| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Avrupa Birliği Bakanlığı ç)Türk Akreditasyon Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 18 .11.2019 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, değerli Bakan Yardımcıları, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, geçen yıl bütçe görüşmelerinden beri Türk dış politikasında çözdük diyebileceğimiz bir konu var mıdır? Ben bulamadım inanın ve tam tersine, ilave sorunlar var, ilave epey bir sorun var ve tam tersine mevcut sorunlar da aleyhimize olarak derinleşmiş vaziyette. Üstelik, bu konuşulmuştur, ben fazla girmeyeceğim ama mektup gibi bir skandalla da karşı karşıya kaldık. Bunda sizi suçlamıyorum Dışişleri Bakanlığı olarak ama maalesef ülke olarak böyle bir durumla da karşı karşıya kaldık, tarihte görülmemiş bir şey.
Geçen dönem siz mesela Doğu Akdeniz'le ilgili olarak sunumunuzda "Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye'nin Kıbrıs Adası'nın batısında ve kuzeyindeki deniz alanlarında meşru hak ve çıkarları bulunmaktadır." diyen bir cümle vardı, bu sefer daha da kısaltarak bunu geçmişsiniz. Öyle, doğru, Doğu Akdeniz'de en fazla kıyı şeridine sahip olan ülke Türkiye ama Doğu Akdeniz'de en sıkıntılı olan ülke de Türkiye şu anda yani şu anda orada müthiş bir örgütlenme yapıldı. Ben senelerden beri sizden önce de hep Dışişleri Bakanlarına da Enerji Bakanlarımıza da bu konuyu sorardım, bu konu nedense çok küçümsendi "Biz bir şekilde hallederiz. Orada ne olursa olsun Türkiye'den geçmek zorunda. Dolayısıyla bize gelecekler, biz bunu hallederiz." gibi, böyle bakıldı. "Türkiye olmadan bunun Avrupa'ya ya da bir tarafa taşınması mümkün değil, Türkiye'siz olmaz." Hep böyle bakıldı ama gelinen noktada maalesef Doğu Akdeniz meselesinde çok sıkıntılıyız ve maalesef Kıbrıs'ı da içeren bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Bu söylediğim Doğu Akdeniz'le ilgili, İslam İşbirliği Örgütüyle ilgili olarak da geçen yıl ve bu seneki söylemleriniz benziyor başlık olarak, D8'le ilgili olarak da öyle, NATO'yla ilgili olarak da öyle, Avrupa Birliği ve gümrük birliğiyle ilgili olarak da öyle. Avrupa Birliğiyle ilgili olarak da "Stratejik ortağımızdır, stratejik bir alan olarak görüyoruz." diyorsunuz, bu sene de öyle ama hep geriye gitmişiz bu alanlarda.
246 yerde temsilciliğimiz var; büyükelçiliğimiz var, konsolosluğumuz ve temsilciliğimiz var. Peki, 246 yerde bizim çok geniş bir dışişleri örgütümüz var da şimdi, şu Barış Pınarı Harekâtı, Türkiye'nin son yıllarda Kıbrıs'tan sonraki en kapsamlı harekâtıydı, olacaktı daha doğrusu. Bir harekât öncesi Dışişleri Bakanlığı tezlerimizi anlatmaz mı? İslam İşbirliği Örgütünde ve Kıbrıs'ta yani Avrupa Birliğine, NATO'ya, şunlara bunlara anlatamamışız, onları bırakın, Kuzey Kıbrıs'a da mı anlatamayız? Kuzey Kıbrıs'tan bile tepki görebildik maalesef. Hâlbuki, Dışişleri Bakanlığının böyle bir harekâtın çok öncesinde tezlerimizi anlatması lazımdı, bu sıkıntılarımızı gidermesi lazımdı. Müthiş bir tepki gördük, diplomatik alanda müthiş bir tepki gördük ve Barış Pınarı Harekâtı biliyorsunuz bir hafta içerisinde son buldu, öyle kaldı ve hedeflerinin hiçbirine ulaşamadı; ne YPG yok edildi ne 30'a 480'lik hatta bir güvenli bir bölge oluşturulabildi ne Suriyelileri oraya taşıma konusu gerçekleşebildi; gerçekleşmeyecek de bu gidişle. Zaten bugün galiba o tür bir haber var, Suriyelilerin Türkiye'de kalmasına yönelik bir çalışma da varmış, tam olarak bilmiyorum ama böyle bir söz söylenmiş Sayın Cumhurbaşkanı tarafından.
Burada son konuşmanızda "Önemli olan balığın yüzerek karaya vurmadan önce engin sularda bile yüzebilmesidir." demişsiniz. Sayın Bakanım, artık yüzmüyor, yüzdürülüyoruz biz, özellikle Amerika ve Rusya arasında gidip geliyoruz, ne yaptığımız belli değil maalesef. Tam bir dış politikadan, bağımsız bir dış politikadan bahsetmemiz mümkün değil maalesef. Amerika ve Rusya yakınlaşmasını geçen dönem kendi partimden olduğu için Ünal Bey'i geçeyim ama Aydın Bey de çok güzel ifade etmişti, Sayın Aydın Sezgin. ABD ve Rusya arasında bir yakınlaşma ihtimalinin çok yüksek olduğunu konuşmasında anlatmıştı, hakikaten de öyle gerçekleşti. Bugün Amerika Deyrizor'da Ruslar da Kamışlı'da hak sahibi olduklarını iddia ediyorlar çünkü her ikisinde de petrol var. Her ikisi de petrol bölgesini işgal etmiş vaziyette ve Türkiye'nin ihtiyacı olan petrolün yarısına yakını bir petrol sahası bu her iki yerde söz konusu. Türkiye ne yapıyor peki burada? Türkiye bütün belaları satın aldı oradaki bütün sıkıntıları aldı üzerine, hiçbir menfaati de yok şu anda gördüğümüz kadarıyla, hiçbir menfaati yok. Hâlbuki bizim Amerika-Rusya yakınlaşmasını da gerçekten görerek Suriye politikasında daha farklı bir noktada olmamız gerekirdi, maalesef olamadık.
Siz mesela geçenlerde verdiğiniz bir demeçte "ABD verdiği hiçbir sözü tutmadı." demişsiniz Antalya'da yaptığınız bir konuşmada. Tutmadı. Peki, ne oldu, biz neden ABD'yle ve Rusya'yla mutabakat zaptı imzaladık her ikisiyle de? O yüz yirmi saat ara verdik, öbüründe yüz elli saat ara verdik. Sonuçta ne oldu? Yani bunu bir hafta sonra anladık sözlerinde durmadıklarını, durmayacaklarını ama neden o mutabakatlar imzalanırken anlamadık? Anlamamız gerekirdi. Yani bizim Dışişleri kadrolarımız buna yetkindir, hakikaten yetkindir. Bunu görmemiz lazım. Şimdi, ben geçen yılki gibi diyeceğim ki siz bu konuda Dışişleri olarak gereken şeyde, yetkinlikte -pardon, yanlış bir kelime kullanmayayım- gereken etkiyi göstermiyorsunuz. Öyle yani bu Dışişleri Bakanlığına kalsaydı herhâlde bu noktada olmazdık. Ama sarayda yapılan imzalarla bu noktaya getirildi.
Sayın Bakanım, ben usulle ilgili sabahleyin söz aldığımda 2018 bütçesiyle ilgili olarak da bir şeyler söylemenizi, o konuda bilgi vermenizi istemiştim. Pek bilgi veremediniz ama 2018'de bütçeniz başlangıç ödeneklerinin üzerinde bir harcama yapmışsınız yani 3 milyar 310 milyonluk bir bütçe başlangıç ödeneğiniz varmış, 3 milyar 886 milyona bağlanmış yani harcamalarınız bu kadar olmuş. Ama bu harcamalar bakıyorum personel ödeneklerinden ve mal ve hizmet alımlarından oluşuyor yani yatırımlarınız azalmış tam tersine, personel ödenekleriniz artmış. Yani bu neden? Baştan tahmin edilemedi mi? Edilemeyecek bir şey değil ki personel ödeneklerinin, mal ve hizmet alımlarının önceden öngörülememesi. Yani harcamaların yüksekliği buradan kaynaklanmış. Şimdi, 2019'da da başlangıç ödeneğinin üzerine, bilmiyorum tabii, nasıl şey yapacaktır, ağustos sonu itibarıyla 2,829, 3'e yakın bir rakam söz konusu olmuş. Bu sene 4 milyar 631 milyonluk bir bütçe başlangıç teklifi var ama bunun da aynı şekilde yatırım gideri azalmış yani yatırımları azaltmışsınız, yatırımlara gitmiyor son üç yıldan beri bütçeniz.
Sayıştay raporlarına değineyim. 2018 Sayıştay raporu... 15 eleştirisi var Sayıştayın sizinle ilgili olarak. Bunlardan bazıları önemli, depozito ve teminatların kayıt ve takibinin tam olarak yapılamaması. Burada bir yolsuzluk söz konusu değildir ama yolsuzluk olabilecek bir bulgudur. Dikkat edilmesi lazım buna. Özellikle yurt dışı tedavi giderlerinin ödenmesinde 10'uncu bulgu "Mevcut Mevzuatın Uygulamadaki Sorunları Gidermede Yetersiz Kalması" başlıklı, önemli. Bu, kendi personeliniz açısından en azından önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(Oturum Başkanlığına Başkan Lütfi Elvan geçti)
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
11'inci bulgu önemli. Özlük haklarıyla ilgili olarak SGK kesintileri 5510 sayılı Kanun'a göre hesaplananların prime esas özel hizmet tazminatlarının hatalı tespit edilmesi ve en önemli bulgusu da iç kontrol sisteminin yetersiz olması Sayın Bakanım, Dışişleri Bakanlığı eski bir bakanlık, iç kontrol sisteminin yeterli olması lazım, daha fazla önem vermeniz gerekir iç kontrol sisteminin kurulmasıyla ilgili olarak.
Geçen dönemden izlemede olan 7 konu var, 7 başlık var, bunlardan 3'ünü halletmişsiniz, 4'ünü halletmemişsiniz, hâlen sorun olmaya devam ediyor Sayın Bakanım.
Türk Akreditasyon Kurumuyla ilgili olarak da teşekkür ediyorum, düzenlilik ve denetim raporu çok olumlu, kurumu tebrik ediyorum ancak performans raporunda mevcut eleştiriler dikkate alınması gereken eleştiriler.
Avrupa Birliği Başkanlığında da iç kontrol sistemi söz konusu değil, buranın eylem planı hazır değil, o nedenle "İç kontrol sisteminde bir aksama var." denmiş ama teşkilat yapısın değişmesinden kaynaklandığı söyleniyor ama kadro durumuyla ilgili bilgi de verilmemiş, bilmiyorum, yeterli midir ama Avrupa Birliği eski bir bakanlıktı, daha iyi durumda olması gerekir diye düşünüyorum.
Sayın Bakanım, fazla uzatmayayım. Bütçelerinizin hayırlı olmasını diliyorum, başarılar diliyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, sağ olun.