| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b)Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu c)Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ç)Türkiye Atom Enerjisi Kurumu d)Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü e)Nükleer Düzenleme Kurumu f)Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü g)Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 22 .11.2019 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, değerli bürokratlar; Komisyonumuza hoş geldiniz. Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, geçen yıl Komisyonumuza geldiğinizde beş aylık bir Bakandınız; tabii, önemli bir bürokrattınız aynı zamanda ama beş aylık bir siyasi sorumluğunuz vardı sonuç olarak. Bu konuda eleştirilerimizi son derece daha nezaket boyutlarında, kibarca yapmıştık ve çağrılarda bulunmuştuk size ama görüyorum ki -bir yıl geçti üzerinden, artık çok daha tecrübeli bir Bakansınız- eleştirilerimizden neredeyse hiçbir şey almamışsınız Sayın Bakan.
BAŞKAN - Yani nezaket dışına mı çıkacaksınız?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok, yok, yine nezaketle söyleyeceğim ama yani şimdi işte daha tecrübeli bir Bakan var, hesabını vereceği bir yıl daha var; o anlamda söylüyorum.
Mesela, ben konuşmama şöyle başlamıştım... Ya, bürokratlarınız içinde tek bir kadın yok galiba yani öyle. Pardon, en arka köşede bir kadın arkadaşımız var; bir kişi ama en arka köşeye gelebilmiş, geçen sene sıfırdı, en arka köşede bir kadın arkadaşımız var.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Köşe bile bulamayan biri daha var.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, bakın yani şu fotoğraf gerçekten çok yanlış bir fotoğraf 2019 Türkiye'sinde. Yani tek bir kadın genel müdür olamaz mı Bakanlığınızda? Siz bu konuda rekor kırdınız yani her bakanlıkta en az bir genel müdür veya bakan yardımcısı kadın oluyor ama sizde hiç yok, bir yıl sonra bu konuda ders almamışsınız.
İkincisi "Ekolojik duyarlılığınız yok." demiştik Sayın Bakan. Vahşi kapitalizm maalesef Türkiye'mizde de uygulanıyor. "Bir Enerji Bakanında mutlaka ekolojik bir duyarlılık olmak zorundadır." demiştik. Maalesef bir yıl sonra aynı tas aynı hamam. Ekolojik duyarlılık anlamında neredeyse hiçbir gelişme görmedik Sayın Bakan, hatta kötüye gidiş var, anlatacağım onları.
Geçen yıl "Sunumuzda işçi yok, maden işçileri, emekçiler yok. İş cinayetlerinden bahsetmediniz." demiştik. Bir yıl geçti, maalesef yine maden işçilerinden, emekçilerden bahsetmediniz. "İş cinayetlerini bitireceğiz." diye bir vizyon duymadık sizden Sayın Bakan.
Sayın Bakan, bakın, dünyamız 6 milyar yıl yaşında ve biz yüz yıl içinde, üç kuşak dünyamızı mahvettik, yalnızca yüz yıl içinde yaptık bunu. Düşünün, bunca zaman insanlık medeniyetler kurmuş, doğayla barışık yaşamış ama yüz yıl içinde dünyamızı neredeyse mahvettik.
Sayın Bakan, bakın, iklim grevine çıkan gençler var, birisi burada Sayın Bakan, tanıyor musunuz kendisini? Greta. Bütün dünyada milyonlarca genç, gelecek kuşak -yani biz üç kuşakta mahvettik ya dünyayı- bir sonraki kuşak bize bir çağrı yapıyor, aynen şunu söylüyor, diyor ki: "Yüzyılın sonuna kadar dünyamız 3 derece daha ısınacak. Eğer bu 3 derecelik ısınma olursa dünya büyük bir iklim felaketi yaşayacak. Pek çok şehir sular altında kalacak. Belki tarım yapılamayacak, gıda krizi yaşayacağız. 1 milyar insanın iklim krizinden dolayı göç etme riski var." Bakın, yalnızca savaşlardan dolayı değil, 1 milyar insanın iklim krizinden dolayı göç etme olasılığı var. Size bir çağrıda bulunuyor. Bu çağrıyla ilgili sizden hiçbir şey duymadık. Ne duyduk? Paris İklim Anlaşması'nı G20'de imzalamayan yani Meclisinde onaylamayan tek ülkeyiz ve bununla ilgili "Tekrar müzakere edeceğiz." gibi bir ifade duydum. Bakın, dünyada böyle otoriter rejimlerde... Maalesef, sizde de şöyle bir cümle duyduk. "Madenleri ne pahasına olursa olsun çıkaracağız." gibi bir cümle duyduk. Yani "Varsa maden biz çıkarırız." dediniz. Güzel. Bak, Kaz Dağları'nda çıkarılmaya maalesef girişildi, 200 bin ağaç kesildi, insanlar isyan ettiler. Niye? Ya, orası bizim akciğerimiz. İstanbul'un kuzeyi bizim akciğerimizdi. Sayın Bakan, madencilikte, o taş ocaklarında, bütün maden sahalarında doğa, ekoloji, insan, oradaki etraftaki yaşam maalesef yok sayılıyor.
Bakın, Sayın Bakan, bu Komisyon skandal bir maddeye burada "evet" dedi. Sayın Bakan, bakın, termik santraller etrafında yaşayan insanları zehirliyorlar. Termik santralin etrafında kanser oranları diğer bölgelere göre 10 kat, 20 kat, 50 kat, bazen 100 kat daha fazla. Termik santralin etrafında yaşayan çocuklarımızda astım oranı 10 kat, 20 kat, 50 kat daha fazla ve o santrallerin etrafında yetişen gıdalarda biliyorsunuz ağır metaller var. O gıdaları 82 milyon yiyor ve zehirleniyoruz. Bakın, maalesef, üç hafta önce o madde bu Komisyondan geçti. Termik santrallere iki buçuk yıl daha çevremizi zehirleyen... Bakın, Çanakkale, Şırnak, Kahramanmaraş, Karabük, Kütahya, Manisa, Sivas, Zonguldak, Ankara, Muğla, Bursa, Maraş tekrar... Vekillerimiz neredeler acaba? Bunlara "evet" oyu verdik. Nasıl hesap verecekler bu şehirlerimizde yaşayan vatandaşlarımıza? Ve siz nasıl hesap vereceksiniz Sayın Bakan? Neden karşı durmadınız bu maddeye. Sizin koltuğunuzda üç yıl önce orada oturan Sayın Berat Albayrak -iki yıl önceki bütçeydi sanıyorum, tutanaklarda var, çıkardım- dedi ki: "Asla uzatmayacağız. Bu süre asla uzamayacak. Gözlerinin yaşına bakmayacağız, eğer bacalarına filtre takılmazsa o santralleri kapatacağız." dedi. Biz buna güvendik biliyor musunuz, dedik ki: "Ne güzel, bir Enerji Bakanı çıktı 'asla uzamayacak.' dedi." Ama ne oldu şubat ayında buraya bir madde geldi Sayın Bakan. Sayın Başkan, o zaman Başkan değildiniz, pardon Başkandınız galiba...
BAŞKAN - Şubatta değildim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ve orada, torba yasanın içinde. "Ya bu termik santralleri üç yıl daha uzatalım." diye bir madde geldi. Hepimiz ayağa kalktık. AKP'lisi, MHP'lisi, İYİ PARTİ, HDP, CHP hep beraber "Nasıl böyle bir şey dersiniz arkadaş?" dedik ve hep beraber bu maddeyi geri çevirdik. Bütün partilerin ortak iradesiydi. Ama ne hikmetse bu madde tekrar torba yasaya girdi, maalesef, termik santrallerinin uzatılması buradan geçti ve Genel Kurulda da dün onaylandı. Sayın Bakan, bu gerçekten skandal bir yasal düzenleme oldu çünkü biz belli sözler verdik insanlarımıza onları zehirlemeyeceğiz diye ama maalesef, onları zehirlemeye devam ediyoruz.
Dünya karbon vergisini tartışıyor Sayın Bakan, biliyorsunuz değil mi? Bazı ülkelerde uygulanmaya başlandı karbon vergisi; bir çevreyi ne kadar kirletiyorsan o kadar vergi ödeyeceksin. Yarattığın karbon emisyonuna göre artan oranlı bir vergilendirmeye gidiyor ve çok kirletenler, fizibil olmadığı için, fabrikalarını kapatmak zorunda kalıyor. Bu, devreye geçti; Almanya bunu uyguluyor, pek çok Avrupa ülkesi uyguluyor, dünyada başka uygulayan ülkeler var. Acaba böyle bir şeyle ilgili sizden niye bir cümle duymadık biz? Yani "Böyle bir çalışma yapıyoruz, böyle bir hazırlığımız var..." Çünkü Greta'nın sesini duymak, milyonlarca yeni kuşak gencimizin sesini duymak onlara bizim borcumuz. Dünya 3 derece ısınırsa bu felaketin altında hepimiz kalacağız; hepimizin çocukları, torunları var, onlara bunun hesabını veremeyeceğiz.
Sayın Bakan, "nükleer santral" dediniz tekrar. Sayın Bakan, nükleer, felakettir. Bakın, diyorsunuz ki: "Fransa'da şöyle, Almanya'da böyle, efendim, Amerika şöyle." Hepsi nükleerden çıkış planlarını yaptı, halklarına sundu. Ki Almanya 2028'de nükleerden tamamen çıktı, Fransa çıkış planını koydu, ABD'de kapatılıyor, diğer pek çok ülkede kapatılıyor; bir tek 3'üncü dünya ülkelerinde bazı inşaatlar var, o da çok sınırlı.
Sayın Bakan, bakın, Tayyip Erdoğan 2011 yılında Türkiye'yi nükleere nasıl ikna etti, biliyor musunuz? Siz çok iyi hatırlarsınız çünkü o zaman da bürokrattınız; belki de o planı siz anlattınız, bilmiyorum. Arkadaşlar "2 trilyon dolarlık bir ekonomimiz olacak. Eğer ki nükleer santral yapmazsak 2018'de karanlıkta kalacağız." dedi Tayyip Erdoğan, insanları böyle ikna etti, "2 trilyon dolarlık ekonomi olacak." dedi. Bakın, 2019 yılındayız, 2020'ye giriyoruz; 750 milyar dolarlık bir ekonomimiz var ve kurulu güce göre üretim fazlamız var, kapasite fazlamız var, bunu çok iyi biliyorsunuz. Bununla ilgili bilgi vermenizi rica ediyorum. Hatta sonuç olarak bazı santraller kapatılıyor fizibil olmadığı için. Niye? Enerji piyasası 5 sente düşmüş; santraller 10 sentte, 12 sente göre fizibilite yaptılar; 5 sente düşmüş. Tabii ki çalışamıyorlar. Ne oluyor? Rüzgâr 5 sente kurtarıyor, güneş kurtarıyor, başka santraller kurtarıyor ve bunlar çalışıyor. Ya, nükleer santralle ilgili, Ruslarla 12,5 sente alım garantisi veren bir anlaşma yaptık. Bakın, 5 sente enerji piyasası, "12,5 sente alacağız." diye alım garantisi verdik. Yetmedi, geçen yıl bu Komisyonda bir torba yasada yine Ruslara ilave teşvikler veren bir yasa madde maddesi geçirdik arkadaşlar; gayet üstü örtülü bir şekilde "Biz sonra anlaşacağız Ruslarla." dendi. Kaça düşecek, ne olacak bilemedik. Ruslara tam 40 milyar dolar ödeyeceğiz Sayın Bakan. Hani "İthalatı düşürüyoruz." dediniz ya, o gerekçeniz de boş bence çünkü Rusya'ya para ödeyeceğiz; 20 milyar dolar yatırım yapacak; 40 milyar dolar götürecek alım garantisiyle. 40 milyar dolarlık bir ithalat sayılır bu sonuç olarak, parayı alıp götürecek. Yerli enerji mi bu? Değil. Hem kirli hem riskli -bakın, yapılan inşaatta betonlar çatlamış, çatlaklar var, riskler var- hem pahalı; neden biz bunda ısrar ediyoruz? Neden olduğunu size söyleyeyim: Çünkü Rusya'ya gebeyiz arkadaşlar, Rusya'ya Suriye politikasında büyük oranda gebe kaldık. "Aman Rusya bize kızmasın." diye doğal gazda bağımlı olduk; TürkAkım'ı da yaptık, doğal gaza çok büyük oranda bağımlıyız. Nükleer santralde bağımlılığımız artacak, bakın, ticarette bağımlılığımız var -en büyük ithalatı biz yapıyoruz oradan- turizmde sonuç olarak bağımlıyız. Vallahi arkadaşlar, maalesef Putin bizim boğazımızdan tutmuş durumda. Bu kadar bağımlı olmak iyi bir şey mi? Nükleerde neyin diyetini ödüyoruz? İşte, Suriye politikamızın diyetini ödüyoruz. Kaç milyar dolarlık diyet ödüyoruz Sayın Bakan ve buna ihtiyaç var mı gerçekten? Bence yok.
Bakın, Sayın Bakan, biliyorum, az sonra sunumunuzda -onu da boşa çıkarmak için şimdiden söylüyorum- "Ya rüzgâr esmezse ne olacak? Efendim, güneş doğmazsa ne olacak? Doğacak da gece ne olacak?" diyeceksiniz, değil mi? "Yenilenebiliri diğeriyle dengelemek gerekir." diyeceksiniz çünkü. Sayın Bakan, Almanya neyle ilgili çalışıyor, biliyor musunuz? 15-20 milyar euro yatırım yapıyor. Neye yatırım yapıyor? Enerjiyi depolama teknolojilerine. Enerjiyi kim etkin depolarsa dünyada o öne geçecek, bunu da biliyoruz. Yani, rüzgâr santrallerinin yanına enerji pilleri koyuyor; rüzgâr estiği zaman o piller doluyor, esmediği zaman sisteme veriyor. Ve tüketim yerine en yakın yerde yaptığı için böylece nakil hatlarındaki kayıp da yok oluyor ve bu pili en etkin ilk olarak kim geliştirirse dünyada parsayı o götürecek. İşte, bakın yalnızca paradan bahsediyorsanız, Ruslara vereceğimiz bu 40 milyar doların -ben olsam sizin yerinizde- bunun 10 milyar dolarını bu teknolojilere AR-GE olarak yatırım yapardım, pil teknolojilerinde en öne biz geçerdik.
Pil başka nerede önemli? Otomobilde ya. Bakın, yerli arabadan bahsediyorsunuz değil mi? Ya, dünyada kim bir arabaya pili taktığında bin kilometre götürebilirse onun arabası satılacak, şasesini yapmak önemli değil, karoserini yapmak değil, önemli olan o arabayı bin kilometre götürebilmek, bununla ilgili altyapıyı yapabilmek, benzin istasyonlarının yerine enerji pillerini değiştiren istasyonları yapabilmek. Kim bunda bir vizyon ortaya koyarsa, bir master planı ilk olarak ortaya koyarsa dünyada öne geçecek, belki trilyon dolarlık bir ekonomiye kavuşacak. Bununla ilgili bir vizyon sundunuz mu? Hayır. Ne yapıyoruz? "Aman da Volkswagen yatırım yapacak." Ne yapacak? Almanya'da, biliyorsunuz, içten patlamalı, dizel yakıtlı arabalar yasaklanıyor, yasası var ya. Diyor ki: "2028'den sonra yapamazsın arkadaş." Bizim bir yasamız var mı? Yok. Ne yapacak Volkswagen? Kirli, dizel teknolojisini getirip Manisa'da fabrika kuracak -Manisa Vekilimiz de duysun- ve bütün insanlarımız zehirlenecek. Sokaklarda yürüyemiyoruz, milyonlarca dizel arabaları bize maalesef itelediler, insanlarımız zehirleniyor; biz dizel teknolojisine devam edeceğiz, onlar elektrikli teknolojiye devam edecek. İşte, vizyon buralarda bir yerde Sayın Bakan. "Para" diyorsak buralarda bir yerde. Hani ekolojiyle beraber parayı da buluşturabiliriz sırf para olarak bakıyorsanız.
Sayın Bakan, bakın, biliyorsunuz, enerji insanlarımızın bütçesinde çok önemli bir yer tutuyor yani ısınma, aydınlanma olarak çok önemli ve elektrik ihtiyacı olarak çok önemli bir yer tutuyor. Geçen sene bir iddianız vardı: "Avrupa'da en ucuz elektrik bizde." diyordunuz. Hâlâ aynı iddiaya sahip misiniz? Bu, bir.
İkincisi: Satın alma gücüne göre nerelerdeyiz acaba Sayın Bakan? Bakın, size fatura göstereceğim, elektrik faturası. Geçen yıl bir vatandaşa ortalama 100 lira gelen elektrik faturası şu anda 160-170 lira geliyor Vatandaşımızın geliri yüzde 5-6 artmışken yüzde 55-60 zamlarla karşı karşıya. Doğal gazda yüzde 58-60 zamlarla karşı karşıya vatandaş. Vatandaşımızın geliri yüzde 5 artmış, yüzde 10 artmış ya da artamamış, işsiz kalmış, 8 milyon vatandaşımız işsiz ama siz yüzde 55-60 zam yapmışsınız.
Sayın Bakan, size hassaten soruyorum: İstanbul'da 4 vatandaşımız intihar etti, mutlaka sizin de vicdanınız sızlamıştır, eminim, bundan hiçbir şüphem yok. Onlar intihar ettikten hemen sonra -o "vahşi şirket" diyeceğim- o zalim şirket gelip o vatandaşlarımızın evinin elektriğini kesti biliyor musunuz, elektrik faturalarını ödeyememişler. Bakkala borçları varmış, kredi borçları varmış, esnafa borçları varmış, gururlarına yedirememişler ve intihar etmişler ve intihar bir salgın gibi yayılıyor Sayın Bakan. Ya, bununla ilgili o şirkete ne yaptınız acaba ya, ne yaptınız acaba o şirkete?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - İlave süre veriyorum, lütfen tamamlayın.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ben size geçen sene şunu önermiştim, demiştim ki Sayın Bakan: Bakın, insanlarımız işsiz, yoksul, herkes aynı gelire sahip değil ama herkesin aynı faturayı ödemesini bekliyorsunuz, "Herkes aynı elektrik faturasını ödesin, herkes aynı doğal gaz faturasını ödesin." İşte, bütün bunları biz sosyal haklar çerçevesinde tanımlamamız lazım. Yoksulluk sınırının altındaki vatandaşlarımıza ihtiyaçları boyutunda elektriği ücretsiz vermek -bununla ilgili bir adım atıldı ama çok sınırlı- ve yoksulluk sınırının altındaki vatandaşlarımıza ihtiyaç sınırında doğal gazı ücretsiz vermek diye bir planımız olması lazım.
Bakın, kömür dağıtıyorsunuz Sayın Bakan, o kömürler kirli. Ne yapıyor o kömürler? Havamızı zehirliyor. Ya, kömür dağıtmak yerine bakın 15 milyon vatandaşımızın -kaçı abone, bilgi verin- ciddi bir bölümü doğal gaz yakamıyor, onun yerine devletin dağıttığı ücretsiz kömürü yakıyor. Oysa onlara evine kadar gelmiş doğal gazı ihtiyaç sınırında ücretsiz versek havamız da kirlenmez Sayın Bakan, bir sosyal politika da yapmış oluruz. Elektrikte de doğal gazda da ihtiyaç sınırında adımlar atmamız gerekir Sayın Bakan. Avrupa'nın havası en kirli şehirleri hâlâ bizde Sayın Bakan -bununla ilgili bir iddiam var- 10 şehrin 8'i bizde. Bununla ilgili mutlaka adımlar atmamız lazım.
Sayın Bakan, bakın, iş cinayetlerinden bahsetmediniz, Kaz Dağları'ndan bahsetmediniz, toplumsal rızadan bahsetmediniz; "Biz maden varsa çıkarırız arkadaş." dediniz ve böyle yapıyorsunuz, maalesef vahşi kapitalizmin şartları böyle işliyor. Hasankeyf'ten bahsetmediniz. Bakın, Hasankeyf sular altında, on iki bin yıllık tarih sular altında; maalesef elli, altmış yıl çalışacak bir hidroelektrik santral için.
İşte, vicdansızlık buralarda bir yerde. Jeotermal yüzünden Aydın'ın incirleri artık eski lezzetinde değil.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Alakası yok.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, siz ona "yenilenebilir enerji" diyorsunuz. Sayın Bakan, her yenilenebilir enerji de çevreci değildir. Aydın'da bir regülasyon koymadığınız zaman ne oluyor?
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Aydın'a sataşma var burada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen tamamlayınız efendim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, bakın, Malatya'nın kayısısı artık eski lezzetinde değil, Malatya'dan da referans vereyim.
BAŞKAN - Yok mu Malatya'dan?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çünkü maalesef hidroelektrik santraller, jeotermal santraller Sayın Bakan, her zaman çevreci değildir. Bununla ilgili ÇED raporları, maalesef, öyle böyle veriliyor ve maalesef bir yerden kazanıyoruz, bir yerden belki 10 mislini kaybediyoruz. Bununla ilgili görüşlerinizi merak ediyorum.
Son olarak şunu söyleyeyim: Enerji tasarrufuyla ilgili Sayın Bakan, tek bir eğitim lafı duymadık sizden. Ya, Avrupa'da insanlar mesela bisiklete binerler değil mi, yürürler işlerine; biz de maşallah, 100 metre mesafeyi arabayla gidiyoruz. Bisiklet yolları vardır, toplu taşıma daha yaygındır. İnsanlar evindeki klimayı 18 dereceye ayarlarlar, biliyor musunuz, kazakla otururlar insanlar; biz maalesef tişört ve atletle otururuz. 25 dereceye ayarlarız evin ısısını, enerji tasarrufu yoktur. Efendim, binalarımız paltoyla giydirilmiş değildir. Yani binalarımız sonuç olarak bir şekilde, tasarrufu sağlayacak şekilde, enerji tasarrufu kimlik belgesine sahip değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, bitirin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, bununla ilgili, eğitim çalışmaları, regülasyonlar, cezalar gibi hiçbir şey duymadık sizden. İşte enerji tasarrufu edersek enerji ihtiyacımız da kalmaz.
Son olarak şunu söyleyeyim Sayın Bakan, bitiriyorum Sayın Başkan: Sayın Bakan şu TRT payından bahsedeceğim elektrik faturalarındaki. Bakın, TRT payı her ay benden alınıyor. Ben HDP milletvekiliyim arkadaşlar. HDP'li 6 milyon vatandaşımız da -oy veren- TRT'ye para ödüyor bakın, milyarlarca para ödüyor.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Vallahi en çok seni çekiyorlar.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Senin vergini biraz daha artırmak lazım.
BAŞKAN - Lütfen...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Artırın.
Ya, Allah'ınızı severseniz, TRT yüzde 98 Tayyip Erdoğan'ı gösteriyor, yüzde 2 de belki CHP'yi gösteriyor, HDP sıfır.
BAŞKAN - Yapmayın ya!
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ha, ama hakaret etmek için gösteriyor olabilir, o ayrı. Yüzde sıfır.
Sayın Bakan, size önerim: Ya, deyin ki... Bakın, şöyle bir yasa çıkaralım, ben imza atacağım: "AKP'lilerden TRT payı alınır, HDP'lilerden, CHP'lilerden alınmaz." diye bir madde çıkarın, ben oy vereceğim. Madem AKP'nin borazanlığını yapıyor, neden HDP'lilerden... Bu anlamda adım atalım Sayın Bakan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, lütfen Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Son cümlemi edip bitireyim: Sayın Bakan, fosil yakıt meselesinde, bununla ilgili yatırımları durdurun. Nükleer santral yatırımlarını durdurun. Hasankeyf'i kurtaralım, Kaz Dağları'nı kurtaralım. Ancak böyle bir vizyonla...