| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | (2/2452) esas numaralı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin Anayasa'ya aykırılıklar taşıdığı ve ilgili komisyonlarda tartışılması gerektiği için bir usul tartışması açılmasını istirham ettiğine ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 18 .12.2019 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, teklif sahibi olarak Sayın Cora, değerli bürokratlar, değerli sivil toplum örgütleri ve sendikaların temsilcileri; hepinizi saygıya selamlıyorum.
Sayın Başkan, öncelikle usul hakkında şunu söyleyeyim: Çok önemli maddeleri görüşeceğiz, görsel basın az önce buradaydı ve onlar bir şekilde çıktı. Siz "Ben çıkın demedim." diyeceksiniz, biliyorum ama bu kadar önemli bir maddeyi görsel basın eminim ki görüntülemek isterdi. Neden onları dışarı çıkardınız? Eğer çıkarmadıysanız, onları tekrar çağırmanızı talep ediyorum, öncelikle talebim bu olsun.
Sayın Başkan, diğer bir mesele, yine bir torba yasayla karşı karşıyayız ama torbanın içine çok tehlikeli maddeler konmuş yani toplumsal barışımız konusunda ciddi sıkıntılar yaratan bu güvenlik soruşturması meselesi bu torbanın içine konmuş. Bu kadar önemli bir mesele... Düşünün ki arkadaşlar, 15 Temmuz darbe girişiminden beri Türkiye bir türbülanstan geçiyor ve bu türbülanstan maalesef çıkabilmiş değiliz. Evet, OHAL kalktı ama maalesef, uzatılmış bir OHAL dönemi yaşıyoruz Sayın Başkan ve bu da kamu çalışanları anlamında ciddi sıkıntılar yaratıyor, kamu çalışanlarının işe başlaması ve işlerini sürdürmeleri konusunda ciddi sıkıntılar yaratıyor. Düşünün ki mahkeme kararları dahi... Burada, biliyorsunuz, geçen bütçe görüşmeleri sırasında İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu oturuyordu -aynen şu cümleydi, tutanaklarda var- diyordu ki : "Mahkemeler ne derse desin, beraat etseler de ben onlarla çalışmak zorunda değilim." Bunu diyen bir İçişleri Bakanı da gördük burada ve tutanaklara bu yansıdı. Bu durumu artık değiştirme zamanı olduğunu düşünüyorum Türkiye'nin bir milletvekili olarak. Artık normalleşmemiz ve olağanlaşmamız gereken bir dönemdeyiz. Buna karşı da açıkça söyleyeyim: Bazı Anayasa Mahkemesi kararları da söz konusu ve toplumsal talepler var bu normalleşme yönünde ama gelen maddeler, özellikle bu torbanın 2, 3 ve 9'uncu maddeleri bu normalleşmenin önüne geçecek maddeler ve burada Anayasa'ya aykırılık görüyoruz Sayın Başkan. Bu konuda bir inceleme yaptınız mı? Bunu izah edeyim, ne yönden ihlaller gördüğümüzü izah edeyim. Bu konuda bir açıklama bekliyorum sizden çünkü Anayasa'ya aykırılık var.
Sayın Başkan, Anayasa Mahkemesi bu yılın Mart ayında bir ihlal kararı verdi. Sayın Başkanım, Anayasa Mahkemesi, bu 4045 sayılı Yasa ve uygulamasıyla ilgili bu yıl 2 tane ihlal kararı verdi. Aynı zamanda, 25 Ekim 2018'deki Cumhurbaşkanı Kararnamesi ve 1 Şubat 2018'deki OHAL Kararnamesi'yle ilgili ve bunların uygulamalarıyla ilgili ihlal kararı verdi. Bu, Mart 2019'da, 4045 sayılı Yasa'yla ilgili -Anayasa madde 20- özel hayata saygı hakkının ihlali konusunda bir karar verdi.
Aynı zamanda, 2'nci ihlal kararının da -biliyorsunuz, temmuzda karar verildi ama- Resmî Gazete'de gerekçeli yayımlanması Kasım 2019'u buldu. Burada, temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunulamayacağı ilkesinin ihlal edildiğine karar verdi Anayasa Mahkemesi. Aynı zamanda, 3 maddeyle ilgili; Anayasa madde 13'te suç ve cezaların şahsiliği konusundaki ihlal kararını verdi, madde 20'de özel hayatın gizliliği konusunda ihlal kararı verdi ve madde 128'de kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümlere ilişkin karar verdi.
Bunlar dışında, Sayın Başkan, bunlarla ilgili, ihlalle ilgili bir yasal düzenleme Sayın Cora'nın imzasıyla buraya geldi. Bu, Sayın Cora'nın verdiği teklifte de yine bu ihlalin dışında Anayasa ihlalleri görüyoruz. Bu düzenlemede madde 15 ihlali var Sayın Başkan, Anayasa madde 15. Hangi hakların hangi dönemlerde kısıtlanabileceğine dair bir ilke var Anayasa'da -savaş hâli ve OHAL durumu tanımlanıyor biliyorsunuz burada, bunların bu şartlarda kısıtlanabileceğini söylüyor Anayasa- oysa Sayın Cora'nın verdiği teklifte bu hakkın ihlal edildiğini görüyoruz.
Aynı zamanda, Anayasa'nın 38'inci madde ilkesi var, biliyorsunuz "masumiyet karinesi". Sayın Cora'nın verdiği teklifte masumiyet karinesinin yerle bir edildiğini düşünüyoruz.
Aynı zamanda, Anayasa madde 90, uluslararası sözleşmelere aykırılık. Sonuç olarak, bütün yasal mevzuatımızın uluslararası sözleşmelere bir aykırılık teşkil etmemesi gerekiyor; burada da bir ihlal var.
Sayın Başkan, bu ihlallerden dolayı, bu kadar önemli, milyonlarca kamu görevlisini ve onların aileleriyle beraber bütün toplumu etkileyen ve pek çok şikâyete yol açan yani kendi kimliğinden dolayı, inancından dolayı... Buradaki yönetmeliğin sonuç olarak kanuna dercini öngörüyoruz. Biliyorsunuz, yönetmelikte geçen ifadeler... Mesela, ahlak tanımlanmış, subjektif bir kavram. Efendim, sadakatten bahsedilmiş. Neye sadakat? Mesela, Sayın Cora'nın verdiği teklifte de sadakatten bahsediliyor, devlete sadakat, o kadar subjektif bir kavram ki. Oysa, kamu görevlileri Anayasa'ya sadakatten sorumludur. Herhangi bir şekilde, sonuç olarak Anayasa'ya sadakatse esas olan, elbette ki hepimizi bağlayan bir konu. Ama buradaki uygulamasında hükûmete sadakat olarak uygulanan bir pratik var. Bu pratiğin değişmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz ve aynı zamanda "terör propagandası" kavramı -biliyorsunuz, usul bu- terör propagandası meselesi, yıllarca kötüye kullanıldı. Ya, bir "tweet"ten dolayı, bir eleştiriden dolayı, bir protesto gösterisine katılmak bir şeyle iltisaklı sayılmak anlamına geldi veya irtibatlı sayılmak anlamına geldi ve kamu görevlerine başlama konusunda güvenlik soruşturmalarında engel teşkil ettirildi. Sayın Başkan, bakın, biz milletvekilleri olarak bir danışmanımızı göreve almak için bile altı ay bir sene bekler duruma geldik güvenlik soruşturmalarında ve bir "tweet" atmış diye, efendim, bir protesto eylemine katılmış diye güvenlik soruşturmalarını aşamayan kamu görevlileri söz konusu. Bütün bu çerçevede geçmişte de bu uygulamalar oldu Sayın Başkan. Biliyorsunuz, çeşitli toplumsal kesimlere, 28 Şubat sürecinde, mütedeyyinlere dönük son derece haksız güvenlik soruşturmaları yapıldı, bu, 94'te çıkan yasayla ilgili ve eminim ki burada milletvekili olan bazı arkadaşlarımız dâhil pek çok kimse, bu güvenlik soruşturmalarının kötüye kullanılmasından dolayı kamuda hizmete başlayamadılar. Çeşitli dönemlerde çeşitli toplumsal kesimlere karşı bu uygulamalar yapıldı, maalesef, bu dönemde de yapılıyor. Bunun bütün siyasetçilerin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Yani bu uzatılmış olağanüstü hâlin normalleştirilmesinin bütün siyasetçilerin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Toplumsal barışımızda artık normalleşmemiz, olağanlaşmamız gerektiğini düşünüyorum Sayın Başkan. Bu anlamda da bu maddeler çok büyük sıkıntılara yol açacak.
Şunu da söyleyeyim, ben sonuç olarak, bir ekonomist olarak anladığım kadarıyla size anlatmaya çalışıyorum: Mademki Anayasa Mahkemesi bu kadar ihlal kararı vermiş, bu kadar Anayasa ihlali sayıyorsak, bunu, öncelikle Anayasa Komisyonunda görüşülmesi gereken bir maddeler manzumesi olarak değerlendiriyoruz, aynı zamanda, Adalet Komisyonunda görüşülmesi gereken maddeler olarak değerlendiriyoruz ve aynı zamanda, bakın, Meclis Başkanlığımız -tali komisyonu Meclis Başkanlığı belirliyor değil mi, siz belirleyemiyorsunuz- çok büyük bir hata yapmış yani Anayasa Komisyonunu ve Adalet Komisyonunu saymamış ama İçişleri Komisyonunu saymış mesela orada. Orada dahi görüşülmesi konusunda bir yazı gelmiş, şu anda elimde yazı, sizde de vardır muhtemelen. İçişleri Komisyonu "Tali komisyon olarak Komisyonumuza havale edilen şu numaralı kanunlarda değişiklik yapma teklifi süresi içinde görüşme imkânı bulunmamaktadır." diye bir cevap vermiş. Ya, düşünün ki milyonlarca insanımızı etkileyen, daha doğrusu, bütün Türkiye'yi etkileyen bir maddeyle ilgili -ki İçişleri Bakanı "Beraat etseler de ben onlarla çalışmak zorunda değilim." demesine rağmen- İçişleri Komisyonu "Böyle bir gerekçeyle toplanma imkânımız yoktur." diyebilmiş. Bu çok büyük bir handikaptır, Meclisimiz için çok büyük bir handikaptır Sayın Başkan.
Bu gerekçelerle, bu Anayasa ihlalinin ve bu meselenin, bu derin meselenin derinlemesine tartışılması için şu anda bu Komisyon toplantısını durdurmanızı talep ediyoruz usulü anlamda. Aynı zamanda, bunun komisyonlara havale edilip derinlemesine tartışılmasını talep ediyoruz. Bu taleplerimize göre bir usul tartışması açmanızı istirham ediyoruz.