| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Hazine ve Maliye Bakanlığı b)Gelir İdaresi Başkanlığı c)Kamu İhale Kurumu ç)Özelleştirme İdaresi Başkanlığı d)Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu e)Türkiye İstatistik Kurumu f)Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu g)Hazine Müsteşarlığı ğ)Sermaye Piyasası Kurulu h)Yatırımcı Tazmin Merkezi ı)Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 27 .11.2019 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, Sayın Bakan, değerli Bakan yardımcıları, değerli bürokratlarımız, basınımızın değerli emekçileri; öncelikle herkesi selamlıyorum.
Sayın Bakan, bütçeniz hayırlı olsun öncelikle. Tabii, bütçeyle ilgili değerlendirmeye geçmeden önce açıkçası yaklaşık 10 kurumun 10 tane Sayıştay raporu var. Çok fazla bulgu var raporlarda, hepsine tabii buradaki on dakikalık süremiz içerisinde değinmemiz mümkün değil ancak elimden geldiğince birkaç bulguya değinerek devam edeceğim. Yani öncelikle 2 rapora değineceğim; bir tanesi Hazine ve Maliye Bakanlığının, diğeri Gelir İdaresi Başkanlığının.
Şimdi, Hazine ve Maliye Bakanlığında ciddi sayıda bulgu var. Denetim görüşü dayanaklarında yaklaşık 6 tane, denetim görüşünü etkilemeyen tespit ve değerlendirmelerde 16 tane. Bunlardan bir tanesi, denetim görüşü dayanakları içerisinde "Bulgu 1" olarak belirtilen Hazine ve Maliye Bakanlığı teşkilat yapısında yer almayan Milli Emlak Genel Müdürlüğünün mali işlemlerine ait tutarların Bakanlık mali tablolarında yer alması konusu. Tabii, Milli Emlak Genel Müdürlüğü Maliye Bakanlığı bünyesinde yer alırken 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hizmet birimlerine dâhil edilmiş yani Bakanlığınızın artık Milli Emlak Müdürlüğüyle ilgili herhangi bir görevi kalmamış ve böyle bir görevi kalmadığı için de bu Bakanlıkla ilgili çalışmaları yürütemiyor tabii. Yani 31 Aralık 2018 tarihine kadar tamamlanması gereken söz konusu devir işlemleri de tamamlanmamış Bakanlık tarafından ve yaklaşık olarak 4 trilyon 505 milyar 927 milyon 395 bin 974 TL borç ve yüksek oranda bir alacak tutarında bir hataya sebep olmuş. Şimdi, Bakanlığınız, tabii, bir gerekçe sunmuş burada. "İdarenin bu süreçteki görevi yasa koyucunun iradesinin tecellisi olduğundan söz konusu devir işlemlerinin yapılmamış olmasının harcama birimi vergi kimlik numarasının eksikliğine bağlanmış olması makul bir gerekçe değildir." diyor Sayıştay. Aslında Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi bir Bakanlığın -bu sadece tek bir örnek- bu kadar çok bulgu üzerinden bu kadar çok hata barındırıyor olması dikkat çekici. Bunlarla ilgili ne gibi düzenlemeler yapıldı? Tabii, bunları da sizden duymak isteriz.
Doğrudan dış kredi kullanımlarına ilişkin uzun süredir teyit edilemeyen kayıtların olması. Bulgu 11'de de buna değinilmiş. Şimdi, burada da önemli bir durum var, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adına olmakla birlikte yine Başbakanlık Proje Uygulama Birimi uhdesinde bulunan Deprem Zararını Giderme ve Yeniden Yapılandırma Projesi'ne ait 1 milyon 628 bin 337 dolar tutarın kullanımına dair bir belge ve bilgi bulunamamış, "yok" diyor Sayıştay. Aynı şekilde, toplamı 30,3 milyon TL'yi bulan, örneğin Karayolları Genel Müdürlüğünün 10,7 milyon, Erzurum Su ve Kanalizasyon İdaresinin 5,6 milyon, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 11,6 milyon gibi. Tabii, burada 2019 yılında Bakanlığa bilgi verilmesi yönünde temmuz ayında ilgili idarelere yazı gönderileceği ifade edilmiş Bakanlığınız tarafından. Sayıştayın da önerisi olmuş tabii, Bakanlık kabul etmiş bu öneriyi; ilgili idareler tarafından bir komisyon kurulması, bu konuda gerekli incelemelerin yapılması, 2019 yılı içerisinde Bakanlığa bilgi verilmesi yönünde. Sayın Bakan, bu çalışmalar yapıldı mı? Sonuç ne oldu, nasıl sonuçlandı? Bu konuda bizi güncel bilgiyle bilgilendirirseniz seviniriz. Çok ciddi bulgular bunlar yani bilançoların, her şeyin hatalı görünmesine sebep olan.
Yine, Gelir İdaresi Başkanlığında da çok fazla bulgu var, birkaçına değineceğim. Örneğin denetim görüşü dayanaklarında yapılmakta olan yatırımlar hesabının gerçeği yansıtmaması yaklaşık 3 milyon 270 bin TL hataya sebebiyet vermiş. Yine, denetim görüşünü etkilemeyen ama elektronik haciz işlemlerinde mevzuata aykırı uygulamalarda bulunulması. Protokole aykırı EFT ücreti kesilmesi uygulamasına son verilmesini istemiş Sayıştay ve eleştirisi var bu konuda yine daireye, tabii Bakanlığınıza.
Bir de bulgu 18, birden fazla idarenin ortak ihtiyaçları için yapılan ihalelerde mevzuat hükümlerine uyulmaması. Bu bulguda asıl vurgulamak istediğim şu Sayın Bakan: Şimdi, burada "İVDB, VDK ve İstanbul Defterdarlığının ortak ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla yapılan personel taşıma hizmet alımlarına ilişkin ihalelerde mevzuat hükümlerine uyulmamış." deniyor ama "Bulgu konusu husus 2015, 2016, 2017 -biz 2019'dayız- yılı denetimleri kapsamında Başkanlığa bildirilmiş olup 2018 yılı denetimi sonucunda da aynı uygulamaya devam edildiği anlaşılmıştır." Neden bu kadar uzun yıllardır bu uyarılara rağmen, bu hatalar düzeltilemiyor? Açıkçası bunları da biz merak ediyoruz. Bakanlığınızın kurumlarının, kadrolarının doğru çalışması, verilerin bizlere doğru ulaştırılması için Sayıştayın raporlarının dikkate alınması gerekiyor.
Sayın Başkanım, tabii, kalan az sürem içerisinde de biraz güncel durumla ilgili, içinde bulunduğumuz durumla ilgili birkaç değerlendirme yapmak istiyorum.
Tabii, bütçe kanunu siyasi bir belge ve bu belgeler, baktığımız zaman, hükûmetlerin hangi kesimleri gözettiğini ortaya koyan belgeler. Şimdi, ben önce 2020 bütçesi üzerinden çok kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. Derinleşen bir ekonomik kriz içinde olduğumuz ortada, bunu kabul ediyoruz hep beraber ama ayrıştığımız bir nokta var, oraya geleceğim. 2020 bütçesi gelecekte ağır vergi yükleri, yüksek borç ve faiz ödemeleriyle her geçen yıl daha da büyüyen bütçe açıklarıyla anılacak bir bütçe olacak tarihte, önümüzde süreçte. Çünkü bu bütçenin içinde yapısal reformlara, yatırımlara, istihdama, çalışana, çiftçiye, üretene adaletli bir vergi düzenlemesine yer verilmiş değil, bu bütçe faiz ve borçların yanında iktidara sırtını dayamış beş on firmanın alacaklarına adanmış bir bütçe. Hazine olarak iç ve dış borç ana para ile faizine 2018'de yaklaşık 176 milyar TL, 2019'da 220 milyar TL ödeyeceksiniz ve 2020'de de yüzde 60'lık bir borçlanma artışıyla 352 milyar TL gibi bir borçlanma ödemeniz olacak. Bu borç yükünün yönetilmesi elbette zor yani kim olsa kolay bir borç yükü değil bu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde de sizlere ilk defa Borçlanma Genel Müdürlüğünü kurdurdu maalesef. Bu konuda da tarihe geçeceksiniz.
Hazinenin yüksek borçlanmasının bir başka sonucunu da paylaşmak istiyorum: Vadeler kısalırken borçlanma maliyetlerinin de yükseldiğini görüyoruz. 2013 borçlanma ortalama vadesi 5,6 yılken 2018'de 2,6 yıla indi tabii ki. Bu, etkin olmayan, maliyetinin çok üstünde halka sunulan kamu yatırımlarıyla da -tabii, bunu da vurgulamak lazım- 82 milyon vatandaş ve ardından gelecek iki kuşak da yüksek vergi yüklerine, ek ödemelere maruz kalacak.
Bir de şunu belirteyim: Tabii, sizin yatırım ve istihdam hedefli politikalar yerine inşaat ve hizmet sektörü ağırlıklı ekonomi politikalarınız yani içinde üretim olmayan, katma değerli ürünlerin üretilmediği bir politikayla, ülkenin birçok değerinin satılmasıyla da öz kaynak kaybına uğrayarak ağır borçlanmaya neden oldu.
Burada şunun altını çizmek istiyorum: Evet, ben konuşmadan, öğle arası vermeden önce de bu konuda ciddi bir tartışma vardı, Sayın Demiröz altını çizdi çok "düşman ülkelerin finansman saldırıları" sürekli bu vurgulanıyor "finansal saldırı" "düşman" hadi kabul edelim, kabul edelim...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Kendileri söylüyorlar.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Ben "düşman" demedim.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Saldıranın kendisi söylüyor saldırdığını.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Saldırıyorsa düşmandır, doğru yani o kadar.
Şimdi, hadi kabul edelim, ekonomik saldırılar olsun, tamam, olsun ama şimdi şöyle de bir durum var yani bunun da altını çizelim arkadaşlar. Yani ben size ağustos böceği ile karınca hikâyesini anlatayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Anlatırım ama sürem yetmez. Bakın, mikrofonum kesildi.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayalım.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şimdi, karınca gibi değil, ağustos böceği gibi ülkeyi yönetirseniz, üretime değil, borçlanmaya dayalı bir ekonomi yönetirseniz bu ülkede, istihdam sağlamazsanız, bunların hiçbirini yapmazsanız adamlar gelir size ekonomik olarak da saldırır, her şekilde saldırır ve ondan sonra da ağlarsınız arkadaşlar, işin özü budur yani ağlarsınız, şimdi burada yaptığınız gibi.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Ağlayan falan yok Sayın Emecan, ağlayan yok.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yani Sayın Bakanın sunumu bile, hatta diğer bakanlıkların sunumları bile sürekli bu vurguyla başlıyor arkadaşlar. Olmaz yani, rakamlar ortada.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Ağlayan yok.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - İnsanlar açlık sınırının altında yaşıyor, emekliler artık ikinci iş yapmak, tekrar iş hayatına dönmek zorunda kalıyorlar. 8,4 milyon emekli var bu ülkede yani bu 4 milyonu aşkın emekli geçim sıkıntısı yüzünden tekrar iş aramaya başlamış, insanlar evine ekmek götüremiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Bitiriyoruz değil mi?
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bugün televizyonda izledim sabah buraya gelmeden önce; şimdi, kooperatifler yine mağazalar kuracakmış; daha önce biliyorsunuz, bu konuda bir çalışmanız olmuştu, şu meşhur tanzim satışlar kurulmuştu. Bakın, ne yaparsanız yapın, sorun ne biliyor musunuz? Siz indirseniz bile fiyatları insanların cebinde gidip oradan alışveriş yapacak para kalmadı. İnsanlar borçlu, borçlu; borç yükü altında yıkılmış durumda insanlar.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Son sözlerinizi alalım.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - O yüzden, son sözümü söyleyeyim, artık tabii, burada notlar da karışıyor söylerken, o kadar çok şey var ki söyleyecek.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Bugün notları karıştıran çok.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bu bütçe bu ülkenin sorununu çözecek bir bütçe değil. Evet, birtakım veriler, bazı şeyler şu an düzelmiş görünüyor olabilir ama o düzelmelerin ekonomiyi kurtarmaya hiçbir etkisi olmayacak. Boğuluyoruz arkadaşlar. Evet, belki boğulan bir insanın yukarıya doğru çıkmaya çalışması gibi ama oksijene ulaşamıyoruz. Lütfen biraz ekonomi politikanızı tekrar gözden geçirin.
Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum.