KOMİSYON KONUŞMASI

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; hoş geldiniz.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adı altında aslında birçok kurum size bağlı, birçok kurum ele alınmakta ve bu kurumların aslında bir kısmı geçmişten bilinen, bir kısmı da yeni oluşturulan, hâlâ kendine ait eksikleri de olan kurumlar. Aslında Türkiye'de "sanayi" dediğimizde sanayi geçmişten beri sadece belli ailelerdeydi, belli şirketlerdeydi; giderek bir canlanma olacak diye beklenirken giderek tüm Türkiye'deki yatırımlar inşaat sektörüne ve hizmet sektörüne dönüştü. Türkiye'nin sanayide önceliği nedir, ne yapması gerektiği konusunda hâlâ bir belirsizlik var. Daha çok enerjiyle ilgili bir kısım işlemler yapılmaya çalışıldı. Ciddi bir kriz bekleniyor enerji konusunda dünyadaki gelişmeler paralelinde ve hele bu yenilenebilir enerji konusunun giderek belli alana hapsedilmesi, daralması sıkıntı yaratmakta.

Sanayi derken, aslında Türkiye gibi ülkelerde en çok ham maddenin çıktığı yere göre sektörel cazibe merkezleri yaratmak lazım. Dünyada kimi ülkeler bunu yaptı, başarıya da ulaştı ama bizde sektörel ve ham maddenin üretiminden daha çok pazara bakılmakta veya deyim yerindeyse ayrımcılık yapılmakta, belli şirketlere, belli kişilere ayrımcılık yapıp belli kentlere yığılmakta. Türkiye gibi çok zengin, kendisine ait hem etnik yapısıyla hem kimlikleriyle, inançlarıyla ve coğrafyasıyla eşit dağılmamakta, sadece belli yerler gelişmekte ve hâlâ biz, birçok alanda gelişmeler sağlıklı olmadığı için "mecburi hizmet", "Şark hizmeti" gibi bazı kavramlarla da uğraşmaktayız. Biz yaşamın her alanında eşitsizliği giderdiğimiz sürece, aslında ülkeyi tümüyle kalkındırmış oluruz.

Şimdi, sanayide bir kısım ham madde burada, bir kısım ham madde ithal edilerek gelmekte, işte, kimyasal ürünlerden kağıda, birçok şeyde. Biz baktığımızda, fiyat artışları orada çok döviz farkı nedeniyle, krizin çıkması nedeniyle ama elektrikte olabildiğince bir fiyat artışı var, doğal gazda artış var, ham madde diye getirilen petrolde artış var, buna rağmen aslında sanayiciye yeterince bir destek verilmiyor. Destek verilmediğinde sıkıntıda olanlar, işte, çeşitli yöntemlerle iflas, erteleme ve buna benzer sorunlarla uğraşmakta ve bu, aslında, Türkiye'de son dönemdeki işsizliğin de bir diğer yansıması, yoksulluğun bir diğer yansıması. Her sanayici bir sıkıntıya düştüğünde, aslında, onu bir 10'la çarpıp, belki de 20'le çarpıp topluma ulaştığını görmek lazım, eşitsizliğin arttığını görmek lazım. Şirketlerle ilgili planlamada, özendirmede neler yapılabileceği konusunda da hâlâ belirsizlik ortada ama biz biliyoruz ki belli şirketlere her türlü kolaylık da sağlanıyor ki zaten belli şirketler kendi öz kaynaklarıyla değil daha çok kamu-özel iş birliği veya yap-işlet-devretle devam ediyor.

Bir diğer konu, bu, özellikle TÜBİTAK konusunda... Geçmiş, kökenli bir kurum, bilimsel araştırmalar konusunda -dergilerinden, yayınlarından- çok saygın bir kurum ve geldiğimiz aşamada, son dönemde ne yaptığı ve neler ürettiği konusunda toplumun kafasında çok soru işareti var. Nasıl soru işaretleri var? Özellikle belli alanlara yönelik yaptığı tekrar destekler. Yani biz incelediğimizde, mesela, son dönemde -bu, mutlaka olması lazım, kurumlar arasında ayrıcalık olmaz- üniversitelere veya gençlere yaptığı teşvikler kadar Diyanete ciddi bir fon artırıyor, ciddi bir destek sunuyor. Ben başlıkları da sunabilirim. Sayın Bakan, mesela geçen yıl, sizin Bakanlığınızın bütçesi ne kadar arttı biliyor musunuz? Çok cüzi bir oranda. Belli kurumların çok çok arttı. Bunun bir diğeri de Türkiye Bilimler Akademisi "TÜBA" dediğimiz kurum. Hiç barış akademisyenleriyle ilgili bir çalışması oldu mu? Yani bir yığın üniversiteden bu insanlar uzaklaştırıldı. Şu anda dönüşleri nasıl olacak, ne yapacaklar ve ben gerçekten merak ediyorum, son beş yıldır hangi akademisyenlere destek verildi? Türkiye'de dünya çapında tanınmış, saygın akademisyenler varken bunlarla ilgili herhangi bir çalışma -bu kurum bağımsız, özerkse ve isminde "Bilimler Akademisi"nden söz ediyorsa- var mı, yok mu?

Bir diğer konu: Bu yapılan bilimsel yayınların içeriklerini bizimle paylaşırsanız iyi olur. Bu içerikler daha çok hangi konularda, Türkiye'nin geleceğiyle ilgili mi, yoksa olmuş olması için çalışmalar mı? Çünkü son dönemde insanlar kendi kariyerleri için çeşitli ortaklar bulup bazı yayınlar yapmakta, bazıları da gelecekle ilgilenmemekte.

Diğer önemli konular, bu KOBİ'ler meselesi, KOSGEB meselesi. Giderek kapanıyorlar ve destek konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Çeşitli özendirmeler olsa bile insanlar kredi çekmekten bile sıkılıyorlar. Biz baktığımızda, herhangi bir destek konusunda belirsizlik olduğu için bunlar giderek içe kapanmakta, bu da istihdamı azaltmaktadır. KOSGEB'le ilgili, incelediğimizde, aslında yeni bir bina yapılmış herhâlde burada, raporlarda da var fakat 411 bin lira da onun tadilatına harcanmış, öyle bir şey Sayıştayın denetim raporlarında var. Yeni bir bina devralınıyor ve niçin yeni binada 411 bin lira da tadilata harcanıyor, o da bir merak konusu.

Türk Standardları Enstitüsü veya patent meselesi, oralara girmeyeceğim ama patent meselesinde şunu söyleyeceğim: Kaç coğrafi etiket alınıyor, bu coğrafi etiketlerin dağılımı nasıl? Az önce söylediğim gibi, nüfus ve oran açısından tekrar belli bölgelere mi yığılıyor yoksa ona göre mi dağılıyor? Türkiye'de özellikle patent dediğimizde hangi dillerde daha çok patent alınıyor? Bu dil konusunda çok hassasiyet geliştiriliyor. İşte bazı harfler zamanında çok yasaklıydı, şimdi bir değişiklik de oldu ama bunu da merak ediyoruz.

Sayın Bakan, kalkınma ajansları... Kalkınma ajansları dediğimizde aslında amaç neydi? Yerel ile toplumu birleştirmek, yerelle birlikte yerele destek vermek, kalkınma ajanslarının ilk çıkış noktası oydu ve herkes kalkınma ajansı kurulsun diye de çaba harcıyordu kendi kentinde, kendi bölgesinde. Nitekim bu ilk tanıtım kısmında da birçok kurumda heyecan yarattı. Ben Batman Vekiliyim ama uzun süre Diyarbakır'da da çalıştım. Sayın Bakan, şu anda (DAKA) Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı, (DİKA) Dicle Kalkınma Ajansı ve Karacadağ Kalkınma Ajansı, kayyum tarafından yönetiliyor, dolaylı yoldan, iki şapka var. Siz oraya genel sekreter bile atasanız, bir ilin valisi belediye başkanı olduğunda, yerel yönetimlerin sorumlusu olduğunda kalkınma ajansının destekçisi oluyor ve oraya proje geldiğinde nasıl oluyor biliyor musunuz? Proje geldiğinde, belediye adına geldiğinde kendi tercihini kullanabiliyor, valilik adına geldiğinde de çift şapkalı, istediği şapkayı kullanabiliyor. Ben oradaki yetkili arkadaşlarla konuştuğumda diyorlar ki: "Şu anda Bakanlığın, valiliğin, yerelin tercihleri dışında doğru dürüst bir desteği yok." rakam verebilirim. Diyebilirsiniz ki: "Bu sizin himayenizde, valinin himayesinde veya desteklediği kişiler oluyor." Asıl yerel yönetimlerden, yerelden uzaklaşmış oluyor. Bu verileri çıkardığımızda son dönemde hangi kurumlara, hangi kişilere, hangi şirketlere ne tür destek çıktığını beraber inceleyebilirsek aslında 2006'dan bugüne kadar tümüyle ortaya çıkmış olabilir. Bir an önce bunun da düzelmesi lazım. Kalkınma ajansı kurulurken yasası, teorisi doğruydu ama Türkiye'deki kimi uygulamalar burada ciddi sıkıntılara neden olmakta. Dikkat ederseniz ajansların en büyük desteği ne idi? Bölgeler arası eşitsizliği gidermekti, bölgeler arasındaki eşitsizlik şu anda giderilemedi, giderek makas açılıyor.

Şimdi, bu kadar eleştiri dışında tekstille ilgili ciddi çalışmalarınız var. Organize sanayi bölgesinden gelip gidenler... Ben Batman'da biliyorum ki 35 bine yakın insan tekstil sektöründe çalışıyor. Geçmişte zorunlu göçle gitmişlerdi, şimdi dönüyorlar, bir kısmı İstanbul'da merdiven altında çalışıyordu, başka illerde daha iyi şartlarda fakat orada bir taraftan istihdam alanında, işçi sağlığı ve güvenliği ve özellikle sosyal güvenlik ve ücretleri konusunda desteklenmesi lazım hatta sendikal çalışmalara kadar. Sizin de bunları özendirmeniz ve teşvik etmeniz lazım. Ama -dediğim tarzda sektörel destek- şu anda, Diyarbakır'daki organize sanayi bölgesindeki tekstil alanında şöyle bir şey var Sayın Bakanım: 2017 yılına kadar onlara altyapı harcamaları için hiçbir katkı alınmıyordu ve Diyarbakır'ın çeşitli ilçelerinde, küçük yerlerinde de organize sanayi bölgesi olmasına rağmen... Diyarbakır dememin de nedeni, bölgenin daha çok cazibe merkezi olması açısından...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

(Oturum Başkanlığına Kâtip Şirin Ünal geçti)

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Vekilim, tamamlayalım.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Yenişehir ilçesinde, şu anda, organize sanayi bölgesinde yatırım yapanlardan yüzde 40 yatırım maliyeti kadar altyapı desteği alınacak ve ne zaman, biliyor musunuz? Kırk gün sonra, yılbaşından sonra ocak ayında devreye giriyor. Yani kişi yapacağı yatırımın yüzde 40'ını vermek zorunda. Eminim, birçok kişi tekrar durmuş olacak. 2017 yılına kadar bu yoktu. En azından -bu kriz dönemi belli, sanayicinin yatırımı belli- bununla ilgili bir düzenleme bekleniyor sizden. Amaç, tekrar doğudan batıya değil, batıdan doğuya gelen insanların sayısını artırmak. Bunu uygulamak lazım.

Sayın Bakan -teşvik derken- iki yıllık teşvik raporları açıklandı geçtiğimiz günlerde; iki yılın teşvikleri nerelere gitmiş, nasıl olmuş. Öteden beri, teşvik, kalkınmada öncelikli yöreler dediğimizde, aslında hep Türkiye'de daha çok dezavantajlı bölgeler akla geliyordu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın İpekyüz, tamamlayalım lütfen.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Açıklanan raporda ne çıktı, biliyor musunuz -ben inceledim, birçok ticaret odası da paylaştı bunu, birçok değil de bir kısım analizler yapan kurumlar- en az pay alan, en az istihdama yatırım yapan, en az yatırım miktarı 6'ncı bölge; Doğu ve Güneydoğu, Güneydoğu illeri. "Teşvik" denildiğinde en çok alan 1'inci ve 2'nci bölge. Biz bunu gidermediğimiz sürece bölgeler arası eşitsizlik artar. Bunu nasıl çözeceğiz? Mutlaka sadece sizde değil; burada istikrar, huzur, barış, sadece güvenlikçi politikaların olması yeterli değil ama buna özen göstermemiz lazım.

Bir de finansal özen göstermemiz lazım. Bakın, inceleyin, son dönemde, son iki yıldır bütün banka merkezleri oradan kendi kurumlarını çekiyorlar, destek vermiyorlar, birçok ipoteği yetersiz görüyorlar. Bu olmadığı sürece oraya yatırımcı gelmez, gider.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın İpekyüz, çok teşekkür ediyoruz efendim.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Son bir şey söyleyeceğim: Sayın Bakan, Türkiye'de şu anda 800 tane organize sanayi bölgesi inşaatı devam ediyor yani benim incelediğim ve görüştüğüm.

SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKAN YARDIMCISI ÇETİN ALİ DÖNMEZ - 304.

SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKAN YARDIMCISI HASAN BÜYÜKDEDE - Toplamı 300.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Şimdi, yapılan çalışmalarda şöyle bir veri var: Yapılan yatırımlarla bunlar bu hızla devam ederse, bütçeden ayrılan payla bu hızla devam ederse epey beklemeleri lazım organize sanayilerin. Siz bu organize sanayileri birçok il içinde -Kırşehir içinde, Kütahya içinde Diyarbakır içinde Batman içinde - bölgeler arası eşitsizliği giderecek düzeyde yapmazsanız bunlar uzun sürecekse bütün toplumun, Türkiye'nin aleyhine olur yani bunun olması lazım.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın İpekyüz, tamamlayalım lütfen.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Bizim gerçekten bir an önce huzur ve istikrar ile kalkınmayı beraber yürütmemiz lazım. Burada sizin Bakanlığın görüşleri de önemli, yoksa beyin ve sermaye göçü tersine olmakta.

Teşekkür ediyorum.