KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli arkadaşlar, basınımızın değerli emekçileri; öncelikle herkesi selamlıyorum. Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın Bakanım, Türk Silahlı Kuvvetleri, tabii bizlerin her zaman güçlü olarak görmek istediğimiz kurumlarımızdan bir tanesi. Dışarıdan gelecek olan, gelen -terör dâhil- her türlü tehdide karşı önemli bir görev üstlenmiş Türk Silahlı Kuvvetlerimizi güçlendirmek de aslında hepimizin, iktidarıyla muhalefetiyle ortak sorumluluğumuzdur. Tabii, bu noktada, iktidarın da "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkemizi her zaman öncelikli politikası olarak, ilkesi olarak belirlemesi gerekmektedir.

Sizin de konuşmanızda belirttiğiniz gibi, dışa bağımlılığımızın azaltılması için Türk Silahlı Kuvvetlerinin muharip yapısı, insan gücü, teknolojisi ve organizasyonu açısından daha da güçlendirilerek caydırıcılığının artırılması gerekmektedir.

Komşularımızla barışçıl politikalar geliştirmek, askerî harcamalardaki gereksiz birçok harcama kaleminin de azalmasına sebep olacaktır, bunun altını çizmek istiyorum. Buradan elde edeceğimiz tasarruflar da tabii bizim millî savunma alanında gerekli yatırımları çok daha rahat yapabilmemizi sağlayacaktır. Buraya kadar herhâlde anlaşıyoruz ancak Suriye savaşında "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesi unutularak iktidarınız tarafından, maalesef, Emevi Camisi'nde yirmi dört saat içerisinde namaz kılma hayalleri kurulduğu için, işte biraz önce çizdiğim çerçevede tamamen yıkılmış ve bozulmuş oldu. Kendimizi bir anda bir savaşın içerisinde bulduk. O zaman bu siyasi yanlış kararlar alınmasaydı, hayaller kurulmasaydı, farklı bir mücadeleyle belki komşumuzla birlikte hareket edecektik ve Türk Silahlı Kuvvetleri de bu kadar fazla harekât yapmak zorunda kalmayacaktı. Kaldı ki Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bu arada bu harekâtlardan kendi adına elinden gelen mücadeleyi verdiğini ve kendi adına başarılı çıktığının da altını çizmek istiyorum.

Ancak, son Barış Pınarı Harekâtı, bizim, Amerika Birleşik Devletleri ile Rusya arasına sıkışmamıza da neden oldu. Ben bunu Dışişleri Bakanlığı bütçesinde de ifade ettim. Politik olarak sıkışmış durumdayız. Tabii, bu politik olarak sıkışmış olmamız yani işin siyasi kararlar kısmını bırakırsak ben burada şunun altını da çizmek istiyorum: Türk Silahlı Kuvvetlerimize emeklerinden dolayı çok teşekkür etmek istiyorum ve tüm şehitlerimize de Allah'tan rahmet diliyorum. Askerlerimizi, Silahlı Kuvvetlerimizi burada konuştuğumuz bazı şeyler ve eleştirilerin de dışında tutuğumu belirtmek istiyorum. Bizim için değerlidir, önemlidir, hiçbir zaman yıpranmasını da istemeyiz.

Ancak şu anda içinde bulunduğumuz durumdan gerçekten çıkışımız çok da kolay olmayacak. Bundan sonraki alınacak olan politik kararların çok daha temkinli olması gerekiyor. Şu anda hava savunma sanayisine yapacağımız yatırımların da önümüzdeki süreçte çok daha önemli olduğu ortada görünüyor ve biz S-400, F-35 krizinin ortasındayız. Bunun nasıl çözüleceğini bir türlü bilemiyoruz. Diğer bakanlık görüşmelerinde de gündeme getirdik, siyasi sıkıntılarımız var. Cumhurbaşkanının mal varlığıyla tehdidi, Rusya ile Amerika'nın bizimle yürütmüş olduğu politika, son Barış Pınarı Harekâtı'nda işte "Harekâta ara mı verildi, ne oldu?" bunların tartışılması, aslında bizi hem dış politikada hem de Silahlı Kuvvetlerimiz nezdinde yıpratan tartışmalar. Bu tartışmaların da aslında bize zarar verdiğini görmek gerekiyor. Burada bundan sonraki tartışmalar, sizin atacağınız adımlar ve hamlelerle tabii ki gelişecek. Umarım bu krizin içinden kolay bir şekilde çıkarız ama şunun da altını çizeyim: Madem alıyoruz S-400'leri, hakikaten de ambalajların içinde kalmaması gerekiyor, kullanmamız gerekiyor.

Buradan diğer arkadaşlarımın da değindiği bir konuya değinmek istiyorum. Bizim için gerçekten millî bir mesele, önemli Tank Palet Fabrikası. Ülkemizde tank üreten, F-16 camlarını yapabilen, optik cihazlar üreten tek fabrika, çok önemli ve bir özelleştirme kararı alınarak Katar ortaklığı bir hülle yoluyla BMC firmasına şu anda kiralanıyor.

Şimdi ben şunu sormak istiyorum size: 2020 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'na baktığımız zaman savunma sanayisi yerlilik oranı 2018'de yüzde 61, 2019 yüzde 67, 2020 yüzde 69 olarak hedeflenmiş, belirtilmiş. Böyle bir hedef var ve bununla övünülüyor. Böyle bir hedef varken ve övünülürken değeri 20 milyar doları bulan bir fabrika, 50 milyon dolarlık bir yatırım bahane edilerek neden Katarlılara veriliyor, bir yabancı şirkete? Yani hangi ülke bunu yapar Sayın Bakan? Kendisi için stratejik öneme sahip bir savunma sanayisindeki bir fabrikasını başka ülkeye nasıl teslim eder?

Bir şeyin daha altını çizmek istiyorum. Aynı zamanda Katar, Doğu Akdeniz'de de bizim çıkarlarımıza aykırı petrol ve doğal gaz araması anlaşmalarının içinde, bu da bir çelişki değil midir?

Benim bir önerim olacak size bu noktada: Sebep sadece 50 milyon dolarlık bir yatırımı bizim yapamıyor olmamız ise -ki ben buna inanmıyorum aslında ama bu söylendiği için- bugünkü kurla Millî Savunma Bakanlığının 2020 yılı bütçesinin binde 5'i civarına tekabül ediyor, biz bu bütçeyi verelim size Komisyonda, -daha önce de ifade ettim size- artıralım bütçenizi ve bu fabrikayı lütfen siz yapın. Bakın, bu fabrikayı vermeyelim. Bizim için stratejik önemde, millî bir değerimiz ve bu fabrikanın bizim tarafımızdan, kendi ulusumuz tarafından işletilmesi gerekiyor. Bunun da altını çizmek istiyorum.

Şimdi, bir başka konuya değineceğim. Sayın Bakan, başka arkadaşlarımız da değindi tabii bu konuya. Türk Silahlı Kuvvetlerinde çalışan er, erbaşlarımızla ilgili konular. Bunu soru olarak soruyorum size: Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir er şehit olduğunda ailesine 5.600 TL, sözleşmeli er şehit olduğunda ise 4.200 lira verildiğiyle ilgili bir açıklamanız olacak mı? Yani bu adil bir şey değil. Adil bir uygulama değil şehitler arasında böyle bir ayrım yapmak. Bu konuda bir açıklama rica edeceğim sizden.

Yine, uzman erbaşların özlük haklarının yetersizliğiyle ilgili, görevde yükselme, orduevlerinden yararlanma gibi, bir de terörle mücadele bölgesine gönderilirken aldıkları eğitimin yeterli olup olmadığıyla ilgili talepleri var. Bu konuda da bizi aydınlatırsanız... Çok kısa bir eğitim alarak, aldırılarak o bölgelere gönderildikleri doğru mudur?

Yine, subayların, astsubayların emeklilikleriyle ilgili bir konu. 2019 başında sanırım bununla ilgili bir çalışma yaptığınızı açıklamıştınız, böyle bir açıklamanız vardı emekliliklerinin düzeltilmesiyle ilgili bir çalışma. Çünkü subayların emeklilerinde çalışırken aldıkları maaşın yüzde 85'i oranında emekli maaşı, astsubayların yüzde 45'i oranında bir emekli maaşı aldıkları. Bu konuda bir çalışmanız, sonuca ulaşan bir çalışma var mı? Ne düşünüyorsunuz? Onu da sormak istiyorum.

Son olarak bütçeyle ilgili bir iki şeye ben de değineceğim. Tabii, Sayın Bekaroğlu'nun dediği gibi özel bir alan millî savunma alanı fakat bütçeye baktığımız zaman, diğer bakanlıkların bütçelerinden de farklı olarak 2018 bütçesinde 40 milyar 402 milyon 239 bin TL bütçe başlangıç ödeneği varken, genelde birçok bakanlıkta bu aşılırken sizde yüzde 1,9 oranında bu ödeneğin altında kalmış bu harcama. 2019 henüz bitmedi ama toplam bütçe harcamaları başlangıç ödeneklerinin yüzde 62,6'sı olarak gerçekleşmiş. 2019'a göre 2020 yılı bütçesin de genel toplamda yüzde 15,9 artış teklif edilmiş.

2018 yılı bütçesinin detaylarına baktığım zaman, geçen yıldan, 2017'den de yaklaşık bir 10 milyar TL'nin artarak yeni bütçeye eklendiğini, burada da aynı şeyi gördüğümüzü... Yani bu bütçeyi siz ne şekilde gerçekten harcıyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

(Oturum Başkanlığına Başkan Vekili İsmail Faruk Aksu geçti)

BAŞKAN - Tamamlayınız lütfen.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Başlangıç ödeneğinin altında kalmasının harcamalarınızın nedeni nedir? Bu kadar çok yatırım yapılıyor iken bu alanda, bu konuda da bizi aydınlatırsanız sevinirim.

Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum.