| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 21/11/2019 Tarihli ve 7193 Sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi (1/279) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 04 .12.2019 |
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.
Tüm arkadaşlara merhabalar.
Evet, bu veto gündemi bize bir kez daha şunu hatırlatmış oldu: Böylesine kritik maddeler yani insan sağlığı, doğa sağlığı açısından telafisi çok mümkün olmayan, diyelim ki hükûmetler değişse dahi telafisi mümkün olmayan tahribatlar konusunda muhataplarla çok daha fazla istişare hâlinde olunması gerektiğini bize bir kez daha hatırlatmış oldu. Çünkü biz, çok geniş bir kamuoyu, bu termik santral düzenlemesi merkezinde genel olarak son yıllarda fazlasıyla gündeme gelen enerji yatırımları meselesi çok yoğun tartışılıyor. Bütün bu tartışmaların odaklandığı nokta ise hem halkın hem bu konudaki kimi çevrelerin, akademisyenlerin, odaların, meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin itirazları çok fazla dikkate alınmadı hatta hiç dinlenilmeden bütün bu yasalar, uygulamalar, yatırımlar devreye konmuş oldu. Demek ki bu konuda kamuoyunun eleştirilerine, uyarılarına dikkat etmek gerekir. Halka rağmen, doğaya rağmen "Ben yaptım oldu, en doğrusunu ben bilirim, bu konuda bizim ihtiyaçlarımızın tarifi şudur..." üzerinden bir yasa yapımı süreci sağlıksızdır, bir kere bunu görmüş olduk.
Biz burada sarayın bunu veto etmesi meselesine özel bir anlam yüklemiyoruz. Bizim açımızdan mesele şudur: Çünkü bu veto tümüyle riskleri ortadan kaldıran bir veto değildir, sadece bize bir yol açmıştır, bir tartışma zemini açmıştır, böyle değerlendiriyoruz. Yani biz "Kuvvetler ayrılığı hani yoktu, işte, var." Efendime söyleyeyim "Cumhurbaşkanının haberi yoktu, o kandırılıyor." gibi aslında aslı astarı olmayan tartışmalara girmeyi doğru bulmuyoruz. Hemen herkesin her şeyden haberi var, dolayısıyla bütün yasaların nasıl hazırlandığını çok net olarak biliyoruz fakat manipülasyona izin vermeden tartışmaya ihtiyaç var.
Şimdi, bu santrallerle ilgili en çok gündeme getirilen mesele, enerji ihtiyacıydı ki veto metninde de yine var. Şimdi, bizzat TEİAŞ'ın verilerine göre 2017 yılında en yüksek talep döneminde bile 80.343 megavat değerinde kurulu gücün 47.600 megavatı yani yüzde 59,3'ü kullanılmış. Yani ihtiyaçtan fazla üretim söz konusu. Yine 2018 yılında Türkiye'de elektrik üretimi 810.259 megavat iken tüketim 792 bin megavat değerinde. Dolayısıyla, bir kere, bu santraller tartışmasını burada bitirmemek açısından bu verilere ihtiyaç var. Yani Türkiye'de ihtiyaçtan fazla bir üretim söz konusu. Dolayısıyla bu zehir yatırımlarına, bu ölüm yatırımlarına "Enerjiye ihtiyaç var." kılıfını uydurmamak gerekir. Yani bacaları çalan kılıfı uydurmamalı diye düşünüyoruz. Bunlar bizzat TEİAŞ'ın verileridir.
Yine yani bu 15 santralle ilgili durum şu değerli arkadaşlar: Ömrünü doldurmuş bu santraller, aldıkları kredileri ödeyemez hâldeler yani borç yapılandırmalarına falan gidiyorlar. Bu 14 şirket 2013'ten 2018'e kadar yerli ve yabancı bankalardan toplam 9,2 milyar dolar kredi kullanmış. Bu kredilerin de yüzde 90'ı yerli bankalardan sağlanmış. Yine 2018 yılında -sadece bu bacaya muhatap olan santralleri söyleyeceğim- bu şirketlere yani çevre yatırımı yapmamış, bacasına filtre takmamış santrallere verilen teşvik 535 milyon 711 bin TL.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Bitiriyorum.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun, tamamlayın.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Yani şimdi bu şirketlerin tablosu bu. Dolayısıyla, biz, aslında bu baca meselesine sıkışmış tartışmayı şu düzeye vardırmak durumundayız: Termik santraller yani fosil yakıtlar "küresel ısınma" diye tabir ettiğimiz ve tüm dünyanın tartıştığı, Türkiye'nin de tartıştığı felaketin temel sorumlularıdır. Dolayısıyla bunların 2030 yılına kadar sınırlandırılması, 2050 yılında tümden devreden çıkarılması gündemde iken Türkiye'nin de "Bu santrallere baca takalım mı, takmayalım mı?" tartışmasından ziyade bunların tümden kapatılması tartışmasına hızlıca girmesi gerektiğini düşünüyoruz.