancı sermayeye ihtiyacımız var, böyle bir tablonun içindeyiz. Her ne kadar savunma sanayisinde birtakım olumlu hamleler atılmış olsa da çok büyük eksikliklerimiz hâlâ var, dışa bağımlıyız savunma sanayisinde, büyük oranda dışa bağımlıyız. Elimizde -onaylamasak da bu bir güçtür- Rusya, İran, Kuzey Kore gibi ülkelerin elindeki gibi bir nükleer gücümüz de yok. Diğer taraftan tabii başka zayıf yönlerimiz, bizi zayıflatan yönlerden birisi de Sayın Cumhurbaşkanının kendi iktidarını korumak zorunda hissetmesinden dolayı, kişisel mal varlığı ve kendi ailesi ve çevresinin varlıklarını koruma isteğinin ülke çıkarlarının önüne geçmiş olması gibi noktalar var ve burada, tabii, Türkiye tarihinde ilk defa Cumhurbaşkanı ve ailesi mal varlığı ile tehdit edilmekte. Bu, elimizi zayıflatan çok önemli faktörlerden birisi.

Diğeri de -çok detayına değinmeyeceğim ama- özellikle Bakanlığımızın köklü yapısının üzerinde değişiklikler yapılması, zayıflatılması, dışarıdan, hariciye geleneğinden gelmeyen kişilerin siyasi geleneklerle yani liyakat değil sadakatle büyükelçiler olarak atanması yine bizim elimizi zayıflatan... Bu, neden elimizi zayıflatıyor Sayın Bakan? Çünkü bizim çok köklü, çok ciddi... Ki ben hâlâ çok değerli kadroları içinde barındırdığını düşünüyorum yani bu konuda onu da söyleyeyim ama buna rağmen özellikle dışarıya karşı bir şüphe ve şaibe oluşturmuştur ve Bakanlığımızın bizim diplomatik durumumuzun, ülkemizin durumunun dışarıda, nasıl diyeyim, zayıflamış olarak algılanabilme riski çıkmıştır. Bu çok önemlidir, bütün bu kriterler, tabii, bizim elimizi maalesef zayıflatmıştır, bunların altını çizmek lazım ve bir yandan ABD ve Rusya arasında sıkışmış kalmış durumdayız, diğer yandan Amerika'da Trump ve onun karşısındaki taraflar arasında oradaki kurulu düzen, Kongre, Pentagon ve oradaki sivil toplum örgütleri, lobiler, bunlar arasında bütün bu sıkışmışlığın içinde maalesef işte elimiz de zayıf.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir saniye efendim...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Başkanım 5 dakika verdiniz herhâlde, değil mi?

BAŞKAN - Bir saniye efendim, süreye bakayım. Ben de farkında değilim. Evet, bir beş dakika daha vereyim efendim.

Buyurun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Neyse, bana da bir süre uyarısı olmuş oldu.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Buyurun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ben de hemen buna göre kendimi ayarlayayım. Tabii, karşımızda çok ciddi sorunlar var. Avrupa Birliğiyle müzakerelerimiz, S400'le ilgili sorunlarımız, sözde Ermeni soykırımının tanınması iddiası, F35'leri alacak mıyız? Halkbank karşımıza ısıtılıp getiriliyor. Doğu Akdeniz, NATO, Suriye, Kıbrıs... Gerçekten işiniz çok zor Sayın Bakan, kolay değil, yani bunlarla mücadele etmek kolay değil. Ama şunun da altını çizmek lazım: Bugün bu zorlukları yaşıyorsak geçmişte dış politikada atılmış olan yanlış adımlardan kaynaklı olduğunun da altını çizmek gerekiyor.

Bir mektup krizi yaşadık Amerika'yla. Konuşuldu, çok detayına ben de burada girmeyeceğim, fazla tekrar sevmiyorum. Ben şimdi bir soru sormak istiyorum bu mektupla ilgili. Evet, "Sayın Cumhurbaşkanı Amerika'ya gitsin, gitmesin." tartışması yapıldı, eleştirdik gitmesini, bu mektubun suratlarına çarpılması gerekiyordu ama kibar kibar iade edildi, bunun da altını çizmek istiyorum. Johnson Mektubu'yla Sayın Bozkır karşılaştırmıştı ama hiçbir karşılaştırma kaldıracak durumda değil bu mektubun durumu.

Orada Hilal Kaplan Trump'a şöyle bir soru sordu, soru sorduruldu diyeceğim ben: "Kobani'yle görüşecek misiniz?" Bu soru neden sorduruldu Sayın Bakan? Alınacak olan cevap biliniyor muydu? Aldığımız cevap ne oldu? "Mazlum Kobani'yle de görüşürüm, işte Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanınızla da görüşürüm." Yani Trump'a orada Kobani ile Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanını aynı kefeye koyma fırsatı vermiş oldunuz, bunun da altını çizmek istiyorum.

Şimdi, çok önemsediğim bir konu, sürem de azaldığı için biraz seri gitmek istiyorum. Bizim için çok stratejik bir öneme sahip bir bölge Doğu Akdeniz. Tabii, Doğu Akdeniz'de şu anda içinde bulunduğumuz durum, şu an için belki biz muhalefetin de desteği, iş birliğiyle orada bir şeyler yönetilmeye çalışılıyor ama öncesinde gelen, yapılan yanlışlar ya da eksikleri de konuşmak lazım diye düşünüyorum. 2010'da İsrail'le Mavi Marmara olayında aramızın açılması; 2013'te bu Sisi'den dolayı, Sisi'nin yönetimi devralmasıyla Mısır'la alan diplomatik ilişkimizi, bütün ilişkimizi bitirmiş olmamız bizi o bölgeden tabii ki uzaklaştırdı. Aslında o dönemde bayağı hareketliydi oradaki ilişkilerimiz.

Şimdi şöyle çok hızlı başlıklarla baktığımızda, içinde bulunduğumuz durumda, orada İsrail, Güney Kıbrıs'la Münhasır Ekonomik Bölge Sınırlandırma Anlaşması imzaladı. Mısır'ın Asya ve Afrika arasında köprü konumunda olması sebebiyle 1.200 kilometre alan Arap doğal gazı boru hattına sahip olması sebebiyle İsrail için iyi bir partner durumunda. ABD devi Exxon Mobil devreye girdi. Başlıklarla geçiyorum. Sonra, ABD 6'ncı Filosu İtalyan, Fransız falan filan... Yönetimde üçlü koalisyon dönemi başladı yine ABD'nin desteğiyle İsrail, Yunanistan, Kıbrıs. En son 14 Ocak 2019'da Kahire'de Doğu Akdeniz Gaz Forumu kuruldu, biz yokuz içinde bu forumun tabii ki. Biz orada da işte yalnızlaştık. Karşımızda çok büyük bir koalisyon var. Aslında zamanında orada belki önlem almamış olmamızdan kaynaklı. Şimdi 2 tane sismik gemimiz orada araştırma yapıyorlar. Gaz bulacaklar, bulmayacaklar ama o gazı çıkaracak gücümüz var mı? Geminin personeli bile yabancı. Buradan baktığımız zaman bu gücün elimizde olmadığını da görüyoruz. Yani yine burada aslında geçmişteki yanlışlar... Yıllardır üniversitelerde bilime önem verilmemesi, teşvik edilmemesi ve bu ülkede AR-GE'ye yapılan yatırımların az olması, olmaması aslında bizim bu teknolojik alt yapıları hazırlayamamış ve Doğu Akdeniz'de de bu hazırlık içerisinde olamamamıza sebep olmuştur. Yani 2 durum var anladığım kadarıyla. Yani ya engel olunacak oradaki aramalara ya da orada gaz bulacağız ama bulsak çıkarabilecek miyiz? Hakikaten zor durumdayız. Şimdi Avrupa Birliği Konseyi de Türkiye'nin sondaj faaliyetlerine ilişkin yaptırımlar uygulamak için yasal çerçeve oluşması konusunda bir belge yayınladı.

Sonuç olarak, Doğu Akdeniz'deki bu faaliyetlere daha erken başlasaydık, görebilseydik daha doğrusu bugün bu durumda olmayacaktık. Bugün içinde bulunduğumuz durumu konuşurken bunları da değerlendirmeniz gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ben sizden tabii çok kısa bir süre isteyeceğim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.

Buyurun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Çok kısa, hemen Avrupa Birliğiyle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Bakanlığımız 29 Haziran 2011 tarihinde kurulmuştu, 2018'de Başkanlığa dönüştürüldü. Avrupa Birliği ilişkilerine ve müzakerelerine bakış açınız... Buradan zaten uzaklaştığınız belli oluyor, görülüyor, her ne kadar çok "önemsiyoruz" deseniz de açılan fasıllarda, özellikle temel hak ve özgürlükler konusunda Türkiye'nin Avrupa Birliğinin oldukça gerisinde kalmış olması da tabii burada çok büyük bir etken. Yolumuz zor, uzun; bu konuda detaylı konuşacak arkadaşlarım var. "Rusya'yla ABD arasında sıkışıp kaldık." demiştik. Aynen, sıkışıp kalmış durumdayız. Suriye'de şu anda Rusya'ya bağımlı durumdayız.

Aynı şekilde Kırım tatarlarıyla ilgili zorlayıcı kararlarımızı, belki yaptırımlarımızı uygulatmakta da -enerji bağımlılığımız da var çünkü Rusya'yla- elimiz çok güç durumda.

Ben sizden tabii çok kısa, bir dakika daha istiyorum Başkanım, bütçeyle ilgili bir iki şey söyleyeceğim, hemen.

Ben size kolaylıklar diliyorum.

Bütçeniz azaltılmış durumda. Detayına girmeyeceğim. Dış politikada böyle çok zorlu bir süreçten geçerken bu kadar çok kamu diplomasisinin yürütülmesinin hedeflendiği, lobi faaliyetlerinin yürütülmesinin hedeflendiği bir dönemde neden Dışişleri Bakanlığının bütçesi azaltıldı diye size sormak istiyorum.

Bir de bütçede özellikle ABD'de kullanılan lobi şirketlerine ödemelerin bütçenin hangi kaleminden ödendiği belli olmuyor; bu konuda bize bir bilgi verirseniz sevinirim.

Son olarak -son cümle Sayın Başkanım- eğer dış politikada daha başarılı olmak istiyorsak ki biraz önce bazı arkadaşlarımız da söyledi birlik içinde olmalıyız, beraberlik içinde olmalıyız, birlikte hareket etmeliyiz ama burada atılması gereken bazı adımlar var, bunun da altına çizmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Muhalefet partilerinden Mecliste sadece tezkerelerin, anlaşmaların uzatılması için destek istenirse, sadece birtakım ortak bildiriler yayınlamak için destek istenirse ama siyasi kararlar alınırken masaya çağrılmaz sadece tek bir partinin yetkilileri, milletvekilleri, bakanları çağrılırsa bu iş olmaz. Öncelikle, Cumhurbaşkanın parti genel başkanlığından istifa etmesi ve tüm Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olması gerekiyor, sonra da işte tüm siyasi partilerin masaya çağrılıp dış politikayla ilgili bu çıkmazdan nasıl çıkabiliriz diye görüşlerinin sorulması gerekiyor.

Ben tekrar bütçenin hayırlı olmasını diliyorum, teşekkür ediyorum.