| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b)Emniyet Genel Müdürlüğü c)Jandarma Genel Komutanlığı ç)Sahil Güvenlik Komutanlığı d)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü e)Afet ve Acil Durum Yönetimi Müsteşarlığı f)Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı g)Özel İdareler ve Belediyeler Kefalet Sandığı Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 20 .11.2019 |
BEDRİ SERTER (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, İçişleri Bakanlığının sorumluluk alanı ve sahası gereği işiniz zor. Türkiye'nin korunması, özellikle de iç hareketlilikten, terörizmden ve ajan faaliyetlerinden kaynaklı olarak Türk halkına gelecek zararların önlenmesi ve 82 milyonun güvenli bir şekilde Türkiye'de yaşamasını sağlamak mecburiyeti Bakanlığınızın çatı ve ana görevidir. Bütün bu görevleri gerçekleştirirken ve uygularken Bakanlığınıza bağlı Emniyet, Jandarma teşkilatları ve koruma birimleriyle beraber halkı bilinçlendirmek bu çatı görevlerin önemini artırmaktadır.
Ayrıca, ülkemizde daha insanca yaşamaya imkân sağlayacak ortamları da kültür, eğitim, sanat, sosyal aktiviteler çerçevesinde hayata geçirip diğer bakanlıklarla yapılacak entegre çalışmalarla sağlıklı kitleler oluşturulmasına, düşünce özgürlüğüne sahip kitleler oluşturulmasına özel önem ve destek vermek yine Bakanlığınızın görevleri arasında olmalıdır diye düşünüyorum.
On yedi yıllık iktidarınızın sonunda 2009'dan beri Türkiye'de yaşanan kaos politikası süreç içerisinde Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy davaları, sonrasında 17-25 Aralık senaryosu, 15 Temmuz hain darbe girişiminde Türkiye'nin Meclisinin göbeğine atılan bombalar ve bunun yanında, hain terör örgütü PKK'nın da çeşitli noktalarda palazlandırılması sonrası Diyarbakır'ın orta yerinde, göbeğinde, Sur'da hendekleri kazacak cesareti bulmalarına imkân sağlanması, sağlıksız ve görmezden gelinen emniyetsiz çalışmaların olduğunu bize gösterdi. Son on yılda kaosa, silahlı çatışmalara, bombalı saldırılara, yüzlerce insanın ölümüne sebebiyet verilen bir emniyetsiz çalışmalar on yedi yıldır AKP iktidarının Türkiye'yi getirdiği noktayı göstermektedir. Zannederim, buna kimsenin itirazı olamaz.
Uzun zamandır sizin konuşmalarınızı, televizyon programlarınızı takip etmekteyim. Bir milletvekili olarak sizden benim beklentim, daha sağlıklı ve toplumu kucaklayıcı; ayrıştırıcı değil, birleştirici mesajlar vermenizdir. Konuşmalarınızın bugün dâhil hepsi, gerginlik, çatışma, kaos ve Türkiye Cumhuriyeti'nin güneydoğusunda yaşanan ve hâlen çözüme kavuşturulmayan karmaşık ve düzensiz bir savaş politikası üstüne oturmaktadır. Düşünebiliyor musunuz, İçişleri Bakanının bu tür söylemleriyle toplumu germediğini, gençlerimize negatif enerji vermediğini ve bizleri de daimî olarak gerginlik politikasına çekmediğini? Bu konuları düşünmeye davet ediyorum sizleri. Dün de Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu "Hiçbirimiz güvende değiliz, güvenliğimiz garanti altında değil." dedi.
İşte, bu yukarıda söylediklerim dâhil olmak kaydıyla, bütün bunları genel bir perspektif olarak ele alabilirsiniz. Neden Genel Başkanım "Güvenli değiliz." dedi? Benden önce konuşan arkadaşlarımın da üzerinde durduğu gibi, Sayın Genel Başkana yönelik gerçekleşen Çubuk linç girişimi hafife alınacak bir olay değildir ama siz verdiğiniz demeçlerle, söylemlerinizle ve son çıkardığınız kitapçıkla sanki çok hafif bir olaymış gibi geçiştirmeye çalışıyorsunuz. Bunu da yaparken partimizin çıkarmış olduğu 21 Nisan 2019 Çubuk Linç Girişimi Raporu'nu inceleyip net olarak fotoğrafları, olayları ve yazıları nasıl nötr hâle getirebiliriz diye düşünmüş ve kaleme almışsınız. Buna bir kitapçık demek de zor. Sizlerin anlayışına bırakıyorum.
BAŞKAN - Sayın Serter, lütfen tamamlayınız konuşmanızı.
BEDRİ SERTER (İzmir) - Teşekkürler Başkan.
Sizleri düşünmeye davet ediyorum: Allah korusun, Genel Başkanımızın koruma altına alındığı ev ateşe verilmiş olsaydı içeride kimler kalmış olurdu ve dünyaya ne cevap verebilirdik?
Bu yukarıda anlattıklarım, yaşadıklarımız Türkiye'nin gerçek yüzü. Buna kimsenin itiraz edebileceği bir nokta yok. Bütün bu kapsam dâhilinde canice gelişen, kadınlarımızın öldürülmesi, çocuklarımızın şiddete maruz kalması, aile içi şiddet, yol verme kavgalarında birbirlerini tanımayan insanların birbirlerini öldürmeleri vakaları, ülkemizde misafir ettiğimiz Suriyeli çocuklara kadar yansıyan şiddet vakaları, zorla evlendirmeler, son düzlükte yaratılmış olan bu kaos politikalarının sonucudur diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım.
BEDRİ SERTER (İzmir) - Hemen bitiriyorum Başkanım.
Türkiye'mizin ve halkımızın gerginliğe değil, olgunluğa; kaosa değil, düzene; savaşa değil, barışa; açlığa değil, tokluğa; silahlanmaya değil, silahsızlanmaya; çatışmaya değil, uzlaşmaya hasret kaldığı dönemleri yaşıyoruz. Sorumluluk sahibi olan ve şu çatı altında olan hepimizin bu ortamı sağlama mecburiyeti vardır.
Teşekkür ederim.