KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli arkadaşlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, pek çok arkadaşımız söyledi: Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 109'uncu sıradayız. "Hani memleketi ilk 10'a sokacaktınız?" diyorsunuz ama 109'uncu sıradayız, bunu pek çok arkadaşımız söyledi. Şimdi, bunun neden olduğunu yalnızca şu fotoğrafa baksak görebiliriz Sayın Bakan yani şu içinde bulunduğunuz orta blokun fotoğrafını çeksek, kime göstersek zaten size 109'uncu sırayı hak görürler. Neden biliyor musunuz, bu fotoğrafta neler görüyoruz? Bu fotoğrafta bir sefer erkek yargı görüyoruz Sayın Bakan. Bakın, tek bir kadın arkadaş var arka sıralarda, geri kalan hepiniz erkek.

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL - Kadın sayısını söyleyeceğim şimdi, kadın hâkim sayısını söyleyeceğim, utanacaksın!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Erkek yargı Sayın Bakan, bu bir ama bu blokta.

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Sayın Paylan... Sayın Paylan...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Savcı sayısını da söyleyin.

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL - Onu da söyleyeceğim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - İkincisi Sayın Bakan: Bakın, bağımlı ve taraflı bir Adalet Bakanısınız sonuç olarak, Cumhurbaşkanı tarafından atanmış bir Adalet Bakanısınız. Bakın, Sayın Bakan, solunuzda, sağınızda yüksek yargının temsilcileri var. Şu fotoğraf dahi, herhangi birisine gösterseniz dünyada, yargının bağımlı ve taraflı olduğunu ortaya koyar. Yani yüksek yargı başkanlarımızın o çay toplama görüntüleri, saraydaki adli yıl açılışları, ilik arama görüntüleri maalesef yargı bağımsızlığına büyük zarar vermiştir, o yüzden 109'uncu sıradayız.

Sayın Bakan, bakın, arkanızda bazı kurumlar var. Geçen yıl İnsan Hakları Kurumu tam arkanızda oturuyordu ve Başkanı buradaydı. Bu yıl Başkanı gelmeye tenezzül etmemiş herhâlde -Başkan Yardımcısı da 3'üncü sıraya atanmış, kendisi atanmış demeyeyim, geçmek durumunda kalmış- bir Başkan Yardımcısı tarafından temsil ediliyor.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Belki mazereti vardır Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, bu, memleketteki insan haklarının aslında hâli pür melalidir Sayın Bakan. Yani İnsan Hakları Kurumu bağımsız bir kurum güya, âlâyıvalayla kurdunuz ama "Acaba bu kadar insan hakları ihlali varken kurulduğundan beri insan haklarıyla ilgili acaba ne yaptı insan hakları kurumu dersek?" Sıfıra sıfır elde var sıfır maalesef.

Yüksek Seçim Kurulu da varmış burada, duyan oldu mu sabahtan beri. En arka sıralarda bir yerlerde Yüksek Seçim Kurulunu temsil eden bir arkadaşımız varmış. Ya Yüksek Seçim Kurulu dediğiniz seçimleri yapan kurum, adı dahi geçmedi sabahtan beri, en arka sıralarda oturuyor, burada onun da bütçesini görüşüyoruz, bütçesini daha duymadık maalesef.

Sayın Bakan, Türkiye'nin yargı sistemine herhangi bir şekilde güven yok, vatandaşlarımızın da güveni yok, dünyanın da güveni yok. Trump'ın iki yıldır Sayın Erdoğan'a yaptığı teşekkürlerde... Geçen yıl Rahip Brunson'la ilgili "Bıraktığınız için teşekkür ederim Sayın Erdoğan." demişti. Bu yıl da Serkan Gölge için "Bıraktığınız için teşekkür ederim." demesi dahi büyük bir skandaldır ve orada Sayın Cumhurbaşkanı da sessiz kalarak aslında durumu kabullenmiştir. "Yargı sistemi bana bağımlıdır." demiştir maalesef. Bu anlamda iki yılda da skandal açıklamalarla karşı karşıya kaldık.

Bakın, mesaimizin önemli bölümünü biz mahkemelerde geçiriyoruz Sayın Bakan. İnanın, pek çok genç hâkimle karşı karşıya kalıyoruz. Hâkimler şöyle bakıyorlar: Dosyaya bakmıyorlar biliyor musunuz? Emin olun dosyaya bakmıyorlar çünkü avukatlar sanıklar dosyayı paspas ediyorlar. Ya, büyük hak ihlalleri görüyoruz ama hâkim diyor ki: "Ya bu önemli bir dava." Mesela Osman Kavala'nın yargılandığı Gezi iddianamesi. "Efendim, Gezi'yi Osman Kavala organize etmiş." gibi bir iddianame büyük büyük manşetlerle ortaya kondu, çok büyük bir dava ortaya kondu. Son derece genç hâkimler bakıyor. Ya, dosyada bir şey yok ama hâkim karar veremiyor. Bir hâkim tahliye kararı verdi, bir hafta sonra görevinden alındı, daha genç bir hâkim atandı. O hâkimler de bu yükü kaldıramıyorlar Sayın Bakan. Maalesef, sizden gelen her gün ihsasırey karalarıyla o hâkimler bu kararları verebilecek durumda kendilerini hissetmiyorlar. Maalesef, siz de "Yargı bağımsızdır." diyorsunuz ama pek çok uygulamada, Ahmet Altan kararında, Osman Kavala kararında, Selahattin Demirtaş kararlarında hep bağımlı bir yargı görüntüsü verdiğiniz için hâkimler de maalesef "Hukuk, dosya ne diyor?" demiyorlar "Acaba ben karar verirsem Erdoğan ne düşünür?" diye bakıyorlar. Bakın, bu çok büyük bir sıkıntı Sayın Bakan.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Belki siz yanlış düşünüyorsunuzdur.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, Türkiye tarihi boyunca her zaman güçlüye baktı yargı sistemi maalesef. Yalnız bunu, bu düzeni siz ihdas etmediniz; her zaman güçlüye baktı. Cumhuriyetin kuruluş dönemlerinde de sonrasında da Menderes'in idam kararında da sonraki dönemlerde de 12 Eylül hukukunda da FETÖ hukukunda da hep güçlünün hukuku vardı maalesef. Mazlumlar hiçbir zaman korunmadı, bu dönemde de maalesef güçlünün hukuku devrede. Herkes siyasi hedeflerine göre yargıyı bir sopa olarak kullanıyor, maalesef sizin Hükûmetiniz de Erdoğan da yargıyı bir sopa olarak kullanıyor.

Sayın Bakan, bakın, mesele bir devlet kurmak değil, her yerde devlet var, bir cumhuriyet olması değil; İran da cumhuriyet, Kuzey Kore de cumhuriyet. Mesele demokratik cumhuriyet ama demokratik cumhuriyet olması için bütün kurumların işlemesi lazım, bütün kurumların birbirini dengelemesi ve denetlemesi lazım. Meclisimiz sizi denetleyebiliyor mu? Maalesef, haşa! Denetleyemiyoruz sizleri; ne sorularımıza cevap veriyorsunuz ne gelip burada maalesef bizlere hesap veriyorsunuz.

Bakın, yargıyı bir sopa olarak kullanıyor yürütme; bütün davalarda bunu görüyoruz. Basın her gün insanları yaftalıyor, her gün mahkûmiyet kararları biliyorsunuz basında açıklanıyor.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sen her gün basına açıklama yapıyorsun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - İnsanlar maalesef "hain", "terörist" olarak yaftalanıyor ve yargıya yalnızca bu kararların üzerine bir mühür basmak düşüyor.

Cumhuriyet tarihi boyunca iki büyük toplumsal kesim mağdurdu Sayın Bakan; bir mütedeyyin kesim ki her zaman iktidardan uzak tutulmaya çalışıldı darbelerle, şunlarla bunlarla, bir de Kürtler; büyük toplumsal kesim olarak söylüyorum.

Maalesef mütedeyyinler iktidarda imtihanını kaybettiler; adalet vadederek iktidara geldiler ama o yoldan çıktılar, aynı geçmiş zalim dönemler gibi adalet dağıtmayı bırakıp kendi iktidarlarının derdine düştüler. Bu da büyük bir hayal kırıklığıdır Sayın Bakan çünkü AK PARTİ ilk kurulduğu dönemde ben de bu iddiayı önemsemiştim, bu iddia topluma belli dönemlerde nefes de aldırdı ama bu iddiadan tamamen çıkmış durumdasınız, eski zalim dönemlere benzer uygulamalara imza atıyorsunuz.

15 Temmuz darbe girişimi evet büyük bir türbülans yaşattı ama Sayın Bakan, şunu söyleyebiliyor muyuz; biz niye bir darbe yaşadık, biz bu darbeden ders çıkardık mı ve darbe dinamiğiyle yüzleştik mi? Ben üçüne de "evet" diyemiyorum bu ülkenin bir milletvekili olarak; ne darbeyle yüzleşebildik ne darbe dinamiğiyle yüzleşebildik ne de bundan hesap sorabildik ne de "Bir daha darbe olmaz." diyebiliyoruz. Çünkü neden? Siz Sayın Erdoğan'ın ifadesiyle, bunu Allah'ın bir lütfu olarak gördünüz maalesef ve aynı yolda devam ediyorsunuz ve normalleşme adımlarından uzaklaşıyorsunuz.

Bakın Sayın Bakan, birinci görevimiz siyasetçiler olarak demokratik siyasete olan inancı korumaktır. Sayın Bakan, burada görüyorsunuz seçilmişler var, bizler de seçilmişleriz ama maalesef özellikle HDP'ye bir düşman hukuku uygulanıyor. Açıkça söyleyeyim, bu bir düşman hukukudur. Her gün Ankara Cumhuriyet Savcısı Meclise onlarca fezleke gönderiyor tamamen siyasi önermelerimizle ilgili.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Düşman hukuku değil de suçlu hukuku diyelim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın Selahattin Demirtaş da bu ülkenin bir siyasetçisi ve demokratik alanın genişlemesi için mücadele etti ancak Erdoğan onu bir rakibi olarak gördü, kişisel olarak hedefleştirdi.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, bırak bu işleri!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ve maalesef rehin aldı.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Demirtaş'ı mı?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - İki yıllık tutukluluk süresi sonunda AİHM'in derhâl serbest bırakma kararına rağmen Sayın Bakan, maalesef Erdoğan şu açıklamayı yaptı: "AİHM'in verdiği kararlar bizi bağlamaz. Biz karşı hamlemizi yapacağız." dedi ve bundan hemen sonra Demirtaş'la ilgili uyduruk bir mahkeme kararını istinaf mahkemesinde onaylattı.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Bir Cumhurbaşkanının bunu söylemesi gayet doğal.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Nasıl söyleyebiliyor?

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Herkes söyler.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Bir sakin olun arkadaşlar.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu yılın 18 Eylülünde AİHM büyük dairedeki duruşma öncesi, AİHM'in bir hafta öncesinde Sayın Bakan, 65 kez Demirtaş'ın tutukluluğuna itiraz edilip reddeden mahkeme gelen bir talimatla diyeceğim, başka bir açıklaması yok, Demirtaş'ı tahliye etti ve Erdoğan bu kararın sonrasında, AİHM'in tahliye kararı sonrasında "Onları bırakamayız." dedi. Bakın, aynı suç isnadından bir kez daha tutuklandı Sayın Demirtaş, Erdoğan "Onları bırakamayız." dedi, yani yargıya açıkça talimat vermiş oldu.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne talimatı verecek?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, siz mahkemelerin neden tahliye kararları veremediğini düşünüyorsunuz çünkü Sayın Erdoğan mahkemelere sürekli talimat veriyor. Bu açıdan da serbest bırakılmıyorlar, hak ihlalleri devam ediyor.

Sayın Bakan, bir örnek daha vereceğim, ben Diyarbakır Milletvekiliyim, Sayın Selçuk Mızraklı, burada fotoğrafı var kendisinin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kendisi doktor, cerrah, geçen yıl da burada oturuyordu, bakın, Ahmet Şık'ın oturduğu sandalyede oturuyordu ve sonra belediye başkanı adayı oldu ve yüzde 63 oyla seçildi. Ama Erdoğan ne dedi seçimden önce? "Eğer onlar kazanırlarsa hiç beklemeden kayyum atayacağız." dedi. Bakın, bir iftiracı tanık seçimden on gün önce tam da Erdoğan'ın açıklama yaptığı gün Sayın Selçuk Mızraklı'yla ilgili "Efendim, o bir suçluyu tedavi etmiş, ameliyat etmiş." Ondan dolayı, bu iftiracı tanığın ifadesiyle Selçuk Mızraklı tutuklandı ve şu anda Kayseri cezaevinde. Ne hikmetse bu iftiracı tanık müebbetle yargılanırken, üç yıl daha mahkemedeyken 5 Eylülde tahliye oldu. Selçuk Mızraklı tutuklanmadan önce tahliye oldu, işte ödüllendirildi. İşte iftiracı tanık sistemi maalesef bu şekilde işliyor.

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL - Gizli tanıksa nerede buldu?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu açık tanık. Bu açık tanık, iftiracı tanık diyoruz. Bakın, Sayın Bakan, 31 Martta yüzde 63 oy alan Selçuk Mızraklı 1 Nisanda İçişleri Bakanlığı kayyum atama yazısını yazıyor, bakın. 31 Mart gecesi biz halay çekerken...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Onun doğru olmadığını söyledi burada.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, doğru, burada. Mahkeme dosyasından çıkardım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Böyle yazı yazılabilir mi? Mazbatasını almamış.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Mahkeme dosyasından çıkardım diyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - İçişleri Bakanlığı söyledi doğru olmadığını.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Mahkeme dosyasından çıkardım arkadaşlar, bu kadar açık.

Arkadaşlar, bakın, o iftiracı sanık bu ifadesinde diyor ya: "Hastanede çalışıyordum." SGK kayıtlarını çıkardık, o dönemde o hastanede çalışmadığı SGK kayıtlarıyla ortaya çıktığı hâlde böyle bir iftirayla karşı karşıya kaldı Selçuk Mızraklı. İşte, biz demokratik siyasete inancı böyle yok ediyoruz ve demokratik zemini...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sırf böyle konuşabilmek için onları aday gösterdiniz ya!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bugün diyebilirsiniz ki: "HDP'ye düşman hukuku uyguluyorum." ama bütün demokratik zemini kaydırıyoruz. Demokratik siyasete olan inancı yok ediyoruz bir şekilde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kendinizi bu kadar sorgulasaydınız bu hâle gelmezdiniz. Bir günde kendinizi sorgulayın "Biz ne yapıyoruz?" diye. Kendinizi bir hesaba çekin.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Arkadaşlar, lütfen... (Gürültüler)

Bir saniye arkadaşlar.

Sayın Paylan, lütfen, son sözlerinizi alalım.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, hepimizin sorumluluğu demokratik siyasete olan inancı korumaktır.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Nerede durduğunuza bakın ya! Bir defa bakın ya! Yirmi dört saat bakın ya! Hadi yirmi dört saatten vazgeçtim, bir saat kendinizi sorgulayın ya! Nerede durduğunuza bakın!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Uyguladığınız düşman hukukuyla her gün demokratik siyasete olan inancı yok ediyorsunuz. Arkadaşlar, bir an önce bu yoldan dönüp hepimizin sorumluluğu demokratik siyasete olan inancı tekrar tahkim etmemiz gerekir.

Saygılar sunarım.