KOMİSYON KONUŞMASI

SERMİN BALIK (Elâzığ) - Sayın Başkanım, elbette ki hepimizin bildiği üzere kadına yönelik şiddet yalnızca Türkiye sınırları içinde olan bir şey değil, bütün dünyada var olan bir gerçeklik ancak zannediyorum, dünya literatürlerinin hiçbirinde bu "namus cinayeti" adı altında geçmiyor. Namus cinayeti diye bir başlık koyduğunuzda, bu bir kesim tarafından haklılık ya da kabul görebilen bir şey ancak bütün dünyada bu cinayetlerin adı "kıskançlık" iken, "kıskançlık üzerine cinayet" iken, "kıskançlık cinayeti" iken bizim ülkemizde hem gazeteler aynı şekilde veriyor hem mahkemelerde aynı söylem kullanılıyor. Bunun adı bir "namus cinayeti" hâline geldiğinde birincisi, kadının ismi -olsun ya da olmasın- lekeleniyor, bir namus cinayetine kurban gitmiş oluyor, bir namussuzluk damgası vuruluyor. Bir, ikincisi bu "namus cinayeti" adı altında bir kabul görürlük oluyor. Bütün dünyada bunun adı "kıskançlık cinayeti" iken neden bizim ülkemizde hem gazetelerde hem yazılımda hem mahkemelerde bunun adı "namus cinayeti" olarak geçip hem aşağılayıcı olarak görülüyor hem de bir kabul görürlük olarak kabul ediliyor. Eğer, dünyada bunun adı bir "kıskançlık cinayeti" ise bizde de kıskançlık üzerine cinayet olmalı, kesinlikle bunun adının "namus cinayeti" olmasını ben kabul edemiyorum.

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Yasadan çıkarıldı bu zaten, Ceza Yasası'ndan.

SERMİN BALIK (Elâzığ) - Hâlâ burada bile "namus cinayeti" diye konuşuluyor.

BAŞKAN - Bu çok önemli bir şey. Bütün dünyada farklı bir kelimeyle bu terminoloji içinde yer alırken bizde böyle yer almasının hakikaten biz çok olumsuz sonuçlarını yaşıyoruz. Belki bunun üzerinde de ayrı bir çalışma ya da önerilere, bunun muhatabı olan kurumların özellikle dikkatini çekerek bir çalışma yapmamız gerekiyor. Ondan sonrası için de sorunları katlayarak götüren bir tanımlama, çok yanlış bir tanımlama.

SERMİN BALIK (Elâzığ) - Hem ölen kadın aşağılanıyor hem ailesi onun sıkıntısını yaşıyor.