KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, dünyada bir hareketlilik var, mutlaka farkındasınızdır. Yani Şili'de insanlar sokakta "Yoksuluz, açız, borç altındayız." diyor. Lübnan'da, Irak'ta insanlar sokakta "İşsiziz, açız, borç altındayız." diyorlar ve bütün dünyada bu hareketlilik var. Sebebi de dünyada vahşi kapitalizm uygulanıyor. Vahşi kapitalizm çok küçük bir azınlığı zenginleştiriyor ama geniş kesimlere yalnızca borç vadediyor, onları refahla, gelirle buluşturmuyor; yalnızca borç vadediyor. Maalesef AKP iktidarı da özellikle son yıllarda dümeni vahşi kapitalizme doğru kırdı, vatandaşlarımıza refah vadetmiyor, huzur vadetmiyor, .yalnızca borç vadediyor. Bakın, geniş kesimler ya işsiz, işi olanlar da çoğunluğu açlık sınırının altında bir maaşa talim ediyorlar.

Gelecek yılla ilgili zam rakamlarına baktığımızda vergiler yüzde 23-24 artırılırken doğal gaza yüzde 60, elektriğe yüzde 58 zam varken emeklilere yüzde 4+4, işçiye o da kamudaysa yüzde 5, 6, 7, 8 zam. Özel kesimde bu zamlar da yok çünkü özel kesim şöyle diyor: "Kapıda milyonlarca işsiz var, ya aynı maaşa talim edersin ya da buyur kapı, kapıda nasılsa sırada bekleyenler var." Özel sektörde sıfır zamlarla devam ediliyor.

Bu noktada Ekonomi Bakanı gelecek yıl ekonomiyi nasıl büyütmeyi vadediyor. Diyor ki: "Faizler düştü, gidin borç alın." Nitekim tekrar borç sarmalına doğru yürüyen geniş kesimler var Sayın Bakan. Bakın, sizin bu politikalarınızın sonucunda AKP iktidara geldiğinde nüfusun yüzde 1'i toplam servetin yüzde 38'ine sahipken -bütün servetimizden bahsediyorum- bugün...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu veri nereden geliyor? Yok böyle bir şey kardeşim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - ... servetin yüzde 55'ine sahip. Bakın, zengin daha da zenginleşti, yoksul borç altında inim inim inliyor. Evet, zenginler sınıfına yeni insanlar, yeni isimler katıldı, bunu bazı görüntülerde görüyoruz, vicdanları sızlatan görüntülerde görüyoruz. Belli kesimler lüks, şatafat içinde yaşıyor ama vatandaşlarımız da bir yandan intihar ediyorlar.

Sayın Bakan, siz sosyal politikalardan sorumlu bir bakan olarak... Az önce ben baktım, bütün bakanların arabası aynı. Bindiğiniz Mercedes'in piyasa fiyatı 12 milyon 250 bin lira Sayın Bakan. Yani 12 milyon 250 bin liralık bir Mercedes'e biniyorsunuz piyasa fiyatı olarak. Şimdi, o Mercedes'le mesela, yoksul mahallere gittiğinizde, hani açlık sınırının altında yaşayan vatandaşlarımız acaba ne hissediyordur diye düşünüyor musunuz bilmiyorum. Oysa yapmamız gereken, bu lüks, şatafat, israftan çıkıp gerçekten kaynakları vatandaşımıza aktarmaktan geçiyor. Etkin vergi politikalarıyla o servetin çoğunu elinde tutan, gelirin çoğunu elinde tutan yüzde 1'i vergilendirip yoksul kesimlere, borç altında inim inim inleyen geniş kesimlere kaynak aktarmamız gerekiyor. Ama 2020 bütçesinde bunu görmüyoruz.

2020 bütçesinde bakın, Sayın Bakan, sosyal yardımlar, sosyal hizmetler konusunda tekrar politikalarınız var. Ancak biz bunun sosyal hak olarak tanımlanmasını öneriyoruz. Bütün bunlar sosyal hak olarak tanımlanmalı. Neler tanımlanmalı? Mesela, barınma bir haktır Sayın Bakan, bir lüks değildir. Barınma bir haktır. Her vatandaşımız barınmalı. Ama vatandaşlarımız ya kira ödüyorlar -maaşlarının yarısı en az kiraya gidiyor- ya da "mortgage" ödüyorlar, ev kredisi taksiti ödüyorlar. Yine, maaşlarının büyük bölümü taksite gidiyor.

Bakın, beslenme ihtiyaç. Ama vatandaşlarımız açlık sınırının altında maaşlara talim ediyorlar. Yani doğru düzgün beslenemiyorlar, bu da bir hak. Çocuklarımız, gençlerimiz yeterince beslenemiyorlar Sayın Bakan. Bunu da devletin sağlaması lazım yani açlık sınırının altında bir vatandaşımıza ücret verilmemesi lazım. Asgari ücretin açlık sınırının çok daha üzerine taşınması lazım. Ama bununla ilgili bir politikanız yok.

Isınma, bir ihtiyaç bakın, değil mi? Hani sonuç olarak soğukta insanlar yaşayamazlar. Ne yapıyorsunuz sosyal politika olarak Sayın Bakan? Kömür dağıtıyorsunuz. Kirli kömür dağıtıyorsunuz, linyit dağıtılıyorsunuz o da ulaşabilen vatandaşlarımıza. Ne oluyor biliyor musunuz? Yoksul mahallere gidin, genziniz yanar, biliyor musunuz, nefes alamıyorsunuz. Oysa yapmamız gereken nedir? Ya, doğal gaz diye bir nimet var değil mi? Isınma ihtiyacı kadar metreküpü kömür yerine vatandaşlarımıza doğal gaz desteği diye versek mesela ısınma ihtiyacı kadar... Değil mi bu da bir sosyal politika, tercihi ama. Siz ne yapıyorsunuz? Kirli kömürü dağıtıyorsunuz, vatandaşımız ısınmaya çalışıyor ama bir yandan zehirleniyor, kanser oluyor, çocukları da astım oluyor; yanlış sosyal politika.

Elektrik bir ihtiyaç. Bakın, intihar eden Fatih'teki 4 vatandaşımız elektrik faturasını ödeyememişti Sayın Bakan -yüzde 58 zam yaptınız elektriğe bir yılda- ve intihar ettikten hemen sonra o vicdansız şirket gelip o 4 vatandaşımızın elektriğini kesti. Bu tip elektriği kesilen yüz binlerce, milyonlarca vatandaşımız var. Oysa özellikle yoksulluk sınırının altında gelire sahip vatandaşlarımıza elektriği bir hak olarak, ücretsiz olarak versek o noktada Sayın Bakan, en azından harcanabilir gelirleri artar. Ama böyle bir politikanız da yok.

Bakın, su bir ihtiyaç, diyoruz ki: "Her bir vatandaşımızın en az 15 metreküp aylık suya ulaşması lazım, ücretsiz ulaşması lazım." Su bir haktır, temel haktır. Bunu sağlayalım diyoruz politikalarımızda.

İletişim de bir ihtiyaç. Artık internet bir lüks değil, ihtiyaç. Bunu da özellikle yoksulluk sınırının altında yaşayan vatandaşlarımıza ücretsiz ulaştıralım diyoruz. Ulaşım da bir ihtiyaç Sayın Bakan.

Bakın, tüm bunlar, bütün bu kaynaklar ne oluyor? Bütün bu kaynaklar, bütün bu söylediğim, barınma, beslenme, ısınma, elektrik, su, iletişim, ulaşım yoksulların harcamalarının neredeyse tamamını oluşturuyor; harcayacak başka gelirleri kalmıyor. Başka noktalara, kültürel alana, sosyal alana, giyinme gibi temel ihtiyaçlara, temizlik gibi ihtiyaçlara kaynak ayıramıyorlar ve bu sebeple de hayattan yoksun olarak devam ediyorlar. İşte, bütün bu konulara bir sosyal hak politika çerçevesi noktasında bakmamız gerekiyor. Ama maalesef böyle bir politika görmüyoruz. Temel ihtiyaçlar ücretsiz olmalı Sayın Bakan. Yoksulluk sınırının altında yaşayan bütün vatandaşlarımıza temel ihtiyaçlar bir hak olarak sunulmalı. Ama bunu nasıl yapacağız diyeceksiniz? Kaynak nerede, para nerede? İşte, para saraylara akıyor. Para yandaşlara akıyor. Para güvenlikçi politikalarla silaha, savaşa, S400'e akıyor.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Frene bas biraz, frene.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, bakın, tercihlerle ilgilidir. Vicdanlı ve adaletli bütçeler yapan hükûmetler ve meclisler halkını refahla buluştururlar. Ama vicdansız ve adaletsiz bütçeler yapan iktidarlar ve meclisler maalesef bir küçük azınlığa, 5 tane yandaş müteahhide kaynakları ayırırlar, silahlar da güvenlikçi politikalarla S400 füzelerine, Rusya'ya gider, yok, "Patriot da alacağız." deyip Amerika'ya gider. İşte, bu çarkı değiştirmemiz lazım.

Sayın Bakan, sürem azalıyor herhâlde. Ben şimdi bir düğmeye basacağım, biliyorsunuz, burada hizmet veren arkadaşlarımız var, bakın, çay dağıtıyorlar, bakın geldiler, çay dağıtacaklar size.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İlk defa dağıtılmıyor ki bu çay Sayın Paylan. İlk defa mı dağıtılıyor?

CAVİT ARI (Antalya) - Bir dinlesene ne diyeceğini ya, başka bir şeyden bahsedecek adam.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Bir şey söylüyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, çay dağıtıyorlar size.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şov yapma.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hayır, ilk defa mı dağıtılıyor bu çay?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şimdi, Sayın Bakan, bir meclis adalet dağıtmalı öyle değil mi?

BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kadro verdik, kadro.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bizler adalet dağıtmalıyız.

Değerli arkadaşlar, şu Mecliste 6, 7 statüde işçi çalışıyor. Sayın Bakan, hepsi aynı işi yapıyor. Bakın, bu çay dağıtan arkadaşlarımızın hepsi aynı işi yapıyorlar, kimi 4/B'li kimi 4/C'li. "Şu bakanlıktan geldin, 2.500 lira alırsın, bu bakanlıktan geldin, 3 bin lira alırsın." Bu, hak mıdır, bu adalet midir? Eşit işi yapana eşit ücret verilmesi lazım. İşte, böyle adaleti sağlayabiliriz.

Bakın, Sayın Bakan, ben Komisyon Başkanımızı size şikâyet ediyorum, müfettiş göndermenizi talep ediyorum. Bir işçi haftada kırk beş saatten fazla çalışamaz değil mi? Kanunumuzda var. Sorun SGK Başkanına veya müfettişlere sorun, kırk beş saat maksimumdur.

AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK - Geçen sene de şikâyet etmiştiniz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama müfettiş göndermediniz. Süreyya Bey Meclis Başkan Vekili ondan sonra. Komisyon Başkanımız işçileri altmış beş, yetmiş saat çalıştırıyor haftada. Hadi buyurun, hadi Meclis adalet dağıtacaktı. Altmış beş, yetmiş saat çalıştırıyor işçileri Komisyon Başkanımız. Nerede sizin müfettişiniz, niye göndermediniz?

Sayın Bakan, o anlamda, eğer burada adaleti sağlamıyorsak emin olun, hiçbir yerde sağlamayız. Meclis bu konuda örnek olmalı. Bütün herkese, bütün iş yaşamına örnek olmalı. Ama arkadaşlar, maalesef örnek olma durumundan çıkmış durumdayız.

Bakın, taşerondan gelen işçiler şunu söylüyor: "Keşke kadroya geçmeseydim, orada zam alacaktım." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen tamamlayınız.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Maalesef Sayın Bakan, 2.500 lira ücrete talim ediyor. "Taşeronda kalsam şu anda 3,300 lira alacaktım." diyor. İşte, bu hak mıdır? Bu adalet midir?

Ben, Sayın Başkanımıza, lütfen, bir müfettişinizi sorguya alması üzere, müfettiş göndermenizi talep ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, son olarak, emeklilikte yaşa takılanlara geleceğim.

Şimdi, ne diyorsunuz? "Kaynak yok, kaynak yok." Kaynak var Sayın Bakan ya, Türkiye zengin bir ülke. Kaynak kesinlikle var. Özellikle, bakın, emeklilikte yaşa takılanlar, 40 yaşın üstündekiler, işsiz kaldıklarında bilirsiniz, bir daha iş bulmakta son derece zorlanırlar. Çünkü iş insanları genci tercih ediyorlar çünkü genci 2 bin lira, 2.500 lira asgari ücret civarında maaşla çalıştırabiliyorlar. Ama yaşları daha ileri olanlar daha yüksek maaşlar alıyor diye maalesef bir kısır döngü içindeler. İş piyasası çok kötü olduğu için, kriz içinde olduğumuz için o 45-60 yaş arasında emeklilikte yaşa takılanlar özellikle işsiz kalıyorlar. Bunlarla ilgili sosyal bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti devleti bir çözüm bulmayacak mı?

Bakın, tercihlerle ilgili Sayın Bakan... Kaynak var. Ben, bir önerge de sundum, az sonra önergemiz tartışılacak. 2014 bütçesinde bütün güvenlikçi kalemlerin toplamı 40 milyar TL'ydi. Bugün 2020 bütçesinde 160 milyar TL. Bakın, barış siyasetini devam ettirseydik bugün en fazla 60 milyar TL olacaktı güvenlikçi kalemler. Bakın, geriye 100 milyar TL kalıyor. Ben, bu 100 milyar TL'nin...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ayrılan para helal olsun.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen... Lütfen arkadaşlar...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 30 milyar TL'siyle bütün emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözebilirdim. Bakın, 100 milyar TL tasarruf ediyorum güvenlikçi politikalardan vazgeçip, 30 milyar TL'yle emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözebilirdik diyorum. Geri kalan 20 milyar TL'yle 200 bin öğretmen atayabilirdim. Gene, 20 milyar TL'yle bütün çiftçileri ihya edebilirdim çiftçi destekleriyle.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hep kafadan atıyor ya.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 10 milyar TL'yle Kredi Yurtlar Kurumuna borçlu bütün vatandaşlarımızın borcunu çözebilirdim; size kaynak.

BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Savaşçı, güvenlikçi politikalardan vazgeçelim, yoksullara...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Bu çocukların hakkı ne olacak? Bu çocukların hakkı için o Türk ordusu orada. Bu çocukların hakkı için Türk ordusu orada.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, ne oluyor ya?

BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar...

Lütfen tamamlayın.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Bu çocukların hakkı ne olacak? Güvenlikçi dediğiniz politikalar bu çocukların hakkını korumak için.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne oluyor? Ne oluyor?

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Siz yaratıyorsunuz, savaşı yaratan sizsiniz.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, lütfen...

Lütfen tamamlayın.

Son sözlerinizi alalım lütfen.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, bu anlamda emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili kaynak var, sorun tercihlerimizde. Eğer kaynaklar saraya, sarayın yandaşlarına ve silahlara akmazsa emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözeriz, öğretmenlerimizi atarız, yoksulları gelirle buluştururuz ve vatandaşlarımız intihar etmezler Sayın Bakan.

Teşekkür ederim.