| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a) Millî Savunma Bakanlığı b)Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 21 .11.2019 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, Değerli Bakan Yardımcıları, değerli hocalarım, değerli askerî ve sivil bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, savaş, askerlik, savunma konularında en önemli unsur insan unsuruydu ama teknolojinin de çok öne geçtiği bir alan oldu. Yani geçmişte de çağımızı teknoloji yönlendirdi, askerlik teknolojisi yönlendirdi, şimdi de benzer şekilde öncü görevi görüyor. Bunu kabul etmemiz lazım. Bizim sıkıntımız olan alanlardan bir tanesi Hava Kuvvetleri konusunda. F-16'lar bildiğim kadarıyla 2027'den itibaren envanterden çıkmaya başlayacak. Yani bizim hazırlıklı olmamız lazım. F-4 uçakları da 2018-2020 döneminde envanterden çıkıyor, çıkmaya başladı, 80 adet uçağımız vardı bildiğim kadarıyla, onlar artık envanterden çıkıyor, düşmeye başladı. Dolayısıyla, uçaklarla ilgili sıkıntımız var.
Bu F-35 konusu çok istismar ediliyor, siz daha iyi biliyorsunuz. F-35 gibi muharip uçaklar, savaş uçakları konusu basit bir şey değil. Yani bu savaş uçakları birdenbire yapılıp aynısının sürekli olarak uçurulduğu uçaklar değil, bunlar sürekli olarak gelişen uçaklar. Savaş uçakları sürekli gelişir, ilk versiyonu ile son versiyonu arasında çok büyük farklar vardır, her ikisi de aynı isimle adlandırılır ama çok gelişmiştir, mümkün olduğunca sıfır hataya doğru giderler, geliştirilirler. Onun için tutup da işte F-35 yerine şunu alalım, bu kadar basit bir olay değil, keşke o kadar basit olabilse de gidip onun yerine ikame edebileceğimiz bir başka uçağı alabilsek ama bu konularda çok önceden olayı görüp, geleceği görüp yatırım yapmamız lazım. Önemli ölçüde sıkıntılarımız var şu anda ama yine de geleceğe bu açıdan yatırımlar yapabilmemiz lazım. F-35 Projesi'ni kolaylıkla terk etmememiz lazım çünkü orada büyük haklarımız var. Bizim TUSAŞ, TEİ ve TAİ'de çok büyük yatırımlarımız var; F-16 uçağının her biri 15-20 milyon dolarken biz ona çok daha üstünde yatırım yaptık, tedarik ederken çok daha büyük yatırım yaparak Türkiye'de ortak üretime zorladık Amerikalıları. Onun üzerine Türkiye'de -çok maliyetli olabilir, yanlış bulanlar olabilir, maliyetini yüksek bulanlar olabilir ama- yaptık ve şu anda F-16 uçaklarının Türkiye'de üretilmesinin çok büyük kazanımları söz konusu oldu bizim için, mühendisliğimiz için, savunma sanayimiz için; bunları kaybetmememiz lazım. Yani sadece F-35'ten vazgeçmek bir uçaktan vazgeçmek değil, bir sektörde, önemli bir yeri olan bu sektörde, işçiliğimizden, geldiğimiz mühendislik birikiminden de vazgeçmemiz anlamına gelir. Bunu kolay kolay bitirmememiz gerekir diye düşünüyorum.
Bu yerde konuşlu hava savunma sistemleri artık demode olmaya başladı tabii. Sizin de bildiğiniz gibi uzun menzilli hava füze savunma sistemleri ortaya çıktı. Biz de bu ihtiyaç dolayısıyla S-400'e talip olduk. S-400 çok önemli bir alternatif. Bu saatten sonra, aldıktan sonra bu kadar ödeme yaptıktan sonra bundan vazgeçmemiz Türkiye için çok büyük bir itibar kaybı olur. Yani onu aldık madem, kullanmamız gerekir. Bu aşamadan sonra geri dönüşünün olmaması lazım ama uzun menzilli hava savunma sistemlerine çok ihtiyacımız var, bunu çeşitlendirmek lazım. Önce tedarik etmek lazım ondan sonra da mümkün olduğunca, F-16'larda olduğu gibi ortak üretime gitmemiz lazım bu konuda, geleceği de düşünmek lazım.
Uçak konusunda da özellikle muharip uçak konusunda 2027'den sonra -biraz önce söylediğim gibi- F-16'lar envanter dışına çıkmaya başlayacaklar yavaş yavaş, o dönem için de hazırlık yapmamız lazım. Yine ilk adımda tedarik, sonrası için de ortak üretime, millî muharip uçağı imal etmeye, üretmeye gitmemiz lazım muhakkak. Bunun çok ciddi olarak ele alınması lazım. Bu konuda ciddi yatırımlar lazım. Bu basit bir olay değil -demin de söylediğim gibi- belki Avrupa Birliğiyle böyle bir ortak üretime gidebilmek lazım, bunu başarabilmek lazım çünkü ölçek sorunu da var aynı zamanda bu uçakların üretimiyle ilgili olarak. Sizin geçen yılki konuşmanızın son bölümünde -akşamüzeri olan bölümde- benim yargı ve sağlık sistemiyle ilgili sorularıma cevaplarınız vardı. O konularla ilgili haklı görmüştünüz, adımlar atıldığını söylemiştiniz. Hem askerî yargı sistemiyle hem de askerî sağlık sistemiyle ilgili olarak çünkü o konularda yanlışlıklar vardı, düzeltme yoluna gidileceğini söylemiştiniz. Ne aşamaya geldik? Bilgi verebilirseniz çok memnun olurum.
Bir de bedelli askerlik uygulaması başladı, epeyden beri yürüyor. Uygulamayla ilgili bir şey söylemediniz. Nasıl, istediğimiz gibi oldu mu? Memnun muyuz, değiştirilmesi gereken tarafları var mı? Muhakkak eksiklikleri vardır ama uygulamayla ilgili parasal veya kurumsal sorunlar var mı? Bilgi verebilirseniz çok memnun olurum.
Bizim arkadaşlarımızın da söylediği, bundan sonraki konuşmacıların da söyleyeceği bir konu var: Tank Palet Fabrikası. Tank Palet Fabrikasında sorun şu: Özelleştirme değil, özelleştirilmesiyle ilgili önemli bir sorun görmüyoruz. Tabii ki savunma sanayidir, siz de uygun gördükten sonra özelleştirilebilir de ama orada bir, gelen sermaye yok, 50 milyon dolar para değil. İki, sermaye olmadığı gibi gelen bir teknoloji de yok. Yani bize katacağı bir teknoloji yok, sermaye de yok, işi büyütmüyoruz. Bunu yapabilmek lazım. Bu ikisi yoksa bir anlamı da yok bizim orayı özelleştirmemizin.
Diğer bir konu, Sayıştay raporlarına değindiniz. Sayıştay raporlarında en önemli -geçen yıl da, bu yıl da- eleştiri askerî kantinlerin -sizin de dediğiniz gibi- elektrik, su ve yakacak giderlerinin kurum bütçesinden ödenmesi. Bu bir taraftan zorunluluk, özellikle dağ başındaki askerî kışlada bu ayrımı yapmak mümkün değil. Fakat bununla ilgili bir mevzuat değişikliği yapabilirsiniz, hazırlayabilirsiniz. En azından mevzuata uygun olması lazım, buradan hep beraber geçirebiliriz. Yani böyle bir hazırlığınız olursa -Sayın Başkan alışık- torba kanuna ilave eder, biz de oylarız, hallederiz diye düşünüyorum. Yani mevzuatta en azından bir problem olmaması lazım. Uygun bir şekilde hukukun tamamlanması lazım. Her sene, her sene hukukla ilgili bir sorunumuzun olmaması lazım.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, siz uygun görüyorsanız, böyle bir şeyi bize aktarırsanız, biz de değerlendiririz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Çalışıp aktarırız.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bir de 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'yla ilgili mevzuata da uyulmuyor, onunla ilgili de dikkat edilmesi lazım. Yani onunla ilgili yapılacak bir şey yok, ona uyulması gerekiyor. Sayıştayın böyle bir eleştirisi de var, yerinde bir eleştiri o da.
Sayın Bakanım, geçen sene yine konuşmanızın son bölümünde "mükemmeliyet merkezleri" demişsiniz. "Polatlı'da -benim memleket- bir 'mükemmeliyet merkezi' diye tabir edilen her sınıfın, her branşın okulunun orada toplanacağı ve dolayısıyla bir sinerji de sağlanacak, müşterek hizmetler olacak, daha ekonomik olacak, daha etkin olacak, bu noktada bir çalışmaya devam ediyoruz." dediniz. Devam ediyor mu bu çalışma, var mı böyle bir çalışma acaba?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Var, devam ediyor.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bilgi verebilirsiniz memnun olurum.
Bir de Ay Yıldız Projesi vardı Genelkurmayın Etimesgut tarafına taşınmasıyla ilgili o da...
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Devam ediyor.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - ...devam ediyor, çok iyi.
Bir diğer konu da İdlib, sizin de gündeminizdedir. İdlib bizim için çok önemli; ekonomik açıdan önemli, sosyal açıdan önemli, dış politika açısından çok önemli ama askerî açıdan da tabii ki önemli, sıkıntıları olan bir yer. İdlib'le ilgili senelerden beri sorun var ve devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, ilave süre veriyorum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Siz geçen sene "Hayati bir sorun." diye tanımlamıştınız siz geçen sefer, öyle hakikaten. İdlib'le ilgili bu ara birçok şey ihmal edilmeye başlandı. Yani Barış Pınarı Harekâtı bize göre amacına ulaşmadı. 30'a 480 kilometrelik bir güvenli bölge, YPG'nin yok edilmesi ve Suriyelilerin o güvenli bölgeye taşınması amacı katiyen olmadı. Bu, askerin değil de siyasetin, dış politikanın ya da siyasilerin bir başarısızlığı maalesef, burada askerin bir kabahati yok ama İdlib orada sorun olmaya devam ediyor ve gündemden de düşmeye başladı sanki. Hâlbuki, dediğiniz gibi hayati bir konu, ele alınması lazım, en azından kamuoyunun bilgisi dâhilinde olması lazım.
Bir de siz terörün maliyetiyle ilgili çalışma yaptıracağınızı söylemiştiniz, o çalışma yapıldı mı acaba? O da ekonomik açıdan da önemli, yararlanacağımız bir çalışma olur çünkü çok farklı rakamlar telaffuz ediliyor, öyle bir çalışma olursa herkesin referans gösterebileceği, kullanabileceği bir rakam söz konusu olmuş olacak.
Çok teşekkür ederim, hayırlı olmasını diliyorum bütçelerinizin.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.