| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Cumhurbaşkanlığı b)Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı c)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç)Diyanet İşleri Başkanlığı d)Devlet Arşivleri Başkanlığı e)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı f)Strateji ve Bütçe Başkanlığı g)Kalkınma Bakanlığı ğ)İletişim Başkanlığı h)Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ı)Savunma Sanayii Başkanlığı i)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu j)Yatırım Ofisi Başkanlığı k)Başbakanlık |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 29 .11.2019 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, saygıdeğer Komisyon üyeleri, Cumhurbaşkanlığının değerli bürokratları, değerli basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, yaptığınız sistematik sunumunuz ve gayretli çalışmalarınız için size ve Cumhurbaşkanlığı ekibine teşekkür ediyorum.
Konuşmamda Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemine ve süreç içerisindeki gelişmelere, ayrıca faaliyetlerinize değinmek istiyorum. 16 Nisan 2017'de yapılan Anayasa değişikliğiyle yönetim sistemimiz kapsamlı bir reforma tabi tutulmuştur. Türk milletinin iradesiyle bu tarihte ana omurgası güçlü devlet, güçlü yönetim ve demokratik istikrar olan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemine geçilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemi, siyasi ve toplumsal uzlaşmanın ön plana çıktığı, millî iradenin doğrudan tecelli ve temerküz ettiği bir yönetim yapısıdır. Sistemle, kuvvetler ayrılığı tahkim edilmiş, yasama, yürütme ve yargı organları kendi içinde daha güçlü, daha etkin ve daha bağımsız hâle gelmiştir. 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleriyle sistem bütünüyle uygulamaya girmiş, Sayın Cumhurbaşkanının yemin ederek göreve başladığı 9 Temmuz 2018'den itibaren de sistem fiilen işlemeye başlamıştır.
Yeni Hükûmet sistemi, demokratik kurum ve kurallar çerçevesinde ve sağlıklı bir şekilde işlemektedir. Şu an sistemin 2'nci bütçesini hem de sizin tarafınızdan hazırlanan ve sunulan bütçeyi görüşüyoruz. On Birinci Kalkınma Planı'yla, orta vadeli programlar ve yıllık programlar da yasal prosedüre uygun olarak çıkarılmıştır.
9 Temmuz 2018'den itibaren geçen bir yıl dört ay yirmi günlük sürede yasama, yürütme ve yargı kendi alanlarında bağımsız yürüttükleri faaliyetler kapsamında önemli hizmetler yapmıştır. Devlet teşkilatı, idari teşkilatlanma, insan gücü ve diğer tüm unsurlarıyla yeni sisteme uygun hâle getirilmiştir. Devletin temel işlevlerine yönelik önemli fonksiyonlar Cumhurbaşkanlığı bünyesinde toplanmıştır. Bu kapsamda Cumhurbaşkanlığında 9 politika kurulu, 4 Cumhurbaşkanlığı ofisi, 1 idari işler başkanlığı, bağlı kuruluşlar ve 16 bakanlıktan oluşan bir Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı teşekkül ettirilmiştir. Türkiye'nin tarihsel yönetim yapısı da dikkate alınarak kamu yönetiminde önemli yapısal dönüşümler bu süreçte gerçekleştirilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemi, millî bekamıza yönelik saldırıların engellenebilmesi, ülkemizin içine girdiği türbülanstan çıkabilmesi için önemli avantajlar sağlamış, Türkiye ruh köküyle buluşmuş, Türk milleti bölgesel ve küresel tehditlere karşı ortak aklı ve ortak iradeyi devreye almıştır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi kamuoyu vicdanında karşılık bulmuştur. Demokratik sistem tüm unsurlarıyla devreye girmiş, Türkiye'nin aydınlık geleceği için "2023 lider ülke Türkiye" hedefi doğrultusunda etkin ve verimli bir çalışma imkânı doğmuştur. Karar süreçlerindeki tıkanıklıklar açılmış, hükûmet etme sistemindeki engeller aşılmıştır. PKK/PYD-YPG, FETÖ, DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin kökü kazınacaksa, Türkiye, ayağındaki küflü prangalardan kurtulacaksa bu sistemin sunduğu imkânlarla olacaktır.
1 Ağustos 2019'da İçişleri ve Adalet Bakanlarımızın ABD'nin yaptırım listesine alınmasıyla başlayan ve ABD Başkanının sosyal medya mesajlarıyla Türkiye'de yükselen kur, faiz ve azan enflasyonla Türkiye ekonomisine adı konulmamış bir savaş açıldığı hafızalarımızda tazedir. Ekonomik operasyonlarla Türkiye'nin taviz vermesi, geri adım atması, tezlerinden vazgeçmesi hedeflenmiş ve Türkiye'yi ekonomik dar boğaza çekmek isteyen fırsatçılar devreye sokulmuştur. Ağustos ayındaki ekonomik operasyonların ardından, 31 Mart seçimlerine bir hafta kala bazı uluslararası bankaların, sermaye gruplarının, küresel tefecilerin döviz kurunu spekülasyonlarla yükseltme oyunları baş göstermiştir. Ardından, Türkiye, terörle yürüttüğü meşru mücadelesinden yalnız bırakılmakla kalmamış, etrafında örülmek istenen terör koridorunu uluslararası hukuktan aldığı meşru hak çerçevesinde engellemek için başlattığı Barış Pınarı Harekâtı'yla birlikte Türkiye'ye karşı yeni yaptırımlar gündeme gelmiş, tehditlerle hedeflerinden geri adım attırılmak, meşru haklarından taviz verdirilmek istenmiştir. Ancak Türkiye, devletiyle ve milletiyle Barış Pınarı Harekâtı'nı da başarıyla icra etmiş, devletimizin kararlılığıyla, milletimizin dirayetiyle şer oyunlar bir kez daha bozulmuştur. Sonuçta Türkiye'nin tezlerini kabul eden mutabakatlarla, Türkiye, askerî, diplomatik ve siyasi önemli bir başarı elde etmiştir. Eş zamanlı olarak da içerideki terör mücadelesi sonuç alıcı bir şekilde devam ettirilmiştir. Her türlü spekülatif saldırılar zamanında ve yerinde alınan tedbirlerle etkisiz hâle getirilmiş, ekonominin güçlü dinamikleri harekete geçmiş ve ekonomiye olan güven de artmıştır. Uluslararası kuruluşlar da Türkiye'ye yönelik tahminlerini pozitif yönde revize etmiştir.
Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle daha etkin kararlar alarak caydırıcılığını artırmış, devasa sorunlarla baş etme ve küresel meydan okumalara karşı koyma kabiliyetini güçlendirmiştir. Bu süreçte Türkiye'nin bölgesel ve küresel gelişmelerin belirleyicisi durumuna geldiği, yakın coğrafyamızda Türkiye'nin onayı ve oluru olmadan hiçbir girişimin gerçekleşme şansının olmadığı da herkesçe anlaşılmıştır. Bize göre, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini itibarsızlaştırmaya, Türkiye'yi yeniden sıkıntı süreçlerin dehlizlerine sokmaya çalışılsa da sistem yerleşmiştir, etkileri, sonuçları alınmaya başlanmıştır, uygulamada karşılaşılan aksaklıklar da giderilmektedir.
Hatırlatmak isterim: Çok partili dönemde 1946'dan 9 Temmuz 2018'e kadar geçen yetmiş iki yılda 51 hükûmet görev yapmıştır. Parlamenter hükûmet sisteminin uygulandığı bu sürede hükûmetlerin ortalama ömrü 1 yıl 5 ay düzeyinde kalmıştır. Bu denli kısa ömürlü hükûmetlerin yanı sıra, hükûmet kurma çalışmaları, kurulan hükûmetlerdeki çekişmeler, Mecliste yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçimindeki krizler, ardından gelen antidemokratik girişimler sistemde tıkanıklıklara yol açmış, önemli zaman kayıplarına sebep olmuştur. Parlamenter sistemde kanunların yüzde 96'sı hükûmetten gelen tasarıların yasalaşmasıyla çıkmıştır. Cumhurbaşkanı yine yürütmenin başıydı ama siyasi ve hukuki sorumluluğu yoktu. Tarafsızlığı kâğıt üzerindeydi ve kendimizi kandırmaktan başka bir anlamı da yoktu. Yargıya ilişkin yetkileri bugünden fazlaydı. Cumhurbaşkanının bugünkü kararname yetkisi ise yasa gücünde değildir, kapsamı dar ve sadece yürütmeyle sınırlıdır. Ayrıca da yargının denetimine tabidir. Tüm bunlar ortadayken nasıl oluyor da yeni sisteme "tek adam" deniliyor "denetimsiz ve kontrolsüz" denilebiliyor anlamak mümkün değildir. Bu sistemin en temel iki özelliği, güçlü bir uzlaşma dinamiği ile denge ve denetim mekanizmalarını içinde barınıyor olmasıdır.
Kimse unutmasın, Türkiye bir hukuk devletidir, binlerce yıllık köklü geleneklere sahiptir. Bin yıldır bu coğrafyada birlikte yaşadığımız insanlarımız arasına nifak sokarak ayırmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. PKK, YPG, PYD, DEAŞ, FETÖ ne Kürt'ün ne de bir başkasının temsilcisi olamaz. Bunlar, devletin hukuk zemininde mücadele ettiği, insanlık düşmanı, bebek katili, uyuşturucu taciri terör örgütleridir. İnsan haklarına saygılı, demokratik ve hukuka uygun, meşru siyasetin bunlara karşı olması, terörü ve terör örgütlerini lanetlemesi gerekir. Bunlara sırt dayayarak yapılan siyasetin sonu gelmiştir. Zira, milletimiz herkesi görüyor, her şeyi biliyor, kimin, kimleri hangi şer amaçlar için kullandığını da engin ferasetiyle ayırt ediyor.
Son olarak, faaliyetlerle ilgili birkaç hususa değinerek konuşmamı bitirmek istiyorum.
Özellikle, kurumların birleşmesine, ayrılmasına yahut kapatılmasına bağlı olarak bu kurumlarca yürütülen faaliyetler anlamında devletin asli fonksiyonlarının açıkta kalmaması, varsa bu yöndeki eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda kamu idareleri ile yatırımcılar arasında çıkan yatırım uyuşmazlıklarını karara bağlayacak yatırım ombudsmanlığı sistemi oluşturulması öngörülmektedir. Söz konusu yapının teşekkülü yatırımların hızlanmasına katkı sağlayacaktır kuşkusuz. Bununla birlikte, Kamu Denetçiliği Kurumu görevleri ile yeni yapının görevleri çakışmamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Tamamlayın Sayın Vekilim.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Tamamlıyorum Başkanım.
Yeni oluşturulan birimlerin süratle yeterli kapasiteye kavuşturulması, iç yapılanmalarının klasik yapılanmalardan ziyade, proje yönetimine uygun, esnek yapılar şeklinde teşekkül ettirilmesi yerinde olacaktır diye değerlendiriyoruz. Kurumların birbirleriyle olan ilişkilerinin belirgin bir hâle getirilmesi, benzer hizmetlerin ve fonksiyonların aynı çatı altında toplanması ve böylelikle görev, yetki ve sorumluluk çatışmalarının önlenmesi konusunda sonradan münferiden yapılan düzenlemeler de dâhil olmak üzere gözden geçirilmesi, etkili bir idare ve iş bölümüyle kaynak israfının önlenmesi bakımından önemlidir diye değerlendiriyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda da belirtildiği gibi, kamuda hizmet sunumunda verimlilik ve etkinliğin artırılması, kamu çalışanlarının memnuniyet seviyesinin yükseltilmesi, kamu kurumlarının insan kaynakları yönetimi kapasitelerinin güçlendirilmesi ve personele yönelik eğitimlerinin çeşitlendirilmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Tamamlayın Sayın Vekilim.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Bunun için kamu personelinin işe alınmasından başlayarak terfi, disiplin, mali ve sosyal haklar, ödüllendirme sistemi, personel dağılımda dengenin sağlanması gibi kamu personel yönetimine ilişkin tüm süreçlerin de gözden geçirilmesi yerinde olacaktır.
Bu düşüncelerle Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşları 2020 yılı bütçelerinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.