KOMİSYON KONUŞMASI

TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Başkanım, teşekkür ediyorum ben de.

Şimdi, öncelikle şunu söyleyeyim, kurul yapısını Sayın Bakanım da belirtti. Kurul yapısının oluşması iyi olabilir diye düşünüyorum ben, gerçi muhalefet şerhimizde bunu kademeli olarak da belirttik yani üçlü kararnameyle atamalar yapılıyor, o hâliyle kalması mı yoksa bir kurulun oluşması ve kurulun eliyle, HSYK benzeri bir kurulun oluşmasıyla bu atamaların yapılması mı derseniz tercihimiz kuruldur. Yani kurulun oluşmasında ben de yarar görüyorum, onu söyleyeyim yani bizler de yarar görüyoruz. Burada bütün mesele şu arkadaşlar: Sayın Bakanımız da belirtiyor, bizler de örnekler veriyoruz, bir siyasi tercih vardır burada, bu kurulun yapısının oluşmasını siyaseten işte Hükûmet, Bakanlık "Böyle oluşsun." Demiş. Oluşsun demiş de sorun şu, Bakan diyor ki: "Çek Cumhuriyeti'nde de işte bakan atıyor veya kurulun başkanı olabiliyor." İşte Obama'dan bahsettik, efendim yüksek yargıçları atıyor, işte meclisler seçiyor. İyi de orada bir tane bakan çıkmıyor Sayın Bakanım yani çıkmıyor. Bundan bir hafta, on gün evvel şunu söylemiyor en yüksek yargı için: "Bu mahkeme, bize tuzak kuran sistemin ana unsurudur. Biz bu mahkemeye arkadaşlarımızı göndermeyiz." demiyor. Şimdi, bunu derken de şunu da o arkadaşımız unutuyor, bir tanesi sizin Bakanlar Kurulundaki arkadaşınız bunu söyleyen, Sağlık Bakanı yani bu son Anayasa Mahkemesi 17 kişiden kuruluyor, sanıyorum 8'ini Abdullah Bey seçmişti, 1'ini Tayyip Bey geldikten sonra seçmişti, 3'ünü biz seçtik Meclis olarak, öyle hatırlıyorum yani 2 Sayıştaydan, 1 Barolar Birliğinin önerdiği 3 kişiden, 3 tanesini Parlamento olarak seçtik diye hatırlıyorum. Yani kaç oldu? Zaten 12-13 oldu, şimdi böyle bir seçim var ama bir yürütmenin temsilcisi çıkıyor, diyor ki: "Ben bu mahkemeye güvenmiyorum, tuzak kuruyorlar bize, bir sistem var, işte paralel yapı neyse, bunların ana unsuru onlardır." Şimdi, siz bunu söylerseniz bu yargıya işte efendim, bakanlar da müdahale etsin, başkanlık etsin, o seçsin, bu seçsin, bunları yani Türkiye'de biz çok konuşuruz. Herkes bir defa ne söyleyeceğini bilecek, konuştuğumuz makam Anayasa Mahkemesi, nasıl gelecekleri belli ama dilin kemiği yok, atıp tutuyor ve bunu da sıradan bir vatandaş söylemiyor, bir bakan söylüyor. Öncelikle bunu mutlaka bir kenara koyalım yani yaşadığımız süreci daha dün, iki gün evvel oylamalar yaptık. Biz, Adalet Komisyonundayız yani her şeyi biliyoruz, bir yıldır, geçen yıl ocak ayından bu yana kadar hangi yasalarda hangi değişiklikleri yapmak için kaç tane değişiklik teklifi geldi, tasarı olarak değil de teklif olarak geldi, neler yaptık, yaptığımızı altı ay sonra tekrar değiştirmediniz mi yani burada getirdiniz makul şüpheler, efendim işte dosyaların incelenmesinin önünün açılması, kapatılması yani böyle bir siyasi yaklaşım olunca Türkiye'de artık olağanüstü bir dönemden geçiyoruz herhâlde, belki de daha sonra "İşte bu tehlikeyi bertaraf ettik, bundan sonra yapmayacağız, işte biz de yargı bağımsızlığına saygılı olacağız, hâkimlerin tarafsızlığına saygılı olacağız, o yapıyı bozmayacağız." mı diyeceksiniz bundan sonra bilmiyorum da neyse seçimler de geliyor, az kaldı. Bu çekincelerin her biri tabii buraya da yansıyor Sayın Bakanım.

Şimdi, burada -Sayın Murat Bey de belirtti- yani maddeye baktığımızda çok güzel, zaten yani bu 32'nci maddedeki değişiklikte (4)'üncü fıkraya bakıyorum, diyorsunuz ki: "Askerî Hâkimler Kurulu kanunlarla verilen görevleri yerine getirirken, yetkilerini kullanırken bağımsızdır." Çok güzel. Gerek var mı? Yok bence de ama sonrası çok ilginç. "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi kurula emir ve talimat veremez." Şimdi, öyle bir kurul oluşturuyorsunuz ki, diyorsunuz ki "Zaten kurulun emir komutası bende."

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Değil.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Öyle Sayın Bakanım, öyle.

"Emir komuta bende yani benden başkası zaten veremez, ben vereceğim zaten talimatı." Yani kurulun yapısı bunu gerektiriyor yani böyle bir şeyi herkes okuyor. Şimdi, bunu buraya yazıyoruz "Kimse emir, talimat veremez." Kurul nasıl seçilmiş, nasıl oluşmuş, bir güvence hâlinde seçilmemiş ki. Kurulu siz belirliyorsunuz, işte siz atıyorsunuz, sizinle beraber çalışıyorlar, tamamen size bağlılar, zaten gerekli emir ve talimatı siz vereceksiniz yani. Şimdi, böyle bir yapı gerçekten ileride çok tartışmaya bence meydan verecektir, şimdi işte efendim, bir şey olmaz, askerî yargı, ses çıkmaz.

Geçen gün ben size bir soru sordum, siz de çok iyi niyetle gerçekten çok güzel bir yanıt verdiniz Genel Kurulda çünkü bana mesajlar geliyordu, dedim ki: Güneydoğuda, askerî lojmanlarda, emniyetin lojmanlarında vatandaşlarımız çok büyük sıkıntı yaşıyor. Sürekli silah atışı -hem de efendim, o uzun namlulu olan silahlar da geçmişti, doçka mı deniyor- ağır silahlarla ateş ediliyor, evlerimizin duvarlarında sayısız kurşun izi var... Hâlâ, fotoğraflar burada Sayın Bakanım, göstereyim. İnsanlar diyorlar ki: "Biz bunu anlatamıyoruz, kimseye söyleyemiyoruz, şikâyet ettiğimiz zaman komutan çağırıyor eşimi: "Ya, siz neye şikâyet ettiniz kardeşim yani ne oldu?" Duvarlarda bir sürü kurşun izi var, yerde sürünerek geziyor insanlar, mutfağa giderken, odalara giderken, dışarıdan ateş edilirse "Aman, başımıza bir şey gelmesin." diye. Şimdi, şikâyet de edemiyorlar, anlatamıyorlar da dertlerini o disiplin nedeniyle, öyle talimat verilmiş "Yansımasın basına, efendim, medyaya yansımasın." diye. Orası bizim toprağımız. Bıraktım ötesini yani güvenliği sağlayan bizim görevlilerimizin oturduğu lojmanlar, eşleri ve çocukları herkes can korkusu içerisinde çocuklarını memleketine gönderiyorlar, diyorlar ki: "Biz burada kalmayalım, ben tek başıma kalayım." Şimdi, böyle bir ortamda siz de "Yaşadığımız sıkıntılar var, doğrudur. Orada kamu güvenliği devlet tarafından tam anlamıyla sağlanmış mıdır? Hayır, şu anda o eksikliklerimiz var." dediniz, yani Mecliste ben bunu geçen gün yarım kalan yasa görüşmelerinde Adalet Bakanımızın yerine oradaydınız. Şimdi, benzeri bir olay da burada var yani burada şimdi askerî mahkemeler, hâkimler, savcılar yani ne konuşacaklar, ne anlatacaklar, yaşanan sıkıntıları ne kadar dile getirebilirler ki, getirmeleri mümkün değil. Böyle bir yapı eğer gerçekten burada bu şekilde kurul oluşacaksa, tamamen yürütmenin kontrolünde olacaksa o insanların konuşma şansı yok zaten. Az önce de söyledim yani Genelkurmayın da çekinceleri var yasayla ilgili olarak, iyi niyetle anlatmaya çalışıyorlar, önerilerinin bir kısmı kabul edilmiş, diğerleri, bir kısmı işte hâlâ askıda; siyaseten karar veriyorsunuz, buna da saygı duymak lazım. Yani siyasi bir organ yönetiyor "Bizim de yoğurt yiyişimiz bu, biz de böyle bir kurul istiyoruz." diyebilirsiniz ama bunu belirttiğimiz anayasal ve yasal teminatlar altında yapmamız lazım, bu yapmadığınız takdirde şu olacak, bu konuları konuşmaya devam edeceğiz, çok örnek vereceğiz Avrupa'dan, işte siz de veriyorsunuz, bunu HSYK'nın yapısında da, oluşurken de böyle dediniz: "İşte Avrupa'da böyle, Amerika'da böyle, işte Kıta Avrupası, yok efendim, kuzeyde böyle, oralarda meclis, parlamento seçiyor, burada niye güvenmiyorsunuz?" Güveneceğiz de az önce dediğim nedenlerle Sayın Müezzinoğlu -benim hemşehrim- çıkıp o konuşmaları yapmayacak Anayasa Mahkemesine, böyle şeyler söylemeyecek yargıyla ilgili olarak ondan sonra yavaş yavaş güveneceğiz.

Bu yapı, nasıl değişir bilmiyorum, az önce söylediniz işte bir iki maddeyle ilgili olarak Genel Kurula kadar çalışalım, onlarda değişiklik yapabiliriz ama bu esas mekanizmayı bunu değiştirmeyi düşünüyor musunuz, düşünmüyor musunuz bilmiyoruz ama biz düşünün diyoruz. Bunu kurul hâlinde olsun, birlikte yapalım, yardımcı da olalım, önerimiz de var, bakın orada iki tane yüksek yargının temsilcileri var arka tarafta, Askerî Yargıtayın ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin temsilcileri orada yani bu kurulun yapısına onlar da katılabilir Sayın Bakanım. Başkanları da gelebilir ya da bir seçim usulü gelebilir ya da sizler belirlersiniz ama nihayetinde tarafsızlığından kuşku duyulmayacak ya da çok az duyulacak bir kurul yapısını oluşturmamız lazım. O kurul görevlerini yaparken de bu tartışmaları yaşatmaması gerekir diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.