KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanım, İçişleri Bakanlığımızın kıymetli bürokratları, sayın basın mensupları; öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, kapsamlı sunumunuz için teşekkür ediyoruz.

Toplumsal ihtiyaçların başında, hiç kuşkusuz huzur ve güvenlik gelmektedir. Güvenliğin olmadığı bir yerde özgürlükten, demokrasiden ve insan haklarından söz etmek mümkün değildir. İnsanın var oluşundaki öz güvenlik ihtiyacı toplumların devletleşme sürecinde millî güvenlik ihtiyacına dönüşmüştür. Şartlar ne olursa olsun her devlet var olma mücadelesini sürdürebilmek için millî güvenliğini sağlamak zorundadır. Ülkemiz, millî devletimizi kundaklamayı, millî varlığımızı dağıtmayı amaçlayan ve iç ve dış mihraklar tarafından alçakça kullanılan terör illetinin pek çok badire ve belasına yıllarca doğrudan muhatap kalmıştır. İç ve dış bağlantıları çok belirgin ve berrak olan FETÖ, 15 Temmuz 2016 gecesi devşirilmiş dar bir kadroyla darbeye heveslenerek Türkiye'yi işgal etmeye kalkışmıştır. Elbette bu hain kalkışmanın bedeli, teröristler ve destekçileri için çok ağır olmuştur. FETÖ, PKK, YPG, DEAŞ'ı önce projelendirip sonra da kiralık tetikçi olarak kullananlar Türk milletine boyun eğdiremeyecek, muazzam diriliş ve yükseliş ruhuna kara çalamayacaklardır.

Türkiye, bölücü terörün belini kırmak, kökünü kurutmak için büyük bir mücadele içindedir. Kanlı örgütün dağ kadrosu günbegün erimektedir, insan ve mali kaynakları etkili bir şekilde kurutulmaktadır, teröristlerin yuvalandığı alanlara pençe darbeleri inmekte, operasyonlar kıran kırana büyüdükçe yurt içinde ve sınır ötesinde Türkiye üzerinde plan yapan canilerin Allah'ın izniyle tümüyle imhaları kaçınılmaz olacaktır. PKK masumların canına kasteden, bebeklere kurşun sıkan terör örgütüdür. PKK on yıllardır Mehmetlerimize, polislerimize, korucularımıza, sivil vatandaşlarımıza ateş açmış, nefret yağdırmıştır. Kürt kardeşlerimiz, PKK'nın vahşi saldırılarına doğrudan muhatap kalmışlar, acı üstüne acı yaşamışlardır. Teröristlerin barınıp gizlendikleri alanlar, her neresi olursa olsun oralar, hak için, adalet için, beka için, millet için, al bayrak için, vatan için baştan aşağı temizlenmelidir; hamdolsun temizlenmektedir, PKK'nın köküne kıran girmektedir.

Teröre menfaatleri gereğince göz yumanlar, teröristi görücüye çıkarmakla kalmayıp sabırsızlıkla kucaklamayı ve görüşmeyi bekleyenler hıyanetin etrafında birbirine tutunmuş suç ortaklarıdır. Türkiye'nin teröre karşı haklı, hukuki ve meşru mücadelesi karşısında nefesi kesilen, korkuya kapılan, keyfi kaçan, rahatı bozulan, yarası olduğundan sürekli gocunan mihraklar terör örgütleriyle al takke ver külah içinde olan yerli ve yabancı iş birlikçilerdir. Bunlar izan, irade ve insaflarını çoktan kaybetmişlerdir. Teröre ve teröriste yataklık eden, hamilik yapan, destekleyen, arka çıkan, göz yuman, açık ya da gizli iş birliği içinde olan, her türlü kaynak sağlayan kişi, kurum, kuruluş, topluluk ve benzeri unsurlarla kararlı mücadele devam ettirilmelidir. Terör, bağışlanması, vakayiadiyeden görülmesi mümkün olmayan insanlık suçudur. Ne demokrasi ne özgürlük ne de insan hak ve hukuku terörün banisi ve bahanesi olamaz. Tam tersini iddia ve ifade edenler, insanlık onurundan zerre nasibini alamamış, terörizme hizmetkârlıklarını meşhur ve moda kavramlarla örtmeye çalışanlardır. Teröre ve teröriste finansal ve lojistik destek sağlayan belediye yönetimlerinin kayyum atanmak suretiyle değiştirilmesi terörle mücadelede etkili sonuç alınabilmesi açısından son derece isabetli olmuştur. Bilinmelidir ki demokrasi, terörün saklanacağı kılıf olmayacaktır, buna hiçbir vicdan sahibi insanımız, rıza göstermeyecek, onay vermeyecektir. Görevi, unvanı, siyasi pozisyonu, makam ve konumu ne olursa olsun hiç kimse suç işleme özgürlüğüne, suçluyu övme hakkına, ihanete hizmet ve refakat etme tercihine sahip olamaz. Türkiye, bir hukuk devletidir; hukukun üstünlüğü tartışılmaz bir gerçektir. Ayrıca hukukun genel ve geçer evrensel ilkeleri herkes için bağlayıcıdır. Devlet, adalet üzerine bina edilmiştir. Adalet, Türk tarihinin her döneminde mülkün temelidir, böyle de kalacaktır. Kanunların açıkça suç saydığı bir fiili kasten ve taammüden işleyen, kim olursa olsun bunun sonuçlarına katlanmak durumundadır.

Sandık, seçim, demokrasi, suç ve suçluların sığınak ve barınağı görülemez. Demokrasi, ihanetin kaynağı sayılamaz. Devletin kaynaklarını, milletin kazanımlarını teröristlere peşkeş çekenler pişman edilmelidir. Belediye imkânlarını Mehmetçik katillerine sunmanın, Anayasa ve kanunları yok saymanın, sandıktan çıkan oy ve desteği yanlışa yormanın ahlaken ve hukuken bedeli, herkes için bir ve aynıdır. Demokrasi, devletten bağımsız ve bağlantısız düşünülemeyecektir. Devletin olmadığı yerde demokrasi hükümsüzdür, temelsizdir. Bir yanda devleti yıkıp milleti bölmek için uğraşanların, diğer yanda zoru görünce demokrasi çığırtkanlığı yapması bir saptırmadır; buna inanacak ve itibar edecek vicdan sahibi hiç kimse de yoktur. Şayet bir belediye başkanı, silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak, terör örgütü propagandası yapmak, suçu ve suçluyu övmek için, işgal ettiği makamı silah ve cephanelik gibi kullanıyorsa devlet aklı, milliyet ahlakı buna seyirci kalamayacaktır. Aksi bir durum, millî bekamıza ateş açmak, millî haklarımızı uçurmak, savurmak anlamına gelecektir.

Türkiye Cumhuriyeti devleti, PKK'nın geçim kapısı hâline gelen para ve terörist temin merkezine dönen söz konusu belediyelere adaletin ruhuyla müdahale, maşeri vicdanın beklentileriyle muamele etmiştir ve de etmektedir.

Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı Harekâtlarıyla yüz yıllık terör devleti projesi çöpe atılmıştır. Bölge DAEŞ ve YPG'li teröristlerden arındırılmış ve arındırılmaya devam etmektedir. Irak'ın kuzeyinde icra edilen Pençe Operasyonu'yla eşzamanlı ve koordineli şekilde yürütülen geniş çaplı Kıran Operasyonu sayesinde, inanıyorum ki terörün köküne kıran girecektir, başka seçenek kalmamıştır.

Neslimizi bilmeyen, kökümüzü tanımayan, kimliğimizi taşımayan, taşısa bile bunun önemini tariften ve tanımlamakta esasen mahrumiyet yaşayan kim varsa bugün Türkiye'nin var oluş mücadelesini karalamaktadır. Bunlar dost-düşman ayrımından bihaber gafillerdir. Yapılanı yıkmak, başarıyı gölgelemek, ilerlemeyi kösteklemek, millî ilkeleri kundaklamak meslekleri, ana meseleleridir. Her şeye kulp takmakta, her atılganlığa tuzak kurmakta rakipsizlerdir. Millî atılımı engellemek, tarihî haklarımızı eritmek için çırpınırlar. Adına "demokrasi" derler, terör örgütünün hedeflerine perde çekerler. Adına "barış" derler, ihanetin aklanmasına, bekanın tahrip edilmesine heves ve hizmetkârlık ederler. Adına "özgürlük" derler, devlete ve millete hakareti normal ve sıradan görürler.

Devlet, millet, vatan, bayrak, beka namustur, hayat memat konusudur. Namusumuz hiçbir zaman kirletilmemiş ve kirletilmeyecek, hainlere de acınmayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi, terörle mücadelenin sonuna kadar yanında, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Bakanımızın, Hükûmetin ve devletin arkasındadır. Milletimiz, kahraman güvenlik güçlerimizle gurur duymaktadır. Her daim dualarıyla destek vermektedir.

Bu vesileyle, vatan, millet, bayrak, beka için şehadet şerbetini içen tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Tüm gazilerimize şükranlarımı sunuyor, tedavi görenlere de acil şifalar diliyorum. Zalimlere karşı biriz, hainlere karşı sarsılmaz ve şaşmaz birliktelikle duruş gösteriyoruz. Türkiye'yi aşamayacaklar, Türk milletini geçemeyecekler; hilalimize ve millî ülkülerimize kastedemeyecekler. Artık terörün sonuna yaklaşılmaktadır. Bu kanlı süreç nihayete erecek, iç barış ve huzur ortamı el birliğiyle tesis edilecektir.

Sayın Bakanım, Bakanlığınız, birimleri ve çalışanlarıyla ilgili bazı konulardaki görüşlerimizi kısa kısa sizlerle paylaşmak istiyorum: Bu mülki idare amirlerinin görev, yetki ve sorumlulukları ile ücretleri arasında denge sağlamak amacıyla ve yargı mensuplarının özlük hakları esas alınmak suretiyle ek gösterge ve makam tazminatları yeniden düzenlenmelidir. Türk polisinin gerek özlük haklarıyla ilgili gerek çalışma şartlarıyla ilgili çözüm bekleyen sorunları var. Polislerimiz, emekli olunca maaşları yarı yarıya düştüğünden yaş haddine kadar çalışmak zorunda kalmakta, emekli olunca da geçim sıkıntısı çekmekte, yeniden iş bulabilmek, gelir elde edebilmek için çabalamaktadır. Emniyet hizmetleri sınıfında çalışan yönetici personelin ek göstergeleri iyileştirilmeli, polislerin ek göstergesi 3600'e yükseltilmelidir ki bu konuda da çalışmaların sürdüğü, yetkili ağızlar tarafından açıklanmıştır. Emniyet çalışanlarının çalışma süreleri, senelik ve haftalık izinleri ile fazla mesai ücretleri yeniden düzenlenmelidir. Polisin hem çalışma süresi hem de çalışma şartları dünya standartlarında olmalıdır.

Sayın Bakanım, bize gelen yoğun talepler var. Polis özel harekâtçı olmak isteyen kızlarımız var. Erkekler için konulmayan şartların kendileri için uygulandığını söylüyorlar. Polis özel harekât alımlarında daha önce olduğu gibi 50 KPSS puanının esas alınmasını istiyorlar kızlarımız. Kızlarımızın özel harekâtçı olma hayallerini gerçekleştirelim.

Yine, bölgemle ilgili bir konu. Konya Özel Harekât Müdürlüğü Uluslararası Eğitim Merkezi Projesi'ne gerekli kaynağın sağlanması konusunda desteğinizi istiyoruz. Proje, ulusal ölçekte On Birinci Kalkınma Planı, yerel ölçekte MEVKA bölge planı amaç ve öncelikleriyle doğrudan ilişkilidir. Ülkemizde ve dünyada değişen güvenlik ortamı ve tehditler ile uluslararası gelişmeler dikkate alındığında projenin uygulanması, büyük bir aciliyete sahiptir. Konya'nın coğrafi konumu, savunma sanayisindeki son yıllardaki çıkışı, ASELSAN yatırımının başlayacak olması, silah testleri için Karapınar ilçesinin kullanılıyor olması, sosyal yapısı, üniversiteleri, imkânları da göz önünde bulundurularak projenin Konya'da uygulanması, en doğru tercih olacaktır diyorum.

Sayın Bakanım, bütçelerinizin hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum. Şahsınıza ve tüm ekibinize başarılı çalışmalarınızın devamını diliyorum. Sağ olun.