KOMİSYON KONUŞMASI

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Bakanım, Sayın Başkanım, Değerli Bakan Yardımcılarımız, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun kıymetli üyeleri, çok kıymetli asker ve sivil bürokratlarımız, basınımızın değerli mensupları; Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücünü gösteren, en önemli kurumlardan bir tanesi, ülkemizin göz bebeği Silahlı Kuvvetlerimizin bütçesini görüşmek üzere toplanmış bulunmaktayız. Konuşmama başlamadan önce vatan ve millet savunmasında, terörle mücadelede hayatını kaybeden Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu şehitlerimize Allah'tan rahmet, hayatta

bulunan gazilerimize şifalar ve sağlıklı ömürler diliyorum.

Kültürümüzde ordumuz için "Peygamber ocağı" ifadesi kullanılmaktadır. Bu ocağın neferleri de Mehmetçiklerimizdir. Mehmetçik, Peygamber Efendimiz'in yolunu izleyen, onun güzelliklerine sahip olan anlamındadır. Milletimizin göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetlerimize Mehmetçiklerden oluştuğu için Peygamber ocağı denilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin, her ne kadar doksan altı yıllık bir devlet olsa da Orta Asya'dan başlayarak üç kıtaya yayılan, dünyanın en köklü medeniyetlerinden birine ve kurumsal bir devlet yapısına sahip olduğunu gururla belirtmek istiyorum. İki bin iki yüz yılı aşkın devlet tarihimiz Selçuklu ve Osmanlı başta olmak üzere bizim en büyük gurur ve güven kaynağımızdır. Bu şanlı tarihimizde de Silahlı Kuvvetlerimizin de iki bin iki yüz yılı aşkın şanlı bir mazisi ve tüm dünyaya örnek bir kurum kültürü vardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye çok uzun yıllardır terörle mücadele etmektedir. Bu süreçte çok sayıda vatandaşımız hain terör eylemleri yüzünden hayatını kaybetmiştir. Türkiye dünya üzerinde terörden en fazla zarar gören ülkeler arasındadır.

Güvenlik güçlerimizin terörle mücadelesinde Silahlı Kuvvetlerimiz önemli rol üstlenmiştir. Bu kapsamda, Silahlı Kuvvetlerimiz, sınır ötesinde 2016-2017

yıllarında Fırat Kalkanı Harekâtı'yla DEAŞ'la, 2018 yılında Zeytin Dalı Harekâtı ve 2019 yılında da Barış Pınarı Harekâtlarıyla PKK/PYD-YPG terör örgütüyle kahramanca ve kararlı bir biçimde mücadele etmiş ve terör örgütleri tarafından oluşturulmak istenen terör koridoru oyununu bozmuştur.

Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi, yapılan Barış Pınarı Harekâtı bölgede kalıcı bir barışı amaçlamaktadır. Şunu temin ederiz ki hiç kimsenin toprağında gözümüz yoktur, hiçbir bölge vatandaşıyla da sorunumuz yoktur.

Sayın Millî Savunma Bakanımızı Türk Silahlı Kuvvetlerinin Barış

Pınarı Harekâtı'ndaki başarısı ve sürecin kamuoyuna en doğru şekilde yansıtılmasındaki çabaları sebebiyle bir kez daha kutluyorum. Harekâtın başladığı 9 Ekim 2019 tarihinden bu yana masada ve sahada gösterilen başarı Türk milletinin gurur kaynağı olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yürüttüğü başarılı harekât esnasında, tüm dünyadan gelen görüşme talepleri ve cılız tepkiler de harekâtın meşruiyetini açıkça ortaya koymaktadır. Tıpkı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarında olduğu gibi Barış Pınarı Harekâtı da bize bir kez daha göstermiştir ki Türkiye kendi millî güvenliği söz konusu olduğunda hiç kimseden icazet almadan, kendi kararı ve imkânlarıyla gereğini yapmıştır ve yapmaya da devam edecektir.

Ülkemizin terörle mücadele sürecinde gösterdiği bu kararlılığın bir başka önemli sonucu da müttefik olduğumuz ülkeler de dâhil olmak üzere dünyada terör örgütleri karşısında sergilenen ikiyüzlü tutumun ifşa edilmiş olmasıdır.

Yurt dışı temsilciliklerimize yapılan ve büyük bir bölümü şiddet içeren 700'e yakın saldırının önlenmesi konusunda hiçbir çaba sarf etmeyen, sınırın diğer tarafından sivil vatandaşlarımıza yönelik yapılan roket atışlarına sükût eden ülkeler, Barış Pınarı Harekâtı başladığı günden bu yana şehit edilen ve yaralanan vatandaşlarımız için terör örgütünü kınamamış olmasının yanı sıra bize tepki göstermeye kalkarak teröre verdiği desteği açıkça belli etmiştir.

Kıymetli hazırun, Türkiye'nin gücü ve bekası, zor şartlar altında diğer tüm farklılıkları aşarak birlik, beraberlik, kardeşlik içinde hareket edebilme kabiliyetinden gelmektedir. Bunun için de doğrudan ülkemize saldırmakla hedeflerine ulaşamayanlar her fırsatta milletimizin beraberliğini hedef almaktadır ancak Barış Pınarı Harekâtı bir kez daha göstermiştir ki bu çabaların hepsi beyhudedir. Haberlerde görmüşsünüzdür, yaşlı bir teyzemiz harekâta katılan askerlerimize örgü örüp gönderdi. Bu ruh İstiklal Harbi'nde de vardı, Barış Pınarı Harekâtı'nda da var. Bu bağlamda, aziz milletimize, harekâta gösterdiği destek ve inanç için bir kez daha teşekkürü borç biliyor, minnet duygularımı iletiyorum.

Tam da bu noktada, özverili askerlerimizi destekleyecek yerli ve millî savunma sistemlerine ve teçhizata sahip olmanın ne kadar önemli bir husus olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Ben, bu konuda, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarını yüzde 20'ler düzeyinde karşılayan yerli ve millî sanayimizin yüzde 70'ler seviyesine çıkmış olmasından gurur duyuyorum. Allah inşallah yüzde 100'leri de gösterir. Bu konuda da hükûmetlerimiz döneminde gerekli girişimler yapılmış ve Silahlı Kuvvetlerimiz bugün kendi ürettiğimiz silah ve teçhizatlarla sahada yer almıştır. Şunu gururla belirtmek isterim ki son yıllarda yürütülen çalışmalarda kullandığımız silah, teçhizat ve mühimmatın çok önemli bir bölümü artık yerli ve millîdir. Millî ve yerli harp sanayimizin bugünkü seviyesi, ülkemizin menfaatlerinin korunmasında önemli bir kuvvet çarpanıdır. Bu kapsamda hava savunma ihtiyacımızı karşılayacak olan HİSAR Projesi'nin önümüzdeki yıldan itibaren envanterimize girmesini sabırsızlıkla bekliyoruz. Üç tarafı denizlerle çevrili olan bir ülke olarak MİLGEM Projemizin ne kadar önemli olduğunu da kayda geçmek isterim.

Sayın milletvekilleri, Allah müsaade etti, nasip etti, İstanbul Tuzla Tersanemizde 2 tane millî gemimizin Deniz Kuvvetlerimizin envanterine katılma törenlerine ben de katıldım. Gerçekten yeri sanayimizle gurur duydum, Allah yollarını açık etsin.

Değerli hazırun, yine Barış Pınarı Harekâtı sırasında hassasiyetle yaklaştığımız konulardan biri de şudur: Bölgede yaşayan vatandaşlarla hiçbir

sorunumuz bulunmamaktadır. Türkiye olarak, Misakımillî sınırlarının dışında bir avuç toprakta gözümüz yoktur. Bizim derdimiz, bölgedeki terörist faaliyetlerin ülkemize ve vatandaşlarımıza zarar vermesidir. Bölgedeki terörist faaliyetleri

Kürt kardeşlerimizle hiçbir zaman karıştırmadık, biz her zaman teröriste "terörist" dedik. Teröre teşne beyinleri her zaman kınadık ve terörü destekleyenlere her zaman gereğini yaptık. Buradaki amacımız, başta bölgede yaşayanlar olmak üzere masum halkın daha fazla zarar görmesini önlemektir. Müşfik devletimiz ASALA terör örgütünü bitirdiği gibi, inşallah PKK/PYD terör örgütlerini de tarihten silecektir.

Kararlı bir şekilde yürüttüğümüz Barış Pınarı Harekâtıyla 30 kilometre derinliğindeki güvenli bölgeyi oluşturduktan sonra burada yaşamı yeniden başlatmak istemekteyiz. İlaveten, savaştan dolayı ülkemize sığınan kardeşlerimizi bu bölgelerde güvenli şehirler kurup yeniden vatanlarına kavuşturmak istemekteyiz.

Son dönemde Afganistan'da, Kosova'da, Somali'de, Bosna Hersek'te, askerlerimizin görev yaptığı her yerde insani faaliyetlerimiz güvenlik faaliyetlerimizin üstünde olmuştur.

BAŞKAN - Sayın Ünal, bir saniye lütfen.

Sayın milletvekilleri, salonda bir uğultu var. Lütfen hatibi dinleyelim.

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Hamdolsun, niyetimiz, diğer ülkelerin sömürmek için gittiği yerlerde insanların hayatına kalıcı şekilde dokunacak projeleri hayata geçirmek olmuştur. Bu yaptığımız

harekâtta bizi eleştiren Batı, bugüne kadar insani durumlarda nasıl çelebi bir şekilde tepki verdiğimizi bilmiyormuş gibi abes bir eleştiri içerisindedir. Bu noktada Barış Pınarı Harekâtı'nın insanlığa nasıl bir hizmet ettiği, gelecekte tüm insanlık

tarafından takdirle anılacaktır. Diğer yandan, insani anlamda gösterdiğimiz bu çabalara rağmen hükûmetlerimiz döneminde sadece güvenlikçi politikalar uygulanıyormuş gibi bir algı yaratılmaya çalışılmıştır. Oysa hükûmetlerimizin ve Cumhurbaşkanımızın insanlığa bakışı bellidir.

İçinde bulunduğumuz coğrafya ve çevremizde yaşanan durumlar gereği güvenlik harcamalarımıza da gerekli kaynağı ayırmak zorunda olduğumuzu bir kez daha kayda geçirmek istiyorum.

Türkiye olarak Suriye'de icra ettiğimiz harekâtların yanı sıra, Doğu Akdeniz'de de Deniz Kuvvetlerimizin başarıyla yürüttüğü bir süreç vardır. Komşu ve komşu olmayan ülkelerin Doğu Akdeniz ve Ege'deki tacizlerine rağmen bölgede sükûnetimizi korumakta ve araştırmalarımıza odaklanmaktayız. Araştırma gemilerimize eşlik eden ve o bölgelerde petrol arama faaliyetlerini güvenli bir şekilde yürütmemize havadan ve denizden destek olan Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına da ayrı bir teşekkürü borç bilirim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve güvenlik güçlerimizin yürüttüğü çalışmaları desteklediğimiz, atılan adımları yerinde bulduğumuz, teröre taviz verilmeden, teröristlerle müzakere edilmeden kavi bir şekilde mücadele ettiğimiz herkesin malumudur. İçinde bulunduğumuz bu ortam dolayısıyla güvenliğimizi sağlamak adına attığımız adımları "güvenlikçi politika" olarak yorumlamaktan ziyade "bekamızı korumak" olarak yorumlamak daha doğru olacaktır.

2016 yılından bu yana icra edilen harekâtların devamı olan ve büyük bir insanlık adımı olarak niteleyebileceğimiz Barış Pınarı Harekâtı'ndaki başarılarından dolayı Millî Savunma Bakanımızı ve kahraman askerlerimizi bir kez daha tebrik ediyorum. Yaşadığımız süreçler itibarıyla kendisine verilen bütçeyi çok doğru bir şekilde kullandığını müşahede ettiğim Millî Savunma Bakanlığımızın 2020 yılı bütçesine olumlu bakıyor, bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.

Sayın Bakanım, Allah bereketini artırsın inşallah.