KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Teşekkür ederim Başkanım.

Şimdi, Komisyon. kadına şiddet, aile içi şiddet konusunun çözümünde sonuçlardan yola çıktık, çözmeye çalışıyoruz. Oysa sebeplerden başlarsak bu sonuçlardaki vahim tablonun azalmasını da sağlamış oluruz. Yani, dünyanın her tarafında mutlaka aile içinde şiddet var. Bunun birçok sebepleri var, herkesin kendi baktığı açıdan, pencereden sebepleri ortaya koyabilir ancak bizim Türk toplumu olarak... Kemal Tahir'in Devlet Ana'sında bir kadın ana vardır. Bu kadın ana, kadınlar arasında büyüktür, ermiştir, saygındır, itibarlıdır. Benim annem öyle bir kadındı. Mahallemizde bir evde huzursuzluk olduğunda gelini eve çağırırdı, evimize, annem onunla konuşurdu. Sonra kocasını çağırırdı, bir şeyler yapardı. Mahallenin böyle teyzesiydi ve mahallede kavgalar olmazdı. Rahmetli oldu iki sene önce annem ama mahallede böyle saygın bir kişiliği vardı. Biz mahallelerde, İsmet Bey'in dediği gibi o komşuluk ilişkilerimizi kaybettik, aileler birbirimizden habersiz kaldık, birbirimize sorumluluğumuz kalmadı. Benim delikanlılığımda mahalleye gelip bir kıza mahallede sarkıntılık etti diye yaptığım kavgayı şimdi mahallenin çocuğu yapmıyor, mahallecilik yapmıyor, ona sahip çıkmıyor.

Temelde bir eğitim eksikliği var. Yine İsmet Bey'e katılıyorum, Türkiye'de evlilik eğitimi olması lazım, evlilik nasıl olur. İki ayrı dünya birleşiyor, çok farklı sosyal yapılardan geliyorlar çoğu, değerlendirmeleri farklı. Belki aynı şeyleri istiyorlar, mutluluk ama mutluluğa ulaşmanın yollarını bilmiyorlar, beceremiyorlar, bir ortak uzlaşma yolunu bulamıyorlar. Bunun polisiye tedbirlerle falan engellenmesi mümkün değil çünkü engellenmiyor. Bunun sebeplerine bakarsak bir sürü, işte, kelepçe takalım, polis tutalım, mevzuattan var.

Bir öğretmen vakası var, Balıkesir Burhaniye ilçesinde. Kocası dövüyor kadını, öğretmen kadın. Kaymakamlık koruma verdi polis nezaretinde, kadın oradan tayin olmak istiyor, "Ben İstanbul'a gideceğim, benim akrabalarım şu muhitte, onlar beni korur." diyor. Polis koruduğu hâlde kadın dövülüyor. Adam bir şekilde eve geliyor, kadın ertesi gün hastanelik oluyor. Bakana, kadından sorumlu Bakan Fatma Şahin Hanım o zaman konuyu öylesine üstlendi, kadını oradan gönderebilmek için nasıl mücadele verdi Bakan, Millî Eğitim Bakanını aşamadı ve kadını tayin ettiremedik orada. Yani, bu tarz vakalarda kanuni, personel atamalarda birtakım yolların açılması lazım. Bu aile vahim. Eşlerin birbirinden uzaklaştırılması, tayinin kolaylaştırılması adına mevzuatta birtakım değişiklikler olması lazım ama eğitim, Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, konuyla ilgili uzmanlar Türkiye'de bu işi temelden ele alıp bir gencin, bir kızın, bir erkeğin sorumlulukları... Biz Müslüman bir toplumuz, çok zengin bir millî kültürün sahipleriyiz. Bu kültürde kavga yok, bu kültürde hoşgörü var, barış var, uzlaşma var ama öyle bir noktaya geldi ki hep çatışma, trafikte kavga, arabalarda beyzbol sopaları. Yani, toplum zıvanadan çıkmış noktaya geliyor, o ailede bu patlıyor. En ufak bir kıvılcımda insanlar birbirlerine silah çekiyor, bıçak çekiyor. Yani, sadece ailede değil, toplumda bir şiddet var. Bunun önüne geçmek gerekiyor.

Doğu ve güneydoğuda, Sayın Başbakanımız "Her aileye üç çocuk." diyor, oradaki de çocuklara ayda verilen okuldaki 30-40 liranın hesabını yapıyor. Doğu ve güneydoğuda bir araştırma yaptım, sokak çocukları İstanbul'dan çok, başı boş, serseri mayın gibi. Bunları fuhuş mafyası kullanıyor, organ mafyası kullanıyor. Adam çocuğunu görmüyor, isimlerini sayamıyor, Diyarbakır'da, Cizre'de, bir felaket noktasında bunlar. Yani, sadece bu Komisyonun ayrı alt komisyonları oluşarak bunların hepsinin ayrı ayrı incelenmesi gereken, çok devasa bir konu bu konu. Yani, sadece emniyetten, jandarmadan, diğer bakanlıkların, birkaç uzmanın verileriyle biz bir sonuca gidemeyiz, sadece âdet yerini bulsun şeklinde bir komisyon şekline gelecek bu korkarım. Sizin bundan önceki bir sürü çalışmalarınız, emekleriniz var, diğer komisyonlar var. Bunları bir sonuca dönüştürmemiz lazım bu Komisyonla ama bunun için bir sistem içerisinde, hepsini ele alarak, eğitim boyutunu alarak, güvenlik boyutunu alarak. Doğu ve güneydoğuda yaklaşık sahipsiz bunca çocuk şu an terör örgütünün elinde hepsi birer bomba. Bunların nasıl önüne geçilebilir? Türk Ceza Kanunu'nda değişiklik yaptık, iki yıla kadar mahkûmiyet gerektiren suçlardan dolayı tutuklamayı kaldırdık. Çocuğa hiçbir şey yapamıyor, polis yapamıyor, jandarma yapamıyor, salıyor çocuğu tekrar. Nereye salıyor, kime gidiyor, bunun bir denetimi, eğitimi, rehabilitesi var mı? Yok, onların kucağına gidiyor. Daha çok kinleniyor, daha çok hırslanıyor, daha çok bomba atmanın, daha çok kavga etmenin, mermi sıkmanın yarışına giriyor, dağa çıkıyor, bir kin bürüyor. Yani, o kini azaltacak, bu topluma sevgiyi oluşturacak, o sevgisizlikten çoraklaşan gönlüne o sevgi tohumunu ekecek bir yapının oluşması gerekiyor. Yani, bir Yunus'un toplumuna, Mevlâna'nın toplumuna, böyle bir kültürün sahiplerine böyle bir çatışmanın olması hiç yakışmıyor ama biz bunu veremiyoruz, biz bunu sunamıyoruz. Kanada'dan geliyorlar Mevlâna programlarına katılıyorlar, o sevgi dünyasını orada yaşıyorlar, biz kendi insanımıza bunu yaşatamıyoruz. Yani Kültür Bakanlığı bunu yapamıyor, Millî Eğitim Bakanlığı yapamıyor, bizler yapamıyoruz. Yani, biz sırf yasak savma kabilinden bir şeyler yapıyoruz. Bu işin uzmanları konuyu ele alıp bu iş nasıl çözülür diye -bir eğitimci olduğum için ben birikimimle konuşuyorum ama- bu konuların uzmanları gerekiyor ve uzmanlar şiddet nasıl önlenir, nerelerde şiddet var ve bunun çözüm yolları nelerdir, bunları bize anlatmalılar. Yani, verilen rakamlar, evet, bunlar ölüyor, ölür, öldürür. Kadında da hata var, erkekte de hata var. Yani, sadece öldüren suçlu değil. Bu olayın bir oluşumu var, bir birikimi var, bir ortaya çıkışı var. Az veya çok, ekonomik boyutu var, sosyal boyutu var, evdeki çocuğun yanlış eğitimi var, çocuğun isyanı var. O anne babayı geriyor, çocuk istiyor, kanaatsiz, şükürsüz, hoşgörüsüz, saygısız bir aile oluşuyor. O ailede ondan sonra huzuru, barışı beklemek de biraz beyhude oluyor. Yani, eğitim ve çok yönlü bir çözüm noktasında kategorize olarak, alt komisyonlar kurarak bu işi tek tek ele alıp bir sonuca vardırmak gerekiyor. Her gün toplanalım ama bir şey değişsin bu toplantılarımızda. Gelen uzmanların çalışmaları değerlensin, sonucu bir noktaya varsın. Kanunsa kanun çıkaralım. Herkes bu noktada hemfikir, bunun iktidarı muhalefeti yok, bu yara mutlaka kapansın, bu şiddet dursun, bu topluma sevgi, hoşgörü hâkim olsun, toplumda bir "Oh!" dedirtmek lazım. Yani, o kadar gergin ki toplum. Esnafa gidiyorsunuz, bir gerginlik, arabaya biniyorsunuz, trafikte önümde görüyorum kavga, arabadan sopa çıkarıyor, vuruyor kafasına. Yani, nasıl vuruyorsun, kum vurduğun? Hiç tanımadığın insanlar. Böylesine bir toplum hâline geliyoruz. Emniyette bu rakamlar çok daha fazladır. Kendiliğinden oluşan rakamlar bunlar. Karısı, sevdiği, hayatını birlikte geçirmeye karar verdiği, ona çocuk veren, hayatını ona veren bir kadına bir erkek nasıl şiddet uygular, nasıl öldürür onu? Öldürmek ne demek? Yani, bunun vahametini ona hissettirmek lazım. Böyle bir şeyi düşünememesi lazım, böyle bir şey ne demek. Kızabilirsin, bir laf söyleyebilirsin, özür dilersin sonra, onu telafi edersin. İnsan kırılır mı? Hele ki en sevdiği, aynı çatı altında, aynı yuvada, kendini ona vermiş, adamış, ona çocuklar vermiş bir insan, başının tacı olması gereken bir insana o hayatı yaşamaz hâle getiren bir yapı oluşturduk. Bu, bilmiyorum, bir sistematik bir düzelme lazım Sayın Başkanım ya.