KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, kıymetli bürokratlar, değerli basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, kapsamlı ve doyurucu sunumunuzdan dolayı teşekkür ediyorum.

İş ve yatırım ortamını etkileyen bürokratik süreçlerin basitleştirilmesi, mevzuat düzenlemelerinin etkinliği ve öngörülebilirliğinin artırılması ve yatırım süreçlerini etkileyen maliyetlerin azaltılması önem arz etmektedir. Son dönemde iş ortamının iyileştirilmesi konusunda reform niteliğinde çeşitli düzenlemeler hayata geçirilmiş ve bu alanda ilerleme kaydedilmiştir. Dünya Bankası tarafından hazırlanan İş Ortamı Raporu'nda Türkiye, genel sıralamada 190 ülke arasında 2017 yılında 58'inci, 2018 yılında 43'üncüyken 2019 yılında 33'üncü sıraya kadar yükselmiştir. Değerli katkılarıyla sağlanan bu başarıdan dolayı özel sektörümüzü temsilen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığımızı, Bakanlığınız ve ilgili kurumlarımızı tebrik ediyorum.

2018 yılının Ağustos ayından itibaren daralan sanayi üretimi, bu yıl eylül ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,4 artmıştır. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi de bir önceki aya göre yüzde 3,2 artmıştır. Ekim ayı için öncü göstergeler sanayi üretiminde yıllık bazda artış döneminin devam ettiğine, millî gelirin üçüncü çeyrekte sınırlı olarak toparlandığına işaret etmektedir.

İmalat sanayi kapasite kullanım oranı kasım ayında bir önceki aya göre 0,8 puan artarak yüzde 77,2 seviyesine çıkmış olup geçen yıl ağustos ayından bu tarafa en yüksek seviyeyi görmüştür.

Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayi performansında güvenilir referans kabul edilen Satın Alma Yöneticileri Endeksi, geçen yıl eylül ayında 42,7'ye kadar düşmüş, daha sonra toparlanarak bu yıl eylül ayında 50'ye yükselmiş, ekim ayında ise 49 olup geçen yılın temmuz ayı seviyesindedir.

Eylülde 51,9 olarak ölçülen İstanbul İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Endeksi, ekimde 53,6'ya yükselmiştir. Bu durum, sektörün faaliyet koşullarının daha da iyileştiğine işaret etmiştir. İstanbul'daki bu oran, Şubat 2018'den beri gözlenen en yüksek hızda gerçekleşmiştir.

Ekonomiye olan güvende önemli düzeyde artış görülmektedir. Ekonomik Güven Endeksi, ekim ayında 89,8'e yükselerek geçen yıl temmuz ayından sonraki en yüksek orana çıkmıştır.

Reel Kesim Güven Endeksi 102, Tüketici Güven Endeksi de 59,9 düzeyine yükselmiştir.

Türkiye'de ekonominin beklenenden daha hızlı biçimde toparlandığı ve Türkiye'nin zor bir ekonomik dönemden çıktığı, IMF, OECD, Dünya Bankası, Avrupa Birliği Komisyonu ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının raporlarına da yansımıştır.

Sayın Bakanım, TÜİK Dış Ticaret İstatistiklerine göre ülkemizin 2019 yılı Ocak-Eylül döneminde ihracatının yüzde 2,3 arttığı, ithalatın yüzde 14,8 azaldığı görülmektedir. Toplam ihracatın yüzde 94,6'sı, toplam ithalatın yüzde 75,6'sı imalat sanayisinde gerçekleştirilmektedir. İmalat sanayisinin rekabet gücünün artırılması ve ithalat bağımlılığının azaltılması Türkiye'nin dış ticaret performansı açısından önem arz etmektedir. Türkiye'nin 2019 yılı ilk dokuz aylık verileri dikkate alındığında, geçmiş yıllarda olduğu gibi, toplam imalat sanayi ihracatı içerisinde yüksek teknolojili ürünlerin payı düşük düzeyde gerçekleşmektedir. Aynı zamanda toplam ithalat içinde ara madde ithalatının payı yüzde 78,4 gibi yüksek mertebededir.

2003 yılında yüzde 6,5 olan toplam imalat sanayi ihracatı içerisinde yüksek teknoloji ürünlerinin payı 2017 yılında yüzde 3,9; 2018 yılında yüzde 3,5; 2019 yılının ilk dokuz ayında yüzde 3,4 düzeyindedir. Dünya ortalamasının yüzde 24,4 olduğu dikkate alındığında ne kadar geride olduğumuz anlaşılmaktadır.

Orta ve yüksek teknoloji ürünlerinin payı ise 2003 yılında yüzde 26 iken 2018 yılında yüzde 36,4'e yükselmiş olup 2019 yılı ilk dokuz ayında yüzde 35,9 olarak gerçekleşmiştir. Burada önemli bir artış söz konusu ama hâlen dünya ortalamasının altındayız.

Türkiye bir teknolojik dönüşüm yaşamakla birlikte; hâlen millî yenilik sistemi zayıf, katma değeri yüksek ürün üretmekte zorlanan dolayısıyla yüksek teknolojili ürün ihracatında geri kalan, katma değeri orta-yüksek ve düşük teknolojilerde sıkışmış bir ülke görünümündedir. Bu süreçte yaratıcılığın yeterince desteklenmediği yahut bu desteğin sürece yansımadığı görülmektedir. Katma değeri yüksek teknoloji geliştirmek, yeni ürün ve süreç üretmek için yaratıcı fikir, araştırma, uygulama ve işin ticarileştirilmesi unsurlarının birlikte kurgulanmasını gerektirmektedir.

Orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payı artırılmalı, nispeten düşük teknolojili sektörlerde tasarım, markalaşma ve etkin pazarlama yoluyla katma değeri yüksek bir yapıya geçişip sağlanmalıdır.

İhracatta ortanın üstü ve yüksek teknolojili ürünlere yönelik ürün çeşitlendirmesi önemli görülmektedir. Aynı zamanda, Türkiye'nin ara mallarında üretim kapasitesi ve etkinliğinin artırılmasını sağlayacak, temel girdilerin ithalat yoluyla tedarikini azaltacak etkin bir yol haritasının ve bu amaca yönelik olarak ağırlıklı ve önemli ürünler bazında destek unsurlarını içeren bir programın Ticaret Bakanlığı ve Sanayi Bakanlığının birlikte ortaya koyması çok faydalı olacaktır. Bu çerçevede, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca hazırlanan ve ağırlıklı olarak teknolojik dönüşümü tasarlayan 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi önemli çok önemli görüyoruz. Ancak, teknolojide sağlanacak kazanımların yanı sıra, daha geniş ürün gamında ara malı ithalatını azaltan, yerli üretimi ve istihdamı teşvik eden, temel ürünler detayında rekabet gücü yüksek, kapsamlı bir yerlileştirme programının ortaya konması da oldukça faydalı görülmektedir.

Hâlen AR-GE ve yenilik faaliyetleri, büyük çoğunluğu ürün geliştirmeye odaklı yenilikleri ortaya çıkaracak nitelikte araştırma ortamı ve kurumsal altyapı ihtiyacı bulunmaktadır. Dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip etmek ve bu gelişmelerden uygun şekilde faydalanmak küresel rekabet üstünlüğü ve halkın refahı için önem taşımaktadır.

Sayın Bakanım, sanayimiz tüm çabalara rağmen bir türlü AR-GE yoğun üretim yapısına geçememiştir. 2002 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 0,53'ü olan AR-GE harcamalarımız 2017 yılında yüzde 0,96'ya yükselmiştir. Bu artış elbette önemli ama yeterli görmüyoruz Sayın Bakanım, bu alanda sıçrama yapmamız lazım.

Nitekim Onuncu Kalkınma Planı'na baktığımız zaman 2018 yılı için 1,8 hedef koymuşuz. Yine daha önce ortaya konulan 2023 hedeflerinde yüzde 3 hedef koymuşuz. Hâlen gerçekleşen oran Avrupa Birliği ortalamasının yarısı bile değil.

Küresel İnovasyon Endeksi 2019 yılı Raporu'nda Türkiye geçen yıla göre bir basamak yükselmekle birlikte 126 ülke arasından 49 uncu sırada yer almıştır. Ülkemiz, inovasyon çıktı alt endeksinde 43'ncü sıradan 49'uncu sıraya gerilemiş olup bilgi ve teknoloji çıktılarında geçen yıl 52'nci sırada iken bu yıl 59'uncu sırada, yaratıcı çıktılarda 39'uncu sırada iken bu yıl 40'ncı sırada yer almıştır. Türkiye'nin inovasyon göstergesinde bir düşüşün söz konusu olduğu görülmektedir.

Günümüzde yenilikçi teknolojilerin üretim yapısına entegre edilmesi rekabetçiliğin ve verimliliğin artışı için önem taşımaktadır. Bu doğrultuda On Birinci Kalkınma Planı'nda belirlenen öncelikli sektörler ve gelişme alanlarında teknolojik ilerlemenin sağlanması için ihtiyaç duyulan yatay teknoloji alanları ve dünyadaki teknoloji eğilimleri dikkate alınarak yapay zekâ, nesnelerin interneti, artırılmış gerçeklik, büyük veri, enerji depolama, ileri malzeme, robotik, mikro-nano-optoelektronik, biyoteknoloji, kuantum, siber güvenlik, sensör teknolojileri ve katmanlı imalat kritik teknoloji alanları olarak belirlenmiştir. Kaynak tahsisinde söz konusu teknolojilere odaklanılmasına, bu alanlarda insan gücü, altyapı ve özel sektör kapasitesinin artırılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.

AR-GE ve yenilik desteklerinde ve özel sektör harcamalarında yaşanan artışa rağmen yükseköğretim kurumları ve araştırma altyapılarından özel sektöre bilgi ve teknoloji transferi ile girişimcilik ve ticarileştirme faaliyetleri yeterli düzeyde değildir. Bu konularda desteklerin etkinliğinin artırılması ve ilgili taraflardaki farkındalık ve kapasitenin geliştirilmesi gerekmektedir. Biraz önce de ifade ettiğim gibi, ülkemizde AR-GE, yenilik ve teknoloji alanında büyük bir atılım yapılması gerekmektedir. Üniversitelerimiz bilgi ve teknoloji üretim merkezleri hâline getirilmelidir. Kamu destekleri, küresel düzeyde rekabetçi, AR-GE ve yenilik yapabilme kabiliyeti yüksek, sermaye yapısı güçlü, ölçek ekonomisinden azami düzeyde faydalanabilecek üretim yapılarını oluşturacak şekilde kullanılmalıdır.

Sayın Bakanım, ekonomide uzun dönemde istikrarlı bir büyümenin sağlanması, sanayide üretim, ihracat ve istihdamın artırılması bakımından özel sektör yatırımlarının desteklenmesi önem arz etmektedir.

Bilindiği üzere, yatırım teşvik sistemi olarak adlandırdığımız 2012 yılında uygulamaya konulan karar kapsamında öngörülen destekler, esas itibarıyla teşvik sisteminin ana omurgasını oluşturmaktadır. Bu kararın bölgesel teşvik uygulamalarında her ilde desteklenecek sektörlerin, illerin potansiyelleri ve ekonomik ölçek büyüklükleri dikkate alınarak tespit edilmesi ve bölgelerin gelişmişlik seviyelerine göre yardım yoğunluklarının farklılaştırılması öngörülmüştür. Ancak bahse konu kararın ekinde yer alan illerin desteklenecek sektörleri incelendiğinde, illerdeki sektör çeşitliliğinin çok sayıda ve birbirine benzer sektörlerden oluştuğu görülmektedir. İllerin büyük bir çoğunluğunda yaklaşık 30 sektörün desteklendiği ve bu sektörlerin de çoğunlukla birbirinin aynısı olduğu görülmektedir. Örneğin, 2'nci bölgede yer alan illerden Konya'da, Kırklareli'nde, Edirne'de, Denizli'de desteklenen sektör sayısının 29 olduğu; 5'inci bölgede yer alan Ordu, Niğde, Gümüşhane'de 28 olduğu ancak bunların büyük çoğunluğunun da aynı sektörlerden oluştuğu görülmektedir. Bazı illerde çok daha fazla sektörün desteklendiği görülmektedir. Bu kapsamda, bölgesel teşvik uygulamalarında iller bazında sektör seçiminde ilin farklılığını ve rekabetçi üstünlüğünü yansıtan sektörlerin belirlenmesinde ve sektör seçiminde daha seçici davranılmasında yarar görülmektedir.

2012 yılında uygulamaya konulan teşvik sistemiyle ithalat bağımlılığın azalacağı ve ülkemizde teknolojik dönüşüm sağlayacak yüksek ve orta ileri teknoloji içeren yatırımlara süper destekler sağlandığı ifade edilmiştir ama tam aksine, ithalat bağımlılığı aynen sürmekte, yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı da azalmıştır. Ayrıca, uygulanan mevcut devlet yardımları veya teşvik uygulamalarının, teşvik araçlarının etkinliği de analiz edilerek bütüncül hâle getirilmesi uygun olacaktır. Teşvik sisteminin tekrar ele alınması ve bütüncül hâle getirilmesinin, devlet desteklerinin öngörülebilirliğini ve uygulama imkânlarını kolaylaştıracağı düşünülmektedir.

Diğer taraftan, verilen teşviklerin ne derece amaca ulaştığı, hangi teşvik araçlarının daha etkili olduğu yönünde etkin bir izleme ve değerlendirme sisteminin oluşturulması da faydalı olacaktır. Teşvik verilecek sektör ve projelerde mutlaka seçici olunmalı, verilen teşviklerin getirisinin ne olduğu iyi analiz edilmeli, teşvik politikaları buna göre belirlenmelidir.

Sayın Bakanım, son olarak bölgesel kalkınma konusuna değineceğim. Bölgesel kalkınma politikaları ve bu kapsamda yürütülen projeler, bölgesel gelişmişlik farklarının fazla olduğu ülkemiz açısından büyük önem taşımaktadır. Ülke genelinde bölge planları ve il gelişme planları hazırlanarak çağdaş dünya nimetlerinden bütün vatandaşlarımızın hakça yararlandığı bir kalkınma modelinin gerçekleştirilmesi bölgesel kalkınma politikasının esası olmalıdır. GAP, DAP, DOKAP, KOP gibi bölgesel kalkınma projeleri hızla tamamlanarak bölgenin gelişmesine, üretime ve istihdama katkı sağlanmalıdır.

Sayın Bakanım, seçim bölgem Konya'da KOP idaremiz ve MEVKA'mız var. Kıt imkânlarla çok önemli hizmetleri gerçekleştiriyorlar, yakından takip ediyorum. Bölge kalkınma idarelerinin kurumsal yapısının iyileştirilmesine, yönetim süreçlerinin ve personel yapısının geliştirilmesine dönük düzenlemeler bir an önce yapılmalı, personelin özlük hakları mutlaka iyileştirilmelidir.

Ben Bakanlığımız bütçesinin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum, başarılar diliyorum Sayın Bakanım.