| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Adalet Bakanlığı b)Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c)Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı ç)Anayasa Mahkemesi d)Yargıtay e)Danıştay f)Hâkimler ve Savcılar Kurulu g)Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ğ)Kişisel Verileri Koruma Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 25 .11.2019 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Bakan, Sayın Bakan Yardımcılarımız, değerli bürokratlarımız, değerli arkadaşlar, basın emekçilerimiz; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, nezaketinizden dolayı da -kadın vekillere öncelikli söz verme konusunda- tüm arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, bir ülke demokrasisinin en önemli göstergelerinin başında güçlü bir kuvvetler ayrılığı varlığı gelmekte. Yargı bağımsızlığı, bu kuvvetler arasında ülkede yaşayan vatandaşların her alanda kendilerini güvende hissetmeleri ve hukuk devleti olma açısından son derece önemlidir. Ancak, 16 Nisan 2017 referandumuyla kabul edilen Anayasa değişikliği, kuvvetler ayrılığı, tarafsız ve bağımsız yargı konusunda kötü olan sistemden daha da geriye gidişi temsil etmektedir. Geldiğimiz noktada ülkemizde yargının tamamen iktidara bağımlı hâle geldiği, yeni yönetim sisteminin neredeyse bütün uygulamalarında kendini göstermektedir. Bugün bazı verilere baktığımızda da bu gidişatın kötülüğü ortaya çıkmaktadır.
Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ne baktığımız zaman Türkiye, 2019 yılında bu endekste 126 ülke arasında 109'uncu sırada, Doğu Avrupa ve Orta Asya grubundaki 13 ülke arasında sonuncu sırada yer almıştır. Orta üst gelir grubundaki 38 ülke arasında ise sadece Venezuela'nın önünde kendine yer bulabilmiştir Türkiye.
Yine "Şeffaflık" başlığında 2019 yılında 94'üncü sırada, temel haklar söz konusu olduğunda da 126 ülke arasında 122'nci sırada; Türkiye kişilerin mal ve can güvenliği konusunda ise bu başlıkta 96'ncı sıradadır. Araştırmalar yıllara göre, ülke sayılarına göre farklılık gösterse de Türkiye, her yılda son sıralarda yer almayı başarmıştır. Bu da üzücü bir durumdur. Freedom House tarafından her yıl hazırlanan Dünya Özgürlükler Raporu'nda Türkiye son iki yıldır -2018, 2019- "özgür olmayan ülke" kategorisinde yer almıştır.
(Uğultular)
Arkadaşlar, biraz daha sessizlik rica edeceğim lütfen çünkü konuşurken benim de dikkatim dağılıyor.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen arkadaşlar.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şimdi, verilerle yine Türkiye'de adalet sistemine baktığımız zaman, TÜİK'in verilerine göre adalet istatistiklerinde özellikle çocuklarla ilgili birkaç veriyi paylaşmak istiyorum. Yıl içinde ceza infaz kurumuna giren hükümlüler arasında -2015, 2017- en yüksek artış yıllar içerisinde genç işsizliğin de yaşandığı 18-24 ve 25-34 yaşları arasında yaşanmıştır.
Yine, mağduriyet türlerine göre, güvenlik birimine gelen veya getirilen çocuklarda, mağdur çocuklar arasında, 2015 yılında 12.689 çocuk cinsel suçlar nedeniyle güvenlik birimlerine gelmiş ya da getirilmişken bu oran 2017 yılında 18.623'e yükselmiştir. Aynı yıl, mağdur çocuk sayısı 155.024 olarak kayıtlara geçmiştir. Bu, iki yılda çok yüksek bir artıştır Sayın Bakan, bunu dikkatinize sunmak istiyorum.
TÜİK tarafından, mağduriyet türüne göre güvenlik birimine gelen, getirilen çocuklar konusunda bir de şöyle bir tanımlama var: "Bilinmeyen" olarak işaretlenen kategorideki artış da çok dikkat çekici. Bu rakam 557'den 2.449'a yükselmiştir. Sayın Bakanım, bu "bilinmeyen" kategorisi nedir, içinde neler vardır? Bunu da bize bir açıklarsanız, arkadaşlarımız açıklarlarsa çok seviniriz.
Adalet Bakanlığının bütçesine kısaca baktığımız zaman, tabii ki, yapılmak istenenler, koyulan hedefler bütçeler doğrultusunda gerçekleştirilebilecektir. Ancak, baktığımız zaman, bütçenizin Bakanlığa pek de yetmediği görülüyor. 2016-2017-2018 artış oranlarına baktığımızda 2020'de de çok fazla bir artış olmadığı görülüyor. 2018 yılında, başka bir veri, 13 milyar 714 milyon 405 bin TL başlangıç ödeneği tahsis edilmişken Bakanlığınıza, yıl sonu toplam bütçesi 17 milyar 84 milyon 24 bin 947 olarak gerçekleşmiş. Bakanlığın önceki yıllardaki bütçe harcamalarına bakıldığında, 2016-2017-2018 yılları izlendiğinde, her yıl artırıldığını ancak, buna rağmen, yıl içinde ek ödenekler alınarak bütçenin başlangıç bütçesinin çok üzerinde yılı tamamlandığını görmekteyiz. Yani 2018 yılında, yıl sonunda yüzde 24 fazlayla bütçe tamamlanmış. 2019 başlangıç ödemelerinin de birçok alt kaleminin yıl ortasında yetmediğini ve 2020 yılında da ek ödenekler alınacağını aslında bu rakamlardan söyleyebiliriz. Dolayısıyla, hem yargının mevcut sorunları hem de yapısal, fiziki şartları bakımından öngörülen yeni bütçenin de yetersiz kalacağı, bu bütçenin hızlı, verimli, hukuka uygun ve etkili bir adalet politikasına yetmeyeceği açıktır.
Bir de yine, Sayıştayın stratejik plan, performans programı ve faaliyet raporu değerlendirmesine değinmek istiyorum. "Bakanlığın 2014-2019 Stratejik Plan kapsamında ortaya koyduğu en önemli hedeflerden birisi de yargıya ayrılan bütçenin artırılması ve ihtiyaç duyulan hâkim-savcı sayısına ulaşılmasıdır." diyor. Her ne kadar bu hedefler doğrultusunda Türkiye'de yargıya ayrılan bütçenin artırıldığı ileri sürülse de Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu Raporu, maalesef, bunun aksini söylemekte. Hazırlanan Avrupa Yargı Sistemleri Raporu'na göre Türkiye'de yargı sistemine kişi başına 18,2 euro harcanmakta, Avrupa genelinde kişi başına en fazla pay İsviçre'de 214,8 euro. Yine, ortalamaya baktığımızda, Avrupa ortalaması 58,1 ve biz bu ortalamanın çok altındayız. Yine, aynı Komisyonun raporuna göre, Türkiye'de 100 bin kişiye sadece 14 profesyonel hâkim düşmekte, bu alanda Avrupa ortalamasının da 22 olduğunu belirtmek istiyorum. Yine, son olarak kurumun performans hedefleri değerlendirilmiş ve birçoğunda da yine Sayıştay tarafından olumsuz görüş belirtilmiş. Birçoğunun çıktı ve sonuç odaklı olması gerekirken girdi odaklı olduğu belirtiliyor.
Sayın Bakan, tabii, bugün özel bir gün. Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, önemli bir gün. Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu'nun 2018 Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu'na göre cinsiyet eşitliğinde 149 ülke arasında 130'uncu sırada. Aslında bu veri bile bizim bu konuda ne kadar geri olduğumuzu, ne kadar zorluklarla mücadele etmek zorunda olduğumuzu gösteriyor. Sadece 2019 Ekim ayında Sayın Bakan, 39 kadın öldürüldü. Bu kadınların 8'i evli oldukları erkek, 6'sı birlikte oldukları erkek, 2'si baba, 1'i de eskiden birlikte oldukları erkekler tarafından öldürüldü ve her ay neredeyse 10-20 kadın kendi hayatına dair karar almak isterken yakınları tarafından öldürülüyor, birçok cinayette de failler bulunamıyor. Sayın Bakan, failler bulunmadıkça, adil yargılama yapılmayarak şüpheli sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, iyi hâl indirimleri devam ettikçe şiddet de devam edecektir.
Bir şeyin daha altını çizmek istiyorum. Bugün yapılmaya çalışılan bazı uygulamalar var ama ne acil arama hatlarının ne acil durum butonlarının ne de uzaklaştırma kararlarının bu cinayetlerin önüne geçmediği görülüyor, sizler tarafından da görüldüğünü düşünüyorum açıkçası. Kadına karşı şiddette cesaretin kırılmadığını düşünüyoruz. Yani siz ne düşünüyorsunuz bu konuda, sizin de görüşünüzü duymak açıkçası isterim. Sadece cinayet değil işkencelerin de uygulandığını ve arttığını görüyoruz, cesaret buluyorlar bunları yapmak için.
İki vaka örneği vereceğim; birisi 21 Ekimde Emine Bulut cinayeti, bir de geçen hafta eski sevgilisi tarafından öldürülen Güleda Cankel cinayeti. Bunlara sadece ve sadece küçücük iki tane örnek diyebiliriz.
Bakanlığınızla ilgili de kadın konusunda bir eleştirim olacak Sayın Bakan. Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yapısını incelediğimizde savcı kadın oranının sadece ve sadece yüzde 14,37 olduğunu, hâkim kadın oranının sadece yüzde 45,83 ve toplamda yüzde 35 olduğunu görüyoruz. Özellikle savcılarda kadın oranının düşüklüğü çok dikkat çekici. Anayasa Mahkemesine geldiğimizde ise yüzde sıfır yani Anayasa Mahkemesinde hiç kadın üye yok, 16 üyeden hiçbirisi kadın değil. Eşitlik ilkesi gereği belki de bu kurumlara cinsiyet kotasının getirilmesi gerekiyor Sayın Bakan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayalım efendim.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Başkanım, on dakika bitti galiba, kesilmesinden bunu anlıyorum.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Bitti evet.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Çok kısa bir konuya daha değinerek devam etmek istiyorum ama bitirmek zorunda kalacağım.
Şimdi, İnsan Hakları Komisyonunun hazırladığı raporlar var, cezaevleri üzerine çalışan sivil toplum örgütleri ve hak savunucularından elde edilen bilgiler var. Şimdi, bu bilgilere göre, yine Kayseri, Elâzığ, Alanya L tipi ve Tarsus Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi, son dönemde yoğun olarak ihlal şikâyetleri alınan ceza infaz kurumları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Yine bu raporlara göre kadınların cezaevlerinde çok sıkıntılar yaşadığını görüyoruz, aynı şekilde çocukların da büyük sıkıntılar yaşadığını görüyoruz. Koğuşların çok sık aranması, kadınların özel eşyalarına el koyulması, kendi özel ve kişisel birtakım hijyen ve bakım malzemelerine ulaşmakta zorluk çekmeleri, 0-6 yaş arasındaki çocukların anneleriyle ne kadar süre kalması gerektiği son dönemde sıklıkla gündeme getiriliyor, hâlihazırda annelerinin yanında kalan çocukların da ihtiyaçlarına erişim noktasında ciddi problemler yaşandığı görülüyor. Çocuklar bizim değerlerimiz Sayın Bakan, özellikle cezaevlerinde bulunan çocuklarla ilgili yapılan uygulamaların yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor, özellikle de bu kadar çok reformdan söz edilen bir dönemde. 5275 sayılı Kanun'un çocuklu kadınlarla ilgili hükümlerinde değişiklik yapılmalı diyorum ben. Hapis cezasının infazında gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ayı geçmemiş bulunan kadınlar hakkında da yeni bir düzenleme getirilmeli. Çocuklara özellikle çocuklara özgü ceza infaz kurumlarında kalması uygulanmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayın efendim.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yani tür uygulamaların hayata geçirilmesi gerekiyor.
Son olarak o zaman, diğer kurumların Sayıştay raporlarına baktığımız zaman da hepsinde bütçelerle ilgili ciddi sıkıntılar olduğunu görüyoruz, hiçbirisinde istenilen hedeflere ulaşılmadığını görüyoruz; mesela, Yargıtayın da aynı şekilde bütçesinde. Özellikle de bu Ankara'nın Çankaya ilçesi İncek bölgesinde yapılması planlanan yeni hizmet binasından kaynaklı ciddi bir sıkıntı yaşandığı görülüyor bütçede. Bütçede bu binaya kaynak ayrılmasına rağmen, örneğin en son 2018 yılında bina için ayrılan 249 milyon 993 bin liralık ödeneğin sadece yüzde 3,2'si yani 7 milyon 993 bin lirası harcanmış. Yani bu binada neden bir ilerleme olmuyor? Ki Yargıtayın şu anda çalışma ortamı açısından ciddi sıkıntılar içerisinde olduğunu da biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Son cümlemi söylüyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bu bütçelerle zaten adil ve tarafsız yargıdan söz edemiyoruz ama kurumlarınızın yapısal değişimlerini de hiçbir şekilde sağlamayacağı görülüyor.
Ben hayırlı olmasını diliyorum, teşekkür ediyorum.