KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

On dakikada nasıl koca Bakanlığın faaliyetleriyle ilgili eleştiri yapılacak bilmiyorum.

BAŞKAN - Süreniz on beş dakika Sayın Kuşoğlu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, değerli Bakan Yardımcıları, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum, hoş geldiniz.

Sayın Bakanım, yeni Bakanlığınız iki Bakanlığın birleşmesiyle oluştu.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, bir saniye...

Bennur Hanım, sizi şöyle alalım. Daha önce vekil olan engelli arkadaşımız, şu anda danışman.

AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKAN DANIŞMANI BENNUR KARABURUN - Sayın Başkanım, dar olduğu için...

BAŞKAN - Dar olduğu için geçemiyor musunuz? Peki.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Engellilere uygun değil Sayın Başkan Komisyon salonu.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, sürenizi yeniden başlatacağım.

Buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakanım, iki büyük bakanlığın birleşmesiyle Bakanlığınız oluştu, bir yılı da aştı. Yeni Bakanlığınızın çalışmalarıyla ilgili olarak daha kapsayıcı bir vizyonunuzun olması lazım yani şu anda Bakanlığın yapısını, kurumsal yapısını, eksikliklerini, fazlalıklarını görebiliyor olmanız lazım.

Bakanlığınızın adı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve ben şöyle bakıyorum: Aile mefhumu, aile kurumu eriyor Türkiye'de ve sizin de çok önem verdiğiniz bir konu ama aile ahlaki açıdan da baktığımız zaman çöküyor; çalışma açısından bakıyoruz, işsizlik zirve yapmış vaziyette; sosyal hizmetlerle ilgili olarak da fakir fukarayı yönetmek ya da fakirliğin azalması konusunda da maalesef önemli sorunlar görüyorum.

Vazifeniz ahlaki ve ekonomik yönden çöken toplumsal yapıyı, bireyi ve aileyi güçlendirmek, ekonomik kalkınmaya katkıda bulunmak muhakkak Bakanlık olarak ama özellikle kentleşmenin getirdiği, teknolojinin getirdiği sorunlarla baş etmek bu kadar bütçelerle de mümkün değil. Sadece Bakanlığınızın görevi de değil bu; bunu topyekûn olarak ele almak lazım, farklı bir bakış açısıyla bu konuyu ele almak lazım. Yani toplum değerlerinin yitirildiği bir dönemde hem ekonomik hem de sosyal yönden daha fazla bir bütçe ayırabilmek, toplumla daha fazla ilgili olabilmek, manevi çöküşü durdurabilmek lazım ama maalesef günden güne konuyla ilgili olarak sıkıntılarımız artıyor ve siz de bunu müşahede ediyorsunuzdur.

Geçen yılki konuşmamda, sosyal yardımların artmasının yoksulluğun artmasının da bir göstergesi olduğunu söylemiştim, birkaç arkadaşımız da bunu söylemişti ve siz de buna itiraz ettiniz ve "Sosyal yardımların artması yoksulluğun artması değildir. Yardıma erişim sürecini kolaylaştırdık, sosyal yardıma erişim kanallarını çeşitlendirdik, sosyal güvenceli olup da muhtaç durumda olan vatandaşlarımıza da sosyal yardım hakkı verdik, hayata geçirdiğimiz sistematik sosyal yardım programlarıyla daha önce kapsam dışı bırakılan ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza da uygun destekler sağladık; onun için de sosyal yardımlar artıyor." dediniz. Bu, meblağ olarak artıyor, sayı olarak da artıyor hem nitelik hem nicelik yönünden artıyor ama işsizliğin rekor kırdığı bir dönemde ekonomik suçların, ruhsal sorunların zirve yaptığı bir dönemde böyle bir gerekçe olmaz Sayın Bakanım; bu yeterli değil, bu açıklamıyor konuyu. Çok büyük bir sorunumuz var, sıkıntımız var; toplumsal olarak çok önemli sorunlarımız, sıkıntılarımız var, yani basite alınacak gibi değil. Ailelerin toplu intiharlarının olduğu bir dönem yani böyle bir dönemde daha farklı bir şekilde sosyal yardımları, sosyal politikaları ele almak lazım, daha kapsamlı görmek lazım konuyu ve sadece "Şunlara para yardımı yapıyoruz, şu paraları şuralara ulaştırıyoruz." demekle olmuyor. Bilmiyorum, yardımlar kapsamında ne kadar kişi var ama bazı hesaplarımıza göre nüfusun aşağı yukarı üçte 1'i kapsama giriyor; akademisyenlerin böyle çalışmaları var, bunu 33 milyona, en iyimser tahminle 25 milyona getiren çalışmalar var. Siz kaç yıldan beri bu konuyla ilgili net sayı vermiyorsunuz ama yardıma muhtaç olanların sayısıyla ilgili bu tür veriler var.

2018 yılında -2018'in kesin hesabını da denetliyoruz Sayın Bakanım- ne kadar harcama yaptı Bakanlığınız hatırlıyor musunuz? Hiç bilgi vermediniz bu konuda. 72 milyar lira harcama yapılmış, 72 milyar lira ve bu konuyla ilgili hiçbir bilgi vermediniz. Çok farklı, çok geniş çalışma alanınız var; diğer arkadaşlarımın özellikle sosyal güvenlik, aile ve sosyal hizmetler, çalışma konularına gireceğini ümit ederek özellikle kesin hesapla ilgili bazı eleştirilerde bulunacağım.

Bakanlığınızla ilgili Sayıştay raporunda 19 bulgu var Sayın Bakan; iç kontrol sisteminin yetersiz olduğunu söylüyor. Bakın, 2020'de 100 milyarın üzerinde bir harcama yapacaksınız, 100 milyarın üzerinde ama iç kontrol sistemi yetersiz; denetimsiz olarak yapacaksınız bu harcamaları. Geçmişte de 2018'te yaptığınız harcamalarla ilgili olarak, o 72 milyarla ilgili olarak da denetim yapılmamış, izlemede olan iki konu düzeltilmemiş.

Sayın Bakanım, bilmiyorum, baktınız mı rapora ama çok kötü eleştiriler var yani bir bakanlıkta olmaması gereken, bu kadar harcama yapan bir bakanlıkta olmaması gereken eleştiriler bunlar. Her sene var, bu sene biraz sayı düşmüş ama çok önemli tespitler var. Bakanlığın muhasebe ve mevzuatına uygun düzenlenerek hesapların zamanında verilmemesi. Kurumun, Bakanlığın banka mevduat hesaplarında bulunan tutarları göstermemesi, hesap ile banka arasında farklılıklar var. Bu varsa, kendi işletmenizde de böyle bir durum varsa daha gerisine gitmezsiniz Sayın Bakanım ama tüm bulguları ele almak durumundayız. Gerçekten çok önemli şeyler var. Bunların her birini -sürem on beş dakika- her bir konuyu on beş dakika içerisinde irdelemem lazım ama siz, lütfen, bu Sayıştay raporuna bakarsanız çok önemli, güzel yazılmış, uğraşılmış bir rapor; sonuç olarak bu ülkenin parası.

Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili olarak da aynı şekilde 25 bulgu var, 25 tespit var. Burada da iç kontrol mekanizmasının çalışmadığını söylüyor rapor. İlk tespit şu Sayın Bakanım: "Kurum alacaklarının mali tablolarda tam, doğru ve zamanında muhasebeleştirilmemesi ve raporlanmaması..." Başka bir şey söylemeye gerek var mı? İlk tespit bu. Bu, bir işletmede olsa... Performans raporu da dikkate alınması gereken bir rapor Sosyal Güvenlik Kurumunda.

Sayın Bakanım, Sosyal Güvenlik Kurumu deyince bir şeye işaret etmek istiyorum. Şimdi, 2020 sunumunuzun -bir bakabilirseniz lütfen, değerli arkadaşlarım, siz de bakarsanız bir şeye işaret etmek istiyorum, çok önemli bir konu olarak gördüğüm bir konuya işaret etmek istiyorum- 94'üncü sayfasında değerli arkadaşlar, Sayın Bakan; "Sürdürülebilir Mali Yapı" başlığı altında 2019 ve 2020 yılı bütçesine yer verilmiş, 524 milyar liralık bir bütçe Sosyal Güvenlik Kurumunda. Yani devlet bütçesinin yarısı kadar olmuş SGK'nın bütçesi, 524 milyar lira; devlet bütçesinin yarısı kadar bir bütçe.

Şimdi, burada, her sene bunu yapıyorsunuz Sayın Bakanım, her sene bu yapılıyor, hemen 96'ncı sayfada "SGK açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı..." diyorsunuz, işte, 2018'de binde 42'ymiş, 2019'da da binde 92. Ne kadar açık gösteriyorsunuz? Açık finansmanı 2019'da 39 milyar, 2020 için gösterdiğiniz rakam 50 milyar. 50 milyar açık gösteriyorsunuz "Gayrisafi yurt içi hasılaya oranı da binde 92." diyorsunuz. Sayın Bakanım, kendimizi kandırmamamız lazım. Bakın, bu 524 milyar liralık harcamanın devletten alınan, hazineden alınan kısmı ne kadar? Kurumun açığı mı, sosyal güvenlik sisteminin açığı mı önemli olan? Ben tartışmıyorum, kurumun açığı ne kadar olursa olsun, o ayrı bir konu ama sosyal güvenlik sisteminin açığı var. Bakın, hemen altta yazmışsınız, 50 milyar devletten açık için alınacak olan rakam 2020 için, 50 milyar. 77 milyar ayrıca devletin prime katkısı var yani kurumun topladığı her 100'e karşılık 25 de devlet katkıda bulunuyor, 77 milyar da devlet katkısı var ilave olarak.

Ek ödeme... Ek ödeme de primsiz, aktüeryal hesaba dayanmayan bir ödemedir. Sonuçta yaptığınız bir ödemedir. İlave olarak o var, 14 milyar 500.

Faturalı ödemeler, Emekli Sandığının yaptığı bazı ödemeler diğer kurumlar adına, devlet kurumları adına yaptığı ödemeler 34 milyar. Ek karşılık, bu da Emekli Sandığıyla ilgili bir meblağ. Teşvikler, hani teşvikleri burada sistemin açığı olarak kabul etmemek mümkün ama teşvikler olmasa da açık artacak, sonuçta 218 milyar hazineden alacaksınız. Bunu açık kabul etmiyorsunuz, 218 milyarı açık olarak, sistemin açığı olarak görmüyorsunuz. Bakın, Kurumun açığı demiyorum, tartışmıyorum onu ama bu 218 milyar sistemin açığıdır. Bir önceki yıl yani içinde bulunduğumuz yıl için 192 demişsiniz, bu da 200 milyar olacaktır, gelecek sene de 218 milyarın üzerinde olacaktır. Bu, devletin bütçesinin açığından daha fazla, faiz ödemelerimizden daha fazla, bu neden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından görülmez şimdiye kadar da her sene "Açığımızı düşürdük, açığımızı düşürdük. 2008, 2009'da reform yaptık, her şeyi hallettik." Neyi hallettik? 218 milyar 2020 için koyduğunuz rakam, 2019 için 200 milyar işte 192 milyar koyduğunuz rakam. Bu açık değil de nedir? Kendimizi neden kandırıyoruz Sayın Bakan? Buna tedbir almamız gerekmez mi, bununla uğraşmamız gerekmez mi?

TÜİK'in rakamları -herkes biliyor ki aldatıcı- şimdi siz de burada rakam vermişsiniz, şurada istihdamla ilgili verdiğiniz bir rakam var. Bu sene rakamı değiştirmişsiniz, "2002'ye göre düşürdük." demişsiniz 16 puan kayıt dışı istihdamı. 144'üncü sayfada "Kayıt dışı istihdama karşı etkin mücadele sonucu 2002'den bu yana kayıt dışı istihdamı 16 puan düşürdük." Neden 2002'yi aldınız, bilmiyorum, çok mu önemli bir yıldı kayıt dışı istihdam açısından, 16 puan düşürmüşsünüz. Sayın Bakanım, bakın Çalışma Bakanlığının eski şeyleri var, burada 52 olduğunu yazıyor 2002'de, sizin Bakanlığınızın. 16 puan düşmüşse ne yapar? 36 puan yapması lazım. Geçen sene sizin verdiğiniz rakamda 34 puan yazıyordu, demek ki yükselmiş, bu sene yükselmiş kayıt dışı istihdam. Diyorsunuz ki: "Çok etkin mücadele ettik, düşürdük." Demek ki yükselmiş, ya verdiğiniz rakam ya ifade yanlış ama bu rakamlar konusunda dikkatli olunması lazım yani böyle verilmemesi lazım bu rakamların. Bunlar önemli konular, bunları refere ediyoruz. Ben bunları her sene biriktiririm, bu konularla ilgili olarak arşiv oluşturuyoruz, bunları refere ediyoruz. Bakanlığın rakamıdır diyoruz, bunları bütün akademisyenler, bizler esas alarak çalışmalarımızda kullanıyoruz. Kayıt dışı istihdamı yükselmişsiniz ama neye göre yükseldi, bunun da doğru olduğuyla ilgili soru işaretlerim var. Eğer hakikaten yükselmişse neden yükseldi, onu bile bilmiyoruz.

Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili olarak Sayıştayın izlemesinde olan 31 konu varmış, 9'u yerine getirilmemiş; 9 konu yerine gelmemiş ve iç kontrol mekanizması da yok Sayın Bakanım Sosyal Güvenlik Kurumunda. İş Kurumuyla ilgili olarak 6 tespit var, performans denetim raporunda da 4 güzel eleştiri var, izlemede olan 2 konu düzeltilmiş. İşsizlik Sigortası Fonu Sayın Bakanım, çok önemli, siz de biliyorsunuz. İşsizlik Sigortası Fonu'yla ilgili şartlı görüş verilmiş yani bir fonla ilgili neden şartlı görüş verilir Sayıştay tarafından? Şartlı görüş veriliyor ve şöyle bir eleştiri var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.

Sosyal Güvenlik Kurumu verilerinde 31/12/2018 tarihi itibarıyla tahsil edilememiş işsizlik sigortası primleri 2 milyar 104 milyon lira, gecikme zamları ise 1 milyar 21 milyon lira. Bunlar neden yapılamaz? Yani sonuçta bir fon, meblağ çok yüksek olsa da bir fonun yönetimi bu kadar zor mudur Sayın Bakanım? Tahsilatlar böyle gecikir mi? Neden olduğunu biliyorum ben, arkadaşlarımızın kabahati değil. Bu fon başka amaçlarla kullanıldığı için bu vaziyete getirilmiş, onu biliyoruz ama kullanılmaması lazımdır; yazıktır günahtır. Ülkenin bu durumunda bu fonun, bu kadar önemli bir fonun bu şekilde siyasi amaçlarla kullanılması yazıktır günahtır.

Bunu sormak istiyorum, özellikle, not alırsa arkadaşlarımız memnun olurum: Sayıştay raporunda belirtilen 31/12/2018 itibarıyla tahsil edilmemiş 2 milyar prim ve 1 milyar gecikme zammı neden kaynaklanıyor, nedir bunun sebebi, içeriği nedir, nereden tahsil edilmemiştir?

Sayın Bakanım, söylenecek çok şey var, siz bitiremediğiniz gibi ben de bitiremedim, hiçbirimiz bitiremeyeceğiz bu konuyu ama çok önemli bir konu. Bütçelerinizin hayırlı olmasını diliyorum, başarılar diliyorum. Ama özellikle sosyal güvenlik açığı konusuna tekrar eğilirseniz memnun olurum. Kendimizi kandırıyoruz ülke olarak. O açık 200 küsur milyardır, her sene artıyor. Bakın, SGK'nın tek başına bir kurum olarak bütçesi devlet bütçesinin yarısına ulaşmış vaziyette; on yıl önce böyle değildi, şimdi yarısına ulaşmış vaziyette, açığı da artıyor, faiz ödemelerimizden fazla, devlet bütçesi açığından fazla, bu açık 4 misli, 5 misli fazla devletin yatırımlarından. Kendimizi kandırmayalım, buna bir çözüm bulalım hep birlikte.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.