| Komisyon Adı | : | (10 / 1058, 1071, 1108, 1220, 1288, 1369, 1464, 1559, 1560) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Doç. Dr. Ş. Gülin Evinç'in, şüpheli çocuk ölümleri, tanımada ve önlemede yaşanan zorluklar ile çocuk ölümlerini en aza indirmek için kurum, kuruluş ve topluma yönelik müdahale önerileri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 18 .12.2019 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Gülin Hanım'a da çok teşekkür ediyorum. Kafamdaki birçok şeyi netleştirmiş oldum o açıdan.
Ayrıca, olayı anlatmaya başlarken ben bir tarafa da Rabia Naz'ı koydum. Tabii, o bitti ama genelleştirdim faili meçhul bütün çocuklar için.
Çok kısa 2 tane sorum var. Bir tanesi: On beş yıldır orada görev yaptığınıza göre, yıllar itibarıyla nasıl bir dağılım var? Bir trend var mı?
DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Çok zor bir soru aslında çünkü artış oldu mu bilmiyorum. Artış olmamış olmasını bekliyoruz ama biz daha çok görüyoruz. Bunun bir sebebi artış olabilir ama bir sebebi, biz daha iyi tanıyor olabiliriz artık çünkü on beş-on altı yıl önce orada çalışmaya başladığımda çocuk ihmal ve istismar değerlendirme kurulumuzu biz birlikte kurduk, ben de zaten yeni psikologdum. Diğer kıdemli hocalarımız vardı ama daha o zaman Türkiye'de de ihmal, istismar yeni konuşuluyordu, çocuk ölümlerinin arkasında başka şeylerin olabileceği yeni konuşuluyordu, farkındalık daha düşüktü. O yüzden, bizim farkındalığımız artığı için mi sayı arttı? Çok arttı, çok çok arttı sayı yani ihmal, istismar sayısı da çok arttı, ölüm oranları da çok arttı buna bağlı olarak ama bizim farkındalığımız arttığı için biz mi artık daha iyi tanıyoruz yoksa oranlar mı arttı, onu bilmek çok zor. Sadece şunu söyleyebilirim belki: Genel olarak, savaş gibi, ekonomik krizler gibi ülkeleri zorlayan durumlarda o ülkelerdeki ihmal, istismar, intihar vesaire gibi şeyler artar ama bunun dışında normalde artmasını değil azalmasını bekleriz yani bu konuyla ilgili aydınlanmanın, farkındalığın artmasıyla aslında gerçek sayının azalmasını bekleriz. O yüzden büyük ihtimalle bizim farkındalığımızın artmasının da bu sayının yüksek görünmesinde katkısı var düşünüyorum.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Evet, ikinci sorum da: Gelişmiş ülkelerin 2 katından daha fazla bir oran verdiniz.
DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Ne için?
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Bu çocuk vakalarının içerisindeki çocuk ölümlerinin, bu 15 yaş altında intiharların kendi içerisindeki oranı olarak, bizim gibi ülkelerde...
DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Yok, yanlış olmuş o, bir dakika...
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - "Gelişmiş ülkelerde 1,28." dediniz. "2,78" galiba bizim gibi ülkeler.
DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Tamam, anladım, pardon.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Yani bu konuda da sebepler arasında bir araştırma yapıyor musunuz? Yani gelen örnekler içerisinde "genellikle hepsinin ekonomik durumu çok kötü, öğrenim durumu çok düşük" vesaire gibi bir araştırma, bir inceleme yapıyor musunuz?
DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Yapıyoruz tabii ki çok yapıyoruz yani bu konuyla ilgili akademik anlamda çok çalışıyoruz zaten ama bunu akademik anlamdaki çalışmalarla, sadece bir üniversitenin ya da bir ekibin çalışmasıyla belirlemek, ülke çapında belirlemek çok zor. Aslında bu anlamda yapılmış ama çok eski olan... Bütün 78 uzman tarafından, bütün ülke çapında yaptık, verilerimizi birleştirdik. Böyle bir çalışmamız da oldu ama o zaman daha az sanıyorduk ihmal ve istismarı. Şimdi öyle bir çalışmayı aslında güncellemek gerekiyor belki de o kadar insanla. Yapıyoruz ama genel olarak şöyle değil: Yani düşük sosyoekonomik düzeyde daha fazla insan cinsel istismara uğramıyor. Daha fazla çocuk fiziksel istismara uğrayabiliyor. Fiziksel istismar, birazcık dayak yoluyla, terbiye konusu, kültürel disiplin tutumları olarak, o anlamda daha fazla olabiliyor ama cinsel istismar sıklığı aslında tüm sosyoekonomik düzeylerde benzer görülüyor. Ülkenin kendi cinsel istismar konusunda yüzdemiz çok öyle değil, ani bebek ölümünde söylediğim yüzdeyi söylüyorsunuz galiba siz. Cinsel istismarla ilgili veya diğer fiziksel istismarla ilgili daha çok toplumun tutumu belirleyici oluyor yani kendi içindeki sosyoekonomik düzeyinden çok toplumun genel tutumu belirleyici oluyor. Yani "Kızını dövmeyen, dizini döver." tutumu olduğu zaman kız dayak yer yani dayak yiyor ya da ne bileyim işte "2 tokat at, 2 tane poposuna vur, 2 tane eline vur, 2 tane ayağına vur, geçer." gibi bir şey olduğu zaman çocukların dayak yeme ihtimali artıyor. Çünkü biz biliyoruz ki aslında bir şekilde şiddete başladığınız zaman o şiddetin bir sonu yok yani sonu kolay kolay olmuyor. Vaka örneklerime girmedim ama girseydim oradaki ifadeleri görebilirdiniz. Fiziksel istismarla ilgili bir çalışma yaptık ve nitel bir çalışma yaptık, çok sayıda aileyle görüştük. Aileler şöyle başlamıyorlar lafa: "Ya döverim ne olacak işte, arsızlık yapınca döverim." "Hocam, vallahi dövmemeye çok çalışıyorum. Vallahi ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Konuşuyorum, anlatıyorum, anlamıyor." diyorlar. Tabii, oradaki "Konuşuyorum." ya çok artistik cümleler ya da işte "Ne diyorsunuz?" deyince çok büyük büyük cümleler oluyor. 7 yaşında çocuğa "Dersine çalışmazsan üniversitede mühendisliği kazanamazsın." falan gibi cümleler ya da ikinci bir seçenek "Geri zekâlı, aptal, salak, beni öldürecek misin?" gibi cümleler oluyor oradaki "Konuşuyorum."un içeriği ama yani kendince konuşuyor aslında. "Konuşuyorum, anlamıyor. Ne yapacağımı da bilmiyorum? 1 tane eline vurayım dedim ama sonra eline vurdum güldü, poposuna vurdum, işte sırtına vurdum, baktım daha beter." Ama o iş yani burada verdiğim örnekte vardı aslında "Ben bir keresinde kendimi kaybettim, yüzüne defalarca tokat vurmuşum. Benden aldı, babası tekme attı." falana gidiyor yani. Çünkü eskiler, şiddet sanki... "Bir yastık yumruklayın." derlerdi öfkeli insanlara eskiden, ben mesleğe ilk başladığım dönemlerde ama anlaşıldı ki şiddet aslında öyle azalmıyor, şiddet öyle artıyor. Agresyon ne kadar şiddete dönerse o kadar dozu artan bir şey. Onun için, bir tokat ikinci tokadı, o üçüncüyü, dördüncüyü, tekmeyi, vurmayı, askıyla dövmeyi, hiç aklınıza gelmeyecek şekilde kovayla dövme gibi şeyleri getiriyor.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Evet, teşekkür ediyorum Başkanım.